


Menisküs ameliyatı sonrası ilk uzun yürüyüşüm olacak bu günkü yürüyüş. Aslında bir bakıma kendimi test etmiş olacağım. Mesafe çok uzun değil, parkur genelde düz görünüyor. Birde hemen burnumun dibindeki Cunda'yı bir uçtan diğer uca yürümek çok cazip geliyor.
Sabah erken saatlerde kalktım, kahvaltımı yaptım ve Akçay'dan Ayvalık'a doğru düştüm yollara. Diğer arkadaşlarla buluşma noktamız Ayvalık batı büfe'de saat 08;30'da toplandık ve araçlarla Cunda'ya hareket ettik. Önce büyük bir modern köprüden geçerek Lale adasına, buradanda Türkiyenin ilk boğaz köprüsü namlı küçük dar ve uzun bir beton köprüden Cunda'ya geçtik. Araçları sahilden yaklaşık 300 m yukarıda bıraktıktan sonra deniz kenarında bir kahvehanede çay simit faslı yapıldı. Çok geçmeden hemen sahile paralel soldan bankamatikler ve halı sahanın yanından açık otoparkın içinden yürüyerek zeytin bahçelerinin içine. Çok geçmeden Ayvalık Tabiat Parkı Levhası karşıladı bizi. Bu levhanın sağından ilerlemeye devam ettik. Toprak patika yoldan yürüyorduk, yolun sağında solunda bir çok turistik maksatlı kamping işletmeleri mevcuttu. Biz bunlardan birinden (ortunç) izin alarak sahile indik, burada biraz fotoğraf çekildikten sonra 100 m kadar yürüdük kayaların üzerinden geçtik güzel bir mini koya geldik. Burada 30 dakika kadar mola verileceği söylenince ben hemen çantamda getirdiğim mayomu kuytu bir yerde giyip atladım denize. 10-15 dakika kadar buz gibi suda yüzdüm. Çok mutlu oldum. Aylardan Şubat ayıydı ve hava bi hayli serindi. Saçım ıslanmasın diye silikon bone giymiştim, dolayısıyla da denizden sonra güzelce kurulanınca çokta üşümemiştim. Buradan kısa bir tırmanışla asfalt yola çıktık. Biraz ilerleyince sol tarafta balkon şeklinde bir kaya çıkıntısı üzerine çıktık, manzara muhteşem; deniz çarşaf gibi, diğer adalar-adacıklar, yeşille mavinin coşkun karışımı....Tabiki fotoğraflar çekildi her zamanki gibi.
Yürümeye devam, asfalt bitti yolun sonu Parlamenterler sitesi.. Sitenin yanından oldukça dik patika yoldan ilerlemeye devam ettik. Ağaçlar içinde yükseldikçe sol tarafta yine deniz muhteşem görünüyordu, dümdüz bir ova ve sonunda deniz. İşte bu bölge Pateriçe ismi ile anılıyormuş. Yine görüş açımızda üzerinde manastır bulunan güvercin adası bize bakıyordu. Biraz daha ilerleyince yıkık dökük bir harabe ile karşılaştık. Camlı Manastır. Burada biraz mola verdik, atıştırmalıklarımızı yedik, fotoğraflar çekildik ve tekrar yürümeye başladık. Tamda bu sırada iyiden iyiye yağmur yağmaya başlayınca herkes yağmurluklarını giydi. Taaki araçları bıraktığımız yere kadar yağmur bizi hiç bırakmadı. Benim için güzel bir gündü. Dizim ağrımıştı ama çok fazla rahatsız etmemişti. Toplam 12 km yol yürümüştüm. Bir gün sonraki Kalkım Yarasa Mağaralarına gitmeye cesaretlenmiştim. Arkadaşlarla vedalaşıp başka bir yürüyüşte görüşme dileklerimizle araçlara bindik. Ben arabamı Ayvalık'ta bırakmış Suat beyin aracı ile adaya gelmiştim. Ayvalıkta Suat bey ve eşi ile de vedalaşıp ben kendi aracıma geçtim. Saat öğlenden sonra iki civarıydı. Hava hala yağışlı idi ben evimin yolunu tuttuğumda.....
Not; Parkurun beni etkilemesine göre değerlendirme puanım;10/8
(Murat Turan-Akçay 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder