İzleyiciler

9 Nisan 2018 Pazartesi

İSMAİL UÇTU ŞELALESİ (04.03.2018)

İSMAİL UÇTU ŞELALESİ (04.03.2018)




Bugünkü yürüyüş rotası benim yaşadığım bölgede ama hiç gitmedim görmedim. Yakın çevrem olması nedeniyle daha bir heves ve heyecanla bugünkü yürüyüş bölgesini tanıma ve görme arzusunu taşıyorum. Sabah telefonumun alarmını her zamankine oranla biraz daha geç saate 07;15'e kurdum, kalktım ve klasik sütlü-yulaf ezmeli kahvaltımı yaptıktan sonra buluşma noktası olan Yasa Avm'ye bu sefer yürüyerek gittim. Yasa'ya gittiğimde in-cin top oynuyordu. Açıktaki masalardan birine daha yeni oturmuştumki bardaktan boşalırcasına sağanak yağmur başlamıştı. Yaklaşık 10 dakika sonra oturduğum yere bir araba geldi ve durdu. İçinden Edremit'ten Nesrin ve Türkan hanımlar indi. Bu arkadaşlarla daha önce Cunda adası Tabiat Parkında beraber yürümüştük, yani birbirimizi tanıyoruz. Direkt el ile selamlaştık ve yanıma geldiler. Aradan çok geçmeden Ayvalık grubuda geldi, bende Nesrin hanımların arabaya dahil olarak üç araç Güre köyüne doğru hareket ettik. Yağmur hiç durmadı ama biraz hızı kesilir gibi oldu. Güre köy meydanındaki biraz yüksekte kalan yazın tadına doyum olmayacağı belli, bahçeli kahvehaneye girdik. Maksat çay içerken birazda yağmurun dinmesini beklemekti. Tabi arkadaşlar boş durmadı; dörtlü bir grup hemen okey oynamaya, bir grup bişeyler atıştırırken sohbet ederken, biz ise dört kişi tavla oynamaya başladık. Çok sürmedi zaten tek el biter bitmez tekrar araçlara binip hemen 100 m aşağıda daha geniş bir alana araçlarımızı bıraktık, malzemelerimizi kontrol edip, yağmurluklarımızı giyip çantalarımız sırtımızda ellerimizde baton sopalarımız yürüyüşe hazırız. Oda ne hemen 10 metre ötemizde biri küçük diğeri devasa bir çoban köpeği yaşlıca bir adamı kıstırmış şiddetle havlarken ha ısırdı ha ısıracaklar! Adam köpeklere tekme atmaya çalışarak uzaklaştırmaya çalışıyordu ki bir anda yere düştü. Tabi köpeklerde hemen üzerine atılıverdi...İlk şaşkınlığımızı atar atmaz hemen Erhan bey ve ben ileri atılıp köpekleri ellerimizdeki sopalarla korkutarak adamı kurtardık. Anlayacağınız güne biraz atraksiyonlu başladık. Ama olsun hepimizin aklında İsmail Uçtu Şelalesi var. Ve bir an önce gitmek istiyoruz.
Saatler yaklaşık 10;20'yi gösterdiğinde yürümeye başladık, Güre'den Kızılkeçili köyüne doğru bozuk asfalt yolda ilerliyoruz. Yaklaşık iki-üç km sonra sağda köy mezarlığını gördükten sonra Kızılkeçili köyüne geldik, köyün içine girmeden soldan bi hayli dik rampa ve taşlı patika yolu tırmanmaya başladık. Bazen sağımızda solumuzda çok güzel meyve bahçeleri, çiftlik evleri, kulübeler ve bizlere havlayıp duran köpeklerle karşılaşıyorduk. Su deposunun yanından yürümeye devam ettiğimizde Kasım 2017 ayında Kızılkeçili köyünden başladığımız Telliçınar yürüyüşünde keskin virajdaki çeşme başına geldik. Burada sularımızı tazeleyip nefeslendik. Ve zeytinliklerin arasından Kavurmacılar köyüne-batıya aşağı doğru yürümeye başladık. 100 m kadar yokuş aşağı indikten sonra çok küçük bir su akıntısından geçip bu sefer çamların arasından tırmanmaya başladık. Yürüdüğümüz patika belli belirsizdi. Ağaçlardan düşen bol miktardaki kuru ağaç dal ve yaprakları arasından, ayağımız bazen boşluğa bazen ise taşa denk geliyor, düşmemek için herkes büyük gayret gösteriyordu. Ama yinede birkaç arkadaşımız malesef düşmekten kurtulamamıştı. Erhan beyin GPS cihazındaki bir hata ile bir "U" çizerek tepeye çıktık. Kısa bir nefeslenme sonrası tekrar inişe geçtik bir müddet ilerleyince uzaktan gelen şelalenin sesini duymaya başlamıştık. 10 dakika civarında bir inişli yürüyüş sonrası artık şelalenin üstünde idik. Şelale çok dik ve büyük kayaların arasından dökülüyordu, suları berrak ve köpük köpüktü. Manzara muhteşemdi. Hemen herkes yine fotoğraf çekmeye çekilmeye başladı, yarım saat kadar burada oyalandıktan sonra şelalenin geldiği yöne doğru daracık patikalardan tırmanmaya başladık. Yaklaşık 200 m sonra biraz daha düz bir yerde konaklamaya karar verdik. Ateş yakıldı, çaylar demlendi, tedarikli gelenler sucuklu yumurtalarını pişirdiler ve herkes gözüne kestirdiği bir yere oturup ne getirdilerse çıkarıp yemeye başladı. Yemek sonrası çay eşliğinde sohbetler edildi ve bu arada Kavurmacılar köyünden gitmek için şelalenin karşı tarafına geçiş yolu aramak için 2-3 kişi daha yukarı doğru keşif yürüyüşüne çıktılar. Yaklaşık yarım saat sonra keşiften dönen arkadaşlar suyun çok coşkun olduğunu malesef karşıya uygun bir geçiş yeri olmadığını söylediler. Yani tek çare geldiğimiz yoldan geri dönmekti. Toparlandık ve güle oynaya geldiğimiź yoldan yürümeye başladık. Dönüş biraz daha neşeli ve kolay oldu sanki, kimse yorulmamıştı. Hava sabah ki sağanak yağmurun aksine güneşli ve sıcaktı, hemen hemen herkes üstündekileri çıkarmış sadece tişörtle yürümekteydi. Telliçınar'a giderken keskin virajdaki çeşmeye geldiğimizde patikadan Kızılkeçili köyüne gitmek yerine dağ yolundan köye inmeye başladık. Yaklaşık 3-4 km sonra köy içindeydik. Köy mezarlığının yanından geçerek Güre'ye doğru asfalttan yürümeye devam ettik. Yaklaşık yarım saat sonra Güre'de araçlarımızı gördük. Yağmurla başlayıp güneşle biten, insanda hayranlık uyandıran şelalenin görüntüsü aklımızda, sesi kulağımızda olarak çok güzel bir gün geçirdiğimiz için çok mutluyduk. Toplamda 16,5 km yol yürümüşüz. Kimsede yorgunluk belirtisi yoktu.
Bu yürüyüşü organize eden Ayvalık’tan Erhan bey başta olmak üzere Meral Hanım, Turhan Bey, Alev Hanım, Varol Bey ve Özgün Hanım, Burhaniye’den Süleyman Bey, Kenan Bey ve Muharrem Bey, Edremit’ten Türkân Hanım ve Nesrin Hanıma çook teşekkür ediyorum. Bir dahaki yürüyüşte buluşmak üzere iyi dileklerle Vedalaştık.

Not; Parkurun beni etkilemesine göre değerlendirme puanım;10/7

(Murat Turan-Akçay 2018)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder