![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/1.jpg)
KOZAK ÇAMAVLU YAYLASI - MAYA TEPE (24.03.2019)
Oldum olası yaylaları hep sevmişimdir. Ama bazı yaylalar vardır ki seni çayırıyla çimeniyle, koyunuyla kuzusuyla hemen içine alıverir. Bir defa görünce onu, daha yanından ayrılmadan sonrasının yani ne zaman göreceğinin derdine düşersin hemen... İşte bunlardan birisidir, Kozak yaylalarından Çamavlu yaylası. Aradan aylar geçmişti onu görmeyeli... Aklımıza düşüyor son zamanlarda. Belli ki göresimiz gelmiş yeşil çayırlarını, taşlı tepelerini ve özgür ruhlu vahşi atlarını... Ne dersiniz bu hafta hep beraber onu görmeye, gidelim mi!..
Hadi bakalım o zaman. Sabah ne zaman kalktığımı, kahvaltıda ne yediğimi, arkadaşlarımla nerede nasıl buluştuğumu bir kenara bırakıp, direkt Çamavlu yollarına düşelim isterseniz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/7.jpg)
Çamavlu köyünü geçip, cillop gibi asfalt yoldan giriyoruz yaylanın bozuk yollarına. Öndeki aracı bilmem ama asfalt yollara alışmış olan bizim araç dumura uğruyor birden bire. Sürtüyor altını defalarca kayalara, tümseklere. Gönlümüz razı olmuyor çekiyoruz yol kenarına, iniyoruz Burak kardeşimizin ana/asfalt kuzusu arabasından...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/9.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/10.jpg)
Saat 08;50.
İnmez olaydık, bu nasıl bir rüzgar. Halbuki güneş havada ampül gibi parlıyor ama bu nasıl bir soğuktur Allahım. Ya o toz duman. Daha bismillah yürüyüşe başlamadan ne kadar toz toprak varsa ağzımızda, gözlerimizde... İlk iş, kapatıyoruz tüm ağız burun deliklerimizi. Sonra geçiriyoruz eldivenleri ellerimize. Sırtımızda çantalar, düşüyoruz yaylanın tozlu yollarına... Ölmek var dönmek yok diyoruz ama şu rüzgarada bi bakın. Neredeyse uçuracak bizi, soğuk delip geçiyor elbiselerimizi, açamıyoruz gözlerimizi tozdan. Aksi gibi gözlüğü daha dün çıkarmıştım çantadan lazım olmaz diye... Senmisin çıkaran!.. Gözlerim kumdan, tozdan yanıyor...
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvEfye7qqH6d8KbsjQ68ycdQTUe_N_wq16VOeOs5w8JlUc9Jy4e0AZROnLAvh50D82S6PLQn5NUgdwL688_7C59dTo51TRlOJG9xmT2YkQVk-IOC0j1urBYuqpDo9CEtS4QMKj2O6XBUI/s320/20190324_085946.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/13.jpg)
Her şeye rağmen ilk adımlarımızı büyük bir kararlılıkla atıyoruz, rüzgara ve güneşe doğru... Dakikalar içinde yaylanın yeşil çayırları ile keyfimiz yerine geliyor. Tam karşımızda, geçen yıldan tanışıklığımız olan Kuzguncuk, Sıyırmalı ve Sivri tepeleri ile göz göze geliyoruz. Bu seferde uğrayacağız onlara ama hemen değil. Önce Madra dağlarının 1350 rakımlı Mayatepe'si ziyaret edilmeli onun gönlü alınmalıydı. Geçen yıl geldiğimizde onu transit geçmiş, uğrayamamıştık. Ama olsun! Geçte olsa, işte bugün onun için geldik buralara...
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho8pCBlAlxlepxHprN-l9BkQi_Sc36YnqhEX5AMREnRUYgot2HGIJoeVETIRlS9AnmfmtxzGDfYtGxefkTbK9iBb3Bf3qWFk9IW7HpgQLjhybdiwlJybDAbegIF9swJAi1I4qiO4B5Ah4/s320/20190324_090110.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmqw3g6EPL0IAvFEYE9XsqJmymNsmjcJNNvbki7NgJAeAToZh5fozxpaTWQ1HnyXLkyy9zQTDpGnhPAkuZVeB5nyMy3t3qSCeiplusANAePDZrOYHPoiV822Ki7GagOi4VLyxrHF2eqco/s320/20190324_091918.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/16.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/17.jpg)
Ama ah! şu rüzgar yokmu. Nefesimizi kesiyor, yüzümüzü yakıyor. Galiba bugün sık sık rüzgardan bahsediyor olacağım sizlere. Ama inanın bugünkü kadar sert, soğuk, tozu dumana katan bir rüzgar görmedim. Fotoğraf çekeceğim eldivenlerimi çıkartamıyorum, çıkartsam bir kaç dakika içinde parmaklarımı hissedemez oluyorum. Gözlerimizde gözlük yok, sürekli bir batma hissi. Zaman zaman baf ile komple kapatıyoruz yüzümüzü gözümüzü, nereye attığımızı bilmeden atıyoruz adımlarımızı. Güneş var ama kendine hayrı yok, yollara bakıyorsun akan sular buz tutmuş. Anlayacağınız bugün iyi soğuk var...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/19.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/20.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/21.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/22.jpg)
Ama her şeye rağmen yeşil çayırlarda yürümek gönlümüzü ferahlatıyor. Çalı formundaki dikenli ağaçların arasından, adeta güneşe doğru atıyoruz adımlarımızı. Tırmanıyoruz taşlı, kumlu yollardan. Yolumuza çıkan çeşmelerden gönlü kalmasın diye birer yudum içiyor, minik akarsuların üzerinden zıplıyor, yamaç aşağı, yamaç yukarı tırmanıp duruyoruz.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/24.jpg)
Saatler akıyor, güneş yükseliyor ama rüzgar bi türlü dinmiyordu. Neden ısıtmıyordu olanca parlaklığı ile üzerimizde olan güneş. Anlaşılır bişey değildi... Volkan kardeşimizde anlamadı zaten. Çekti kılıcını, uzattı güneşe, haykırdı Ra'ya... "Neden ısıtmıyorsun" diye...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/28.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/29.jpg)
Yürüyoruz tek sıra halinde, karşımızdaki tepeye doğru. Çünkü biliyoruz ki Mayatepe, o tepenin tam arkasında. Önce iniyoruz derin vadiye sonra düz yolda yürür gibi tırmanıyoruz yamaçları.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/31.jpg)
Buzul kalıntıları ile karşılaşıyoruz. Kahverengi tepelerin bu küçücük beyaz lekeleri, metrelerce kara alışkın bizleri bile mutlu etmeye yetiyor. Buz gibi esen rüzgara inat çıkıyor üzerine, bırakıyoruz ayak izlerimizi... Burası aynı zamanda nefeslenme yerimiz oluyor bize. Dönüp bakıyoruz ardımıza, uçsuz bucaksız vadilere, yaylalara...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/33.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/34.jpg)
Ve görüyoruz onları. Onlar ise bizi çooktan görmüşte, uzaktan uzağa öylece bizi gözetliyorlar... Kimisi onlara yılkı, kimisi yabani, kimisi vahşi at der. Ben ise onlara buraların "özgür ruhları" derim...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/36.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/37.jpg)
Tırmanıyoruz tekrar yamaç yukarı, neredeyse dokunacağız mavi gökyüzüne. Geliyoruz Mayatepe'den önceki son yükseltiye. Rüzgâr kulaklarımızda bitmeyen bir uğultu, yanaklarımızda kırbaç, burun ve göz pınarlarımızda ise bir şırıltı halini alıyor. Yürüyormuyuz dayakmı yiyoruz, tarifi zor bir yorgunluk. Rüzgar sarhoşa çeviriyor bizi. Soluklanmaya ihtiyacımız var. Oturuyoruz bu çıplak arazide bize bahşedilen kayaların dibine, siper ediyoruz kendimizi rüzgara karşı. Biraz çikolata ve kuruyemişle teselli ediyoruz, rüzgarla alt üst olan ruhumuzu...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/39.jpg)
On dakika sonra yeter diyor, vücudumuz rüzgara karşı tekrar yürümeye başlıyoruz. Artık düzlükteyiz. İşte tam karşımızda duruyor zirve taşı. Adımlarımızı sıklaştırıp, biran önce varmak istiyoruz zirveye. Ama bu biran önce varış isteği, ne özlemden nede sevgiden kaynaklanıyor açıkçası. Var olan tek gerçek, zirvedeki delice rüzgardan bir an önce kurtulma isteği...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/41.jpg)
Saat 11;50. İşte geliyoruz sonunda, 1350 rakımlı tepeye... Açıkcası Mayatepe nedir, kimdir, kimin fesidir, bunları hiiç düşünecek halde değiliz. Hemen giriyoruz sıraya. Çıkıyoruz tek tek zirve taşına ve kollarımız havada büyük bir gururla çekiliyoruz fotoğraflarımızı. Rüzgârın gücü uçurdu uçuracak bedenlerimizi, soğuğu ise yakıp geçiyor yüzümüzü. Her şeye rağmen mutlu muyuz! Mutluyuz... O zaman varsın essin deli rüzgar...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/44.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/45.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/46.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/47.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/48.jpg)
Atalarımız soğuğa yiğitlik olmaz der. Ne kadarda haklılar. Bizde atalarımızın sözünü dinleyip fazla kalmıyoruz tepede. Kalamıyoruz daha doğrusu. Deli rüzgarı arkamızda bırakıp kaçarcasına dönüşe geçiyoruz... Çok sürmüyor bir kaç dakika içinde Mayatepe'nin kuytu eteklerine iniyor, indikçe kesilen rüzgarla birlikte ısınıyoruz. Hatta öyle ısınıyoruz ki eldivenleri fora edip topraktan fışkırırcasına baharı müjdeleyen alı al moru mor çiçekleri çiğdemleri, mor sümbülleri fotoğraflayıp duruyoruz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/50.jpg)
Yürüyüşe başladığımız andan itibaren gözümüze ilişip duran Rüzgâr Enerji Santrallerine (RES) doğru yürüyoruz. Geçen yıl yoktu bu RES'ler. Son bir yıl içinde yapılmış olmalıydı. Yerleşim yerlerinden yeterince uzaklığı ve bitmeyen rüzgarı ile bu RES'lerin doğru bir noktaya kurulduğunu düşünüyorum biran... Öyle ya kardeşim; bırakın binbir pınarlı, binbir hayvana, göçmen kuşa ve de endemik bitkilere ev sahipliği yapan Kazdağlarını. Alın size işte, rüzgarsa rüzgar. Düşün artık Eybek Babanın yakasından...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/52.jpg)
Geliyoruz RES'lerin yanına. Yürüyoruz onlara paralel toprak yolda. Rüzgar bizim için azalıyor ama RES'lerin pervaneleri büyük bir uğultu ile dönmeye devam ediyor. Uzun vadede sinir bozucu bir ses olsa gerek. Biran önce uzaklaşma hissiyle adımlarımızı sıklaştırıyoruz toprak yolda.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieDipk0AEjeF_f7QpZTg3qcR5CzCFzTH8I65Z4nyW5n-HzKcMfmLdbNG2HHaT4O1ebLqYomoEDj95PRvQz4bEb_Kkev7UCQUAtfotHFA3R8GDllBNpZsCghOkJQauN98yZK53JTxGvHog/s320/20190324_124054.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/54.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/55.jpg)
Ama o da ne!.. Bir grup "özgür ruh" ok gibi geçiyor önümüzden. Onları yakından görmenin sevincini yaşıyoruz, şaşkınlıkla. Alel acele görüntü almaya çalışıyoruz ama onlar bize daha iyisini sunuyor. Duruyorlar RES'lerin oradaki tepecikte. Bakışıyoruz bir süre uzaktan uzağa hiç kıpırdamaksızın. Kimbilir at akıllarından neler geçiyor... Bir bilseler onları ne kadar çok sevdiğimizi... Benimde söylediğime bak. Yahu bilseler ne olacak. Sevmeyi beceremeyen biz insanların sevgisinden ne olurki. Çok seviyoruz ya, hemen alır onları hapsederiz daracık bir alana, koyarız önüne biraz ot, biraz su. Al sana sevgi. Bu mudur yani. Değil tabiki... Varmıdır özgürlük gibisi... Neyse mevzu derinleşmeden saadede gelip, yürümeye devam edelim...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/57.jpg)
Dur bakim şu bizim Volkan değilmi. Ne yapıyor yine bu çocuk. Kaldırmış sopasını yukarı bir kılıç gibi Donkişot vari daldı dalacak, yeldeğirmenine... Anlaşıldı, o da acıktı hepimiz gibi...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/59.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/60.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/61.jpg)
O halde yemek molası verelim, verelimde kendimize gelelim biraz. Bakınıyoruz bir süre rüzgarı az korunaklı bir yer. Saatler 13;00'ı gösterirken buluyoruz nisbeten daha az rüzgarlı bir yer. Hemen toplanıyor odunlar ve yakılıyor ateş. Atıştırıyoruz bişeyler ve sonrasında ateş başı sohbet. Bi güzel ısınıyoruz... Bugün kesinlikle karar veriyorum ki ben sıcağı seviyorum arkadaş, soğuk bana göre değil... Tam bir saattir buradayız. Kimsenin gidesi, kimsenin ateşi terkedesi yok. Ama gitmeliyiz. Söndürüyoruz, kar toplarıyla ateşimizi. Ve çıkıyoruz tekrar toprak yola...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/63.jpg)
Ve çok değil bir kaç yüz metre sonra karşımıza çıkan vaha benzeri bir manzara ile hem şaşkınlık hemde mutluluk duyuyoruz. Şu çimenin yeşiline, suyun gök mavi rengine bakarmısınız bi. Ne kadar ruh uçuran bir yer. Bırakılan işaretlerden Yılkı Atlarının da uğrak noktası olduğu belli. Onları burada su içerken görüntülemeyi çook isterdim...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/65.jpg)
Tam bu noktadan çıkıyoruz yoldan karşımızdaki çayırlıklara doğru. Burası aslında eğrelti otu çayırlıkları. Geçen yıl Mayıs ayından bilirim buraları. Yılanı bol bu bölgede, belimize kadar gelen yeşil eğrelti otları arasında nereye bastığımızı görmeden yürümek, bayağı heyecan vericiydi...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/67.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/68.jpg)
Bir kaç dakika içinde çayırlar yerini, kayalık taşlık araziye bırakıyor. Geliyoruz Sıyırmalı ile Sivrinin arasındaki boğaza. Başlıyoruz taşlardan kayalardan atlata zıplaya yürümeye. Ve bir başka grup "özgür ruh" ile göz göze geliyoruz. Bu sefer bize oldukça yakınlar ama bize tepeden bakmanın güveni içindeler. Böyle oluncada bol bol fotoğraf çekiyor, doyasıya seyrediyoruz onları...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/70.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/71.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/72.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/73.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/74.jpg)
Tam karşımızda Kuzguncuk tepesi ve uçsuz bucaksız Kozak yaylaları...
Ayaklarımızın altındaki manzaranın tadına vara vara, yürüyoruz oldukça kayalık ve taşlık yoldan. Ve çıkıyoruz her tarafından su fışkıran yaylanın, yeşil çayırlarına. Yabani meyve ağaçlarının arasından düşüyoruz tekrar toprak yola. Neşeyle yürüyor, biraz sohbet ediyoruz yanımızda kim varsa...
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirAW8_re2KOh8j-bIgVbHXsSIO6DfTxZlAidQIsdHO4aprLpwyh4T_M_cztFVum4QGT0acWp3Dkh7aDu95qYCA84FYAvXQVSSecML-1RoIMvMJLTsxQuAXfEs0XgdRHapYFWJ9IQqzeWA/s320/20190324_153542.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDP0KzLxKRAtQ_-MgjX5MgF1yhO9sLyioygDDrCfHV4NebHIXNn3mpQCMxN3xfBRjlhjzu1n6H4kalEjsg1ovr4JNQvk32uunERWMAKEJU5c6M4AIzahJPJspGqjGXa31tQNGxwvPyWHQ/s320/20190324_151851.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhN4SBNNFhDlIJqQ-hncFxz99vpg8-7m5rgiGy74axn3ZSXUWD9ebKdNV-Wcg3v_yqxc809bvR47G_WvS12rx2g-XYk77et8hbJBkKs5NFqg8UE2B3X0hRctlm6YDbz0qxQiG9x6smjKtM/s320/20190324_145633.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDHcpeDeM90TUrQR5_pqVjV4U35luSmVcTXdjsJYpGgRZm-GH1t6m53xQNHShmrGyWrVzOTlSoWelzcSt_B9XWh2-z6BAVy6v4wProzBv7vml-P5wHLBFLSTQ81kPQkcyqHLGgUs4V-rE/s320/20190324_155745.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUGFg4xL1-jW_I-EpxAYH83R0olIbcephWhN1kYMHGrvd0PNpVzYxNCmVJPN4LZbpJnDpOU1NCcVLCs8-muJzQmDeswHFS-p_fLpfggqh_8MIPo355jHOGinZYXTom52o-mr8Xu8_RI1U/s320/20190324_155802.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/77.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/78.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/79.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/80.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/81.jpg)
Giriyoruz yaylaya. Evlerin önündeki meyve ağaçları çoktan çiçeklenmiş. Geçen yıl bu yaylada yediğim kirazların tadı hala damağımdadır... Ve hayvanlar... Yayla olurda hayvan olmazmı. Bakın işte bir koyun sürüsü karşılıyor bizi. İşte oradaki evin önünde de bir tavuk sürüsü. Ve açlıktan bir deri bir kemik kalmış bir köpek. Nasılda havlıyor. Zeki ve Suat bey bu havlayışa kayıtsız kalamıyor, köpeğin yanına gidiyorlar hemen. Önce seviyor sonra bir güzel doyuruyorlar karnını. Bu köpek o kadar açki önüne atılan kuru ekmeği boğulurcasına, çiğnemeden tek hamlede yutmaya çalışıyor. Köpeğin sahibi ortalarda yok. İyiki de yok. Yoksa bizden iyi bir fırça yemesi kaçınılmazdı... Suat bey şişesindeki suyu köpeğin su kabına boca ediyor. Son ekmek parçalarınıda yedirdikten sonra ayrılıyoruz oradan...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/84.jpg)
Saat 16;10. Bol rüzgarlı 19 km.lik bir yürüyüş sonunda, geliyoruz araçlarımızın yanına...
Hiç oyalanmıyoruz, atlıyor araçlara çıkıyoruz hemen yola. Çok sürmüyor önce Demircidere, sonra Bağyüzü köyüne geliyoruz. Alacaklarımız var. Buralara kadar gelmişken en tazesi ve lezzetlisinden özgür tavuk yumurtası ve mis kokulu yeni sağılmış süt almadan gitmek olmaz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/90.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/91.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/92.jpg)
Saat 18;00. Bağyüzü köyüne geliyoruz. Güneş neredeyse batmak üzere. Hava hala çok soğuk. İnekler yaylımdan dönmüş sağılmayı bekliyorlar.
İnekler bizim için sağıma giderken, Ümran teyzede bizim için folluklardan yumurta toplamaya başlıyor. Beklerken yakıyoruz bir ateş, toplaşıyoruz başına... Herkesin kavruk yüzünde bir tebessüm ve neşe içinde yapılan sohbet, süt ve yumurtalarımızın hazır olması ile sona eriyor...
Vedalaşıyoruz yol arkadaşlarım ve süt yumurta aldığımız dostlarımızla...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/96.jpg)
Saat 19;30. Hava kararmaya başlayıp, güneşin kızıllığı tepelere çökerken düşüyoruz evimizin yollarına...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190326_100441_143/98.jpg)
SON SÖZ...
Bugünkü gezimizin başrol oyuncusu yakan, donduran ve en delisinden tozu dumana katan bir rüzgardı... Sağolsun kendileri biran olsun yanlız bırakmadı bizi. Daha yürüyüşe başlamadan olanca tozu toprağı havalandırıp, yüzümüze gözümüze sokmuş ve gün boyunca gözümün içinde batma hissi ile dolaştırmıştı beni. Mayatepe'nin zirve mutluluğunu da doyasıya yaşatmadı bize. Ama Çamavlu yaylasının, eşsiz güzellikteki ruhumuzu şenlendiren çayırlarını alamadı elimizden. Özgür ruhlu atlar rüzgar adına özür dilercesine sık sık karşımıza çıkıp görsel şölen sundular bize. Allı morlu çiçeklerle tanıştık, RES'lere Donkişot'luk yapıp, tadına doyulmaz ateş başı sohbetlerimizle mutlu olduk... Bize süt ve yumurta veren inek ve tavukları ziyaretimiz ise ballı kaymak oldu günümüze... Mutluluğumuza mutluluk katıp, ovuştura ovuştura kan çanağına çevirdiğimiz gözlerle döndük evlerimize ...
Rüzgara rağmen mutluluk seviyesi yüksek bir gündü bugün. Bunun için rehberimiz Erhan bey başta olmak üzere tüm yol arkadaşlarıma çook teşekkür ediyorum...
Delice esen rüzgara rağmen, yaz başlarında buralarda yürümenin büyük bir haz olacağını düşündüğüm bu parkuru değerlendirme puanım; 10/8.
Not: Bu yazıda kullanılan toplam 54 adet fotoğraf'tan 53. toplu fotoğrafın çekimi Zeki Akçeken'e ait olup, diğer çekimlerin tamamı bana aittir.
Murat Turan - 2019
Murat bey,Ra ile olan resim muhteşem bir şey.Emeğinize sağlık. Tebrikler
YanıtlaSilSerdar Özel bey, çok teşekkür ederim, sağolun...
SilYılkı atlarını görünce kementimi alıp gelmek istedim.Ruhumuzda kovboyluk var biraz.Ama sizler 40 haramiler gibisiniz el yüz kapanmış.tebrik ederim
YanıtlaSilAtakan Özgür bey, onlar Madra dağlarının özgür ruhları. Bence özgür kalmalılar. O kadar rüzgar, soğuk ve kum toz vardı ki bir gün sonra açıkta kalan yerlerimizin soğuktan karardığını gördük... Beğeninize çok teşekkürler...
SilZorlu bir geziye benziyor.Başarılar diliyorum
YanıtlaSilCanan Sevimli hanım, bu haftaki gezi tamda doğa ile mücadeleydi. Rüzgarın gücü inanılmazdı. Başarı dilekleriniz için çok teşekkürler...
SilPek keyifli geçmeyen bir yürüyüş olmuş bir an önce bitsin dediginiz.Ama kaleminize kuvvet. TEBRİKLER
YanıtlaSilOktay Şenocak bey, aslında rüzgar hariç her şey harikaydı... Ama rüzgar ve soğuk açıkçası keyfimizi kaçırdı. Tebrik dileklerinize çook teşekkürler...
YanıtlaSilVahşi doğa dedikleri bu olsa ederim.Fotograflar yine harika.
YanıtlaSilDoğu Alıngaç bey, evet vahşi doğa dedikleri bu olsa gerek. Biz görmedik ama burada porsuk, kurt ve domuzunda bi hayli olduğunu söylüyor köylüler... Beğeni ve yorumunuza çook teşekkür ederim...
SilMurat kardeşim size Sivas yaylalarında da görmeyi çok isterim baharın gelmesiyle beraber kuzuları meleşirken hasbihal etmek ne kadar güzeldir sizinle diye düşündüm
YanıtlaSilZeki Yağız Kılınç bey, inşallah diyelim. Bakarsınız Sivas yaylalarında hasbihal düşünceniz gerçek olur...
SilToz toprak icinde kalmışsınız .Değermi diye düşünmek lazım cevap tabiki değer.iyi ile kötü gibi guzel ile çirkin gibi .doğanın her şeyi kabul.
YanıtlaSilAsil Can bey, sizinde dediğiniz gibi ne kadar şikayette etsek değiyor. Oralarda olmak, bir yılki at misali paha biçilmez özgürlük duygularını hissetmek için bin kere değer bence. Güzel yorumunuz için çook teşekkürler...
SilŞimdi o sütten içmek o yumurtadan omlet yapmak gerek.Dogal organik bizler gibi hormonlu gıdalar yemiyorsunuz ne kadar şanslısınız
YanıtlaSilSevilay Teke hanım, inanın sütün rengi kokusu ve pek tabi lezzeti bir başka güzel. Yoğurt yapmak için kaynattığımda üzerinden koca bir kâse kaymak aldım. Düşünün artık. Ve şanslı olduğumuz konusunda haklısınız sanırım. Yorumunuz için çok teşekkür ederim...
SilMayatepedeki zirve , Ra'ya sesleniş...
YanıtlaSilIki fotoğrafta muhteşem.Kadraj mükemmel kullanılmış. HARİKAAA
Toprak Uskun hanım, beğeniniz için çook teşekkür ediyorum... Sağolun varolun...
SilUstam okurken sonuna doğru bu türkü dolandı benim dilime...Yüreğine sağlık olsun
YanıtlaSilDağlar seni delik delik delerim delerim
Kalbur alır toprağını elerim aman aman
Elerim aman aman dumanlı dağlar
Sen bir kara koyun ben de bir kuzu bir kuzu
Sen döndükçe ardın sıra melerim aman aman
Melerim aman aman dumanlı dağlar
Dağlar senin ne karanlık ardın var
(Şu dağların ne karanlık ardı var)
Lale sümbül boynun eğmiş derdin var
Derdin var aman aman dumanlı dağlar
El alemin vatani var yurdu var yurdu var
Benim yurtsuz kalışıma nedeyim aman aman
Nedeyim aman aman dumanlı dağlar
Baki Başkent hocam, gençlik yıllarımızda Belkıs Akkale, İzzet Altınmeşe'den çok severek dinlediğim bir türküdür. Şimdi emin olun benim de dilime dolanır en az bir hafta.... Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim...
SilBizim Kıbrısn dağları gibi biraz çorak ve rüzgarlı.Başarılar kardesim
YanıtlaSilSemiramis Rokluman hanım, Beşparmaklarda bir gün mutlaka yürümek dileğiyle, başarı dilekleriniz için çook teşekkürler...
SilSiz gezmekten yorulmadiginiz surece okumaktan yorulmayacağız .Her satırında emek var.Saygılar
YanıtlaSilGülçin Aydın hanım, sizler var olduğunuz ve benimde sağlığım müsaade ettiği sürece gezip yazacağımdan emin olabilirsiniz... Güzel bu yorumunuza çook teşekkür ederim...
SilTebrikler başarılar arkadaşım
YanıtlaSilYıldırım Bakır bey, tebrik ve başarı dileklerinize çook teşekkür ederim...
SilUstam ben hala Çanakkale yazısının etkisindeyim tekrar tebrik ederim
YanıtlaSilCumhur Başkent bey, ilginize çook teşekkür ederim. Bir aksilik çıkmazsa Mayıs ayında Çanakkale'nin devamıda gelecek...
SilO rüzgarda yürümek akıl işi değil bravo size ve arkadaşlarınıza
YanıtlaSilVuslat Canetli hanım, doğanın her türlüsüne kabulüz. Yeterki sağlığımız yerinde olsun. Güzel yorumunuza çook teşekkür ederim...
SilMurat abi bu şu demek kekik çayından ve bu yayladan uzak duracağız.Mayatepe pozunu veren arkadaş gibi taş olup kalırız alimallah gezelim derken;)))
YanıtlaSilKerem Açıkgöz kardeşim, haklısın Madra dağlarının rüzgarsız günü yoktur. Ama aksi gibi buralarda çook güzeldir. Yazın tadına doyum olmaz buraların... O taş olan arkadaşımız yoga eğitmenimiz Burak hoca. Ben pek çakmasamda onun her duruşunun bir adı ve anlamı var... Güzel günlerde görüşmek üzere esen kal...
SilTebrik ederim
YanıtlaSilGülnihal Çepiç hanım, çook teşekkür ederim...
SilTebrik ederim kardeşim. ÇANAKKALEDE gezdikten sonra buralar yavan gelmiştir sana
YanıtlaSilSüleyman Karık bey, öncelikle tebrik yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Eh haliyle Çanakkale benim için bambaşkaydı tabiki...
SilMurat Ustam Dün abim paylaşımınızı olduğunu yaylalara gittiğinizi söyledi okumak için blog açtığım zaman blogda son yazı Çanakkale. Abim Sivas'ta Ben iş Dolayısıyla Samsun'dayım akşama kadar defalarca girdim ama yazı yoktu Sonra yazı geldi yorum bölümü yoktu bildirmek istedim
YanıtlaSilZeki Yiğit Kılınç bey, maalesef bu sorun benim tarafımda yani yönetici sayfasında görülmüyor. Görülsede bu durum tamamen Google ve Blogger alt yapısı ile ilgili olduğundan benim müdahale etme şansımda yoktu açıkcası. Biliyorsunuz 2 Nisan'da tüm google hesapları kapatılacak. Bu durumdan bizim bloglar etkilenecekmi kimse cevap veremiyor. Yinede bu durum için sizlerden özür diliyor, yakın ilginize ise çook teşekkür ediyorum... Eğer ki bloglar kapatılırsa yeni bir blog açana kadar iletişim için aynı isimle beni Face ve instagramdan takip edebilirsiniz... Saygılarımla...
SilMurat Bey o rüzgarda Kalkan toz toprak saç diplerine gözüne kulağına her tarafına yakışıyor insanın Biz çay toplarken bunları yaşıyoruz Karadeniz kadınının şanssızlığı dır bu kolay gelsin yine güzel bir paylaşım
YanıtlaSilSare Deniz hanım, rüzgarda çalışmak zordur. Zorlu hava koşullarında çay toplayan başta karadeniz kadını olmak üzere tüm emekçi kadınlara saygı ve selamlarımla, yorumunuza çook teşekkür ederim...
SilHiçbir şey doğal ortamda yetişen tarım ürünleri veya doğal ortamda otlayan inekler veya beslenen tavuklar kadar faydalı olamaz bu yüzden insanlar doğal yaşama dönmeye çalışıyorlar blok ile ilgili sorunu Dün ben de yaşadım salı olduğu için ve baktığım zaman son paylaşım Çanakkale gözüküyordu Sanırım sorun var Google hesaplarından dolayı yaşanan Sorun devam ediyor
YanıtlaSilErgun Aydınlı bey, blogta yaşanan sorun için her ne kadar benden kaynaklanmasada sizlerden çok özür diliyorum... Sanırım bir süre sebebi belli ve benimde müdahale şansım olmayan sıkıntı yaşayacağız... Yakın ilgi ve takibinize çok teşekkür ediyorum...
SilSevgili adaşım yorum kısmını dün den beri kapalı olduğunu biliyor musunuz şimdi açıldı
YanıtlaSilMurat Akın bey, bilmiyorum maalesef. Sanırım google hesaplarının kapatılması ile ilgili alt yapı sorunu. Sizden önceki arkadaşlara verdiğim cevaplar doğrultusunda iletişime devam etmek ümidiyle ilginize çook teşekkür ediyorum...
SilBu kadar Zorlu yaşam koşullarından yaşayan insanlara saygı duymak lazım 1 günlük yürüyüşte bile yaşanan zorluklar Eğer böylesiniz hep verici ise Orada yaşamak hayatını sürdürmek üretken olmak o saygıdeğer insanların ellerinden öpmek lazım oldukça başarılı bir paylaşım tebrik ederim
YanıtlaSilSaffet Alkoç bey, kesinlikle bu bölgede değil sadece tüm kırsal alanda yaşayanlar içinde geçerli bu elleri öpülesi insanları takdir etmek. Yaşam gerçekten çok zor kırsalda. Hele ülkemizin doğusunda yaşayan insanları hiç konuşmayalım bile isterseniz... Ülkemin kırsalda yaşayan tüm köylülerini saygı ile selamlıyor, bu konuya vurgu yaptığınız içinde sizlere çook teşekkür ediyorum...
SilUstam her ne kadar yürünen yol pek iştah açıcı olmasa da doğanın içinde olmak insana huzur veriyor bunu anlıyorum Emeğinize sağlık
YanıtlaSilSongül Aslı Derman hanım, evet şartlar ne olursa olsun doğada olmak kesinlikle benim için mutluluk sebebidir. Değerli yorumunuz için çok teşekkürler...
SilHani eski zamanlarda olmazı olduran var denir ya sizde bu çekilmez çile ızdırap içeren yolculuğu çekilir hale getirmişsiniz fotoğraflar oldukça anlamlı tebrik ederim
YanıtlaSilNuray Çolakoğlu hanım, bir bakıma ızdırap veren rüzgara karşı dağlar ve patikalarda olmak son derece mutluluk vericiydi. Tebrik ve beğeninize çook teşekkürler...
SilTebrik ederim özellikle raya sesleniş fotoğrafı çok güzel Başarılarınızın devamını dilerim
YanıtlaSilKumsal Güneş hanım, başarı ve tebrik dilekleriniz için çook teşekkür ediyorum.... Ra'ya sesleniş fotoğrafını bende çok beğendiğimi itiraf etmeliyim...
SilMurat Bey her hafta farklı bir yerde Farklı anlam ve içerikleri sahip gezilerde buluşuyoruz Ne mutlu bizlere ki gidip göremediğimiz birçok yere sizin sayenizde görme lütfuna erişiyoruz teşekkürler
YanıtlaSilYiğit Ateş bey, ilgi ile takip ve beğeninize çook teşekkür ederim... Umarım daha nice gezi-yazılarda birlikte oluruz...
SilÇanakkale İçinde paylaşımınız dan sonra biraz dinlenmeye hem duygusal hem de bedenen hak etmişsiniz Bir önceki paylaşımınız daki duygusallık beni hala etkiliyor başarılar Tebrikler
YanıtlaSilSevcan Albayrak hanım, öncelikle Çanakkale konusundaki hassasiyetiniz için çok teşekkür ederim. Ve şunda kesinlikle haklısınız ki Çanakkale yazısının üzerine bugünkü yayla gezimizin beni zihnen rahatlattığını söyleyebilirim...
SilTebrik ederim
YanıtlaSilSelma Kopan hanım, çook teşekkür ederim...
SilMurat Bey Siz böyle yazarak evlerimizde bizleri mutlu ediyorsunuz ya Allah da sizi mutlu etsin kolaylıklar diliyorum
YanıtlaSilCevahir Ayberk hanım, beni mutlu eden yorumlarınız geldikçe emin olun bende sizleri yazılarımla mutlu etmeye devam edeceğim. Tüm sevdiklerinizle birlikte daima mutlu olmanız dileğiyle yorumunuz için çook teşekkürler...
SilBaşarılar dilerim yine nefis bir paylaşım Her zamanki lezzet
YanıtlaSilBekir Sancar bey, beğeni ve başarı dileklerinize çook teşekkür ediyorum...
SilHarika hem yazı hem sizin azminiz hırsınız
YanıtlaSilMelike Açar hanım, harika olan taa uzaklardan yaptığınız yorumlarınızla bana destek olan sizlersiniz. Eğer sizlerin teşvik ve mutlu eden yorumları olmasaydı emin olun bu yazıların hiçbiri olmazdı... Her şey için çook teşekkürler...
SilDün blogunuz kapanmıştı bilginiz var mı
YanıtlaSilDurmuş Gökçen bey, dün maalesef bloga ulaşılamadığı konusunda bir fikrim yoktu. Bugün sizlerden gelen yorumlardan öğrendim. Sorun benim sayfamdan değil genel olarak Blogger sunucusunun alt yapısından kaynaklanıyor. Belkide blogger alt yapılı bloglar kapatılabilir bile. Bilemiyorum, doğru cevaplarda alamıyorum ilgililerden. Blovun kapanma ihtimaline karşı daha önceki yorumlarda arkadaşlara yaptığım açıklamalar doğrultusunda sosyal medyadan iletişim içinde kalmaya çalışacağız. Yakın ilgi ve desteğinize çook teşekkür ederim...
Sil