İzleyiciler

26 Eylül 2018 Çarşamba

KAZDAĞLARI SUTÜVEN ŞELALESİ, HASANBOĞULDU GÖLETİ... (23.09.2018)



KAZDAĞLARI SUTÜVEN ŞELALESİ, HASANBOĞULDU GÖLETİ... (23.09.2018)

Genelde insanlar, burunlarının dibindekini görmez, daha uzaklara bakarlar. Veya kıymet vermezler. Nasıl olsa, hep ellerinin altındaya, ne zaman olsa, ulaşacaklarını düşünürler. Bu husus insani ilişkilerde de, gezilecek yerlerin önceliğinde de genelde böyle olur. İtiraf etmeliyim bizimde öyle oldu biraz. Evimin, neredeyse arka bahçesi diyebileceğim kadar yakın olan, Kazdağları'nın Sutüven ve Hasanboğuldu Göleti'ne bizde yeni gidebildik. Ama bunun geçerli nedenleri vardı. Birincisi, buraya en sevdiğim mevsim olan, doğanın dönüşmeye başladığı sonbaharın ilk günlerinde, Eylül ayında gitmeliydik. İkincisi, efsanelere konu olan Hasanboğuldu'ya yürüyerek, doğanın içinden güle oynaya, kurda kuşa, ağaca selam vererek, soğuk pınarlarından su içip, terimizi akıtarak ulaşmalıydık...

MEVSİM SONBAHAR, AYLARDAN EYLÜL...
Artık zamanıydı, Sutüven şelalesinde yüzmenin, Hasanboğuldu'da arınmanın. Bir haftadır, düşürmüyorum Hasanboğuldu'yu, Sutüven'i dilimden. Tam zamanı diyorum. Ailece gitme arzusundayım. Eşim, yürüme konusunda gayretlidir ama henüz kondisyonu yeterli değildir. Ama ben içten içe, eşimin aklına sokuyorum, yürüyerek Hasanboğuldu'ya gitmeyi...

Tamamdır bu iş yarın gidiyoruz. Akşamdan; yanımıza ne alacağız, nereden, nasıl gideceğiz, tahmini mesafe ve varma saatimizi konuştuktan sonra, "Sabah en geç saat 09.00'da, teker döner" diyor ve erkenden yatıyoruz...



23 EYLÜL, PAZAR. HAYDİ DÖNSÜN TEKER...
Saatler 08.55'i gösterirken, eşimle birlikte sırtımızda çantalar çıkıyoruz evden. Rotamız, bilinenin aksine şöyle olacaktı; asfalt yoldan Kızılkeçili köyüne gidip, buradan Kazdağlarına vuracağız.


EŞİMİN NEŞESİ İLE KIZILKEÇİLİ YOLU...
Hava açık, gökyüzü insanın içine ferahlık verecek kadar berrak ve derin. Güneş henüz yakmıyor, terletmiyor. Yaz kış kimi zaman sabah, kimi zaman akşam saatlerinde, defalarca yürüdüğümüz Kızılkeçili köy yoluna, neşe içinde koyulduk. Eşimde bu sefer, başka bir neşe vardı sanki, coşkundu konuşmaları. Hediye almış çocuklar gibi şen ve enerjikti. Bu durumu, benide memnun etti. İnsanın hayat arkadaşı ile beraber, sevdiği hobilerini yapabilmesi kadar güzel bir şey yok... Böyle bir ruh halinde, konudan konuya geçen neşeli konuşmalarımızla bir baktık ki , Kızılkeçili köyündeyiz. Yaklaşık 3 km yol yürümüştük.



BEN BU KÖYÜ SEVİYORUM...
Saat 09.25'i gösteriyordu. Köyün girişindeki çay bahçesinin önünde bulunan çeşmede; elimizi yüzümüzü yıkadık, kana kana suyumuzu içtik, su mataramızı doldurup, hiç duraksamaksızın yola revan olduk.



Köyün ara sokaklarından yürüyoruz. Ben bu köyü, oldum olası hep sevdim. Zaten buraya köy demeye, bin şahit ister. Manavı var, eczanesi var, gözlemecisi var, kasap dükkanları var, çok güzel çay bahçesi var, ekmek fırını var, bakkalı, marketi, kahvaltıcısı ne ararsan var. Sıkı durun şimdi, bugünlerde yeni faaliyete giren, bir sanat evi bile var. Muhteşem bahçeleriyle villa ve müstakil evlerini hiç saymıyorum bile. Şimdi sen gelde, böyle bir yere köy de. Gerçi Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi burasıda, Büyük Şehir Belediyesine bağlanmış durumda ya, oda ayrı bir konu...



LONDRA ASFALTI...
Neyse biz gelelim asıl konuya. Köyün içinden çıktık, Kazdağlarına doğru gidiyoruz. Yolumuz, hala asfalt. Eskiden buralar toprak yollardı. Hatta yıllar önce arabamla girmiştimde bu yola, bin pişman olmuştum, taştan çakıldan. Şimdi ise Londra asfaltı gibi bir yolda yürüyoruz. Bunun sebebi ise son yılların trendi, doğaya dönüş ve günah çıkartma tesislerinin, yol boyunca faaliyet göstermesi. Kamping ve bungalov evlerden bahsediyorum. İsimlerini burada saymam doğru olur mu bilmiyorum ama ben reklam olmasın diye, yazmayacağım. Belki daha sonra, bölgedeki tüm kamping alanları ile ilgili detaylı bir yazı kaleme alınabilir.



CİNSİYET AYRIMCILIĞI...
Yürüyoruz, güneş iyice ısıtmaya başladı. Cinsiyet ayrımcılığını sevmem ama erkek olmamım avantajı ile hemen tişörtümü çıkartıyorum. Ohh! Rahatladım. Böyle daha iyi oldu şimdi. Neşeyle yürüyoruz, eşimle. Yolda gördüğümüz her pınardan, su içmeye çalışıyoruz. Hiç su sıkıntısı çekmedik, yol boyunca sık sık pınarlara rastladık. İçtiğimiz suların lezzeti ise birbirinden güzeldi.



İNCİR YOLU...
Yolumuzun sağı solu, genelde zeytinlik ve de incir. Yakın çevrem çok iyi bilir. İncir deyince, benim için akan sular durur. Gözüm hep yaprakları kısmen dökülmüş, incir ağaçlarında. Hele son kamping alanından sonra, ikiye ayrılan yolun sağına girdiğimizde, yol boyunca tek sıra halinde incir ağaçlarını görünce, iyice gözüm dönmüştü. Bu yola "İncir Yolu" adını veriyoruz. Ve pek tabi tek tük te olsa, dalında kurumuş incirleri, içindeki misafirleri ile birlikte mideme gönderiyorum. Sonuçta doğadayız, öyle değilmi...




ARI KOVANLARI...
"İncir Yolu'nda" ilerlemeye devam ediyoruz. Tahmin ettiğiniz gibi buralarda tesislerin sayesinde, asfalt olmuş durumda. Az kaldı yolumuz, o da ne? İlerde yolun kenarına dizilmiş, onlarca arı kovanı var. Bir kazaya kurban gitmeyelim diye, hemen tişörtümü giyiyorum. Eşime ağzını, gözünü koru diyorum. Hızlı adımlarla geçiyoruz buradan...



DELİ DUMRUL...
Saat 10:40. Sutüven'e geliyoruz. Durun, hemen içeri girmek yok öyle. Daracık bir patikanın girişine koymuşlar bir kulübe, içinede bir adam, Deli Dumrul hesabı, köprüden geçme parası alıyorlar. Orman ve Su işleri Bakanlığı personeline bedava olan milli parka girişler, ücrete tabii. Veriyoruz paramızı, inmeye başlıyoruz daracık patikadan aşağı.






İlk şelalenin sesini duyuyoruz. Bulunduğumuz yerden karşı tarafa oldukça dar, zemini ahşap ama ana gövdesi metal olan bir köprüden geçiliyor. Tabiki biz hemen geçmedik...









"Bir kayadan duman duman,
Onyedi metre atlayan,
Dağ kokusu ile yüklü su.

Akması tel tel ince saç ,
Düştüğü yer üç kulaç,
Mavi su, ak köpüklü su..." ( Mustafa Seyit Sutüven)


SUTÜVEN ŞELALESİ...
Önce Sutüven'i sağından solundan bir güzel seyreyledik, fotoğraflarını çektik. Ardından köprüden karşıya geçip, oldukça dik taş merdivenlerden aşağı yanına, inmeye başladık. Aşağı indiğimizde, oldukça kalabalık bir insan güruhu ile karşılaştık. Kalabalık içinden birisinin kalabalığa hitap şekli ve konuşmalarından, bu insanların bir tur grubu olduğu anlaşılıyordu. Neyseki fazla kalmadılar. Biz indiğimizde, onlar da gitmeye hazırlanıyordu. Ben bir kayanın arkasında hemen mayomu giydim ve sabırsızlıkla, 17 metreden döküldüğü söylenen şelaleye doğru, kaygan taşlardan düşmemeye çalışarak, yürümeye başladım. Önce dizlerime kadar, sonra hoop... Su ölüyü dirilten cinsten, soğuk ama bir o kadarda haz veriyor. Vücud dışarı atmak istiyor kendisini, zihin ise daha çok diyor... Hava güzel, doğa güzel, su daha güzel. Mutluyum... Yeter diyoruz. Çıkıyorum şelalenin buz gibi sularından ama hala derenin içindeyiz. Her açıdan fotoğraf çekip, anı ölümsüzleştirmek istiyoruz...



ŞELALENİN İSMİ NE ANLAMA GELİYOR...
Şelalenin isminin ne anlama geldiğini, konu dağılmasın diye en sona bıraktım. Ben kelimelerin anlamları konusunda, ilk olarak Türk Dil Kurumu gibi resmî sitelere müracaat ederim. Ama ne TDK'nın resmî sitesinde nede başka bir sitede, "tüven" kelimesinin anlamını bulamadım. Ancak sosyal medyada en yaygın olanı, "tüvleyen" yani "sıçrayan su" anlamına geldiği bilgisiydi. Başka anlamlarda yükleyenler vardı ama banada "sıçrayan su " daha mantıklı geldi. Kimbilir belki bu konuda, okurlarımdan birinin bilgisi vardır da bizimle paylaşır...





DERE İÇİNDE KAHVALTI...
Saat 11:15. İndiğimiz taş merdivenlerden tırmanıyoruz. Kafelerin içinden geçip, şelalenin döküldüğü tepenin biraz ilerisinden derenin içine, dikkatle iniyoruz. Şelalenin dibinde iken, şimdi tamda tepesindeydik. Niyemi buraya indik. Çünkü şimdi kahvaltı zamanı. Bulunduğumuz dere, Kızılkeçili çayı diye geçiyor ve bu noktadan yukarı Hasanboğuldu yönüne doğru, derenin içinde bir çok noktaya, ahşap piknik masaları konulmuş durumda. Bizde boş olanlardan birine oturduk. Hazan hanım, hemen sırt çantasındakileri çıkartıp, masaya koydu. Peynir, zeytin, domates, salatalık, yeşil köy biberi ve arkadaşlarımın tabiriyle "sunta" bisküvilerim. Ayaklarımız akan derenin içinde, tepemizde rahatsız etmeyen güneş ve önümüzde müthiş bir kahvaltı. Çocuklar gibi şendik. Afiyetle ve neşeli bir sohbetle yaptık kahvaltımızı.
Ayaklarımız üşümüştü artık, gitme vakti. Aldık çöplerimizi, kuşandık sırt çantamızı ve derenin içinden, kaygan kayalardan iki hamlede, hoop yukarı yola çıktık...




PASAJ HAVASINDA, KÖY PAZARI...
Zeytinli, Beyoba köyünden gelen yoldayız şimdi. Sola, dere boyunca yukarı doğru, yürümeye başlıyoruz. Sağımızda kalan bir kafe- restoranın önünden geçip, otoparkın içinden yürüyoruz. Ve işte karşımızda köylü pazarı. Biraz daha ilerleyip, dalıyoruz içine pazarın. Orijinal bişey varmı diye. Eh işte! Bir köy pazarında ne varsa, buradada aynısı var. Tamam hadi haksızlık etmeyelim, burada biraz daha fazlası var. Açıkçası buraya pazar demek ne kadar doğru olur, onuda bilmiyorum. Çünkü, üstü branda bezleriyle kapatılmış buranın, bana verdiği hissiyat; haftanın yedi günü faaliyet gösteren, bir pasaj havası.





Yürüyoruz pazarın içinden bakınarak. Ve pazarın hemen bitiminde, neredeyse suya değecek kadar alçak ve ahşap bir köprüden, derenin karşısına geçiyoruz. Burada da çeşitli satıcıların tezgahları var. Hiç takılmadan devam ediyoruz. Yol hafif rampa tırmanışlı, oldukça taşlık ve kayalık. Sekerek ve dikkatli adım atmak durumundayız. Sağımızda kalan derenin kenarındaki piknik masalarında, boş yok. Bugün pazar ve herkes burada. Yaz dönemine göre, çok mu kalabalık. Asla...



Solumuzda, Roma döneminden kaldığı söylenen, kemerleri görüyoruz. Burayı, dönüşte gezmeye ve incelemeye karar veriyoruz...



HASANBOĞULDU GÖLETİ...

"Emine obana gelemem, köyüme dönemem, beni buralarda bırakıp, gitme ! "

Saat 11:55. Geldik Hasanboğuldu göletine. Efsaneden önce adının, Gökbüvet olduğu söyleniyordu. Berrak, gökmavi rengiyle içine alıyordu insanı. Böyle bir renk görmedim diyeceğim ama yalan olacak şimdi. Çünkü son bir yıldır Kazdağlarını adımlayan ben, buna benzer bir çok büvet görmüş ve içinde yüzmüştüm. Ama burası, yanıbaşındaki koca çınarı ile şahaneydi. Adını aldığı efsaneye mekân olmuş, adeta bir ruh, bir yaşanmışlık taşıyordu bünyesinde. Hemen, günahlarımdan arınmak üzere, kendimi bırakıverdim masmavi buz gibi sularının içine...




KAZDAĞLARINDA EFSANELER BİTMEZ...
Buraya gelipte, efsanelere konu olan obalı ve ovalı iki gencin, hazin aşk öyküsüne değinmemek olmaz. Efsaneye göre; Emine, töreleri gereği sırtındaki tuz çuvalını obasına taşıyamadığı için Hasan'ı dağda bırakıp gidiyor. Bir gün sonra pişman olup, Hasan'ı aramaya geliyor. Göletin yanında, Hasan'ın gömleğinin bir parçasını bulan Emine, bir aşağı bir yukarı koşup; "Hasanım! Ses ver de yanına varayım !" diye bağırışlarına karşılık her defasında dağlardan, kayalardan "Emine, ben senin ardından gelemedim, sen benim ardımdan geleceksin." sesini duyuyordu. 

İşte dağlardan kayalardan Emine'nin duyduğu bu ses, Gökbüvet'te yüzerken benimde hep kulaklarımdaydı...

Hasan Gökbüvet'te boğuldu, Emine Gökbüvet'in başındaki koca çınara astı kendini ...

Bu efsanenin tamamını buradan yazmak, anlatmak mümkün değil. Ama efsanenin tamamını merak edenler için en doğru aktarımı yaptığına inandığım, Edremit'li yazar Sabahattin Ali'den okumalarını tavsiye ederim.

Nedense, Hasanboğuldu efsanesini ilk okuduğumda, beni çok etkilemişti. Bu konuda yapılan bir de film var, onuda izledim ve sevdim...



SUSKUNLUK...
Hasanboğuldu'dan ayrılıyoruz. Nedense, efsaneye konu olan bu yerler, beni çok etkiliyor. Bu tip yerlerin ruhu olduğuna, mistik enerji yoğunluğuna sahip olduklarına inanırım. Aynı duyguları, Eybek Baba dağı ve Sarıkız zirvesi tırmanışlarında da hissetmiştim.
İçimizde tarifi zor garip duygular, ruhsal bir dinginlik ve suskunluk. Eşim yanımda. Konuşmadan bir süre yürüyoruz...




TARİHİ KALINTILAR...
Dönüşte bakarız dediğimiz, tarihi kalıntıların önündeyiz. Bu kalıntılar ile ilgili internette araştırma yapmama rağmen; kalıntıların ne olduğunu, hangi döneme ve uygarlığa ait olduğu ile ilgili herhangi bir resmi bilgiye, ulaşamadım. Kültür ve Turizm Bakanlığının, bu bölge ile ilgili tek bir satırına rastlamadım. Ancak, bir iki blogda ve sosyal medyada, kalıntıların Roma dönemine ait su kemerleri olduğundan, bahsediliyor. Buraya gitmeyi planlayan, meraklı arkadaşlarım isterlerse, önceden araştırma yapabilirler...



DÖNÜYORUZ...
Saat 12,30. Geldiğimiz yoldan, dönüşe geçiyoruz. Dönüşümüzde çok eğlenceli ve hızlı oldu. Saatler 13.20'yi gösterirken, Kızılkeçili köy meydanındaki çay bahçesine geliyoruz. Ben çay içmiyorum ama eşimin, çaya ihtiyacı var. Oturuyoruz çınarlar altında, mini havuzun yanındaki, ahşap masalara. Hazan hanım hararet yaptı heralde. Çayın biri geliyor, biri gidiyor. Yine de iyi dayandı ve biliyorum ki benim için yürüdü. Yazının sonunda ayrıca teşekkür edeceğim ama şimdiden teşekkür ediyorum ona...






KIZILKEÇİLİ KÖYÜNÜ TANIMAYA DEVAM...
Neyse size yazının başında, köyle ilgili kısa bilgiler vermiştim. Şimdi de, bulunduğumuz çay bahçesini anlatayım biraz. Çay bahçesi koca çınarlar ve palmiyelerin gölgesinde oldukça büyük bir yer. Hemen yanında köy konağı ve gözlemeciler, konağın arka tarafında ise cumartesi günleri köy pazarınında kurulduğu, büyükçe bir meydan var. Meydanın çevresinde fırın, berber, kahvehane vb. dükkanlar mevcut. Biz yıllarca geliriz bu çay bahçesine. Bazen çay, kahve içmeye, bazende sabah kahvaltısına. Burada hep huzur buldum, şimdide huzurluyum...


Saat 14.30. Evdeyiz. Toplam 15 km yol yürümüşüz. Balkonda, dumanı üzerinde kahvelerimizi içerken, eşim ve ben yani ikimizde, iyiki de yürümüşüz diyoruz....


DİKKAT!... NASIL GİTMELİ...
Okurlar benim yazımdan etkilenip, Hasanboğuldu ve Sutüven'e Kızılkeçili köyü üzerinden gidebilirler. Ancak bu yolun, piknik alanı ve kafe-restoranların yanına çıkmadığı bilinmelidir. Bu bölgeye araçla gidişler, sıklıkla Zeytinli Beyoba köyü üzerinden yapılmaktadır. Her iki yolunda görseli güzeldir. Tercih size kalıyor...

SON SÖZ;
Bu yürüyüş, eşimle benim baş başa yaptığımız, ilk doğa yürüyüşümüzdü. Onun, benim için kendi limitlerini zorladığı, benim ise tutkularımın peşinde koşarken yanımda hayat arkadaşımın olduğu, anlamlı bir yürüyüştü.
Onun içindir ki bugün bana yol arkadaşlığı yapan sevgili eşime, sonsuz teşekkür ediyorum....

(Murat Turan-Akçay 2018)

131 yorum:

  1. Hasan Hüseyin Çelik26 Eylül 2018 10:58

    Tek cümle ile yaşamınızı edebi kişiliğinizi eşinizle uyumu ve sevginizi imrenerek okudum.Muhteşem bir yazı muhteşem bir insan.

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar şanlısınız.Cennet gibi bir yerde yaşıyorsunuz.Muhteşem bir hayatınız eşiniz var.Yazılarınızı yazarken ki hislerinizi kilometrelerce uzakta bizlere kendimiz yaşıyor gibi yaşatıyorsunuz.İyiki varsınız.Emine ve Hasan'a çok üzüldüm ama bu aşkların kalmadığı bir zamandayız maalesef

    YanıtlaSil
  3. Öncelikle devamlı yazılarınızı okuyorum sıkı bir takipçinizim.Rahatsızlığınızı biliyorum.Zor bir süreç geçirdiğinizi tahmin edebiliyorum ama en büyük şansınız bence eşiniz sizi hayata bağlayabilmek için sizin deyiminizle limitleri zorlayan hayat arkadaşınız. Bu yazıda başka bir coşku başka bir anlatım başka bir sevinç başka bir his var.İşyerindeyim aldım çayımı elime keyfe okudum sonra bir daha okudum.Enfes bir yazı anlatım dil bayıldım diyebilirim.Canı gönülden tebrikler

    YanıtlaSil
  4. Duyguların anlatımının bundan ötesi olamaz. Bu gezi yazınız bambaşka bir lezzet verdi.Sindire sindire okudum.Tebrikler.Fevkalade bir dil uslu bakış açısı . Diyecek kelime bulamadım.👏👏👏👏👏👏👏👏

    YanıtlaSil
  5. Cevahir Ayberk26 Eylül 2018 11:37

    Bu yazınızda yok yok.Kalben duygular nakış nakış işlenmiş.Çok beğendim.Yazının içindeki ana karakterlerden olma arzusu oluştu.Sağlığınızı ihmal etmeyin ki sizden mahrum kalmayalım arkadaşım.Tekrar geçmiş olsun ve tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  6. Kerem Açıkgöz26 Eylül 2018 11:41

    Tebrik ederim.👏👏👏✔✔✔

    YanıtlaSil
  7. Dostum gezdiğiniz bölgede kalabileceğimiz motel,pansiyon veya apart odalar varmıdır.Ve geldiğimizde bu etkinliklere katılabilmek için neler yapmalıyız.Okuduğumda ilk hissettiğim bende bunu yaşamalıyım oldu.Cevap verirseniz sevinirim.

    YanıtlaSil
  8. Meryem Çalışkan26 Eylül 2018 12:26

    Bu gezi yazılı başka bir güzel olmuş.Duygularınız çok yoğun ve bunu hissettiren yalın Türkçenin muhteşem.Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  9. Semiramis Rokluman26 Eylül 2018 12:36

    Güzel Türkiyemiz'i il il ilçe ilçe gezebilseniz bu doğa harikası yerleri sizin sözlerinizle tanıyabilme, kare kare fotoğraflasanız bizlerde yaşayabilsek ne olur du.Size gıpta ettim.Minimal seviyede bir hayat ve bundan alınan sonsuz mutluluk eşinizin ve sizin yüzünüze yansımış.Gözlerinizin içi gülüyor.Gülsüm hanımı bir bayan olarak takdir ettim.Sizin için kendince yaptığı tüm çabalar sevgisinin bir göstergesi diyorum siz tarafınızda ne kadar değerlidir şimdi.Hep böyle mutlu ve sağlıklı kalın bizde sizde kalalım olur mu?

    YanıtlaSil
  10. Hasan Hüseyin Çelik bey, güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  11. Saime Korkmaz hanım, evet ne yalan söyleyeyim, Kuzey Ege vede Kazdağlarının eteğinde yaşadığım için kendimi bende şanslı hissediyorum. Buyrun gelin, eşimle birlikte sizleri misafir etmekten onur duyarız. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  12. Esin Aldemir hanım, güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Takipte ve esen kalın.

    YanıtlaSil
  13. Gülçin Aydın26 Eylül 2018 12:59

    Keşke doğal güzelliğinde kalabilse heryer değil mi.İnciri elmayı dutu kayısıyı dalından yiyebilsek.Yaşam şeklinize hayata bakışınıza uzak şeylerden bile mutlu olabilmenize duru tükçenize yalın yazı dilinize hayran kaldım.Çanakkale etrafında tavsiye edebileceğiniz yürüyüş parkurları varmı.Bigadiç veya ayvacık civarı.

    YanıtlaSil
  14. Baki Başkent bey, onure edici güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ne mutluki bizim gezerken hissettiğimiz duyguları sizde okurken hissetmişsiniz. Saygılar bizden. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  15. Meral Tercan hanım, Güzel yorumunuz için çok teşekkürler. Siz yazılarımı okumaya devam edin, başka bir şey demenize gerek yoktur... Esen kalın.

    YanıtlaSil
  16. Cevahir Ayberk hanım, içten yaptığınız yorumlara çok teşekkür ederim. Sağlığımla ilgili zaman zaman bilgiler vereceğim. Sağlıklı ve güzel günler dilerim..

    YanıtlaSil
  17. Kerem Açıkgöz bey, çok teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  18. Serkan Özel bey, bu bölgede bulunan Burhaniye, Zeytinli, Edremit, Akçay, Güre, Altınoluk, Küçükkuyu yerleşim yerlerinde çok miktarda motel, pansiyon, apart ve bungalov evler bulunmaktadır. Hatta çadırlı kampingler de mevcuttur. Bu bölgelere özel şirketler turlar düzenlemekle beraber, arabanız varsa kendinizin doğaçlama gezmesini tavsiye ederim. Veya bu bölgede günübirlik etkinliği olan bir çok doğa yürüyüş gruplarından birine katılarak ta gezebilirsiniz. Saygılarımla, esen kalın...

    YanıtlaSil
  19. Meryem Çalışkan hanım, yazıyı beğendiğiniz ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  20. Kıvanç KUTAL26 Eylül 2018 13:16

    2 yıl öncesinde bulunduğum Hasanboğuldu mesire yeri özelleştirildikten sonra çok kötü oldu.Her tarafta yakılan piknik ateşleri cafe restaurantların fahiş fiyatları pazardaki insanların gelen turisti para ağacı olarak görmesi beni çok üzmüştür.Kahvaltı sofranıza bayıldım mütevazi ve çevre dostu birisiniz.Şelale ve çevresi gerçekten çok güzel ama insanımız bunun değerini anlayacak göze sahip değil.Yazınız bemi eskiye götürdü .Edebi yazınız tek kelime ile süper.Tebrikler.

    YanıtlaSil
  21. Semiramis Rokluman hanım, samimi yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sizde hep mutlu ve sağlıkla kalın ki beraber daha bir çok yeri birlikte gezelim, görelim, olur mu?

    YanıtlaSil
  22. Gülçin Aydın hanım, onure edici güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Belirttiğiniz bölgede çok parkur bilmiyorum, ama Bayramiç Ayazma milli parkını, Kurşunbatmaz tarafını tavsiye edebilirim. Benim bu blogtaki 1-3 Haziran ayındaki kamplı yürüyüş etkinlik yazımı okumak belki size fikir verebilir. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  23. Kıvanç Kutal bey, yorumunuzda belirttiğiniz her şey şimdide aynı. Ama neyi görmek ve neyi yaşamak istiyorsanız onu görüp yaşıyorsunuz. Biz sizin belirttiğiniz olumsuzlukları görmemeye çalışarak gezdik. Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  24. Çok düzenli anlamlı edebi sevimli içten bir yazı kaleme almışsınız tebrikler.

    YanıtlaSil
  25. Gülay Göktürk26 Eylül 2018 14:44

    Yaşadığınız her anı bizlere yaşatan mükemmel ötesi bir yazı.Bu duygusallığı yaşamak için oralara gelmek Lazım 😊Tebrikler başarılar mutluluklar

    YanıtlaSil
  26. Samimi.doğal.yalın.akıcı.sıkmayan.içine alan.anlaşılır.Daha ne kaldı geriye bize de okumak düşer.Çok çok başarılı bir yazı.

    YanıtlaSil
  27. Dilruba Öksüztepe26 Eylül 2018 15:11

    Üstadım,hayran oldum bugünkü yazınız. Okuyucuğa uzakta kalma gel buraya deR gibisiniz.Duygularınızı o kadar güzel aktarmışsınız ki sarıp sarmaladı.Bu gezinin sizde ayrı bir yeri olduğu her kelimede belli oluyor.Çok samimi buldum.Zaten doğanın kucağında olmak bile mutlu olmanıza yetiyor bunuda o güzel kaleminizle bize ulaştırıyorsunuz.Kendini aşan bir yazı olmuş.Sizİ tanıdığıma çok mutluyum.Rabbime emanetsiniz.

    YanıtlaSil
  28. Bekir Sercan bey, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  29. Gülay Göktürk hanım, güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  30. Adsız'a; isimsiz yorumlara genelde cevap vermemekle birlikte, beni okuduğunuz ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  31. Dilruba Öksüztepe hanım, evet hiçbir şey yapmasam bile doğada olmak benim mutlu olmama yetiyor. Buyrun sizlerde gelin. Ağırlamaktan onur duyarız. Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  32. Kalemşör dost;
    kendi kendinin akademisi olarak gittikçe mükemmelleşiyorsun.
    Yazdıkların yinelenebilme özelliği olmayan, kendine has zengin bir üsluba sahip. Kimilerinde deneysellikler görülüyor,kimilerinde sadelik ve yakınlık.
    Ama bu yazın bilgi ,kültür ve duygusallık açısından çok büyük patlama yaşamış. Yüreğini dinlediğin içinde duyguların kolay bir anlatıma ulaşmış; su gibi akmış.Yer yer Kemal Tahir gördüm yer yer Peyami Safa.Efsaneyi anlatırken hissettiğin duygular ve aktarımın Yaşar Kemal tadı verdi.İnce Mehmet'de nasılda devleşen bir Yaşar'dır o...
    Bu duyguları hissetmen de Gülsüm hanımın sana eşlik etmesinin büyük katkısı var diye düşünüyor.
    Kalbinin aktığı yerler mekanın olsun.Olsun ki bu yazılar son bulmasın...

    YanıtlaSil
  33. Davut Kalender26 Eylül 2018 17:43

    Sağlam adımlarla ilerleyen bir edebiyatçı görüyorum.Duygular silsilesinde boğulduk.Yürekten başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
  34. Tavsiye ettiler okudum.Hem arkadalım Baki beye hem size sonsuz teşekkürler.Sağlam bir kaleminiz var.Başarılarınız devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  35. Mukteşem bir anlatım ve hayat.KISKANDIM��

    YanıtlaSil
  36. Mustafa Kemal Soylu26 Eylül 2018 18:25

    Seni anlayan emek veren bir hayat arkadaşı,ömrüne ömür katan bir tabiat,muhteşem bir kültürel hazine ve bilgi birikimi ve sonuç okunmaya değer bir yazı.

    Takip edilmeye değer.

    YanıtlaSil
  37. Servet Saygın26 Eylül 2018 18:43

    Tebrikler.Yazılarınız çok güzel.Esinlendiğiniz yazarlar kimler.Eğitiminiz hangi alanda? Bu yazılar nasıl kaleme alınıyor?İlham kaynağınız nedir.Fevkalade yazıyorsunuz çizgimiz bozmayın.Başarılar.

    YanıtlaSil
  38. Saygıdeğer Dilek Kapusuz hocam; Yazılarımı ve dolayısıyla beni tahlil edip, gelişimime yönelik reçete tadında ki onurlandıran yorumlarınız için sonsuz şükran ve saygılarımı sunuyorum.

    YanıtlaSil
  39. Davut Kalender bey, onurlandıran yorumunuz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  40. İsmet Okuyan bey, yazılarımı beğendiğinize sevindim. Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  41. Dilruba Öksüztepe26 Eylül 2018 18:57

    Gönül hanesine açan güzel insan evinin kapılarını da açmış.Kalben seviliyorsunuz.Gülsüm hanım ve siz uzaklardaki dost gönüllersiniz.Dualarımdasınız.İnşallah bir gün tanışırız ekmeği soğana katık ederiz.

    YanıtlaSil
  42. Mustafa Kemal Soylu bey, güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  43. Çocukluğumuzda bir şarkı vardı.
    Orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzde. Gitmesek görmesek te o köy bizin köyümüz diye.
    Sizde gitmediğimiz görmediğimiz diyarları bizim ettiniz. Varolun

    YanıtlaSil
  44. Servet Saygın bey, öncelikle takdir edici güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Maalesef edebiyat konusunda eğitim almadım. Bu yazılar öncelikle gezdiğim, gördüğüm yerlerin fotoğraflarını çekip yazıyla buralara ruh verme maksadıyla başladı. Gençlik yıllarımdan itibaren uzun süre günlük tuttum. Yazmayı seviyorum. Doğayı da seviyorum. Neden iki sevdiğim şey birlikte olmasın dedim. Ve işte şimdi burada yazıyorum. Takipte ve esen kalın...

    YanıtlaSil
  45. Dilruba Öksüztepe hanım, aynı güzel temennilerle, kendinize iyi bakın. Dostlara her zaman kapımız açıktır...

    YanıtlaSil
  46. Ayhan Sorken bey,sizler sağolun varolun. Umarım daha nice köyler, ovalar, yaylalar gezeriz...

    YanıtlaSil
  47. Bakmaya kıyamadım denir ya okumaya kıyamadım.Çok güzel demek az kalır.Tebrikler.

    YanıtlaSil
  48. Beklediğime değdi yine .Beni alıp götüren bir yazı.Hislerinizi ne kadar doğal bir şekilde kağıda döküyorsunuz.Enfes.Tadı damağımda kaldı.Eşinizle aranızdaki bağı çok net aktarmışsınız.Hanımefendiyi kutluyorum size başarılar ve sağlıklı günler diliyorum

    YanıtlaSil
  49. Yusuf Candan bey, kıymetli yorumunuz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  50. Saffet Alkoç bey, Yazıyı beğendiğinize sevindim. iyi temennileriniz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  51. Alihan Saygılı26 Eylül 2018 20:26

    👏Başarılı buldum.Tebrikler.

    YanıtlaSil
  52. Mehmet Görgün26 Eylül 2018 20:29

    Aile kavramının ne kadar önemli olduğunu sevginin ne kadar önemli bir duygu olduğunu yazınızda anlaşılır kılmanız muhteşem.Eşinizle aranızdaki bağ sizi daha bir suru yüklü yazıya yönlendirmiş.Hasanboğuldu Sutüven Kızılkeçili nin güzellikleri anlatımınız la ölümsüzleşmiş.Bravo.

    YanıtlaSil
  53. Kasım Turanlı26 Eylül 2018 20:32

    Bu mutluluğun sırrı nedir.Sizi bu kadar mükemmel bir yazıya yönlendiren?

    YanıtlaSil
  54. Alihan Saygılı bey, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  55. Mehmet Görgün bey, çekirdek ailenın uyum ve sevgisinin mutluluğun ve başarının temeli olduğuna inananlardanım. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  56. Kasım Turanlı bey, bu mutluluğun sırrı Sevgi. İnsan sevgisi, hayvan sevgisi, dağ, taş, toprak, deniz kısacası tüm tabiata karşı sevgi...

    YanıtlaSil
  57. Bir teşekkür de Gülsüm hanıma benden olsun.Sizi bize bu güzel yazılarınıza kavuşturmak için gösterdiği çaba için.Her başarılı erkeğin sırtını bir kadına yaslamasının somut kanıtı oldu.Sağlığınızla ilgili hikayenizi okuyunca üzüldüm hem sizin adınıza hemde kendi adıma.Böylesi güzel bir anlatıma sahip arkadaşımızı kaybedeceğiz diye.Endişelerim boş çıktı.Sade bir anlatımınız var.Takipçilerinizi olayım örgüsüne dahil etmeniz çok kıvrak bir zekanın ürünü.Tebrik ederim.Susmasın kaleminiz.

    YanıtlaSil
  58. Serpil Kavaklı26 Eylül 2018 22:32

    Gezi ve doğa ile ilgili bir çok blogda takipçiym. Sizi diğer blogerlardan ayrı tutan şeyler.Duru Türkçeniz,sade anlatımınız ,duygularınızı satırlara rahat dökebilmeniz,gezilerinizdeki coşkuyu aktabilmeniz. Şeffaf bir yaşantınız var.Bir erkek olarak ego yapmadan eşinizin size katkılarını ve çabasını dile getirmeniz takdire şayan bir hareket.Saygılar sevgiler.

    YanıtlaSil
  59. Tuna Bayraktar26 Eylül 2018 22:34

    15 km kaç saatte yürüdünüz.Gezi güzergahında zorlandığınız zaman sizi motive eden nedir.Ve tavsiye edeceğiniz çadır kamplar var mı?

    YanıtlaSil
  60. Sporcu kimliğinizi bu kadar güzel bir anlatımla süslemeniz çok şık olmuş.Zevkle okudum.Sabırsızlıkla diğer yazınızı bekliyorum.

    YanıtlaSil
  61. Kalemşör dostum;bir nebze katkım varsa ne mutlu bana.Son zamanlardaki popülist yazılardan kaçıp bir liman gibi sığındığımız yazıların için ben teşekkür ediyorum.Olay örgün sanki günlerce üzeinde düşünülmüş gibi buda okuyucu kitlene ama en önemlisi kendine saygından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.Geçmişe dönük yazılarını dikkate alırsak fersah fersah aşma var.Gülsüm hanımın yer aldığı yazılarını özellikle duygu sağanağının dışa vurumu olarak değerlendiriyorum.Buda birbirinize duyduğunuz sevgi ve saygıdan olsa gerek. Bir tanesinden çığa dönüşür gibi geliyor cümlelerin.Kurallı ve devrik cümleleri çok yerinde kullanıyorsun buda gözümden kaçmıyor.Okuyucu arkadaşlarımız ı olayın örgüsüne yedek oyuncu gibi çekmeniz boşluk doldurma gibi bilgi verip en vurucu noktasında paslamanız...Bunlar doğuştan gelen bir yazım gücüdür hiçbir okulda eğitimi öğretimi verilmez.Ama artık bir hikaye okumalıyız diyorum.Yada kendi hayatınızdan hikayeleştirdiğiniz bir kesit olabilir ne dersiniz ?

    YanıtlaSil
  62. Ayşegül Dağıstanlı26 Eylül 2018 23:01

    Bu yazınızı oğluma uyuması için hikaye olarak okudum.Artık 10,5 yaşında Aras isminde sıkı bir takipçiniz var.Karadere güzlesi yazınız çok güzeldi bu yazınız güzel ötesi.Tebrikler ...

    YanıtlaSil
  63. İlk defa bir bloğa yorum yapıyorum.Biz gelsek aynı yerleri gezsek şu an aldığımız hazzı alamayız sanırım.Buda bakmak ve görmek olayının ne kadar önemli olduğunu ispatlıyor.Gören gözlerinize kaleme döken ellerinize sağlık.Başarılarınızın sonsuz olmasını temenni ediyorum.

    YanıtlaSil
  64. Selim Gedikli bey, güzel düşünce ve yorumlarınız için eşimle birlikte çok teşekkür ederiz. Umarım gelecek yazılarımda da görüşürüz...

    YanıtlaSil
  65. Serpil Kavaklı hanım, duygularımı yazılarım'la sizlere aktarabildiysem ne mutlu bana. Saygı, sevgi bizden. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  66. Ayşen Sanab hanım, çok teşekkür ederim.Takipte ve esen kalın.

    YanıtlaSil
  67. Saygıdeğer Dilek Kapusuz hocam, Her şey için çok teşekkür ediyorum. Evet, bana güveniniz ve telkinleriniz belki çok yakında bir hikaye getirebilir. Saygılarımla, hep yakınımda ve esen kalın hocam.

    YanıtlaSil
  68. Ayşegül Dağıstanlı hanım, öncelikle Aras'ı gözlerinden öpüyor, güzel yorumunuza teşekkür ediyorum. Takipte kalın.

    YanıtlaSil
  69. Yağmur Aksu hanım, yazım size haz verdiyse ne mutlu bana. Onur verici yorumunuz için çok teşekkür ederim. Lütfen takipte ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  70. Hasan Toprakoğlu27 Eylül 2018 08:11

    Yüreğinize sağlık son zamanlarda okuduğum en samimi güzel yazı.Başarılar tebrikler.

    YanıtlaSil
  71. Nazlı Çorpak27 Eylül 2018 08:13

    Kaz dağları olsijen ve mutluluk deposu.Geçmiş olsun sağlıklı günlerinizde daha farklı yazılarınızda buluşmak dileğiyle.Esen kalın

    YanıtlaSil
  72. Hasan Toprakoğlu bey, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  73. Nazlı Çorpak hanım,güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Takipte ve esen kalın.

    YanıtlaSil
  74. Songül Aslı Derman27 Eylül 2018 09:47

    Doğa katliamının son derece fazla olduğu şu zamanlarda elimizden geldiğince gezip resmedip hafızalarımıza kazımalıyız diyorum. İlerde çocuklarımıza tarihi eser gibi anlatacağız.Sizin yazılarınızda evvel zaman içinde kalbur saman içinde diye başlayan güzel masallar olacak.Bizim yerimizede gezin .Bu arada çok başarılı bir gözlem ve onu dile getirme var.Tebrik ederim

    YanıtlaSil
  75. Tuna Bayraktar bey, insan zevk aldığı bir şeyi yaparken, mutluyken hiçbir zorluğu görmez veya umursamaz ya işte bende doğada olduğum zaman yürüdüğüm koştuğum mesafeleri hissetmiyorum. Kamping konusuna gelince bu bölgede bol miktarda var. Önemli olan denizin yanında mı yoksa dağda, ormanda mı olmasını istemeniz. Bu konuyla ilgili önümüzdeki dönemde detaylı bir inceleme rehber yazısı yazacağım. Takipte ve esen kalın.

    YanıtlaSil
  76. Gülşen Zorlu Kaptanoğlu27 Eylül 2018 09:52

    Yol arkadaşım hava güzel olursa bu haftasonu aynı güzergahtan biz yürüyeceğiz.Ama senin gözlerinle görebilsek ne ala.Muhteşem olmuş .Eşini tanımayı çok isterim.Düşünce el veren çok az olur bu dünyada.Sağlığında olumsuzlukları ve bunun etkilerini ortadan kaldırmak için çabası müthiş bir şey.Yazına doyamadım desem yalan olmaz.Daha iniceleri bitmedimi? Esen kal yol arkadaşım.

    YanıtlaSil
  77. Gülşen Zorlu Kaptanoğlu27 Eylül 2018 09:53

    İncirler

    YanıtlaSil
  78. Songül Aslı Derman hanım, haklısınız doğayı gözle görülür şekilde kaybediyoruz. İnanın ikinci kez gittiğimiz yerdeki olumsuz değişim hemen gözümüze çarpıyor artık. Ben mutluyum çünkü şimdi ben içindeyim, yaşıyorum, soluyor ve hissediyorum. Ama çocuklarımız için aynı şeyleri söylemek çok zor. Duyarlılığınız ve güzel yorumunuz için ayrıca teşekkür ederim. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  79. Serdar Sarınç27 Eylül 2018 10:01

    Tüm arkadaşların düşüncelerine ve olumlu yorumlarına katılıyorum.Müsadenizle küçük bir eleştiri yapacağım.Sayfa dizaynı konusunda biraz çalışma yapsanız.Arkadaş tavsiyesi ile okuyacağım bölümleri zorlukla buldum.Dikkate alırsanız daha çok kitlelere ulaşabilirsiniz.Fotoğraflar harika bu konuda eğitim aldınız mı? evet se nereden?

    YanıtlaSil
  80. Gülşen Zorlu Kaptanoğlu hanım, umarım güzel bir yürüyüş ve hafta sonu geçirirsiniz. Tabiki incir'ler bitti. Benim topladığım incirler her ağaçta sağda solda saklı kalan, 1-2 kurumuş incirden ibaret. Tadları bal gibi. Bulursanız sizede afiyet olsun. Yazımı beğendiğin için çok teşekkürler, yol arkadaşım. Sağlıcakla kal.

    YanıtlaSil
  81. Serdar Sarınç bey, eleştirinizde sonuna kadar haklısınız. Biliyorum, teknik desteğe ihtiyacım var. Ama en kısa sürede çözeceğiz. Fotoğraf konusunda hiçbir eğitimim yok. Fotoğrafını çekeceğim şey ne ise; arka tema ile bütünlük-zıtlık sağlamasına dikkat eder, ona göre objektifimi odaklamaya çalışırım sadece. Takipte ve esen kalın.

    YanıtlaSil
  82. Serdar Sarınç27 Eylül 2018 12:53

    Sayfa dizayn değişmiş.Okuruna bu kadar önem vermek.Her açıdan duyarlılık var.Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serdar Arınç bey, ilginiz için ben teşekkür ederim.

      Sil
  83. Işıl GÜLENÇ27 Eylül 2018 14:12

    Elinize sağlık etkileyici bir yazı.Hem bilgilendirme amaçlı hem duygusal hem sorgulayan.Başarılı buldun.Kolay gelsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Işın Güleç hanım, beğeniniz ve güzel yorumunuz için çok teşekkürler.

      Sil
  84. Ahmet Şınık27 Eylül 2018 14:17

    İnsanın kalbi ile yazması sonucu ortaya çıkan bir yazı.Tüm yazılarınızı okudum ama son 4 yazınızda ki tad bambaşka.Sebep belli aslında.Sağlam duruşunuzu bozmadan nice yazılara kardeşim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet Şınık bey,samimi ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  85. Muhammet Emre Aydın27 Eylül 2018 14:25

    İstanbul'da beton yığınları içinde yaşayan biri olarak hayaller kurmamı sağlayan o kaleminize sonsuz teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhammet Emre Aydın bey, size güzel hayaller kurdurabildiysem be mutlu bana. Ben teşekkür ederim. Takipte kalın.

      Sil
  86. Esin Halhallı27 Eylül 2018 14:33

    Canım Murat abim ve bana hayatın ne olduğunu öğreten bugünlere gelmemi sağlayan bitanecik Hazan ablam çok özlemişim sizi.Küçücük bir kasabada sıkışıp kalmış bir yüreği ben sana inanıyorum diye motive ettiğin günler daha dün gibi canım ablacım.
    Murat abicim ne kadar güzel bir şey sizi tekrar bulmak beraber görmek sizi okumak sizi yaşamak çok mutluyum çokkkkkkkkkkk.
    Kızıma sizi anlatıyorum.Ekranda sizi arkadaşlarıma gösterip geleceğimin mimarı ve mühendisi bu muhteşem ikili diyorum.
    Murat abi sizin evin yokuşunda 2 yıl geçirdim kondisyonum var yani umarım bir yürüştede ailecek biz yer alırız.Sizi çok ama çok seviyorum.İlaydamızı çok öpüyorum.Sağlıcakla kalın ❤❤❤❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esin Halhallı; sana nasıl hitap edeceğimi bilmiyorum, aradan o kadar uzun yıllar geçmiş ki. Eşim fotoğrafını gösterdiğinde tanıyamadım seni. Eşim seni o kadar çok seni seviyor ve anlatıyor ki. İnan İlaydayla birlikte bizde seni artık çok iyi tanıyor ve seviyoruz. Sen benim hem küçük kardeşim hemde kızımın ablasısın, kızımsın yani. Burada bir evin var bunu unutma, eşin ve çocuğunla her zaman gelebileceğin.Kendine ve ailene iyi bak, sevgiyle, esenlikle kal.

      Sil
  87. Tebrikler.Gayet başarılı.Kutlarım.

    YanıtlaSil
  88. Durmuş Gökçen27 Eylül 2018 15:31

    Tebrik ederim.Sade anlaşılır bir dil okuyucu içine çeken bir anlatım.Takipteyim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Durmuş Gökçen bey,çok teşekkür ederim. Takipte ve esen kalın.

      Sil
  89. Murat abi çok güzel yazmışsın.Çok beğendim inan çok güzel zaten sizi özlemiştim çok iyi geldi bu.Doya doya özlem giderdim. Baya iyi gelmiş Akçay size en az 10 yıl gençleşmişsiniz.Bende hakkınız çok helal edin.En kısa zamanda görüşmek üzere.İlayda yı seni canım hocamı milyonlarca kere öpüyorum görüşmek üzere ������

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serpil Sapan; abicim güzel, özlem dolu satırların için çok teşekkür ederim. İnan Hazan'da sürekli senden bahsediyor. Annenin yaptığı içli köftelerin lezzeti hala dilimde. Bekleriz Akçay'a. Sağlıkla, hep mutlu kal emi.

      Sil
  90. Ferit Özişler27 Eylül 2018 15:44

    Bloğunuzu çok beğendim yorum yapmadan geçemeyeceğim.Her insan yaşadığını bu kadar lezzetli anlatamaz Allah vergisini bu.Nice yazılarınızda buluşmak umuduyla sağlıkla sen kalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ferit Özişler bey, beğeniniz ve teşvik edici güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  91. Nevin Öztürk27 Eylül 2018 15:52

    Başarılar dilerim.Okunmaya değer bir blog.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nevin Öztürk hanım, beğeniniz için çok teşekkürler.

      Sil
  92. Sema Sengüzer27 Eylül 2018 20:22

    Resim yapar gibi yazmışsınız.Mükemmel ��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sema Sengüzer hanım, ne güzel bir yorum. Çok teşekkürler.

      Sil
  93. Takip edilmesi gereken bir blog.Emeğinize sağlık. KALEMİNİZ SUSMASIN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanju Duman bey, çok teşekkür ederim. Takipte kalın.

      Sil
  94. Müthiş bir blogersınız.Keşfedilmeyi beklemişsin sanırım. Teşekkürler Ferit abi.Sizinde elinize sağlık.Kolaylıklar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaan Serter bey, beğeniniz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  95. Defne Sevim Aksel27 Eylül 2018 21:10

    Okuduğum en güzel gezi yazıları diyebilirim. Teşekkürlerrrrrrr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Defne Sevim Aksel hanım, beğendiğinize çok sevindim. Ben teşekkür ederim.

      Sil
  96. Mehmet Emin Çanık28 Eylül 2018 08:16

    Doğallığınız etkiledi beni.Yürüme hevesiniz bunu eşinizle paylaşmanız, yok olup gitmekte olan aile kavramının aslında ne kadar önemli olduğu hele eşinizin limitlerini zorlayarak tipik anadolu kadını ruhuyla yanınızda olması.Yola sohbetinizi katık etmeniz.Arılardan korunması için sevgi cümlesi tadında ağzını kapat demeniz.Beni benden alan dereiçi kahvaltınız. Düşünsenize ayaklarınızın altından yüzyıllarca akan deresuyu kaç kere buna tanık olmuştur.Lüks tüketim çılgınlığı yurdum insanını bu kadar ezip geçerken.Bir dilim domates bir dilim peynirden alınan zevki kim alabilir.Çocuklar gibi şen olmak sizin hakkınız.Kayaların arkasında mayo giymek gençliğime götürdü beni pervasız olduğumuz zamanlara.Her ne kadar artık yapamasakta yapanları okuyunca haz almak ne hoş bir duygu.Takdir ediyorum sizi ve imreniyorum.Yürü arkadalım ve yaz bunları.Gelecek nesiller okusun ve mutluluğun nerede olduğunu anlayan bir klavuzname olsun yazdıkların.Saygılarımla...

    YanıtlaSil
  97. Gülşah Topcu28 Eylül 2018 08:18

    Güzel anlatımınız, doğa sevginiz ve duyarlılığınız tebrikler.Mutlu ve sağlıklı kalın.

    YanıtlaSil
  98. Serdar Köstence28 Eylül 2018 09:55

    Samimi bir şekilde duygularınızı ifade etmişsiniz.Buda okumayı zevkli hale getiriyor.Ama ben incirlerin içindeki misafir olayında takılı kaldım ��.Harikasınız

    YanıtlaSil
  99. Mehmet Emin Çanık bey, yazımın her satırından ne kadar güzel çıkarımlar yapmışsınız. Sizlere hem bunun için hemde takdir ve destekleyici yorumunuz için çok teşekkür ederim. Saygılar bizden. Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  100. Gülşah Topcu hanım, güzel yorumunuza çok teşekkür ediyorum. Lütfen sizde mutlu ve takipte kalın.

    YanıtlaSil
  101. Serdar Köstence bey, Harika olan sizlerin yorumları. İncir konusuna gelince; hem bu mevsimde dalında olacak hem numunelik birkaç tane kalacak, eh! doğal olarak içinde de kurtçuk olacak tabiki...

    YanıtlaSil
  102. Doğan Emre Aydın28 Eylül 2018 13:21

    Okumaya başlayınca insan kaptırıp gidiyor.Nasıl başladı nasıl bitti anlayamadım.Aklımda hasan, emine,incir ,sutüven, dere,pazar ve sizin ve eşinizin o mutluluk veren gülümsemeleri kaldı.Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  103. Doğan Emre Aydın bey, beğeniniz için ben teşekkür ederim. Gününüz mutlu geçsin. Takipte ve esen kalın.

    YanıtlaSil
  104. Fırat Osmanlı29 Eylül 2018 11:39

    Blog yazılarınız etkileyici bunu kabul etmek gerek ayrıca tüm yoeum yapan arkadaşlara geri dönme nezaketi buda başka bir olumlu davranış.Bu blog tutar .Tebrik ederim

    YanıtlaSil
  105. Vuslat Canetli29 Eylül 2018 11:43

    Bu anlatım ile sizden çevre kirliliği orman katliamı yurdum insanının duyarsızlığı temalı bir yazı istesem.Mükemmel bir diliniz ve kaleminiz var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vuslat Canetli hanım, konu başlığını kaydediyorum. İlk fırsatta seve seve yazarım. Beğeninize çok teşekkür ederim.

      Sil
  106. Fırat Osmanlı bey, blogumu beğenmeniz ve güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  107. Ali Kemal Soydemir26 Ekim 2018 10:50

    Hanımefendiyi bu asil davranışından dolayı kutluyor.Sevgi ve saygınızın bir ömür boyu olmasını dilerken gelecek nesillere örnek teşkil etmesini umuyorum.Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali Kemal Soydemir bey, takdir ve güzel temenniniz için eşim ile birlikte çok teşekkür eder, saygılarımızı sunarız...

      Sil
  108. Bir baş yazı tadında .Çok beğendim.Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahmut Anka bey, gurur verici yorumunuza çok teşekkür ederim. Saygılar bizden...

      Sil
  109. Vay be dedim kaldı mı bu zamanda böyle bir kadın ve sevgi.Harikasınız ikinizde.Bayıldım aranızdaki sevgiye dayanışmaya.Hiç değişmeyin kalın böyle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Melike Açar hanım, çok teşekkür ederiz... Sizde takipte ve esen kalın.

      Sil
  110. Çok çok çok beğendim.Afacan çocuk ruhunuz ortaya çıkmış

    YanıtlaSil
  111. Şinasi Kurt bey, beğeninize çok teşekkür ederiz. Evet o gün yaramaz çocuklar gibiydik...

    YanıtlaSil
  112. Eşinizle olan iletişiminize ve bağlılığınıza bayıldım.Mutluluğunuz daim olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kumru Saatçi hanım, çok teşekkür ederiz...

      Sil