İzleyiciler

27 Kasım 2018 Salı

KAZDAĞLARI AYIGEDİĞİ- DÖŞEMEDERE- KARANLIKDERE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ (25.11.2018)


KAZDAĞLARI AYIGEDİĞİ- DÖŞEMEDERE- KARANLIKDERE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ (25.11.2018)

Bugün Kazdağlarının derinliklerinde yürüyüp, doğa ana ile kucaklaşacağız. Ama yürüyeceğimiz parkurun ismine bir bakarmısınız. Ayıgediği !...Karanlıkdere !.. Ne kadar iç açıcı isimler değilmi... Umarım bugün doğa ana yerine, Karanlıkdere'nin karanlık patikalarında kaybolup, Koca oğlanla kucaklaşmayız...


Bakın güne nasıl başlamışız... Evet, sabah erkenden uyanıyor, kahvaltımı yapıyorum... Sırt çantamı alıyor, çıkıyorum evden. Arkadaşlarımla buluşma yerimiz, Edremit Ptt önü olacak. Her zamanki gibi belirlenen zamandan erken geliyorum. Köşede simitçi çoktan yerini almış. Sağa sola telaşla giden tek tük insanlar ve ellerinde süpürgeleriyle çöpçüler, ıssız caddenin ilk insanları olarak çıkıyor karşıma... Pazar sabahının erken saatleri olmasına rağmen, bize göre küçük ama bir çok ilden daha büyük Edremit'imizde, hayatın erken başladığını görüyorum...

Hava kapalı ve karanlık. Caddeler hala sokak lambalarının sarı ışığına mahkûmken, önce Türkan hanım geliyor elinde batonuyla. Selamlaşıp, başlıyoruz sabah sohbetine. Bir kaç dakika içinde Hüseyin bey ve Meral hanımda katılıyor bize. Saatler 07;35'i gösterirken Ayvalık ve Burhaniye tarafından arkadaşlarımızda geliyor. Ve tastamam 14 kişi, üç araç, düşüyoruz Hanlar yoluna...


Saat 08;15. Hanlar'dayız. Hepimizde bir heyecan, iniyoruz araçlardan. Havanın serinliği hemen yüzümüze çarpıyor. Aslında soğuk desek daha yerinde olur. Hanlar bölgesinin rakımı 700 m civarında ve burada hava sıcaklığını 6 derece olarak ölçüyoruz...

ŞANSLIYIZ...
Neyse, isterse ki bugün kar yağsın, gece boyunca hayalini kurup, zihnimizde evirip çevirdiğimiz bu parkuru yürümeye kararlıyız... Şanslıyız ki içimizde mızmız yok, yani hepimiz aynı duygu ve düşünceler içerisindeyiz...


Konu açılmışken, bizim grubun şanslı bir yönünden daha bahsetmek istiyorum. Evet grubumuzun en büyük şanslarından biriside, yoga hocası Burak hocaya sahip olmasıdır. Çünkü Burak hocamız, uzun soluklu yürüyüşlere başlamadan önce, bize mutlaka topluca nefes ve beden egzersizleri yaptırarak, yürüyüşe ruhen mutlu, bedenen hazır başlamamızı sağlar her zaman... Bugünde öyle yapıyoruz. Ve arkasından, aramıza yeni katılanlarında bilgi sahibi olması için Erhan beyin doğada yürüyüş kuralları, emniyet ve parkur hakkındaki kısa bilgilendirmesinin hemen ardından, başlıyoruz yürümeye...

BAŞLASIN YÜRÜYÜŞ... HOOP, YAVAŞ...
Hanlar'dan, toprak kum karışımı rampa yukarı tatlı bir tırmanışla, Eybek yoluna vuruyoruz... Tempolu başlıyor yürüyüşümüz. Her zaman olur bu. Yani yürüyüşün ilk metreleri, heyecandan öyle bir tempo tuttururuz ki sanki yürümeye değilde koşmaya gelmişiz gibi. Halbuki Erhan bey bilgilendirme konuşmasında, bu konuya da değinmişti... Heyecandan olsa gerek. Evet doğaya kavuşma heyecanı...

Nasıl heyecanlanmayalım ki. Daha onlarca metre yüksekliği ile gökyüzüne uzanan Karaçamların içine girer girmez, tabiatın kokusunu burnumuzda, cıvıl cıvıl şakıyan kuşların seslerini ise kulaklarımızda duymaya başlamıştık...

Sürekli rampa yukarı tırmanıyoruz, tırmandıkça karaçamların içinden çan sesleri geliyor. Tepeyi çıkıp düzlüğe vardığımızda, sabah kahvaltısındaki 3-5 inekle gözgöze geliyoruz. Rahatsız etmemeye özen göstererek, afiyetler diliyor ve bir kaç fotoğraf çekip yolumuza devam ediyoruz.

Güneş ağaçların arasından, kendini göstermeye çalışıyor, ama yinede hava çok soğuk. Tırmandıkça hava sıcaklığı, 3 dereceye kadar düşüyor. Şu anda yürürken bir taraftan not almaya çalışıyor, bir taraftanda fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Ve açıkcası parmaklarımı hissetmiyorum...


GÜZEL RUHLARIN ORMANI...
Eybek (7,3 km) Hanlar (700 m) yol ayrımını gösteren tabelanın yanına geldiğimizde, solumuzda kalan sayanın bekçi köpekleri, bizi havlayarak selamlıyorlar. Köpeklerle muhattap olmadan, yön levhasının sağından dalıyoruz muhteşem Karaçam orman yoluna...

Bu orman yolundan bir kaç kez daha yürümüş ve çok sevmiştim. Devasa ağaçları ve kızıl örtüsü ile bilinmez bir şekilde bu yol, ruhuma dokunmuştur hep. Buranın havasında bir şeyler vardı sanki. Ormanın bütün güzel ruhları, buradamıydı ne!..


Saatler 09;30. Ağaçların arasından, güneş kendini gösterir göstermez, biraz olsun ellerimiz ısınıyor. Terlemek istemiyor, üzerimizdeki fazlalıklardan kurtuluyoruz...



ÇEKİRGE BİR SIÇRAR, İKİ SIÇRAR....
Saat 09;55. Ayıgediği Karanlıkdere yol ayrımındayız. Önümüzde ikiye ayrılan yolun sağı Ayıgediği'nden Döşemedere'ye, solu ise Karanlıkdere'ye gidiyor. Biz Ayıgediği'nden Döşemedere'ye, oradanda Karanlıkdere üzerinden şimdi bulunduğumuz noktaya çıkacağız. Yani şu andaki konumumuza göre, eliptik bir daire çizmiş olacağız...
Ama hemen hareket etmiyoruz. Burada bulunan çeşmede su molası veriyor, ayak üstü sohbet ediyoruz. Arkadaşlarımızdan bazıları, burası ile ilgili geçmişte yaşadıkları, anıları anlatıyor...
Ben bu bölgeye bu sene, bahar ayında iki defa gelmiştim. Birincisinde, Ayıgediği'nden geçip Döşemedere üzerinden, Eybek Dağına tırmanacaktık. İşte o tarihte, şu anda bulunduğumuz noktadan yaklaşık 50 m aşağıda yürürken, henüz dumanı üzerinde taptaze bir ayı pisliği görmüştük. Yani karşılaşmamız sadece bir an meselesiydi. Belliki ayı, önümüz sıra geçmişti buradan... ikincisinde ise bu bölgeye çok yakın Ihlamur-Biber yolunu yürürken, kocaoğlan kulağımızın dibinde öyle bir kükremişti ki donup kalmıştık öylece... Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar misali, umarım bugün üçüncü bir tecrübe yaşamayız...




Yürümeye devam ediyoruz, güneş bir türlü yükselemiyor, ama arkamızdan bizi takip ediyor... Terleyecek diye korkarken, bir türlü ısınamıyoruz. Olsun, ısıtamasada bizi, ışığı ile gönlümüze ferahlık, renk oyunları ile neşemize neşe katıyor...



EN SEVDİĞİM AĞAÇ...
Ayıgediğin'den Döşemedere'ye dönerken, yol boyunca bize eşlik eden Karaçamlar yerini yaşlısıyla genciyle Göknar'lara bırakıyor. Göknar ağaçları Kazdağlarının endemik ağaçlarından birisidir. İhtişamlıdır, körpe yaprakları kadife gibi yumuşak, göz alıcı yeşil rengiyle şekli muntazamdır... Göknar ağacı, şekliyle şemasıyla çocukluğumdan beri hep en sevdiğim ağaç olmuştur. Hatta hatırlıyorumda ilkokul yıllarında resim derslerinde bile, hep bu ağacı çizmişimdir... Doğduğum evin bahçesinde, tam kırk yıllık baba hatırası Göknar dururken, nasıl sevmem ki ben bu ağacı...


KOKU...
İniyoruz patika yoldan ormanın derinliğine doğru, indikçe aşağıda güneş hepten yok oluyor. Ve ormanın tarif edilemez aromatik keskin kokusunu, burnumuzda hissediyoruz büyük bir zevkle... Koku demişken, parfümlerle aramın hiç iyi olmadığını söylemeliyim. Hayatım boyunca belkide, 3 veya 4 şişeden fazla parfüm kullanmamışımdır. Bu kullanımlarda, eşimin ısrarları veya çok özel günlerde olmuştur. Yani sözü şuraya getirmek istiyorum. Beni şu ana kadar orman kokusundan, hele birde yağmur yağmış ve arkasından güneş vurmuş ise o topraktan, çiçekten, ağaçtan, çayırlardan çıkan koku kadar hiç bir koku etkilememiştir...


İlerliyoruz mis gibi orman kokusunu içimize çekerek. Biraz ilerimizde önümüzde bir su birikintisi görüyoruz. Solumuzdaki yamaca doğru dönüp bakıyoruz. Ağaçlardan ve bitki örtüsünden bi şey göremiyoruz. Giriyoruz 3-5 m kadar içeri ve karşımıza minik, şirin bir şelale çıkıyor. Mutlu oluyoruz. Su hayattır, sağlıktır, mutluluktur hisleriyle ayrılıyoruz...


Nasıl bir coğrafyada yaşıyoruz ki, oksijen hususunda dünyanın en cömert yeridir burası... Üstüne üstlük her yerinden su fışkıran, hayat dolu bir coğrafya...Biz insanlar olarak doğaya sahip çıkmaz ve korumazsak eğer, nereye kadar sürer bu cömertlik !..

Orhan Veli üstadımız havaya, suya bedava demiş ama, içtiğimiz su şimdilerde parayla, bu gidişle gelecekte hava'nında bedava olacağını hiç sanmıyorum...

"Bedava yaşıyoruz, bedava
Hava bedava, bulut bedava
Dere tepe bedava
Yağmur çamur bedava
Hava bedava, su bedava...."




AK KÖPÜKLÜ DÖŞEMEDERE ŞELALESİ...
Çok sürmüyor, saatler 10;30'u gösterirken asıl sebeb-i ziyaretimiz olan yere, Döşemedere Şelalesine geliyoruz. Bu şelaleyi ilk gördüğümde de çok sevmiştim, şimdi görünce de duygularımın pek değişmediğini hissediyorum... Niye mi sevmiştim bu şelaleyi. Çünkü bu şelaleye ulaşım kolaydır, kaçmaz, saklamaz kendini. Yanıbaşına kadar sokulmana izin verir, sarar sarmalar, sevgiyle kucaklar seni. İşte sende onun için seversin bu "ak köpüklü'yü". Karşılıklıdır bu sevgi, anlayacağınız...
İşte bunu bildiğimiz için hemen herkes, davet beklemeden koşar yanıbaşına ak köpüklünün ve kendince selamlaşır, konuşur onunla sessizce...



Vedalaşıp ayrılıyoruz ak köpüklü şelaleden. Yürümeye devam ediyoruz. Saat neredeyse öğlen olacak. Ormanın derinliğinde hava oldukça serin. Ağaçlar arasından süzülerek gelen güneşin sarı ışık huzmeleri, bedenimizi ısıtmaya yetmiyor. Ama kuşların dillerini çözüyor. Nasılda şakıyorlar karşılıklı... Arkadaşlarım benden biraz ilerideler. Ve ben bu fırsatı kaçırmıyor, pür dikkat büyük bir zevkle, kuşların senfonisini dinliyorum... Rüyada
gibiyim...


Rüyadan uyanıp, koşar adım arkadaşlarıma yetişiyorum. Döşemedere şelaleden sonra sürekli tatlı bir tırmanış içindeyiz. Yol boyunca sıralanan meşe, kestane ve kayın ağaçları yapraklarını tamamen dökmüş, tüm çıplaklığıyla kışa hazırlar. Bu çıplaklığa inat yeşile bürünmüş kızılçam, karaçam ve göknarları anlatmama gerek yok sanırım...








ACIKANLAR VAR...
Saat 13;05. Acıkanlar var. Planladığımız yerden, daha önce mola veriyoruz. Yanıbaşımızdaki yamaçtan, şırıl şırıl akan bir derenin yakınında yakıyoruz ateşimizi. Kulpundan ağaç dalına geçirilen kara çaydanlık, ateşin üzerine bırakılıyor. Bir süre sonra tavadaki sucuklar cızırdamaya, çaydanlık fokurdamaya başlıyor...
Yiyor içiyoruz... Sohbetimiz neşeli, herkes nazının geçtiğine takılıyor. Gülüyor eğleniyoruz. Karnımız tok, keyfimiz yerinde...
Güneş tamamen yok oldu. Bugün hava üşüten cinsten. Herkes ellerinde sıcak çay bardakları, ateşe daha çok sokuluyouz...

Saat 14;05. Gitme zamanı. İlk iş ateşi söndürüyor, çöplerimizi topluyoruz. Arkasından, rüya gibi orman yoluna giriyoruz yeniden...


AĞAÇ KESİM İŞLERİ...
Ama bu çok sürmüyor, ağaç kesimini görüp, her zamanki gibi üzülüyorum. Evet belki bu ağaç kesimleri, Orman Genel Müdürlüğününün kontrolünde ister gençleştirme, ister seyreltme veya isterse ormanın lehine olduğu iddia edilen başka bir maksatla yapılıyor olsada, benim pek hoşuma giden bir uygulama değildi. Ben ormanın kendisinin kendi ekolojik dünyasını oluşturacağı, kendi haline bırakılmasından yana olan, bir düşüncedeyim...



Bir bakın şu seyretilen ormana. Ormanın zeminindeki bir çok bitki ve böcekler artık korumasız, toprağın nemliliği rüzgar ve güneşe maruz kalma neticesinde, ister istemez azalacak... Bir başka bakış açısı ile kesilen ormanlarda yaşayan yabani hayvanların yuvaları ve korunakları da yok edilmiyor mu, sizce... Bilmiyorum, umarım ben yanılıyorumdur. Ama benim düz mantığım bunları söylüyor....


Yolumuz rampa, yavaş yavaş yürüyoruz. Bu ağaç kesimleri zaten benim tadımı kaçırdı... Çok geçmiyor, saatler 14;40'ı gösterirken, Karanlıkdere'yi Ayıgediği'ne bağlayan noktaya geliyoruz.


Yürüdüğümüz yolun görselliği ile keyfimiz tekrar yerine geliyor. Hele, genç Göknarların içinden dökülen mini şelaleyi görünce, hepten uçuyoruz sevinçten. Cennet'ten saklı bir köşeydi sanki. Önce doyasıya seyrediyor, sonra bol bol fotoğraflarını çekiyoruz... İşte bizim mutluluğumuz bu kadar basit...

Açıkçası Karanlıkdere deyince, zifiri karanlık korku ormanı gibi bişey bekliyordum. Ama nerdee...



BANA BAK...
Şüphesiz, görseli şahane bir yer burası. Düşünün bir yolda yürüyorsunuz. Sağınızda yeşil narin ve muntazam yapraklarıyla süslü göknarlar, solunuzda ise tüm çıplaklığı ile yapraklarını dökmüş kestane, kayın ve meşe ağaçları... Varlıkla yokluk gibi. Baharla sonbahar, siyahla beyaz gibi. Tabiat insanı sorgular mı hiç. Evet bu yol, sorguluyor işte... Bana bak, kendine gel! diyor adeta....



Eybek dağının eteklerindeyiz. Kimi zaman sisli tepelerin, kimi zaman ağaçların gölgesinde, kendimizi tabiatın yerine koyarak ve sorgulayarak yürüyoruz...



Saat 16;15. Ayıgediği'nde çeşme başındayız. Eliptik bir daire çizerek aynı noktaya gelmiştik. Şimdi buradan, sabah geldiğimiz 7 km.lik yolu takip ederek geri döneceğiz. Ayak üstü verilen bir kaç dakikalık molanın ardından, başlıyoruz yürümeye. Daha doğrusu inmeye. Sürekli iniyorduk. Dizim ağrımaya başladı. İniş dizlerime iyi gelmiyordu. Sabah ilk heyecanla, nasılda tırmanmışız bu yokuşu. Neyseki fazla bir mesafe değildi. Yine geliyoruz, ormanın tüm güzel ruhlarının toplandığı yere...


Şu fotoğrafa bakın ve öylece söylediklerimi bir düşünün. Nasıl bir huzur, nasıl bir enerjisi var değilmi. Birde burada olduğunuzu gözlerinizi kapatarak hayal edin... Korkarım hiç buradan gitmeyi istememek gibi duygulara kapılacaksınızdır...


Saat 17;15. Hanlar'da, araçlarımızı bıraktığımız yerdeyiz... Yürüdüğümüz mesafeyi merak ediyormusunuz. Evet bugün güle oynaya, tamı tamına 27 km yol yürümüşüz. Ama daha bitmedi. Programımızda bugün bir termal tesisin açık havuzunda, doyasıya yüzmekte var... E, hadi o zaman. Vakit kaybetmeden gidelim...



SON SÖZ...
Bugün harika bir coğrafyada yürümenin mutluluğunu yaşadık. İrili ufaklı şelaleleriyle çoşup, kuş cıvıltıları ile mutlu olduk. Güneşin ısıtmayan ışık huzmeleri ile tebessüm edip, sıcak dost sohbetleriyle neşelendik. Uzun uzun yürüyüp, termal havuzun şifalı sularında, kulaç üstüne kulaç attık... Sonuç; huzur ve mutluluk...

Yazdığım her satırda, hissettiğim her duyguda katkısı olduğunu düşündüğüm, bugün yanımda yürüyen, yüzen tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ediyorum...

Bu parkur beni o kadar çok mutlu etti ki. Parkur kolaydı, ama uzunluğu, şelaleleri, görselliği ile mükemmeldi. Bu nedenle bugünkü parkuru değerlendirme puanım;10/10

Not: Bu yazıda kullanılan toplam 44 fotoğraftan 41 adedi bana, 16'ncı Erhan Çifçi'ye, 39'uncu Cem Özan'a, 42'nci fotoğraf ise Meral Kantur'a ait çekimlerdir.


                                           Murat Turan-Akçay 2018

109 yorum:

  1. Doğa tutkunu olduğunuz nasıl da belli.Ancak bu kadar güzel anlatılır.Tebrikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selim Hızal bey, ne yalan söyleyeyim doğayı bir çok şeyden daha fazla seviyorum. Beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  2. Kıvanç KUTAL27 Kasım 2018 16:25

    Çekirgeyi allah korumuş ��Tebrikler enfes paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıvanç Kutal bey, çok şükür çekirge bu defada kazasız belasız evine döndü. Güzel yorum ve beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  3. Çok güzel ya bayıldım.Muhteşem bir diliniz var.Harikaaaaaaa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sare Deniz hanım, beğenmenize çok sevindim. Çook teşekkürler...

      Sil
  4. Dostum ağaçların kesilmesine bende son derece karşıyım.Doğanın katledilmesi demek bu.Saygılarımla

    YanıtlaSil
  5. Asıl Can bey, doğa konusunda aynı düşüncede olmamız beni sevindirdi. Her fırsatta bunu dile getirmeye çalışıyorum. Destek ve takibinize çok teşekkür eder, esenlikler dilerim...

    YanıtlaSil
  6. Davut Kalender27 Kasım 2018 16:59

    Murat kardeşim yine bizi bizden aldın dağ bayır ova hep birlikte gezdik.Meşeler çamlar kayınlar göknarlar dereler şelaleler derken yorulduk peşinde dolaşmaktan :)Yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Davut Kalender bey, ne mutlu bizeki arada kilometreler olmasına rağmen beraber gezip, beraber yoruluyoruz. İnanın sizlere aktaracağım diye etrafıma daha başka bakar oldum. Gelişimimi sağlayan güzel yorumlarınız için çook teşekkürler...

      Sil
  7. Gülşen Zorlu Kaptanoğlu27 Kasım 2018 17:00

    Yol arkadaşım okumaya kıyamıyorum süpersin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülşen Zorlu Kaptanoğlu hanım, güzel yorumuna çok teşekkürler...

      Sil
  8. Alihan Saygılı27 Kasım 2018 17:02

    Tebrikler başarılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alihan Saygılı bey, çok teşekkür ederim...

      Sil
  9. Nuray Çolakoğlu27 Kasım 2018 17:05

    Her bir cümle anlamlı içe dokunur halde.Yürümeniz tabiki önemli ama bunu bizlere aktarabilmeniz çok güzel Yaşar gibi oluyor insan.Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nuray Çolakoğlu hanım, hem yol gösteren, hemde onurlamdıran bu güzel yorum için çok teşekkür ederim...

      Sil
  10. İlk okumam ama çok etkiledi beni.Ne güzel bir anlatım ve görsellik.Bu işi profosyonel yapıyorsunuz tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet Turak bey, beğeninize çok teşekkür ederim. Aksine profesyonel değil amatörce geziyor, yazıyorum. Destek ve teşvik edici güzel yorumlarınız ışığında sadece yaşadıklarımı, gördüklerimi sizlere aktarmaya çalışıyorum... Takipte ve esen kalın...

      Sil
  11. Yıldırım Güven27 Kasım 2018 17:21

    Baki hocama teşekkürler sizi bize anlattı.Çok güzel bir Türkçeniz ve anlatım gücünüz var.Başarılar arkadaşım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldırım Güven bey, Baki hocama buradan selam olsun. Beğeni ve güzel yorumunuz içinde sizlere çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  12. Kemal Ali Türk28 Kasım 2018 07:50

    Macera dolu aynı zamanda oldukça duygusal ve içsel bir yazı. Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kemal Ali Türk bey, evet bu yazımda biraz içsellik, biraz sorgulama ön plandaydı. Beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  13. Bir an korku tüneline girmiş gibi hissettim kendimi.Ama tabiat asla korkunç olamaz.Sadece koca oğlanlar la sınırlarımı geçmeyin diye ihtar edercesine yolunuza çıkar :)Arkadalım sizin yerinize ben korktum inanın.Tebrikler.Mükemmel

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canan Sevimli hanım, haklısınız tabiat asla korkunç olamaz. Zaten biz insanlar tabiatı içindekilerle birlikte kabul etmeliyiz. Beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  14. Duygularınızı çok yoğun yaşıyor v bunuda çok rahatbyazıya aktarabiliyorsunuz bizde bunu hayal ederek şimdilik avunuyoruz.Teşekkürler ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saime Korkmaz hanım, onur verici tespit içeren güzel yorumunuza çok teşekkürler...

      Sil
  15. Yasin Kulpsancar28 Kasım 2018 08:15

    İşyerine gelince ilk işim blogunuzu açmak ve bugün yeni bir macera varmı diye bakmak oldu.Siz bizim yerinize gezin biz sizi takip edip gönlümüzü hoş tutalım.Tebrikler dostum kusursuz bir yazı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşın Kulpsancar bey, ne mutlu bana ki heyecanla gezi maceralarım bekleniyor, okunuyor. Böyle güzel yorumlar geldikçe hiç merak etmeyin ben gezer-yazarım, sizlerde gönlünüzü hoş tutarsınız... Sonsuz teşekkürler...

      Sil
  16. Murat bey benim eşimde parfüm sevmez ben ısrar ederim bu kadar okur dedirttiniz bana.Her yazınızda bizden esintiler yakalıyorum ve aman dikkat edin sizi seven değer veren mutlu yuvamız dönmek için Koca oğlanların yoluna çıkmayın :)Hüznüne mutluluğuda yazılarınızda yaşayabilen bizler kadar sevimli ailenizinde size ihtiyacı var.Gönülden başarılar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esşn Aldemir hanım, eşinizinde parfüm sevmemesi büyük tesadüf olmuş. Gerçek olan şu ki hepimizin ayrı ayrı huyları var. Ama önemli olan çevremizdeki herkese ve her şeye saygı duymak ve kabullenmek. İşte mutluluğa çıkan yollardan biriside budur bence. Kocaoğlan konusuna gelince eşimde sizin gibi her dağ yürüyüşünden önce, bana ihtiyaçları olduğunu ve "sana
      sadece gittiğin gibi evine dön diyorum" diyor. Yani tespitleriniz çok doğru. Bu güzel yorumunuza çook teşekkürler...

      Sil
  17. Fotoğraflarla yazı birbirini mükemmel tamamlıyor.Mükemmel gözlem yeteneğiniz var iyiki heba olmadan bizlere ulaştınız. TEBRİKLERRRRRR

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saffet Alkoç bey, takdir dolu içten yorumunuza çook teşekkür eder, esenlikler dilerim...

      Sil
  18. Ustam her yazınızda siz başrolde jön ama biz okuyucularınızda ana karakter oyuncusu gibi yanınızdayız buda çok keyifli.Tüm çevreme okunması gereken takip edilmesi gereken bir bloger olarak yansıtıyorum bu yazılar herkese ulaşabilsen diye. Tebrik eder başarılar dilerim tekrar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baki Başkent hocam, bir çok okurumun sizin yönlendirmesi ile beni okuyup beğenilerini dile getirmesi beni son derece mutlu etmiştir. Yazılarımın zaten sizin tarafınızdan beğenilmesi başlı başına onurdur benim için. Blog sayfamı büyük bir beğeni ve takdirle takip ettiğiniz için çook teşekkür ederim...

      Sil
  19. Kerem Açıkgöz28 Kasım 2018 08:28

    Murat abi sayende her yazını okuduktan sonra yavv ben nerelere gitmişim duygusu oluşuyor bende.Süpersin��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kerem Açıkgöz kardeşim, umarım gitmiştim duygusu yerine, buralara gerçekten gidersin veya beraber gireriz. Kendine iyi bak, esen kal...

      Sil
  20. Yılmaz Severek28 Kasım 2018 08:30

    Enfes
    Muhteşem
    Harika
    Enfes
    Mükemmel
    Çok güzel
    Tarifsiz
    İyiki varsınız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yılmaz Severek bey, muhteşem, harika yorumunuz için çoook teşekkür ederim... İyiki sizlerde varsınız...

      Sil
  21. Ayşe Kahraman28 Kasım 2018 08:32

    Sabah çayının yanında okumak ayrı bir keyf. Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşe Karaman hanım, keyfinize keyif kattığım için mutluyum. Takibiniz için teşekkürler...

      Sil
  22. Mutlaka takip edilmesi gereken blogersınız.Başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayhan Sorken bey, onure edici yorumunuz için çok teşekkür ederim...

      Sil
  23. Eşsiz bir anlatımla örtüşen resimler.Sade akıcı Türkçeniz hikaye okur gibi okuduğumuz yazıyı daha anlamlı kılıyor.Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Celâl Kumpak bey, tahlil eden beğeni dolu güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...

      Sil
  24. Murat kardeşim yapacağınız gezileri nasıl belirliyorsunuz? Her yazınız başka bir güzellik içeriyor.Ağaçların kesilmesi elbette hoş değil kabul edilemez.Kendi yaşam alanı içindeki kocaoğlana saygı duyup kenarından köşesinden bile geçmeyin bu paylaşımlardan mahrum kalmayalım.Çevreye duyarlı olmanız ödemek bir davranış.Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demir Koçak bey, öncelikle beğeninize çok teşekkür ediyorum. Doğa konusunda biraz fazla duyarlıyım. Gezi parkurları grupça belirleniyor. Saygılar bizden...

      Sil
  25. Tek kelime ile anlatayım okuduktan sonraki duygumu. MUTLUYUM.Teşekkür ederim arkadaşım bu duyguyu verebildiğin için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hakan Kulpsuz bey, bu güzel yorumunuzdan sonra bende mutlu oldum. Beğeniniz çook teşekkürler...

      Sil
  26. Enfes bir paylaşım.Lezzeti satır aralarında gizli.Başarılar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatma Arslan hanım, yazımı satır satır okuyarak lezzet alıp, bunu da dile getirdiğiniz için çook teşekkür ederim. Takipte ve esen kalın...

      Sil
  27. Yağız Kılınç28 Kasım 2018 13:23

    Şu ana kadar rastladığım en iyi blog yazıları sizde .Muhteşem demek az gelir tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yağız Kılınç bey, çook teşekkür ediyorum... Muhteşem olan güzel yorumlarınızla beni destekleyen sizlersiniz...

      Sil
  28. Kalemşör dostum;gittikçe artan okuyucu kitlen ne kadar doğru bir yolda olduğunu gösteriyor.Duygu ve düşüncelerini yazıya aktarabilmen bunuda en yalın ve anlaşılır şekilde yapman;yaşam kesitlerini hikaye tadında sunman dahada geniş okuyucu kitlesine sahip olmana vesile olacaktır.Mutluluğu evinde bulan ama dışardaki yaşamı buna süs olarak ekleyen ve bu konuda çok şanslı olan bir azınlığın içindesin.İnsan nereye giderse gitdin iç sesini yanında taşır ve bunu yansıtır.Saygıyı hak eden bir kişiliğin ailen ve yaşamın sonucu böyle lezzetli yazılar oluyor.Tanıdığım için bende kendimi şanslı adlediyorum.
    Bir dahaki gezin de Ustamızın bu enfes şiirinin dilinde olması dileğiyle kalemini yine yüreğine emanet ediyorum.
    Karlı kayın ormanında
    Yürüyorum geceleyin.
    Efkârlıyım, efkârlıyım,
    Elini ver, nerde elin?

    Ayışığı renginde kar,
    Keçe çizmelerim ağır.
    İçimde çalınan ıslık
    Beni nereye çağırır?

    Memleket mi, yıldızlar mı,
    Gençliğim mi daha uzak?
    Kayınların arasında
    Bir pencere, sarı, sıcak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saygıdeğer Dilek Kapusuz hocam, yazılarımın sizin değerli dokunuşlarınızla gelişim gösterdiğini inkar edemem. Doğayı severim ama nereye gidersem gideyim evimi içindekilerle birlikte çok özlerim. Benim hakkımdaki tahlillerinizin onur verici olduğunu söylemeliyim. Nazım'ın bu dizeleri 22 Mart 2018 tarihli blog sayfamın ilk yazılarından, "Kurtlar köyü-Asarkale Orman keşif" yürüyüşünde hep dilimdeydi. Ve tesadüfe bakın ki bu haftada gitmeyi düşündüğümüz bölgeydi burası... Ama nereye gidersek gidelim söz, bu dizeler hep dilimde olacak... Saygılarımla esen kalın...

      Sil
  29. Yazılar kadar yorumlarda çok anlamlı. Çok değer veren çok değer görür dedirten birisiniz. TEBRİK EDERİM. (İlk defa yorum yapma ihtiyacı hissettim ben sessiz takipcinizim )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zekiye Topal hanım, sessizliğinizi bozarak yaptığınız bu kıymetli yorum için çook teşekkür ediyorum. Olumlu olumsuz yapılan her yorum, benim başımın tacı, kalemimin yoludur. Onun içindirki saygıyla takipte ve esen kalın diyorum...

      Sil
  30. Ayşegül Dağıstanlı28 Kasım 2018 13:43

    Mutluluğun anahtarını bulmuşsunuz.Ak köpüklü ile dertleşme, kuşların senfonisi ile ruhu dinlendirme, bir bardak sıcak çay,sislerin arkasındaki bilinmezlik...
    Kutluyorum sizi.Farklısınız ve biz okuyucularınızda bu farkındalığın farkındayız gönül dolusu sevgiler kardeşim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşegül Dağıstanlı hanım, çook teşekkürler. Beni çözmüşsünüz. Evet bence mutluluk yaşadığımız yerde; yani hemen yakınımızda evimiz, eşimiz, dostumuz ve tabiatın içinde. Yağmurun damlasında, kelebeğin kanadı, kuşun sesinde. Ve mutluluk, bu farkındalığı kabul edip dünyanızda banada da yer açtığınız için siz okurlarımda. Ayşegül kardeşim işte bunun için gönül dolusu teşekkür ve saygılarımı gönderiyorum size...

      Sil
  31. Doğu Alınkaç28 Kasım 2018 14:15

    Tıbbi malzeme satış görevlisiyim Edremit e sıklıkla geliyorum ama hiç bu kadar şirin görünmemişti demekki bakmakla bakmak arasında fark var.Başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğu Alınkaç bey, Edremit'e bir dahaki gelişinizde mutlaka kahve içmeye beklerim. Sağlıcakla kalın...

      Sil
  32. Gezi paylaşımlarınızı sabırsızlıkla bekler oldum.Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kumru Saatçi hanım, takibiniz için ben teşekkür ederim...

      Sil
  33. Vuslat Canetli28 Kasım 2018 14:19

    Her paylaşımda size olan hayranlığım kat be kat artıyor.Artık yüreklerimizin kalıcı misafiri oldunuz.Başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vuslat Canetli hanım, değerli yorumlarınızla her geçen gün daha anlamlı yazılar ortaya çıkarken diğer taraftanda görünmeyen dostluklar oluşuyor. Yürek misafirperveliğiniz için sizlere çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  34. Dilruba Öksüztepe28 Kasım 2018 14:21

    Üstadım;
    "Düşünün bir yolda yürüyorsunuz. Sağınızda yeşil narin ve muntazam yapraklarıyla süslü göknarlar, solunuzda ise tüm çıplaklığı ile yapraklarını dökmüş kestane, kayın ve meşe ağaçları... Varlıkla yokluk gibi. Baharla sonbahar, siyahla beyaz gibi. Tabiat insanı sorgular mı hiç. Evet bu yol, sorguluyor işte... Bana bak, kendine gel! diyor adeta...."
    Bu kadarcık yazı bile sizi anlamaya yeterli oluyor.Engin yüreğinize gam kasvet uğramasın .Yaradanıma emantesiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilruba Öksüztepe hanım, sizinde yüreğiniz ömür boyunca mutlulukla dolsun. Sağolun, varolun Allah'a emanet olun...

      Sil
  35. MEHMET GÖRGÜN28 Kasım 2018 14:24

    Buralar gerçekten varmı yoksa muhteşem bir kurgumu diye düşünmekten kendimi alamadım.Cennet yeryüzünde göknarlar yapraklarının arkasına saklanmış sanki.Tebrikler. ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet Görgün bey, emin olun bu bölgede yaşamama rağmen, bazen gördüklerim karşısında bende şaşkınlık yaşıyorum. Emin olun buraları bi görseniz benim anlatımlarımın ne kadar yetersiz kaldığını söylersiniz. Umarım birgün buraları keşfetme imkanı bulursunuz...Takip ve güzel yorumunuz için çok teşekkürler...

      Sil
  36. Kasım Turanlı28 Kasım 2018 14:26

    Tebrikler arkadaşım çok güzel ve akıcı bilgi yüklü bir blog.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasım Turanlı bey, beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  37. Siz böyle dağlarda falan gezerken eşiniz evde napıyor oda sizin kadar mutlumu acep.İlginç yani

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zehra Karacal hanım, ben haftada bir gün dağlara gidiyor, diğer günlerde ise zamanımın tamamını eşimle geçiriyorum. Eşim kahveyi çok sever. Tabi kahve içerkende çok koyu sohbetlerimiz olur. Mesela şimdi sizin bu yorumunuzu konuşacağız. Acaba neden benim yazılarımın içeriği ile ilgilenmeyipte, aile hayatımla ilgileniyor diye, şaşkınlıkla birbirimizin gözlerinin içine bakıp duracağız... Saygılar...

      Sil
    2. Serpil Kavaklı28 Kasım 2018 15:41

      ZEHRA HANIM;Yaradılanı severim yaradandan ötürü her zaman hayat felsefem olmuştur.Ama ne yazık ki sizn sevilecek yanınız yok.Güzel dilimizi güzel Türkçemizi kullanmadığınız gibi düşünce özürlüsünüzde.Kendi seviyenize uygun sayfalar siteler var oralara uğrayıp duygu tatmini yapın.

      Sil
  38. Cevahir Ayberk28 Kasım 2018 14:30

    Dostum sen hep yaz biz okuyalım ne güzel bir uslup ne kadar güzel yurdum köşeleri.Ama sağlığına dikkat.Diz ağrısı?Tedavi nasıl gidiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevahir Ayberk hanım, kadir kıymet bilir değerli yorumunuza çok teşekkür ederim. Dizimle ilgili PRP tedavisi uyguluyoruz. Süreç uzun olacak. Zaman zaman ağrılarım artsada buna şükür diyorum... Sağlıcakla, mutlu kalın..

      Sil
  39. Funda Karadağ28 Kasım 2018 14:32

    Tebrikler.

    YanıtlaSil
  40. Süleyman Karık28 Kasım 2018 14:39

    Murat kardeşim yazılarında bahsi geçen yerler mümkün olsada bizim buralarda olsa misafirimiz olur bir kahve içer 40 yıl hatır sayardım.Hayranlıkla okuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süleyman Karık bey, davetinize çok teşekkür ederim. Umarım 40 yıl hatır sayacak kahveyi bir gün bir yerde içeriz. İlginize ve takibinize tekrar teşekkür eder, esenlikler dilerim...

      Sil
  41. Gülnihal Çepiç28 Kasım 2018 14:42

    Yorum yapmak ne kadar zor.Son 12 yazınızdan beri takipteyim yapamadım sizi onore edemedim en son Yiğenim den nasıl yapılacağını öğrendim umarım ulaşır size.Sizi okumak başka bir haz başka bir duygu kendi adıma teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülnihal Kerpiç hanım, bana ulaşmayan yorumlarınız için üzüldüm. Ama bu yorumunuzla birlikte de çok sevindim. Bu yorumunuzun beni gerçekten onurlandırdığını bilmenizi ister, çook teşekkür ederim... Sağlıcakla takipte kalın...

      Sil
  42. Semiramis Rokluman28 Kasım 2018 15:27

    Murat bey rahatsızlığımdam dolayı okumaya ara verdiğim yazılarınızı çok özlemişim.Başarılarınızın ve gezilerinizin devamını dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Semiramis Rokluman hanım, öncelikle çook geçmiş olsun. Umarım ciddi bişey yokturdur. Açıkçası son yazılarımın yorumlarında isminizi göremeyince üzülerek beni takip etmeyi bıraktığınızı düşünmüştüm. Bunun için sizde özür diliyor,Sağlıcakla nice günler diliyorum..

      Sil
    2. Semiramis Rokluman28 Kasım 2018 15:51

      Çok ciddi olmayan ama istirahat gerektiren bir durum idi.Yokluğumu farketmeniz bemi ziyadesiyle mutlu etti .Sizi takip etmemek mümkün mü?Sevgiler saygılar.

      Sil
    3. Semiramis Rokluman hanım, tekrar geçmiş olsun dileklerimizle, sağlıklı günler dileriz...

      Sil
  43. Gülçin Aydın28 Kasım 2018 15:29

    Tabiatın içindeki huzur ve mutluluk tarifi imkansız ama bunu imkanı hale getiriyorsunuz harikasınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülçin Aydın hanım, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Harika olan yorumlarıyla beni yanlız bırakmayan sizlersiniz...

      Sil
  44. Tebrikler başarılar

    YanıtlaSil
  45. Muhteşem paylaşımlardan bir tane daha.Tebrikler arkadaşım çok yaşa sen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serkan Özel bey, beğeninize çook teşekkür ederim. Sağolun varolun, takipte ve esen kalın...

      Sil
  46. Servet Saygın28 Kasım 2018 15:35

    Fotoğrafları yazınızla özelleştirmiştirmişsiniz buda çok güzel bir bileşke olmuş.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Servet Saygın bey, beğeninize çok teşekkür ederim. Bloğun ilk yazılarında sadece kapakta 1-2 fotoğraf kullanıyordum. Ama gördüm ki yazının ilgili yerlerine fotoğraf koymak okuyucuya daha büyük bir haz veriyor. Sizlerin yönlendiren güzel yorumları ile takdir gören bu yazılar ortaya çıktı. Bunun içinde ayrıca teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum...

      Sil
  47. Serpil Kavaklı28 Kasım 2018 15:44

    Murat bey; yazıları okuduktan sonra yorumlara mutlaka göz atarım bu seçkin ve bilinçli bir bloger da olması gereken bir meziyettir.Her yoruma içtenlikle ve samimiyetle en önemlisi saygınlık cevap vermeniz sizi yücelten bir nokta.Bu yüzden benden size olan sevgi ve saygıyı kabul buyurun.Eşinizle olan derin kahve sohbetine gönülden eşlik ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serpil Kavaklı hanım, bunu bende çok düşündüm ve eşimle çok paylaştım. Eşime en son dedim ki; "Yazılarım beğenildiği için çok mutluyum ama en çokta kadir kıymet bilir, seviyeli ve seçkin okur kitlesine sahip olduğum için mutluyum." Ama biliyordum ki olumsuz yorumlarda olacak. Olsun, tabiki her insan okuduğundan farklı çıkarımlarda bulunacaktır. Nitekim varda. Ben ölçüyü kaçırmadıkları sürece, hepsine saygı duyuyorum. Bu akşamki kahve sohbetimizde misafirimiz olduğunuzu bilmenizi ister, eşimle birlikte saygılarımızı sunarız...

      Sil
  48. Tuna Bayraktar28 Kasım 2018 15:47

    Mükemmel uyum var yazı içeriği ve görseller arasında.Bu kondu oldukça ustasınız.Yazmadan geçemedim ama inşallah bir gün kocaoğlana resmi görmeyiz bizm için değil sizin sağlığınız açısından ��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuna Bayraktar bey, ustalık payeniz için çok teşekkür ederim. Aslında dağlar, ormanlar Kocaoğlan'ın evi. Ve biz her hafta onun misafirleriyiz. Umarım karşılaşırsak bizi dostane karşılar, karşılamazsa eğer, elveda blog, elveda yazılar...

      Sil
  49. Başarılar dilerim. Sağlıklı esen günler geziler yaşayın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşen Sanab hanım, kıymetli temenninize çook teşekkür eder bende size esenlikler dilerim...

      Sil
  50. Yanılmıyorsam bu blog yazılarınızda ikinci yorumum olacak. Devamlı takip ediyorum gerçi hem yazılar hem nokta tespiti yapan yorumlar ve sizin tek tek cevap vermeniz yakın takibimde bu vesile ile bir kaç yorum öncesi bir hanımefendiye yapmış olduğunuz yorumla doğru adreste olduğumu anladım.
    Gülse Birsel'İ çok seven ve sayan biriyim.Kara mizah tarzı bir sözünü paylaşmak isterim...
    "dik duran kadınlara hepiniz teker teker alıştıracağız"
    Bu vesile ile size destek veren eşinizin mutluluğu ile mutlu olan evdeki mutluluğu doğada ki yaşadıklarıyla pekiştiren size her ne olursa olsun sağ salim evine dön diyen o yüce varlığı saygı ve sevgi ile selamlıyorum.Mutlu olun mutlu kalın.Başarılar

    YanıtlaSil
  51. Yağmur Aksu hanım, yazılarımı yorumlarıyla birlikte okuyup, özümseyip, duyarsız kalmamak adına sessizliğinizi bozarak yaptığınız bu kıymetli yorum için öncelikle çook teşekkür ediyorum. Okurlarımım olumsuz yorumlara karşı destekleyici yorumları beni ve de eşimi ziyadesiyle memnun ettiğini bilmenizi isterim. Eşimle birlikte bizde sizlerin önünde saygı ile eğiliyor, yürek dolusu selamlar gönderiyoruz...İyiki varsınız... Sağlıcakla, hep yanımızda kalın...

    YanıtlaSil
  52. Songül Batıcak28 Kasım 2018 22:11

    Döşemedere, Ayıgediği ,karanlıkdere isimleri pek tekin gelmesede yeryüzünde unutulmuş cennet tadındalar mükemmel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Songül Batıcak hanım, evet isimler ilk anda insanı tedirgin etse de, doğanın içine girince karşımıza çıkan muhteşem görüntüler endişeyi mutluluğa, neşeye dönüştürüyor...

      Sil
  53. Tebrik ederim anlatım süper.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sönmez Ufuk bey, güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim...

      Sil
  54. Merhaba blog yazısı olarak kusursuz bir anlatım .Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesut Özbek bey, bloguma hoş geldiniz. Beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  55. Ergun Aydınlı29 Kasım 2018 13:12

    Efeler diyarından sevgiler saygılar.Diliniz anlaşılır ve akıcı.Sıkmadan yormadan baya geziyoruz sizinle.Varolun Kutlarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ergun Aydınlı bey, sevgi saygı bizden. Beğeninize çok teşekkür ederim. Sağlıcakla takipte kalın...

      Sil