İzleyiciler

23 Ekim 2018 Salı

RES'E KARŞI EYBEK DAĞI YÜRÜYÜŞÜ (21.10.2018)





RES'E KARŞI EYBEK DAĞI YÜRÜYÜŞÜ (21.10.2018)

Kazdağları silsilesi içinde, birisi gecenin karanlığında olmak üzere, tam iki defa ziyaret ettiğim, 1340 rakımlı kutsal dağ. Ruhumun huzur bulduğu, sislerin içindeki gizemli ve her daim rüzgarlı dağ. Eybek Dağı... Bizim için ulu ve mitsel ulaşılmaz olan dağımız. Şimdi çaresiz ve bize ihtiyacı var...

Son günlerde sosyal medyada, Eybek dağına "Rüzgar Enerji Santrali" (RES) kurulacağı, biz doğaseverlerin gözbebeği güzel Kazdağlarımızın katledileceği ile ilgili duyurular yapılıp duruyordu. Tabiki bu haber, biz doğaseverler için korkunç bir haberdi. Daha haberi duyar duymaz, yüreğimiz daralmış, içimiz sızlamıştı. Duyarsız kalamazdık. Bişeyler yapmalıydık. Gözümüz bu konudaki girişimleri aramaya başladı. Ve gördük ki bu konudaki en büyük mücadeleyi "Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği" veriyordu. Dernek, bölgedeki köylüyü bilinçlendirme toplantıları yapıyor, ilgili makamlara RES'in Kazdağlarına zarar vereceğini, dolayısıyla bu projeden vazgeçilmesi konusunda gerekli girişimlerde bulunuyor ve tüm doğa severleri bu mücadeleye davet ediyordu. Hatta bu konuda akademisyenlerin bilgilendirme yapacağı panel bile düzenlemişti...


"EYBEK DAĞINDA RES'E HAYIR" PANELİ...
20.10.2018 Cumartesi. Bugün çok önemli işlerim var ama panele mutlaka gitmeliydim. Gittimde. Ve öğrendiğim bilgilerden sonra, iyiki de gelmişim dedim. Panele, sosyal medya üzerinden yapılan çağrı ile; Körfez Doğa Sporları Grubu (KDSG), Kazdağı Gezginleri (KAGEZ), Kuzey Ege Treking Grubu (KET) ve Kazdağı Tutkunları olmak üzere toplam dört "Doğasever Yürüyüş Grubu" katılmıştı. Bölgemizde yaklaşık 20'ye yakın "doğa sporları yürüyüş grubu" olmasına rağmen, maalesef panele katılan grup sayısı, hepi topu dört'tü. Açıkçası buda düşündürücü ve üzüntü verici ayrı bir durumdu. Bugün burada olmayanlar, yarın acaba hangi dağlarda yürümeyi, hangi ormanlarda derin derin nefes almayı, hangi soğuk pınarlardan kana kana su içmeyi düşünüyorlardı... Neyse, konuyu dağıtmadan biz gelelim panelde neler konuşulduğuna, neler öğrendiğimize...
Ama merak etmeyin uzun uzadıya sizlere RES'leri anlatmayacağım. Ama RES'lerin yenilenebilir ve diğer enerji kaynaklarına göre daha temiz olmalarına rağmen, uygun bölgelerde kurulmadıklarında; gerek doğaya ve gerekse hayvanlar ile insanlara karşı bir çok zararlarının olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim. Çünkü RES'lerin zararlarını bilmez isek, konuyuda doğru kavrayamayız diye, düşünüyorum...


RES'LERİN OLUŞTURABİLECEĞİ ZARARLAR...
Evet, gerek internetteki araştırmalarımdan ve gerekse panelistlerin açıklamalarından rüzgar türbinlerinden kaynaklı en önemli çevresel sorunun GÜRÜLTÜ olduğunu öğreniyorum. Gürültü deyip geçmeyin. Islık ve uğultu benzeri bir sesin 7/24 saat sürekli kulaklarınızda olduğunu düşünün. Tabi birde devasa kanatların insan kulağının duyma eşiğinin altında yaydığı seslerden bahsediliyor ki, bununda insanlarda; stres, uyku bozukluğu, baş ağrısı, kulak çınlaması, sinirlilik, konsantrasyon ve hafıza bozuklukluğu gibi bir çok hastalıklara sebep olduğu belirtiliyor.
Ayrıca;
1. Olası yıldırım düşmelerine bağlı YANGIN riski,
2. Kış aylarında tribün kanatlarında oluşabilecek BUZ PARÇALARININ FIRLAMASI ile insan ve hayvan ölümlerine sebep olma ihtimali,
3. Kurulduğu bölgede rüzgarı kesme ve farklı yönlere dağıtmaya bağlı HAVA ISISINDA DEĞİŞİMLERE SEBEP OLMA ve EKOLOJİK DENGEYİ BOZMA,
4. Göç yollarındaki RES'lerin yarattığı hava akımlarına bağlı YARASA ve GÖÇMEN KUŞ ÖLÜMLERİNE neden olma, göç yollarının değişmesiyle göçmen kuş nesillerinin tehlikeye girmesi,
5. RES'in bulunduğu bölgenin yakınında HABERLEŞME VE İLETİŞİM SİNYALLERİNİN BOZULMASI,
6. Pervane direklerinin kurulacağı alanın BETONLAŞTIRILMASI,
7. Açılacak yollar ile AĞAÇLAR ve ORMANLARIN YOKEDİLMESİ,
8. Onlarca hektarlık alanın gasp edilerek CANLILARIN DOĞAL YAŞAM ALANLARININ BOZULMASI gibi bir çok zararlarının olduğunu öğreniyorum...
Yukarıda ulaştığım bilgiler ışığında bu RES projesinin; içinde bir çok endemik bitkiyi barındıran, bir çok hayvanın evi konumundaki dünyanın gözbebeği, oksijen deposu Kazdağlarına kurulmasına müsaade edildiğini düşündükçe, akıl tutulması yaşıyor insan...

Çıkıyoruz panelden; duyduklarımız karşısında biraz şaşkın, biraz üzgün biraz ümitli...
Ümitliyiz çünkü yarın, dört yürüyüş grubu ile birlikte; taşa, kuşa, ağaca, su pınarlarına seninleyiz diyebilmek, zirveden RES'E HAYIR diye haykırabilmek için Eybek Dağına yürüyeceğiz ...

21.10.2018 PAZAR SABAHI...
Sabah çok erken kalkıyorum. Güzel bir kahvaltı sonrası, çantamı tekrar kontrol ediyorum. Ve Ayvalık tarafından gelecek arkadaşlarımla buluşmak üzere, Edremit'e doğru yola çıkıyorum. Yaklaşık 20 dakika sonra, gelen arkadaşlarımın arasına karışıyorum. Uzun süredir görüşemediğim arkadaşlarımla ayak üstü hal hatır ediyor, biniyoruz araçlara...


Saatler 08;45'i gösterirken, Hanlar bölgesine gelmeden, soldan Kumluca yoluna giriyoruz. Ve "Orman Yangın İlk Müdahale İstasyonu'nun" karşısına, ağaçların altına parkediyoruz araçlarımızı. İniyoruz araçlardan. Bugün tam 12 kişiyiz. Hemen öyle yürüyüşe başlamıyoruz. Önce Yoga hocamız Burak beyin yönlendirmesi ile nefes tekniklerini uyguluyor, kas-iskelet sistemimizi esnetip gerdiriyoruz...



Ve sonrasında, başlasın yürüyüş. Dalıyoruz Kızılçamların içindeki orman yoluna. Hava yazdan kalma, güneşli ve ılıman. Gökyüzü açık ve masmavi. Her zamanki gibi içimiz neşe dolu. Nedense daha adımımı ormana atar atmaz, içimde tarif edilemez bir coşku, duygu ve enerji patlamaları yaşıyorum... Bu aslında benim doğada ki doğal halimdi, yani öz bendim, yani kendimdim...


BENİM İÇİN FARKLI ROTA...
Eybek Dağına bu sefer, farklı bir rotadan gidilecekti. Daha doğrusu ben, bu rotadan ilk kez gidecektim. "Kumluca Orman Evi- At Kayası" yolunu takip ederek, At Kayasına çıkan yola sapmadan, Eybek Kule kavşağındaki çeşmeye çıkacaktık. Buradan sonrası ise sürekli zigzaglar çizerek tırmanacağımız, bildiğimiz zorlu patika yollardı...

Kızılçamların içindeyiz, herkes yanındaki ile sohbet ederek yürüyor. Bazen içinde yürüdüğümüz tablovari tabiatın bir parçası olmanın mutluluğunu içimizde hissediyor, fotoğraflar çekiyoruz. Bazen içsel düşüncelere dalıyor, bazen ise yanımızda kim varsa onunla hayata dair iki çift laf ediyoruz...
Bir kaç arkadaşımız mevsime uygun giyinmiş olsalarda şu anda yazı yaşıyoruz. Ve tabiki üzerindekiler fazla geliyor, fazla geldikçe de kat kat çıkartılıyor giysiler...





BEKLE BENİ "AT KAYASI"...
Sürekli tatlı bir tırmanış içindeyiz. Yaklaşık 2,5 km sonra, At Kayası yol ayrımını solumuzda bırakıp, devam ediyoruz. Sağımızda belli belirsiz şırıltılı sesi ile bir derecik, yol arkadaşımız oluyor. Yürüdüğümüz yol toprak, ama bir araç yolu kadarda düzgün. Sonbahara uygun olarak, bitkiler çoktan renk değiştirmeye başlamış. Ne yana baksan, ayrı bir güzel. Kıvrıla kıvrıla ilerledikçe görsel şölenimiz daha bir artmaya başlıyor. İleriye yükseklere bakıyoruz, sisler içinde bizi bekleyen Eybek Dağını görmeye çalışıyor göremiyoruz. Bu sefer olduğumuz yerde arkamıza dönüp, tam karşımıza bakıyoruz. İşte orada, oda bizi selamlıyor, sisler içinden muhteşem görüntüsü ile "At Kayası." Buraların ruhunda var gizemlilik. At Kayası'nında bütün cazibesi üzerinde galiba, bugün. Dur bakim, bana gözmü kırptın sen. İçimden " Tamam, kabul. Beni ayarttın. En kısa sürede geleceğim sana, bekle beni." diyor ve devam ediyorum yoluma...


TOPLANMA NOKTASI; KULE ÇEŞME...
Havada ne kadar da berrak, güneş ışıl ışıl tepemizde. Binbir renkli ağaçlar, dereler ve ormanların bize sunduğu manzara sarhoşluğu içinde, Eybek Kule kavşağındaki çeşmeye geliyoruz. Ve buradaki kalabalığı görünce, tekrar ne maksatla buraya geldiğimizin bilinci ile karışıyoruz aralarına. Burada kalanlar, ait olduğu yürüyüş grubu ile Eybek Dağı zirveye çıkamayan veya çıkmak istemeyen kişilerdi. Zirveden dönecekler için ateş yakılmış, çaylar demlenmiş, kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Bizden de bir arkadaşı burada bırakıyoruz...







EYBEK BABA BİZİ BEKLER...
Saat 11;00. Ve KDSG olarak hiç oyalanmadan vuruyoruz dar ve dik patika yola. Zigzaglar çizerek ve düşmemek için bir gözümüz patikada, tek sıra halinde tırmanıyoruz. Kimi zaman nefeslenme molaları, kimi zaman ise gözümüze ilişen güzel mor Çiğdem'lerin, mantarların, sonbaharın muhteşem fotoğraflarını çekme molaları veriyoruz...


Diğer gruplarla zirvede buluşacağız. Ağaçlık alandan çıkıp, zirvenin kayalık yamaçlarına geldiğimizde, başımı kaldırıp zirveye doğru bakıyorum. Ve garip şekilde içimde bir burukluk hissediyorum. Sanki Eybek Baba bizi görmüştü, görmüştü de yardım edin diye, feryat ediyordu...


ZİRVE... RES'LERE HAYIR !...
Saat 12;00. Zirvedeyiz. Ama zirvede adım atacak yer yok. Diğer gruplar bizden çok önce gelmiş, pankartlarını çoktan açmışlardı. Hemen bizde yerimizi aldık zirvede. Topluca fotoğraflar çekilip, hep bir ağızdan "Eybek Dağında RES'lere Hayır! " diye defalarca haykırdık. Dağımıza, taşımıza, ağaçlarımıza, kuşlarımıza, pınarlarımıza biz buradayız, korkmayın dedik...



Diğer gruplar zirveden inmeye başlıyor. Aşağıda, çeşme başında da bilgilendirme yapılacak. Ama biz hemen ayrılmak istemiyoruz öyle, ateş almaya gelmiş gibi.
Eybek Babanın başı yine dumanlı. Oturuyoruz Eybek Babanın yanıbaşına. Rita hanımın termosu ile getirdiği sıcak çaylar, kahveler içiliyor, rüzgara karşı. Ve sonra vedalaşma. Saatler 12;35'i gösterirken, bizde inmeye başlıyoruz, zirvenin büyük kayalarından sekerek...



Kayalıklardan daha ormana girmemiştik ki uzaklardan, kayaların içinden gelen tanıdık bir havlama sesi ile yüzümüzde tebessüm oluşuyor. Daha önce Eybek dağı gece yürüyüşünde tanıştığımız, çoban Murteza'nın kulakları kesik kangal çoban köpeği, gür sesi ile bize havlayıp duruyordu. Kaya rengindeki tüyleriyle kayalıklarda kamufle olmuş, kendisini hemen görememiştik. Onu görür görmez, ona doğru ıslık çaldık. Bu ıslık ile önceleri aslan edasıyla havlayan köpek, süklüm püklüm kuyruğunu sallayarak hemen yanımıza geldi. Aradan geçen onca zamana karşın, değişen bişey yoktu, hala çok zayıftı. Suat bey ve Rita hanım köpek dostumuzla ekmeklerini paylaşır paylaşmaz, yolumuza revan olduk tekrar...

İnerken yolumuza çıkan her çeşmeden bol bol su içtik ve bir taraftanda RES'lere engel olamazsak bidahaki sefere buralarda nasıl bir değişim bizi bekliyor olacağı psikozu ile üzüldük...



SON KONUŞMALAR...
Saat 13;20. İniyoruz kule kavşağındaki çeşmeye. Bütün yürüyüş grupları burada. RES projesi ve zararları ile ilgili burada da bir bilgilendirme konuşması yapılıyor. Ateş harlanmış, herkesin elinde sıcacık bir çay, pür dikkat konuşmacıyı dinliyor. Burada bulunan bütün insanlar, konuya çok duyarlı ve tepkili...


Kazdağlarını görmeyen, havasını solumayan, soğuk sularından içmeyen bilmez buraların kıymetini kadrini. Patikalarında, ormanlarında yürümeyen, buz gibi büvetlerinde yüzmeyen ise hiç anlamaz seni ve duymaz haykırışlarını...

Bilgilendirme konuşmaları biter bitmez, grup olarak ayrılıyor, geldiğimiz yoldan geri dönüyoruz. Saat 14;35'e kadar hiç durmadan yürüyoruz. Ama bişeyler yemeliyiz...



YEMEK MOLASI...
Sabah gelirken, kayalardan aşağı süzülen cılız bir su, dikkatimizi çekmişti. Suyun döküldüğü yere tırmanan Varol bey, buranın çok güzel olduğunu söyleyince, dönüşte burada mola vermeyi planlamıştık. Öylede oldu, tırmandık bol yapraklı, topraklı kaygan rampadan yukarı. Yukarıda ilk gördüğümüz şey, merdiven basamağı şeklindeki kayalardan dökülen, minik bir şelalecik oldu. Aslında şelalecik demek bile, çok iddialı belki. Ama görünümü, insanı sevince boğacak kadar muhteşemdi.


BUGÜN DESELER Kİ NEYİ HİÇ UNUTMAZSIN...
Burada kayaların üzerinde hemen ateş yakıldı, çay suyu konuldu . Herkes boş bulduğu bir düzlüğe oturup, sırtını bir kayalığa verdi. Birşeyler atıştırırken, bir taraftanda sohbet ediliyordu. Herkesin neşesi yerindeydi. Benim canım ise birşey yemek istemiyordu bugün. Sunta bisküvi dışında bişeyde getirmemiştim zaten...





Grup arkadaşlarımı, biraz daha yukarıdan gören bir yükseltiye çıkıp, uzandım bir ağacın dibindeki, kurumuş çam ve meşe yapraklarının üstüne. Ve bugüne kadar ilk defa, doğada kulaklıklarımı taktım kulağıma. Müzik dinlemek, ruhumu o an, o ortamdan ayırmak istedim. Gözlerim, ağaç dallarının arasından aralanan mavi gökyüzünde... Çok sürmedi kapattım gözlerimi, çıkarttım kulaklıkları. Hafifçe esen rüzgarın sesine, bizim minik şelalenin karışan sesi, daha bir okşadı ruhumu. Doğa nasıl bir huzur veriyor, nasılda mutlu ediyordu beni. Neydi beni doğada bu kadar mutlu eden. Ben doğanın neyini seviyordum. Bunu anlatmak öyle kolay değil. Ama bugün ne gördün, neyi hiç unutmazsın deseler, derimki; kurumuş yaprakların arasından başını uzatan mor renkli sarı gözlü çiğdemler sizi hiç unutmam, sarı-turuncu elbiselerini giymeye başlayan ağaçlar sizide. Herşeye inat dört mevsim yeşil kalabilen çamlar, yerlere saçılmış sincapların yemeği meşe palamutları, böcekler, kuşlar sizide. Henüz karşılaşmadığımız kurt, çakal, domuz, ayı sizide hiç unutmam. Ama belli ki sizleri unutan birileri var. RES'e müsaade edenler, gözlerini para hırsı bürüyenler, kendini bilmez, gözü kimseyi görmezler var. Bilmiyorlar ki RES yapılırsa doğa; bütün güzel renklerini ve seslerini, canlılar; canlarını kaybecek...
Ne diyebilirimki... Ama merak etmeyin, bu işler öyle kolay değil...


Saat 16;40. Araçlarımızı bıraktığımız yerdeyiz. Toplamda yaklaşık 19 km yol yürümüşüz. Ama bedensel zerre yorgunluk yok... Ruhumuzu ve zihnimizi ise hiç sormayın...

Biniyoruz araçlarımıza ve her zamanki gibi Edremit'te vedalaşıp ayrılıyorum arkadaşlarımdan...

SON SÖZ;
Bu yürüyüş bir karşı çıkma, yanlışı düzeltme, gözbebeğimiz, ciğerimiz Kazdağlarına yardım yürüyüşüydü. Bu yürüyüş çocuklarımızın geleceğine, yöre halkının menfaatlerine sahip çıkma yürüyüşüydü. Bu yürüyüş fütursuzca ormanlarımızı katletme eylemine, artık dur deme yürüyüşüydü. Bu yürüyüş tüm doğaseverlerin dikkatini çekme adına yapılmış keyfi değil, sosyal sorumluluk yürüyüşüydü...
Umarım olması gerektiği gibi ormanları, dağları kısacası tüm doğayı bir gün anlar ve kendi döngüsüne bırakmayı başarırız...

Bugünkü anlamlı yürüyüşte bize rehberlik eden Erhan bey başta olmak üzere, tüm yol arkadaşlarıma ve bu etkinliğe katılarak dağlarımıza sahip çıkan diğer yürüyüş gruplarına çook teşekkür ediyorum...

Etkinliğin anlam ve önemine binaen, bugünkü parkuru değerlendirme puanım;10/10

(Murat Turan-Akçay 2018)

94 yorum:

  1. Selim Hızal23 Ekim 2018 19:43

    Duyarlılığınız için sonsuz teşekkürler.Çocuklarımıza en büyük mirasımız doğamız olmalı.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selim Hızal bey, takip ve ilginiz için ben teşekkür ederim.

      Sil
  2. Tüm RES'lere REST çekiyoruz.Doğa katliamına son.Harika bir yazı doğru tespitler.Teşekkür ederim kendi adıma

    YanıtlaSil
  3. Zeytin ağaçlarının kesilmesi yanan ormanlar kimyasal atıklarla kirletilmiş doğa.Çocuklarımıza ormanları ancak resimlerde gösterecek hale geleceğiz.Res'lere karşıyız İSTEMİYORUZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derya Sazak, haklısınız bu gidişle gelecek nesiller ormanları fotoğraflarda, bitkileri ise ancak saksıda görecekler.

      Sil
  4. Kıvanç KUTAL23 Ekim 2018 19:52

    Ankara'da ikamet ediyorum.Öncesinde haberim olsa idi mutlaka katılım yapardım o derecede etkilendim.Ankarada nefes alamıyoruz nefes alacağımız doğal ortamların mücadelesini veren tüm güzel yüreklere selam olsun.Uslup çok güzel yazı yalın ve etkileyici.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıvanç Kutal bey, yazıyı beğenmenize ve Kazdağlarımıza uzaktanda olsa destek vermenize çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  5. Saime Korkmaz23 Ekim 2018 19:54

    Doğanın bu kadar hunharca kullanılması maddiyat için katledilmesi ne kadar acı verici ve bunlar insanım diye gezenler.Oradaki canlıların ne suçu var.Bilinçlenmeliyiz.Asla kabul edilemez.Ne güzel kaleme almışsınız tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saime Korkmaz hanım, desteğiniz için teşekkür çok ederim.

      Sil
  6. Zeynep Dizdar23 Ekim 2018 19:57

    Yazı gecikince sağlığınıza ilgili endişeler sardı içimi.Neyse ki muhteşem bir yazı ile geri geldiniz.Doğa tutkunuz ve bunu dile getirmeniz ayrıca mücadeleniz sesinizi duyurma çabanız herşeyiniz dört dörtlük.Bir daha bu kara geç kalmayın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeynep Dizdar hanım, ilginize ve beğeninize çok teşekkür ederim. Tamam bir daha geç kalmamaya çalışırım...

      Sil
  7. İlksin Çelik23 Ekim 2018 20:00

    Res'kere hayır.Geleceğimiz için susmadan yılmadan sesimizi duyurana kadar durmayacağız.Muhteşem bir konuya değinmişsiniz anlatımınızla dahada önem arz ediyor hale gelmiş.Teşekkür ederim.Yarın sınıfımda çocuklarıma okuyacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlksin Çelik hanım, beğeni ve desteğinize ben teşekkür ederim. Sınıfınıza kucak dolusu sevgiler...

      Sil
  8. Kenan Samsun23 Ekim 2018 20:02

    Tebrikler arkadaşım

    YanıtlaSil
  9. Damla Sönmez23 Ekim 2018 20:04

    ����������RES'LERE HAYIR.
    RES'KERE REST ÇEKİYORUZ.
    DOĞA BİZİM YARINLARA MİRASIMIZ.
    YAZI SİZ KAZDAĞLARI MUHTEŞEM

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Damla Sönmez hanım, desteğiniz için çok teşekkürler. Muhteşem olan sizlersiniz...

      Sil
  10. Gülcan Arslan23 Ekim 2018 20:08

    Doğamıza sahip çıkan sesini duyurmaya çalışan sizi saygıyla selamlıyorum anlatımınızla hem bilgilendirme hemde duygusallık son noktada tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülcan Arslan hanım, beğeni ve desteğinize çok teşekkür ederim. Saygılar bizden...

      Sil
  11. Gülşen Zorlu Kaptanoğlu23 Ekim 2018 21:08

    Keşke bende yanınızda olabilseydim diye içimden geçirdim.Kazdağları efsaneleri ile ağaçları kurdu kuşu böceği ile bir bütün ona uzanan eller kırılsın.Eşinizi yanınızda göremiyoruz sevgilerimizi iletin.Res'lere hayır sonuna kadar hayır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülşen Zorlu Kaptanoğlu hanım, yürekten desteğiniz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  12. Mehmet Görgün23 Ekim 2018 21:10

    Yüreğim buruldu okurken.RES'lere doğaya zarar veren herşeye hayır.edebi yönümüz çok kuvvetli tebrikler sanki yaşadım sizinle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet Görgün bey, desteğiniz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim...

      Sil
  13. Gülçin Aydın23 Ekim 2018 21:12

    Kendine saygı duymayan etrafına duymaz.Çevremize bakınca görmek istediklerimiz için çaba göstermeliyiz.Eylemse eylem yapılmalı bilinçlenmeliyiz çocuklarımızın yüzüne bakacak yüzümüz olmalı.Harikasınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülçin Aydın hanım, desteğiniz için teşekkür ederim. Edremit Körfezindeki çevre örgütleri bu konuda çok iyi çalışıyor. Ama desteğe ihtiyaçları var. Takip ve destek için konunun geniş kitlelere duyurulması önemli. Saygılar...

      Sil
  14. Murat abi çok güzel bir yazı olmuş sanki bir daha yürümüş gibi hissettirdi bana diline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Roketler74, Cem kardeşim çok teşekkür ederim.

      Sil
  15. Süleyman Karık24 Ekim 2018 08:09

    Arkadaşım iyi güzel hoşta daha düne kadar elektriki Bulgaristan dan alıyorduk.Ülkemizin kaynaklarını kullanmanız lazım.ağaçları başka bir yere taşırız .önce insan diyelim bizm ihtiyaçlarınız önemli.Dağdaki ağacın kurdun çakalın bana ne gereği var.Güçlü türkiye için ne gerekiyorsa yapcağız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süleyman Karık bey, öncelikle düşüncelerinize saygı duyduğumu belirtmek istiyorum. Önce insan demenizide anlıyorum. Ama banane ormanlardan, hayvanlardan demenizi anlayamıyorum. Çünkü ormanlar olmazsa oksijen olmaz, yağmur olmaz, iklimler hızla değişir su ve yiyecek bulamaz, nefes alamaz hale geliriz. Yani "Doğaya zarar vermek, kendi ayağımıza sıkmak" demektir. Kaldı ki resmi istatistiklere göre Türkiye'nin halihazırda enerjiyede ihtiyacı yok gibi. 2018 verilerine göre tüketimin yaklaşık 2 katı enerji üretimi görünüyor. Peki fazla enerji, ne yapılıyor dersiniz. İsterseniz bu konuyu da siz araştırın bi görün bakalım! Eminin şaşırıp kalacaksınız. Kazdağlarına RES yapacak firmanın yüzde 90'nı Kanada ve Fransızlara ait. Yani burada bir rant olduğu açıkça belli. İhtiyaç varsa RES yapılsın tabiki, ama yapılacaksa kıraç, verimsiz yerlere yapılsın. Saygılarımla...

      Sil
  16. Dilruba Öksüztepe24 Ekim 2018 08:18

    Üstadım yine hayran kaldım size.Hem yazının içeriği hem kullandığınız dil hem yaşadıklarınızı bize yaşattığınız duyguları aktarabilme yetiniz.Aslında cennette cehennemde bu dünyada var.Biz elimizdeki cennetleri koruyabilmeliyiz.Bu dünyada sınanıyoruz.Duyduğumuz bir su sesi yada kuş sesi bizi bambaşka ruh hallerine sürükleyebiliyor.İnsana hizmet demiş arkadaşın biri bu yanlış.Dünya ger canlısı ile bir bütün.Ülkemize saldırı olsa top tekin savaşırız değilmi oradaki hayvanların ağaçların bunu yapabilmesi imkansız ise biz savaşacağız mücadele vereceğiz.Bende kesinlikle reslere karşıyım.Doğayı seviyorum bakir kalmasını istiyorum.Elimizdeki barajların ve diğer kaynaklarımız bize yeter.Kaldık yabancı sermayenin bize getirisi olmaz. Türün türkten başka dostu yok.Yaradanıma emanetsin üstadım.Sonuna kadar yanındayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilruba Öksüztepe hanım, konuyu ne kadar güzel özetlemiş ve vurgulamalarda bulunmuşsunuz. Canı gönülden desteğinize yürekten teşekkürler...

      Sil
  17. Meryem Çalışkan24 Ekim 2018 08:20

    Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.Sadece merak ettim Süleyman bey hangi dünyada yada neyin kafasını yaşıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meryem Çalışkan hanım, herkesin doğrusu kendisinedir. Desteğinize çook teşekkür ederim...

      Sil
  18. Bekir Sercan24 Ekim 2018 08:29

    Murat arkadaşım duyarlılığın güzel anlatımın aydın beynin ve yürekliliğin içşn sana teşekkürler ediyorum.Harikasın yılmak yok yola devam RES'LERE HAYIR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bekir Sercan bey, konu çok önemli. Harika olan sizlersiniz. Bende size desteğiniz için çook teşekkür ediyorum.

      Sil
  19. Ayşegül Dağıstan24 Ekim 2018 09:45

    Doğadaki bu tarz olaylar gelecekte bizi olumsuz bir çok şeyle karşı karşıya bırakacak.Türkiyemiz'i 3 tarafı deniz ile çevrili jeopolitik açıdan oldukça zengin tüm dış ülkelerin gözü üzerinde olan bir ülke.Biz sahip çıkmalıyız ki çocuklarımıza bırakabileceğimiz mirasımız olsun.Kaldıki Atatürk Orman çiftliğine bile sahip çıkamayan bizler kazdağları na sahip çıkalım.Ve bizim kurda kuşa çakala ağaca böceğe ihtiyacımız var biz onlarla bir bütünüz.Anlatım yine her zamanki enfeslikte.Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşegül Dağıstan hanım, 2018 verilerine göre Türkiye'nin ürettiği toplamdaki 87 bin MW enejinin yüzde 7,6'sı RES'lerden sağlanıyor. Yani enerji üretimi için bir çok alternatif var. Bunları gelip oksijen deposu, bir çok bitki ve hayvanın yaşam alanı ormanlarımıza kurmakta neyin nesi. Niye ormanlarımızı ve oradaki yaşamı yok edelim. Neden kendi boğazımızı keselim. Birde şirketin ortakları yüzde 90 yabancı.
      İşte bunun için RES'lere karşıyız. Kurulacaksa gitsin kıraç, verimsiz bölgelere kursunlar. Ormanlarımıza dokundurtmayız. Desteğinize çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  20. Baki Başkent24 Ekim 2018 09:47

    Ustam;uzun süre oldu paylaşımınız için ama beklediğimize değdi.Yine şaşırttın beni.Res 'ler güzel yurdumuzun geleceği olamaz bunu anlamak çok önemli.Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baki Başkent bey, Uygun bölgelerde kurulmayan RES'lere daima hayır. Desteğinize çok teşekkür ederim.

      Sil
  21. Dilek Kapusuz24 Ekim 2018 09:58

    Kalemşör dostum; ruhundaki zenginlik nasılda kaleme kağıda can veriyor.Bu seferki yolculuğumuz Türkiye'mizin kanayan yarası oldu.İnsan ve tabiat birlikte bir bütündür.İnsan eli değmeden kalmış olan bakir topraklar gelecek nesillerin en büyük zenginliği olacaktır.Ekolojik dengenin bozulması insanın bindiği dalı kesmesi ile eş değer.Madde madde açıkladığınız etkiler ne kadar acı verici ama bunu anlayamayan veya görmezden gelen insanların olması daha acı verici.Ben sizde o hissiyatı aldım özüme yükledim.At kayası bile Eybek baba bilr eğer dile geldiyse sesini senin yüreğine duyurabildiyse durum çok vahim demektir.Kelimelerle haşır neşirliğin yazının en içine çekiyor insanı.Bitmesin istiyor.Özgürlüğün sembolü dağlar sana olduğu kadar anlayabilen yüreklere özgürlüğü çağrıştırmaya devam edecektir.İçerik olarak farklı ama aynı lezzette müthiş bir yazı olmuş.Keyf aldım yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saygıdeğer Dilek Kapusuz hocam, ne mutluki olayın önemini anlamayanlardan çok anlayan ve destek olanlar var. Dağlar, ormanlar, pınarlar benim değil, milletimin malıdır. Milli servetimiz, kültürümüz,çocuklarımızın gelecekteki nefesidir. Bunun için uygun yerlerde kurulmayan RES'lere daima hayır. Desteğinize çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  22. Turalp ALPEREN24 Ekim 2018 10:01

    Muhteşem bir anlayış anlatım ifade gücü türkçe ve olay örgüsü.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turalp Alperen bey, övgülerinize çook teşekkür ederim..

      Sil
  23. O dağın tepesinde olup Eybek dağı yalnız değilsin demek isterdim.Trabzonumuz'da maalesef bu tarz bir katliam içinde.Dur demek için geç kalmış değiliz.Res'lere hayır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sare Deniz hanım, Türkiye'nin neresinde olursanız olun desteğiniz önemli. Sizde oradaki sesimiz olun. Desteğinize çok teşekkürler.

      Sil
  24. Emre Başkan24 Ekim 2018 10:06

    Kelime kelime hafızama kazıdım.Paylaşımınızdaki her bilgiyi etrafında gördüğüm herkese aktarıp kafalarında soru işareti oluşmalarını sağlamak benim vazifen olacak.Teşekkür ederim bilgilendirmeniz için teşekkür ederim kalbe açılan kapını için ��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emre Başkan bey, ilginize, desteğinize çook teşekkürler.

      Sil
  25. Alara Harmanlı24 Ekim 2018 10:09

    RES'LERE REST ÇEKİYORUZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alara Harmanlı hanım, desteğinize Kazdağları adına çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  26. Ahmet Satış24 Ekim 2018 10:12

    Dostum iyiki varsın.Bir sonraki yazını iple çekiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet Satış bey, çok teşekkür ederim.iyiki sizlerde varsınız...

      Sil
  27. Sevda Özgür24 Ekim 2018 10:15

    Konu acı verici ama hayatın bir gerçeği.Fotoğraflar müthiş.Bu zenginliğin sadece fotoğraflarda kalmaması için RES'LERE HAYIR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevda Özgür hanım, Fotoğrafları beğeninize ve Kazdağlarına desteğinize çok teşekkürler.

      Sil
  28. Ayhan Sorken24 Ekim 2018 10:34

    Daha güzel bir Türkiye için Daha güçlü bir Türkiye için RES'LERE bir HAYIR da benden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayhan Sorken bey, desteğinize çok teşekkkürler.

      Sil
  29. Mustafa Kemal Soylu24 Ekim 2018 10:38

    Gümüşhane yazınızda bakir hayata doyduk.Hasan boğuldu ve sütuven şelalesi yazınızda eşiniz hanımefendiye hayran kaldık aranızdali uyuma imrendim eskilerde kalan yiğit eşi ailesi için Her türlü fedakarlığı yapan anadolu kadınına özlem giderdik.Bu yazınızda ise çok önemli vatanımızın geleceğe parmak bastık.Bulunmaz bir cevher var yazılarınızda hepsi ayrı tad veriyor.Başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mustafa Kemal Soylu bey, takibiniz, beğeniniz ve desteğiniz için çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  30. Kasım Turanlı24 Ekim 2018 10:41

    Bu yazıyı herkes okumalı. Çok daha geniş kitlelere ulaşmalı.KÖR GÖZLER AÇILMALI.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasım Turanlı bey, desteğinize çoook teşekkür ederim.

      Sil
  31. Davut Kalender24 Ekim 2018 10:45

    Eybek dağına selamlar olsun.Murat kardeşim kalemine yüreğine ayağına sağlık olsun.Yüreğimize dokunan yazıların hiç susmasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Davut Kalender bey, Eybek dağından da size selam olsun. Desteğinize çook teşekkür ederim...

      Sil
  32. Alihan Saygılı24 Ekim 2018 10:48

    Türkiye'miz için yabancı sermayeye ve RESLERE HAYIR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alihan Saygılı bey, hassasiyetinize ve desteğinize çok teşekkür ederim.

      Sil
  33. Nazlı Çorpak24 Ekim 2018 11:00

    Yanınızda olup hayır diye haykırmak isterdim.Varolun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazlı Çorpak hanım, desteğiniz için siz sağolun, varolun...

      Sil
  34. Ceylan Sevimli24 Ekim 2018 15:25

    Toplumsal bir soruna değinmişsiniz siyasi görüşümüz ne olursa olsun öncelik vatan sevgisi olmalı işte bu yüzden bir karış toprağımız bilr çok değerli RES'lere karşıyız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ceylan Sevimli hanım, haklısınız. Her şey vatanımız için. Gerisi teferruat.

      Sil
  35. Savaş Kurtul24 Ekim 2018 15:29

    Elektriğe defalarca zame geldi Reslerin bu yükü hafifleteceğini düşünürken anladım ki dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olacağız.Açıklayıcı bilgilendirmeniz için teşekkür ederim yanlıştan dönmüş oldum.İlk defa okuyorum sizi ama tebrikler her açıdan mükemmel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Savaş Kurtul bey, umarım yanlış anlaşılmamışımdır. Biz Ormanlarımızın, burada yaşayan bitki ve hayvanlarımızın, yokedilmesine, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına, soluduğumuz havanın yokedilmesine karşıyız. Türkiye'nin oksijen deposu, Kazdağlarına kurulacak RES'lere sonuna kadar karşıyız. Kıraç, verimsiz, insanlardan uzakta kurulacak RES'lere asla diyecek sözümüz olamaz. Yazımı beğenmenize ayrıca çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  36. Sönmez UFUK24 Ekim 2018 15:40

    Çok doğru tespitler var yazınızda.Emek vermişsiniz anlaşılır kılmaya çalışmışsınız.Mükemmel.Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sönmez Ufuk bey, bunlar benim hemen ulaşabildiğim tespitler. Emin olun detaya girince işin içinden çıkamıyorsunuz. Mesela doğada tozlaşmayı sağlayan arı vb böceklerin hava akımı ve manyetik alandan olumsuz etkilenmesine bağlı bitkilerin üremelerinin durabileceği, arıların bal yapamayabileceğini bir düşünün. Geleceğimiz ne korkunç olurdu, değilmi? Beğeni ve desteğinize çok teşekkür ederim...

      Sil
  37. İsmail Körüklü24 Ekim 2018 15:43

    O zaman ne diyoruz
    RESLERE KARŞIYIZ
    EYBEK DAĞI YALNIZ DEĞİLSİN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsmail Körüklü bey, desteğinize çok teşekkür ederim. Bundan sonraki ilk Eybek Dağına gidişimde bu blogda destek veren tüm takipçilerimin isimlerini zirvede tek tek okuyup, minnetle anacağım. Sözümüz olsun...

      Sil
  38. Cevahir Ayberk24 Ekim 2018 15:48

    Yürüyen bu uğurda ter akıtan tüm arkadaşlara ve bu konudaki duyarlılığınız için size sonsuz şükranlarımı Murat bey.Her zamanki gibi soluksuz okudum ama arayı açmayın.Bizde sizin sayenizde nefes alıyoruz.Yürüyemesekte görmesekte hayalerimize konuk oluyorsunuz.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevahir Ayberk hanım, gönülden desteğinize çok teşekkür ederim. Merak etmeyin sağlığımız yerinde olduğu sürece, ayaklarım ayaklarınız, gözlerim gözleriniz olacak. Saygılarımla, esen kalın...

      Sil
  39. Vuslat Canetli24 Ekim 2018 15:53

    Gülsüm hanımla olan gezi paylaşımınızda sizden ricam olmuştu.Ve ben size şimdi çok daha fazla saygı duyuyorum.Okuyucusu nu bu kadar önemsemek yazmak kadar kayda değer.Sağlığınız nasıl oldu.Dağlarda bu yürüyüş umarım sıkıntılar yaratmaz.Hoşçakalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vuslat Canetli hanım, siz bu konuda yazı istediğinizde programıma aldığımı söylemiştim. Umarım konuyu yeterince vurgulayabilmişimdir. Sağlığıma gelince bugün İlk PRP uygulamamı yaptırdım. Haftalık kontroller olacak. İlginize çok teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın...

      Sil
  40. Süleyman Karık24 Ekim 2018 15:55

    Anladım kardeş.Hayırlısı ne ise olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süleyman Karık bey, anlayışınıza çok teşekkür ederim. Umarım ülkemiz için hayırlısı ne ise o olur. Sağlıcakla kalın...

      Sil
  41. Özgür Atakan24 Ekim 2018 15:57

    Uzun zamandır yazılarınızı hayranlıkla okuyordum artık saygı duyuyorum.Tebrik ederim.Reslere HAYIR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özgür Atakan bey, Saygılar bizden. Dağlarımıza desteğinize çook teşekkür ederim...

      Sil
  42. Saffet Alkoç25 Ekim 2018 07:21

    Doğaya zarar veren her türlü olaya karşıyız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saffet Alkoç bey, doğa sevginize ve desteğinize çok teşekkürler...

      Sil
  43. Avrupa da bir karış toprak bulunca ağaç dikiliyor.Kanada ormanları ile övünür burda neden Res?Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan Tokar bey, kesinlikle haklısınız. Amaç güzel ülkemizi her yönüyle mahvetmek. Art niyet olduğu; dünyanın sayılı bitki örtüsüne ve oksijen yoğunluğuna sahip Kazdağlarına RES dikilmeye çalışılmasından belli. Desteğiniz için teşekkkürler..

      Sil
  44. Hasan Hüseyin Çelik25 Ekim 2018 12:01

    Eybek dağıyla olan iletişiminiz canlıymışcasına geldi.Daha bir başka bakmam sağladı etrafıma.Reslerin getirisinden çok götürüsünün olması dikkate şayan.Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan Hüseyin Çelik bey,ilginize ve desteğinize ben teşekkür ederim...

      Sil
  45. Nuray Çolakoğlu25 Ekim 2018 12:04

    "Kazdağlarını görmeyen, havasını solumayan, soğuk sularından içmeyen bilmez buraların kıymetini kadrini. Patikalarında, ormanlarında yürümeyen, buz gibi büvetlerinde yüzmeyen ise hiç anlamaz seni ve duymaz haykırışlarını.."
    Bu ne güzel bir sitemdir.Ama ben duydum RESLERE HAYIR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nuray Çolakoğlu hanım, ne mutlu ki dağların, ormanların sesini duyan sizin gibi dostlar var. Desteğinize sonsuz teşekkürler...

      Sil
  46. Ali Kemal Soydemir26 Ekim 2018 10:40

    Saygıdeğer arkadaşım Baki beyin önerisi ile bolgunuzu ziyaret ettim.Çok etkilendiğimi belirtmek istiyorum.Sıkı bir blogseverim.Yerel ağızdan okumak profosyonellikten uzak yazılar beni cezbeden.Ama ben sizde her ikisinde bulma şansına eriştim.Kolluk kuvvetlerinde görev yapmış biri imajı oluştu bende.Eğer yanılmıyorsam sizin ağzınızdan bir Dumlupınar bir Sakarya bir Çanakkale okumak isterim.Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali Kemal Soydemir bey, takdir, beğeni ve teşvik edici yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Çanakkale ile ilgili 18 Mart 2019 tarihli adım adım arşınlanacak güzel bir projemiz olacak. Sakarya, Afyon ve Dumlupınar içinde güzel düşüncelerimiz var. Umarım gerçekleştiririzde görüp hissettiklerimizi sizlerle paylaşırız. Saygılar bizden, esen kalın.

      Sil
  47. Kerem Açıkgöz26 Ekim 2018 10:59

    Uzun zamandır blog bakamıyorum.Çok şey kaçırmışım duygusu geldi.Yerinizde olmayı gerçek anlamda istiyorum.Yazınızı okuduktan sonra Res'lere hayır diyenler arasındayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kerem Açıkgöz bey, umarım birgün yolunuz buralara düşerde Kazdağlarını beraber yürürüz. Dağlarımıza desteğiniz için çok teşekkür ederim.

      Sil