İzleyiciler

7 Nisan 2018 Cumartesi

YAĞMUR VE KAZDAĞLARI (19.11.2017)


YAĞMUR ALTINDA KAZDAĞI TELLİÇINAR (?) ZİYARETİ (19.11.2017)





Bugünkü Kazdağlarındaki keşif rotamız Kızılkeçili köyünden yaklaşık yedi km mesafede bulunan Telliçınar ve onun hemen 100 m ilerisinde bulunan küçük şelalecikti;).
Bu seferki yapılacak gezi için sabah yedide uyanmam yeterli oldu. Zaten akşam çantamı hazırlamıştım, sabah geriye sadece matarama su koymak ve sütlü yulaf ezmeli kahvaltımı yapmak kalmıştı. Saat 7;45 gibi evden çıktım ve Erhan bey ile yaptığım telefon görüşmesi neticesinde KDSG ile buluşmak üzere evimden 3,5 km uzaklıktaki Kızılkeçili köyüne gittim. Aradan 5-10 dakika geçmeden yürüyüş grubu da geldi, içlerinde daha önce tanıdığımda vardı tanımadıklarımda. Ayak üstü tanışma faslından sonra tam ondört doğasever dört araba ile yürüyüşe başlamak üzere Kızılkeçili köyünün Hasanboğuldu çıkış yönüne doğru hareket ettik. Yaklaşık 1,5 km'lik araç yolculuğundan sonra saat 8;30'da Çamlaraltı Çadır Kamp alanında araçlar park edildi. Hemen burada doğa aşığı, doğa yürüyüşlerinin müdavimi, KDSG üyesi ve yoga üstadı Burak bey tarafından gruba toplu olarak nefes ve kas egzersizleri yaptırıldı; açıkcası bu egzersizler, kapalı ve yağdı yağacak havanının üzerimizdeki tüm negatif gerginliğini aldığı gibi yürüyüş öncesi biz doğa sevdalılarını ayrıca sinirsel, zihinsel ve bedensel olarakta kısa sürede yürüme havasına sokmuştu.
Yürümeye başladığımızda saatler 8;50'yi gösteriyordu. Başlangıç noktasında ikiye ayrılan yolun sol tarafı bizim rotamızı oluşturmakta, yolun sağı ise Sütüven Şelalesine gitmektedir. Rotamız diğer yürüyüşlerin aksine gidiş dönüş aynı yoldan olacak şekilde planlanmış olup gidiş sürekli tırmanma- rampa, dönüş ise aksine hep inişten oluşmaktadır. Bu rota aynı zamanda Sarıkız Tepesine çıkış içinde kullanılmaktadır. (Bu tepede öncelikli görmeyi, keşfetmeyi istediğim yerlerden birisi.)
Yürüyüş, havanın yoğun parçalı bulutlu-kapalı olmasına rağmen yine de her zaman ve her şartta güzelliğini sergilemeyi bilen kazdağlarının sürprizleri ile başladı. Daha ilk rampaya tırmanıp körfeze doğru bir baktık ki; güneş bütün gücüyle bulutları aralayıp yeryüzüne ulaşmaya çalışıyor:) sanki gökyüzü ile yeryüzü bir ışık huzmesi ile birleşmişti;)) müthiş bir görüntü!... Hele birde gözler önüne serilen yeşillik okyanusu ve bitimindeki körfez..Bayram etsin gözler...
Yürümeye devam ettik, rengarenk kazdağlarının sonbahara özgü sunduğu manzaralar eşliğinde, bu dağlar hiç sıkılmana fırsat bırakmıyor seni, alıyor içine bir şekilde.
Yine bir tepeden dönüp baktığında, görüyorsun karşıda Mehmetalan köyü ile biraz ilerisinde ki Ortaoba köyünü. Ve yine aşağıdaki vadide kıvrıla kıvrıla yeşillik okyanusunun içinde sarı, turuncu, kırmızının bütün tonlarının aktığını görüyorsun bir akarsuyun kenarında olduğunu bilmeden....

Yaklaşık bir km sonra yanında çeşme olan (dikkat! zeytinliklerin içine doğru giden yol Güre köyüne gitmektedir) çok keskin bir virajda üç dakika nefeslenme molası verildi.

Yürümeye devam ettikçe sis bulutlarının arttığını gördük, Ve çok sürmedi beklenen yağmur geldi, herkes yağmurluklarını giydi ve durmaksızın yola devam edildi. Bu noktadan sonra cep telefonunun yağmurdan zarar görme olasılığına karşı pek fazla fotoğraf çekemedim.
Yürüyoruz, sürekli tırmanıyoruz, döne döne, kimi dalmış güzelliklere her şeyi geride bırakmış ruhu dingin, sessiz ve kendince, kimi ise yanındaki yol arkadaşıyla koyu sohbet içinde ama gözü sürekli çevresinde... Yürürken tam yolumuz üstünde iki defa Ayı pisliği ile karşılaştık, Domuzlar tarafından yiyecek aramak için kazılmış yerler gördük;) Doğal olanıda bu değilmi zaten; onlar ev sahibi bizler misafiriz...
Evet, görsel güzellikleri içimize sindire sindire, yağmur altında saatler 11;25' i gösterdiğinde Telliçınar(?) ve hemen başındaki buz gibi suyu ile çeşmesi karşıladı bizi. Suyumuzu içtik, mataralarımızı tazeledik, fotoğraflar çektik ve biraz daha ilerdeki şelale yavrusuna doğru yürüdük. Tahmin edildiği gibi şelalede bu mevsimde su yoktu;(( Erhan beyin önerisi ile şelalenin yanındaki yamaçtan şelalenin su yatağına tırmandık. Şimdi kim olduğunu hatırlamıyorum ama 4-5 kişi aşağıda kaldı, ama bence çok ta şey de kaçırdılar. Yukarıda sis bulutu yoğun, görüş mesafesi 9--10 metre civarında, devasa boylu çınarlar ve diğer çeşit ağaçlar, su yolunda kocaman kayalar ve zeminde kuruyup dökülmüş yaprak seli, yürüdükçe hış hış diye çıkan sesler;)) Sisli- puslu, gizemli, sihirli bir ormanda olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Sanki sis içinden heran bir şey çıkacakmış gibi... Eğer yanlız olsanız böyle bir yerde içinizin ürpermemesi için insan olmamanız gerekir.

Saat 12;15. Dönüşe geçtik. Erhan bey tempolu bir dönüş olacağını, yolumuzun sürekli iniş olduğunu hatırlattı. Şansımıza yağmur durdu. Tempolu da yürüsek etrafımızı seyre dalarak keyifli keyifli yürüdük.
Gerek giderken gerekse dönerken yolumuz üzerinde bulunan sumak ve dağ eriğinin tadına baktık.
Dönüşte Güre köyü yol ayrımının olduğu keskin virajlı çeşme yanında küçük alıştırmalık molası verildi, fotoğraflar çekildi, yürüyüş sonrası program gereği gidilecek olan termal hakkında Erhan bey tarafından bilgilendirme yapıldı, termal sonrası nerede ne yenileceği oylandı karara bağlandı.
Saatler 14;00'ı gösterdiğinde araçlarımızı bıraktığımız noktada idik. Böyle bir havada 14 kişi 14 km yürümüştük. Hafta sonu için yeterli idi, çünkü program bazı arkadaşlar için devam ediyordu. Vedalaştık, iyi temennilerle ayrıldık....

Bu gezide daha önce hiç yürümediğim insanlarla yürüdüm;) Ama itiraf etmeliyim grubun her üyesi beni performansı ile şaşırttı.

Bir başka Kazdağı macerasında buluşma dileğiyle bu gezide yan yana yürüdüğüm bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Not; Parkurun beni etkilemesine göre değerlendirme puanım;10/6

(Murat Turan-Akçay 2017)



1 yorum:

  1. Doğayı ve insanı yürekten sevmek bu olsa gerek.Yeni yazılarınızda buluşmak üzere 😊

    YanıtlaSil