İzleyiciler

6 Nisan 2018 Cuma

AGONYA'DA SONBAHAR (16.11.2017)

KDSG İLE KAZ DAĞLARI AKÇAKOYUN YÜRÜYÜŞÜNDEN BENDE KALAN İZ; AGONYA'DA SONBAHAR (16.11.2017)




Dün, Çanakkale il sınırları içinde Kalkım'dan beş dakika mesafedeki Kaz dağlarının eteklerinde yer alan Akçakoyun köyü bölgesini adım adım arşınladık. Bu keşifvari yürüyüşte yol arkadaşlarım yine Ayvalık'tan Körfez Doğa Sporları Grubu'nun (KDSG) yönetici-planlayıcı ve icracısı Erhan bey ile Tevfik bey, Özgün hanım ve Gömeç'ten Suat bey oldu.
Bu seferki yürüyüş benim için hafta içine denk geldi. KDSG genellikle hafta içinde keşif ön planlı keyif ağırlıklı yürüyüşleri yapmakta, hafta sonları ise daha zor, uzun, ciddi, disiplinli yürüyüşleri gerçekleştirmektedir.
Bu yürüyüşün hafta içine denk gelmesi benim kızımı okula bırakma ve alma vazifemi aksatmama sebep olacağını, dolayısıyla bu yürüyüş etkinliğine katılmamın zor olacağını paylaştığım Erhan bey, yürüyüşün başlama saatini diğer arkadaşlarla koordine ederek sağolsun yarım saat ertelenmesini sağladı. Bu konuda kendisine tekrar teşekkür ederim. Ha bu arada dağa çıkanın dönüşü belli olmaz hesabı kızımın akşam okul çıkışı okuldan alınma vazifesini devrettiğim dede Eyüp Tuğlu'ya da teşekkür etmeden geçmemek gerek.

Nihayetinde kızımı sabah okula bırakıp saat 08;30'da KDSG ile Havran şehir merkezinde buluşup araçla yürüyüşün başlayacağı Kalkım yolundan Akçakoyun köyüne hareket ettik. Yol boyunca direksiyon başında bulunan Erhan bey hiç durmadan geçtiğimiz her bölgenin hikayesini ve özelliklerini anlatıp durdu, hatta zaman zaman ana yoldan toprak ara yollara sapıp çeşmeler, daha önce yürünen parkur ve piknik yapılabilecek bölgeler gösterildi, hikayeleri anlatıldı. Yolculuk adeta yürüyüş öncesi hızlı bir manzara şöleni ve bilgilendirme ziyafetine dönüştü. Hanlar bölgesinde pınarlardan buz gibi suyumuzu içtik, beş dakika nefeslendik.

Saat 9;25 gibi Kalkım'a girişte Agonya heykeli yoğun bulutlu bir havada bizi karşıladı. Agonya Çanakkale ilinde antik bir yerleşim yeridir. Günümüzde Hamdibey, Kalkım ve Pazar köyleri bu bölgeyi oluşturur. Hellen dilinde Agonia sözcüğü ile çoraklık ve kısırlık olarak tanımlanmış; ama ilginç olan günümüzde bu toprakların çok bereketli olduğu görülmektedir. Madencilik yanında özellikle çilek ve kapya biber üretiminde bölge ciddi anlamda söz sahibidir.

Kalkım'a girişte Erhan beyin tanıdığı birinin yol kenarındaki çilek tarlasını şöyle bir yokladık. Tek tükde olsa yaprak altında saklanmış çilekleri bulup tadına baktık. (ve aklımıza yazdık, buraya yazın bir daha gelinecek).
Burada daha fazla oyalanmadan Kalkım'dan beş dakika mesafedeki Akçakoyun köyüne geldik. Köyde bizi havlayan, ısırmaya çalışan köpekler değilde onları sevmemiz için binbir türlü şebeklik yapan irili ufaklı köpekler karşıladı. Köpeklerin bacaklarımıza dolanmaları, sırnaşmaları eşliğinde hemen meydanda, eskiden berber olarak kullanılan içi küçücük bir oda şeklinde devasa gövdeli çınarı gördük, fotoğraflar çekildik, köy kahvesinde hala tadı damağımda kalan nefis kekik çaylarımızı içip ( tabiki dönüşte de uğradık) yürüyüşe başlayacağımız Aşağıçavuş köyüne revan olduk. Köyün biraz çıkışındaki güzel bir sitenin karşısındaki boşluğa aracımızı park ettik, sırt çantalarımızı aldık ve saat 10;20 gibi ne göreceğiz ne ile karşılaşacağız, heyecanıyla yürümeye başladık. Ama ne yürümek !....

Yine doğanın azameti,sonbaharın güzelliği karşısında hayrete düşüyor, heyecanlanıyor, dinginleşiyor ve iyiki buradayım diyorsunuz... Manzaranın güzelliğini, renk cümbüşünü maalesef uzun uzun anlatamayacağım, çünkü anlatsam da inanmayacağınız gibi anlatmak için doğru kelimeleri de bulabileceğimi sanmıyorum. Onun için çektiğimiz bir kaç kare fotoğrafa bakmanız daha doğru olur sanırım.
Bu gezimiz keyif ve keşif ağırlıklıydı.Parkur kolaydı. Yaklaşık bir saat kadar mola verdik. Ateş yakıldı, çaylar demlendi, tavada pişirilen sucuklu yumurtaya ekmekler bandırıldı... Bol bol sohbet edildi.

Yürüyüş bittiğinde saatler 18;15'i, GPS ise 19 km'yi gösteriyordu. Vücudumuzdaki tatlı yorgunlukla aracımıza bindik ve bir daha ki maceramız neresi olacak düşüncesiyle, arabanın klimasından sıcak sıcak üfleyen hava ile gevşeyen bedenlerimiz, radyodan gelen türkülerle dinginleşen ruhumuz ve ağırlaşan göz kapaklarımızla mücadele ederek Havran'da buluştuğumuz yerde iyi temennilerle vedalaştık.
Sağlıklı ve mutlu nice keşiflerde buluşmak dileğiyle......

Son söz; Bu etkinliği planlayan, hayata geçiren içinde yer alan KDSG arkadaşlarıma, onları bensiz bıraktığım için göstermiş oldukları anlayıştan dolayı sevgili aileme sonsuz şükranlarımı sunuyorum...

Not; Parkurun beni etkilemesine göre değerlendirme puanım;10/7

(Murat Turan-Akçay 2017)


1 yorum: