İzleyiciler

9 Nisan 2018 Pazartesi

HAZAN MEVSİMİNDE KAZDAĞLARI KİRSEALANI (25.11.2017)

 HAZAN MEVSİMİNDE EŞİM HAZAN İLE "KİRSEALANI" YÜRÜYÜŞÜ (25.11.2017)



Bugün Mehmetalan köyünden yaklaşık 4 km uzaklıkta bulunan Kirsealanı'nda hazan mevsimini uğurladım eşim Hazan Hanım ile birlikte. Uğurladım diyorum çünkü sağlığım ile ilgili problemler nedeniyle bir süre yürüyemeyeceğim.
Bugün aslında sevgili KDSG benimde çok istediğim Sarıkız'a çıkacaklarını belirterek beni davet etmişlerdi. Her ne kadar gönlüm Sarıkız'da kalsada; dediğim gibi hem sağlığımın Sarıkız'a çıkmaya elvermemesi hemde eşimi de tutkunu olduğum Kazdağlarıyla tanıştırmak babından daha kolay parkur olan Kirsealanı'nı tercih ettim.
KDSG demişken bugün yürüdüğüm Akçay Yürüyüş ve Gezi Grubunun (AYVGG) bir çok ferdinin; disiplinli ve ilkeli oluşları, zorlu ve popüler aktiviteleri hayata geçirmelerinden ötürü hem Erhan bey hemde KDSG'dan saygı, hayranlık ve gıpta ile bahsetmeleri bir KDSG üyesi olarak beni de hem mutlu etti hemde onurlandırdı;))
Neyse gelelim bugünkü maceraya; Kazdağlarının herbir köşesinin ayrı bir güzel olduğunu; hele sonbaharda alı al, moru mor binbir renk çiçeği, ağacı, otu, toprağı, yaprağı ile kuş cıvıltılarına karışan su şırıltılarının sesini ne kadar anlatsak yinede eksik anlatmış oluruz. Ama olsun yine de gördüklerimizi, gördüklerimizin bize hissettirdiklerini bıkmadan usanmadan anlatacağız, bir aşık gibi.
Bu gün ailece gezi günümüzdü. Öncelikle kızımı Çanakkale'ye; bu vatan için canlarını feda eden şehitler diyarına göndermek için sabah 7;30'da Yasa'nın önünde okul otobüsüne vedalaşarak bindirip uğurladık. Hava cidden soğuktu ve bizim gezi programımızın başlamasına ise daha birbuçuk saat vardı. Hanımında teklifi ile kahve içip zaman geçirmek için eve döndük ve mis gibi kahvelerimizi içtik. Müteakiben AYVGG üyeleri ile buluşmak üzere Migros önüne yollandık ve dört araçla takribi 30 kişi ilk durağımız olan Zeytinli'ye gittik. Burada hemen meydanda bulunan kahvehanelerin bahçesinde çantalarımızdan evde hazırladığımız kahvaltılıklarımızı çıkarttık, çaylar geldi, yenildi içildi ve yürüyüş başlangıç noktasına doğru yola çıkıldı.
Yol çok bozuktu, araçlar yavaş ve dikkatli ilerliyordu, burada daha önce heyelan olmuş, yol kapanmış. Yani riskli bir bölge idi. Şimdi ise bir kaç gün önce yağan yağmur toprağı bayağı yumuşatmış. Yolun bir kaç yerinde küçük taş kaya parçası olsada yine de yol temiz ve düzgün sayılırdı. Bir kaç km sonra 10 dakika mola verildi resimler çekildi, ihtiyaçlar giderildi ve tekrar bozuk yolda tıngır mıngır ilerlemeye devam ettik.
Saatler 11;15'i gösterdiğinde Kirsealanı'ndan yürüyüşe başlamıştık bile. İnsanlar sabırsızdı, hatta adeta start verilmiş hipodrum yarış atı gibi fırlayan 5-6 kişi karşısında şaşakaldım... Bizde eşimle birlikte hemen geride kalan grubun içine karışarak bir taraftan da manzaranın tadına varmaya çalışarak yürümeye başladık.
Binbir renge bürünmüş tabiat yine cömertti; yürüdüğümüz yolun sağında keskin eğimli bir dağ yükseltisi solunda ise yine tepelerden aşağı doğru kanyonvari görünümlü bir su yatağında şırıldayan minik bir su akıntısının varlığını bahşetmişti bize. Hava eldiven takmayı akla getirecek kadar bir hayli soğuktu. Çınarlar, meşeler, kayınlar ve daha diğer bir çok ağacın gövdeleri yosunla kaplıydı. Sanki bulunduğumuz yerde her yer kuzeydi. Hafifte olsa sürekli bir yukarı tırmanış vardı ve yukarı çıktıkça güneş yüzünü gösterdi ve hava ısındı, biz ısındık, yürüyüş dönüş noktasına geldiğimizde benim üzerimde sadece tişört vardı. Yol boyunca 'hayrat' yapılarak bir isme atfedilen bir çok çeşme gördük, kiminden su içtik, kiminin fotoğrafını çektik. Ulu çınarların hemen yanıbaşında yolun sağında ve solunda yer alan 2011 yılı yapımı "Halil ve eşi Birsen Çelik" ile Ömer Koyuncu Hayratı Çeşmelerinde" uzun soluklu mola verdik, ateş yakıldı, yemekler yenildi, sohbetler edildi. Kısa süreli çevre temizliği yapıldı ve araçlara doğru yola çıkıldı. Hazan Hanımla neşe içinde yürüyoruz, ben yine gördüğüm manzaralara dayanamayıp fotoğraf çekiyorum bol bol. (yürüyüşlere başlayana kadar içimdeki bu fotoğrafçılık hevesini bende bilmiyordum.) Bir ara büyük bir su birikintisinin yanından geçeceğiz ben önde attım adımımı hanım arkada daha doğrusu yerde;(( Hemem kaldırdım, bir kenara oturttum. Dizini fena incitmiş, elinde ise küçük bir sıyrık;(( Tadımız kaçtı açıkcası.
Araçlara geldiğimizde saatler 15;30'u gösteriyordu. Katedilen mesafe ise 10 km. Yine geldiğimiz bozuk yoldan tıngır mıngır rampa aşağı doğru ilerliyoruz; araçta kimi şarkı mırıldanıyor, kimi yanındaki ile hoş sohbet içinde ve yol o kadar bozukki ve o kadar yavaş gidiyoruz bir müddet sonra aracın fren balatalarından koku ve duman gelmeye başladığını gördük.
Bu sefer çay molası Mehmetalan köyünde bulunan "Endes" kamp ve dinlenme alanında, yine su şırıltıları ve yeşillikler içinde ve de bonusu; herkesin kendisini sevmesi için gözünün içine bakan kangal görünümlü kuzu karakterli bir köpekçik. Yine içildi çaylar (ben sek sıcak su), edildi sohbetler. Yorulduk, ben ise bu sefer fotoğraf çekmekten yoruldum.
Saat 17.44 ve evimizdeyiz.
KDSG'nun o alışkın olduğumuz ilke ve kurallarının çok dışında, AYVGG yöneticilerinin de kendilerini tanımlarken ifade ettikleri gibi "lay lay lom" olarak yaşadığımız bu gezide emeği geçen, güler yüzünü bizden esirgemeyen bütün arkadaşlara çoook teşekkür ediyoruz...

Not; Parkurun beni etkilemesine göre değerlendirme puanım;10/7

(Murat Turan-Akçay 2017)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder