İzleyiciler

20 Şubat 2019 Çarşamba

AT KAYASI TIRMANIŞI (17.02.2019)


AT KAYASI TIRMANIŞI (17.02.2019)

Nihayet buluşma vakti geldi... Onu ilk Kumluca'dan Eybek Baba'ya tırmanırken görmüştüm. Görmüştüm de bir daha unutamamıştım. İnsan gönlünü bir kayalığa kaptırır mı! Kaptırır arkadaş! Hemde öyle bir kaptırır ki bazen onu düşünmekten uykuları bile kaçar. Adını duyunca sevince boğulur heyecandan ne yapacağını bilemez. İşte bu hafta duydumki Balıkesir'den "İda Dağcılık Kulübü" At Kayasına tırmanacakmış. Tahmin edin bu haberle ne hale geldiğimi. Sevinçten deliye dönüyorum. Evet, işte nihayet buluşma vakti gelmişti. Kar kış demeden, "eşek ölmeden" gidecektik... ( "Ölme eşşeğim ölme" 22.01.2019 tarihli yazıma bakınız).


İNSAN DAHA NE İSTERKİ...
17.02.2019
Bugün arkadaşlarım Balıkesir'den gelecek ve Edremit'te buluşacağız. Bu nedenle sabah çokta erken kalkmıyorum. Ama mutfaktan gelen seslere ve kokulara bakılırsa Hazan hanım çoktann kalkmış bile. Müsaade ederseniz detaylara hiç girmeyelim. Sadece şunu bilin yeter. Mis gibi bir kahvaltı, üzerine karşılıklı birer Türk kahvesi ve güler yüzle uğurlama. İnsan daha ne ister ki...


Saatler 08;35'i gösterirken, geliyorum Edremit'e. Arkadaşlarımı henüz kahvaltı yaparken buluyorum. Bende oturuyorum, sohbet ediyoruz biraz. Ama çok sürmüyor kalkıyoruz. Biniyoruz aracımıza, vuruyoruz Hanlar yoluna. Araçta tam 15 kişiyiz. Hepsini yeni tanıyorum. Ama yabancılık çekmiyorum, hemen alıveriyorlar beni içlerine... Konuşuyoruz, kırk yıllık dost gibi her biri ile...



Saat 09;10. Kumluca'ya geliyor, Orman İlk Müdahale İstasyonunun önünde iniyoruz araçtan. Buradan başlayacağız yürüyüşe. Herkes malzemelerini kontrol ediyor, tozluklarını giyiyor ve kuşanıyor sırt çantasını... Rehberimiz İda Dağcılık Kulübünden Seyfi bey. Düşüyoruz ardı sıra, kızılçamlar içinden patika yollara...





GELMEYİN...
Hava eldiven giyecek kadar, oldukça soğuk ama güneşin ışıltısı ile yüreklerimiz sıcacık. Daha ormana adım atar atmaz, bizi selamlayan cıvıl cıvıl kuş sesleri ve de derelerin şırıltılı ahenkli sesleri ile unutuyoruz soğuk havayı. Yürüyoruz hızlı adımlarla, ormanın derinliklerine doğru. Ve günün ilk sürprizi ile karşılaşıyoruz. Karşımızda boylu boyunca devrilerek yolumuzu kesen bir ağaç duruyor. Çok genç değil ama çok yaşlıda değil. Son bir kaç gündür, şiddetli rüzgarlar vardı. Demek ki dayanamamış bırakıvermişti kendini, doğduğu büyüdüğü topraklara. Ama benim için ilginç olanı, ağacın devrilmesi vs değildi. Yaşamak kadar ölmek... Bu doğanın değişmez bir kanunu idi. Asıl bana ilginç gelen şey, ne zaman bir yerde devrilmiş ağaç görsem, o ağacın mutlaka yolu kapatacak şekilde devrilmiş olmasıydı. Bu acaba doğanın kıymetini bilmeyenlere dur demenin, direnmenin ve gelmeyin demenin bir mesajımıydı... Kimbilir!..

Kimimiz yanından, kimimiz altından eline koluna dokunarak, sevgi ile geçiyoruz... Biz onu biliyoruz, o da bizi...



Muhteşem bir manzaranın içinde yürümeye devam ediyoruz. Kahverengi olan yolumuz yavaş yavaş beyaza dönmeye başlıyor. Sağımızda karla kaplı kayaların arasından dereler kendi halinde akıyor. Halbuki daha bir ay önce daha coşkundu, şimdi ise daha bir sakin. Ama telaşa gerek yok, daha karlar eriyecek, eriyip dereleri çağlayanları coşturacak...



Yürüdükçe toprak yol tamamen karlı yola dönüyor. Artık biliyorsunuz kar olunca, hiçbir şey gizli kalmıyor. Yani ormanda kim nereye gitmiş, kim ne yapmış her şeyden haberdar oluyorsunuz. İşte bakın yine domuzlar dere tarafından gelip, şu yamaçtan yukarı doğru gitmişler...

Şu anda yürüdüğümüz yolda hayvanlardan ve bizden başka hiç bir iz yok. Bu bölgeye en son dört gün önce kar yağmıştı. Sabahın soğukluğu ile kar oldukça sertleşmiş durumda. Attığımız her adımdaki kırrt, kırrt seslerinden başka bişey duymuyoruz şu an. Yürüdüğümüz yolun güzelliğini tarif etmek çok zor...


Her zamanki gibi beyaz yollar, masmavi gökyüzü ile yeşil ve kızılın büyüsü insanı kendinden alıyor. Bence bu çerçeveletilecek kadar muhteşem bir tablo. Ve düşünün bu tablonun içinde olan sizsiniz...



TEĞET GEÇİLEN YOL...
Yürüyüşe başladıktan yaklaşık bir saat sonra, Eybek Kule'ye giderken, hep boynumu bükerek baktığım At Kayası yol ayrımına geliyoruz. Burada heyecanlandığımı hissediyorum. Kaç defa teğet geçmiştim bu yolu. İşte şimdi bu yoldayım ve bu yol sevgiliye, At Kayasına giden yoldu...
Adımlarımı hızlandırdığımın farkında değilim, biranda kendimi en önde, Seyfi beyin yanında buluyorum. İyide oluyor. Uzun uzun konuşuyoruz. Konuşulan konular tahmin edeceğiniz gibi hep dağlar ve de ormanlar...



AYAK İZLERİMİZ...
Tekrar gerilerde kalıyorum. Bizlerle aynı yolu paylaşan domuzların ayak izlerine karışıyor ayak izlerimiz... Onları, onların evinde olduğumuzu düşünüyorum... Yürüdüğüm yolun, ormanın, kızılın, yeşilin ve de güneşin tadını çıkarmaya çalışıyorum... Mutlu olduğumu, iyiki burada olduğumu düşünüyorum...


İşte göründü. Boylu poslu Kızıl Çamların üzerinden arzı endam ediyor. Bugün karbeyaz elbisesini giymiş, öyle edalı ve de işveli. Çağırıyor sabırsızca bizi yanına...






BİTMEYEN YOLLAR...
Önce yeşil çamlar arasından içimizi ısıtan turuncu renkli meşelerin içinden, sonra yapraksız çınarların altından, derelerden, kaya duvarların yanından kıvrıla kıvrıla, karlı yollara izlerimizi bırakarak yürüyoruz. Bitmiyor yollar... At Kayası 2,5 km levhasına kadar geliyoruz...



Durmak yok, ilerliyoruz ve yaklaşık 100 metre sonra yoldan ayrılıp sağımızdan dik bir patika yola vuruyoruz. Devasa Kızılçamlar gözümüzü alıyor. Ve sonrasında harika konumu ile bir Çoban Sayası'nın yanıbaşında buluyoruz kendimizi... Burası yazın muhteşem olmalı, hatta şimdi bile öyle... Bu arada diğer, yani Körfez Doğa Sporları Gurubu'ndaki arkadaşlarımın dün geceyi buna benzer bir kulübede geçirdiklerini söylemeliyim... Harika bir gece geçirdiklerini eminim. Hepisine selam olsun buradan...




Hiç oyalanmıyoruz, ine çıka başka sayaların yanından bir düzlüğe çıkıyoruz...



Saat 11;30. Yapraklarını dökmüş pelit ağaçları ile iç içe bir kaç yüksek çam ağacının dibindeki kayaların üzerine oturuyoruz. Sisler içindeki Edremit körfezi ayaklarımızın altında, 10 dakika nefeslenme ve atıştırma molası veriyoruz...





DÜŞMEYENİMİZ Mİ VARDI SANKİ...
At Kayası. İşte tüm çıplaklığı ile tam karşımızda duruyor artık. Gitmeye kavuşmaya hazırız... Ayaklanıyor, karşımızdaki yamaca, ağaçların arasına doğru yürümeye başlıyoruz. Artık bundan sonra hep tırmanış var. Bastığımız yer kar ve ne kadar derinlikte olduğunu ise kestirmek mümkün değil. Bazen dize kadar bazen bel hizasına kadar bata çıka ilerliyoruz. En önden yürüyen öncülerin ayak izleri ile arkadan gelenler büyük bir kolaylık yaşasalarda, yinede bir öndeki ize basacağım diye büyük bir gayret gösteriliyordu. Bütün bunlara rağmen, hemen herkes düşe kalka yürüyordu. Hele bazı arkadaşlarımız düşmeyi alışkanlık haline getirmiş, durmadan düşüp kalkıyordu. Düşmeyenimiz mi vardı sanki. Olsun hepsi yumuşak düşüşlerdi bunların... Zaten yürüdüğümüz yer düz yol değil ki. Bence düşmeyeni ayıplamak gerekirdi, aslında. Bir yamacın yüzünde belli belirsiz bir patikada yürüyoruz. Ve karın altında ne var ne yok bilmeden, ayağımız nereye denk gelirse oraya atıyoruz adımlarımızı...



 
Neyse konuyu dağıtmayalım... Yol yok, iz yok. Öncü nereye basarsa, nereden giderse onu takip ediyoruz. Bazı arkadaşlarımız her ne kadar acı çekse de çevremizdeki güzelliklerin farkında olmak, son derece mutluluk vericiydi... Kimi zaman çamlar altında, kimi zaman kızıla dönmüş yapraklarıyla pelitler arasında, karlara bata çıka yürüdüğünüzü bir düşünün. Sizlere belki garip gelecek ama benim için düşler aleminde gezinti gibiydi. Şöyle bir bakıyorumda, bugün kar olmasaydı eğer, çok dik olan bu yamacın ne tadı nede tuzu olmazdı diye düşünüyorum. Umarım yaz mevsiminde de buraya gelir, mukayese etme imkanı bulurum...


Zannetmeyin ki bu beyaz düşler alemi, bize At Kayasını unutturdu. Aksine attığımız her adımda onu aklımızdan hiç çıkarmadık, her zorlanmamızda başımızı ona çevirip, ondan güç aldık. Zaman zaman durup hem nefeslendik, hemde onu seyre daldık . Ama bu nefeslenmeler asla bir kaç dakikayı geçmedi. Çünkü acelemiz, bekleyenimiz vardı...



Adım adım, beyaz karlara bata çıka tırmanıyor, yaklaşıyoruz ona doğru. Elimizi uzatsak dokunacağız. Benim için heyecan dorukta. Artık çok az kalmıştı kavuşmaya. İçimden neler geçiyor, bir bilseniz...



KARAR ZAMANI...
Saat 13;30. Birden bire duruyor rehberimiz, bizde duruyoruz. Aralarında büyük boşluklar olan kayalık bir bölgeye geliyoruz. Yürümek tehlikeli bir hâl alıyor. Kar derinliğini hesaplayamıyor attığımız adımlar ile bacağımızın biri, birden bire diz boyu bir çukura düşüyor veya ayağımız yumuşamış karda kayıp duruyordu. Bir yerimizi kırmak işten bile değil yani... Güneşle birlikte iyice erimeye-yumuşamaya başlayan kar, iyice kayganlaşmaya başlıyor. Maalesef şu ana kadar gönlümüzü hoş tutan beyaz kar artık ilerlememize engel oluyordu. Bu şekilde kayalık bölgede yürüyerek tırmanmamız mümkün değildi... Rehberimiz ve kulüp yöneticileri için karar zamanı...


Ve...
Zirveye çıkmayacağız, çıkamayacağız...
Üzülüyorum. Aslında üzülmek de neymiş, kahroluyorum... Elimi uzatsam dokunacağım, ben diyeyim 100, siz deyin 150 metre ya var, ya yok... Ama işte doğa böyle bir şey. Doğa ana istemezse hiçbir şey olmaz...

Aslında alınan karar çok doğru ve yerinde bir karar. Bende olsam aynı kararı alırdım. Ama işte benimkisi de gönül acısı... Buralara kadar gel ve zirveye çıkamadan, ona dokunamadan geri dön... Var bu işte bir durum...




YAR YAR AMAN...
Oturuyoruz bir süre burada. Daha doğrusu oturuyorlar. Ben sürekli ayaktayım. Gözlerim hep At Kayası'nda. Başı dumanlı ama görüyorum, oda üzgün... "Üzülme" diyorum, üzülme. "En kısa sürede yine geleceğim" diyorum, "Söz"diyorum... Dönüyorum arkamı, iniyorum arkadaşlarımın yanına. Kimisini bişeyler atıştırırken, kimisini sıcak bişeyler içerken görüyorum...



Rehberimizin ikazı ile kalkıyor, toplu fotoğraf çekimi sonrası, koyuluyoruz yola...
Bir daha dönüp arkama bakmak istemiyorum... Dudaklarımda Yesari Asım Arsoy'un;
"...
Yar yar aman, yar yar aman
Yar yüreğim oldu keman
Kavuşmamız yar ne zaman
Yar ne zaman yar ne zaman..." şarkısı, karlı patikalara vuruyorum kendimi...



Yine tek sıra halinde yürüyoruz. Çıplak Pelit ağaçlarının içindeyiz. Solumuzda sisler içinde eşsiz Edremit körfezi, bir kez daha gözlerimizin önüne seriliyor... Evet, buraya açık havada ve yazın, mutlaka bir kez daha gelmeliyiz...








Çıplak Pelit ağaçlarının arasından çıkıyor, Kızılçamların arasına dalıyoruz. Muhteşem bir patikadayız. Karlar içinde düşe kalka, yolumuza çıkan minik derelerden atlaya zıplaya, sürekli bir iniş içindeyiz. Hepimiz neşeli ve mutluyuz... Soğuk suları ile gürül gürül akan çeşmelerden hararetimizi söndürüyor, karşımıza çıkan Kardelenler ile keyifleniyoruz...






VALLAHİ PES...
Ama keyif buraya kadarmış. Yahu ne olmuş buraya... Sanki orman birden bire bitmiş, çırılçıplak bir yere gelmiştik. Katliam var yine. Bakıyorum kesilen ağaçların gövdelerine yaşlı genç demeden, top yekün kesmişler. Pardon, özür diliyorum. Şu ortalarda yanlız başına bırakılan üç beş ağacı saymazsak eğer. Şu canları bağışlanan ağaçlara da bakın hele. Yahu dalgamı geçiyor bunlar. Yada iş bilmezlere mi iş yaptırılıyor... Ölüm kalım mücadelesi veren, Bayrak Formundaki üç beş ağaç.. Vallahi pes diyorum...

Küçücük bir Kardelen'le keyiflenen gönlümüz, büyük bir orman katliamı ile kederleniyor... Çaresiz söylene söylene yürüyoruz. Ben ormanlarda ki büyük çaplı ağaç kesimlerinin mantığını ve eğer varsa ki faydasını bir türlü çözemedim... Bu hafta Orman İşletme Müdürlüğüne giderek, mutlaka ehil ağızlardan bu kesimlerle ilgili bilgi almaya çalışacağımdan emin olabilirsiniz...






KIŞ BİTTİ, YAŞASIN BAHAR...
İndikçe hava iyice ısınıyor. Hava ısındıkça karlı yollar önce çamura, sonra toprak yola dönüyor... Artık kış mevsiminden çıkıyor, bahar mevsimine geçiyoruz... Kızılçamların yeşili güneşte daha bir başka parlıyor, kuşlar cıvıltılı sesleri ile kulaklarımızı tekrar okşuyor, yolumuza çıkan minik dereler gönlümüzü tekrar coşturuyor...
Kıvrıla kıvrıla toprak yollardan yürüyor, köpek sesleri ile köye yaklaştığımızı anlıyoruz. Köpekler bizim için pek dost canlısı olmasalarda, onlarada hak vermek gerek. Öyle ya! Yemeğini yediği sahibini, koruması gerek...







YAŞYER KÖYÜ...
Saat 16;15. Önce yeşillkler içinde görüyoruz Yaşyer köyünü, sonra çok sürmüyor giriyoruz sokaklarına. İlk dikkatimi çeken sokakların parke taşla kaplı olduğu, sonra köyün ortak kullanımındaki ekmek fırını. Daha önceleride bir kaç kez söyledim buraların köylerine köy demeye bin şahit ister. Mesela bir köyde bu kadar arabayı ilk kez görüyorum. Neredeyse sokaklarda park yeri yok. Evler modern betonarme... Sözün kısası buraların köyleri köylükten çıkmış kardeşim...
Geliyoruz köy meydanındaki kahvehaneye. Kimisi sıcak çay, kimisi maden suyu bastırmaya çalışıyor günün yorgunluğunu...



 
YOLA ÇIKMADAN ÖNCE...
Yemek yeme zamanı. Bunun için köyün çıkışındaki çeşme başına gidilecek. Toparlanıyor biniyoruz araçlara... Geliyor iniyoruz ,çeşme başında...Hemen ateş yakılıyor, kimisi sucuğunu kimisi köftesini koyuyor ızgaranın üstüne. Kimisi ise sandviç ile açlığını giderip çay ile keyifleniyor. Kim ne yerse yesin herkesin keyfi de sohbetide yerinde. Mutluyuz...



Dostlarımızın bana göre yolları uzun. Yenildi içildi. Artık gitme zamanı. Biz köyden ayrılmaya hazırlanırken, köye dönenler var. Bir çoban köpeği arkasına takmış koyun sürüsünü, köye görütürüyor. Çoban ise arkada aheste aheste, birazda yorgun ama yinede bize gülümseyerek yanımızdan geçiyor. Nihayetinde burası bir köy ve işte biz bunları görmek istiyoruz. Bizi mutlu eden güzel değerlerimiz, çocukluğumuz... Bakın bir başka güzel manzara daha. Akşam iş dönüşü olsa gerek. Bir at arabası bize doğru geliyor. Üzerindeki yaşlı sürücü, güleç yüzü ile bizi selamlayıp durmaksızın köye doğru devam ediyor... İşte bizim için tam bir şölen oluyor bu. Mutluluğumuz perçinlenmiş olarak, kalkıyor düşüyoruz yollara. Edremit'e geliyoruz. Araçtan inmeden önce vedalaşıyoruz iyi temennilerle, bir daha görüşmek üzere... Onlar Balıkesir'e ben evime...



SON SÖZ...
Bugün o gündü. Aylardır içimi kor olmuş ateş gibi dağlayan At Kayasına kavuşma, tırmanma günüydü... Tırmanıştan günler öncesinden heyecan sarmıştı ruhumu. Mutluydum... Buraya Balıkesir'den kilometrelerce yol tepip gelecek olan İda Dağcılık ve Arama Kurtarma İhtisas Kulübü ile birlikte gidecektim... Yeni insanlarla tanışmakta ayrı bir heyecandı benim için. Ama hiç endişem yoktu. Çünkü ortak paydamız "doğa sevgisi" idi... Yani hepimiz üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri düşünüyor, savunuyor ve seviyorduk. Yani tek derdimiz doğa'ydı. Emin olun dostlarım doğa ile birlikte olunca ne gam kalıyor ne kasevet. Dünya yansa umrunda olmuyor insanın... Tabi bu son cümle, çok iddialı oldu sanırım. Biraz eleştiriye açık gibi. Ama olsun. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Şu anda ne düşünüyorsam onu yazıyorum. O kadar...Çünkü üzgünüm. Evet, üzgünüm. Hemde çok... At Kayası ile yine kavuşamadık... Ama olsun. Sizlerde şahitsiniz ki kar kış demeden denedim. Ona ulaşmaya çalıştım. Ama olmadı işte... Olmadı...

Bugün çok zor ama benim için çok anlamlı ve heyecanlı bir yürüyüş oldu. Bata çıka, düşe kalka tam 17 km yürüdük. At Kayası ile kavuşmak başka bahara da kalmış olsa, çok güzel insanlar tanıdım, harika bir gün geçirdim. At Kayasına çıkamadığım için üzüldüm mü? Evet, üzüldüm. Ama günün tamamına bakarsanız çook mutlu oldum. Bunun için başta rehberimiz Seyfi ve artçımız Sarper beye, sohbetleri ve dostane yaklaşımları ile Savcı, Verdi, Çetin, Rıdvan, Adil bey ile Ayşenur hanım ve diğer tüm yürüyüş arkadaşlarıma çook teşekkürlerimi sunuyorum...

Her mevsimde ve defalarca yürümeye değecek kadar ruhu ve albenisi olan bu yolu değerlendirme puanım; 10/9

Not: Bu yazıda kullanılan toplam 80 adet fotoğraftan, 48. fotoğraf Sarper Kuş'a ait çekim olup, diğer çekimlerin tamamı bana aittir.

Murat Turan - Akçay 2019






114 yorum:

  1. Ve Efsane geri döndü .İlk resmi mi aldım. Eline sağlık kardeşim yine her zamanki farkını ortaya koydun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serdar Özel bey, istediğinz fotoğrafı alabilirsiniz. Harika yorumunuz için çook teşekkür ederim...

      Sil
  2. Ergun Aydınlı20 Şubat 2019 08:17

    Bir paylaşımda hem baharı hem de kışı aynı anda yaşamak anlatılmaz bir duygu. Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ergun Aydınlı bey, aynı günde iki mevsim gerçekten anlatılmaz bir his. Beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  3. Kerem Açıkgöz20 Şubat 2019 08:22

    Murat abi boşuna dememişler Allah'ın hakkı 3 tür diye.Üçüncüde birlikte zirveyi göreceğiz.Bu kadar sevgi içerikli cümlelerden sonra yengem seni sağ bırakırsa. Bu Ne Sevgi Ah Bu Ne Izdırap diyorum, kim bilir belki yazın birlikte tırmanırız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kerem Açıkgöz kardeşim, anlaşılan buraya yazın belkide seninle çıkacağız... Hazan yengen konusunda merak etme, o benim dağlara sevdamı çoktan kabullendi... Sağlıcakla, mutlu kalman dileğiyle bu güzel yorum için çok teşekkür ederim...

      Sil
  4. Oktay Şenocak20 Şubat 2019 08:26

    Murat bey umarım at kayası kavuşma sözü Verdiğinizi anlamıştır ve biz o kavuşma anını yine bu güzellikteki bir yazıyla okur ve mutlu oluruz. Elinize sağlık tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oktay Şenocak bey, eminim ki At Kayası verilen sözü anlamıştır. Ve sizde emin olun ki bende en kısa zamanda bu sözümü tutacağım... Gelecek paylaşımlarda da birlikte olmak dileğiyle, bu güzel yorumlarınız için çook teşekkürler...

      Sil
  5. Paylaşımınız için teşekkür ediyorum her gün gelip bakıyordum yeni bir yazınız var mı diye. Ellerinize sağlık .Yalnız bir şey soracağım Hazan hanımın fincanları nereden ne kadar zarif ne kadar güzel mümkünse öğrenebilir miyim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevilay Teke hanım, öncelikle ilginize ve güzel yorumlarınıza çook teşekkür ediyorum... Hazan hanımın Türk kahvesine özel bir ilgisi vardır. Bu nedenle içilecek fincanları da özenle seçer. Yorumunuzu Hazan hanıma da okudum ve dedim ki; buyur bu yorumu sen cevapla. Önce şaşırdı sonra dedi ki; önce Sevilay hanıma çokca sevgi ve selamlarımı ilet. Ve fincanların Bernardo'nunun birbirini çok sevenler için üretilmiş "Aşk-ı Rumi" serisinden bir parça olduğunu söyle, dedi...

      Sil
  6. Ağaç kesimi doğanın katledilmesidir bunun başka bir açıklaması yok kardeşim saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selim Hızal bey, ağaç kesimleri konusunda tamamen sizinle aynı düşüncedeyim... Destekleyen yorumunuz için çok teşekkürler...

      Sil
  7. Süleyman Karık20 Şubat 2019 08:47

    Murat kardeşim eşinin hayır duası ile güler yüzü ile yola çıkan evine sağ salim döner.Yazida beni en çok devrilen ağacın biz insanlara verdiği kısım etkiledi anladım ne demek istediğini ve sonuna kadar katılmamak elde değil.Basarilar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süleyman Karık bey, evden güler yüz ile çıkınca insan koşa koşa dönüyor nihayetinde... Devrilen ağaç konusu ise gerçekten benide çok etkiledi. Onun için mizansenle konuyu işledim. Beğeninize ve güzel yorumlarınızla desteğinize çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  8. Atakan Özgür20 Şubat 2019 08:51

    Murat bey ortak payda doğa sevgisi olunca yürüdüğünüz her insan dost olur diye düşünüyorum.O dostlara selam olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Atakan Özgür bey, dostluklarda ortak düşünceler, hedefler çok önemli. Öyle oluncada hemen kaynaşıyorsunuz. Selamınızı aldım ve ilettim. Bu güzel yorum için çok teşekkür ediyorum...

      Sil
  9. Vuslat Canetli20 Şubat 2019 08:55

    Fotograflar, yazı, siz ,eşiniz yine mükemmelsiniz.O karları görünce bile üşüme hali başlıyor bende ama yanınızda yolculuk etmekte keyif veriyor .Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vuslat Canetli hanım, yorumlarınız onur veriyor, sağolun varolun. Mükemmel olan beni teşvik eden, destekleyen sizlersiniz. Daima ayak izlerimde olmanız dileğiyle mutlu ve esen kalın...

      Sil
  10. Gülçin Aydın20 Şubat 2019 08:57

    Murat bey bu sefer yine dağlardayız.Doganin o huzur veren kalbine yolculuk yapıyoruz.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülçin Aydın hanım, çook teşekkürler. Geçen hafta şehirde, bu hafta dağlarda idik. Önümüzdeki hafta bambaşka bir dünyada buluşmak üzere mutlu ve esen kalın...

      Sil
  11. Nefis bir anlatım.Harikaa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatma Arslan hanım, çook teşekkürler...Sağolun varolun...

      Sil
  12. "Yaşamak kadar ölmek... Bu doğanın değişmez bir kanunu idi. Asıl bana ilginç gelen şey, ne zaman bir yerde devrilmiş ağaç görsem, o ağacın mutlaka yolu kapatacak şekilde devrilmiş olmasıydı. Bu acaba doğanın kıymetini bilmeyenlere dur demenin, direnmenin ve gelmeyin demenin bir mesajımıydı... Kimbilir!.."
    Saygıyla alnından öpüyorum kardeşim bu cümlelerden sonra söylenecek söz yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baki Başkent bey, güzel ve onur veren bu yorumunuz için çook teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum... Hoşça ve esen kalmanız dileğiyle...

      Sil
  13. İnsanın borçlu ve sorumlu olduğu doğaya attığı kazıklardan yalnızca biridir agac kesilmesi.Çok üzüldüm arkadaşım. Duyarlılığın için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saffet Alkoç bey, bende sizin duyarlılığınız için teşekkür ederim. Sağolun varolun...

      Sil
  14. Murat bey aslında ağaç kesmek değildir kötü olan, çok fazla ağaç kesmek, gereksiz ağaç kesmek vsdir, sonuçta ağacında kesilmesi lazım bu yüzyıllardır süregelen bir şey, insanlar ev yapmak için, gemi yapmak için vs kesiyorlardı, şimdide aynı şeyler ev için, en önemlisi kağıt için, yakacak olarak, masaymış vs eşyalar için kesilmesi lazım ama bunu uygun bir şekilde yapmak lazım devletin kontrolünde kesilen ağaçların yerine aynı sayıda ağacın geri dikilmesi mesela, o arazideki ağaçları kesipte binalar yapılıyorsa vs buna karşıyım ama ihtiyaç için kesilip yerine yenisi dikiliyorsa buna karşı değilim ben.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asil Can bey, öncelikle düşüncelerinize saygı duyduğumu belirtmeliyim. Ama benim kastettiğim ve üzüldüğüm onlarca hektarlık ormanın yok edilmesi değildi sadece. Oradaki karacaların, kurtların, domuzların ve hatta uçan kuşların yaşam alanlarınında yok edilmesiydi beni üzen. Ekolojik dengenin bozulmasıydı beni üzen. Yoksa insanların menfaatleri doğrultusunda kullanılacak miktarlarda, seyreltilerek yapılacak kesimlere bir sözümüz olamaz elbette. Dikkat ettiyseniz bırakılan ağaçların çoğu bayrak formunda. Yani belliki belli yönde gelen şiddetli rüzgar akımları var bu bölgede. Ee siz böyle bir alanda topyekün kesim yaparsanız eğer, kesime sınır diğer ormanlık alanlar olumsuz yönde etkilenmez mi acaba. Ormanların yok edilmesi ile ısı, nem yağış miktarınında etkilendiği bir gerçek. İşte bütün bunlar hesap edilmeli ve bu işler ehil insanlara yaptırılmalıdır diye düşünüyorum. Bilmem!.. Çok iddialı değilim, ağaç kesimlerinin nasıl yapılması gerektiği konusunda. Belki de doğaya olan sevgimden ötürü bir tek ağacın bile kesilmesini istemiyorum... Hepsi bu. Ülkemiz için hayırlısı ne ise onun olması temennisiyle sizlere mutlu ve güzel günler dilerim...

      Sil
  15. Yiğit Zekı Kılınç20 Şubat 2019 11:15

    Çok degil 1_ 2 ay sonra o zirvede bayrak sallarsınız ben inanıyorum sevgiliye kavuşursunuz .Paylaşım fevkalade

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yiğit Zeki Kılınç bey, güzel temmninize çook teşekkür ediyorum. Umarın söylediğimiz gibi en kısa sürede At Kayası'na çıkarında bayrağımızı da sallarız....

      Sil
  16. Murat Bey harika bir yazı olmuş. Bir yürüyüş ancak bu kadar güzel anlatilabilirdi.
    Bu vesileyle sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
    Başka bir etkinlikte görüşmek üzere sağlıcakla kalın. Selamlar sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adil Tosuner bey, bende sizleri tanıdığıma ve karlı patikalarda yan yana ard arda yürüdüğüme çok memnun oldum. Güzel yorumunuz için sağolun varolun. Saygılar bizden...

      Sil
  17. Doğu Alıngaç20 Şubat 2019 12:06

    Her ne sebeple olursa olsun ağaç kesimine karşıyım.Atalarimizin en büyük mirasıdır ormanlar.doga sevgisi içinde olan herkeste karşıdır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  18. Doğu Alıngaç bey, sizinle aynı düşüncede olduğumu bilmelisiniz. Bu güzel yorum ve desteğiniz için çook teşekkürler...

    YanıtlaSil
  19. Hayvanların yuvası olan ormanları kesmek kimin haddine.Bu vesile ile anlaşıldıki en vahşi hatvan yine insan .Özür dilerim birz sert bir cümle oldu ama insanın diye geçinenler anlamı bunu artık.Ben hiç bir domuzun yada ayının evimize gelip takip yıktığını duymadım.Saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yağmur Aksu hanım,sanırım sizi çok iyi anlıyorum. Yorumlarınızla vermiş olduğunuz destek için çok teşekkür eder, mutlu günler dilerim...

      Sil
  20. Murat Bey ben de fincanları çok beğendim mutlaka alacağım kısmet olur Trabzon'a gelirseniz karşılıklı olarak kahve içeriz Bu arada paylaşımınız her zamanki güzelliğin de tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sare Deniz hanım, biz kahve içmeyi çok severiz. Artık bu yaz Trabzon'a gelmek şart oldu... Güzel yorumlarınız ve nazik davetiniz için çook teşekkür eder, mutlu günlerin sizin olmasını dilerim...

      Sil
  21. Alihan Saygılı20 Şubat 2019 12:31

    Yine enfes bir anlatım yine muhteşem bir dua Harikasın arkadaşım seni takipten asla vazgeçmem

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alihan Saygılı bey, onur ve moral veren yorumlarınıza çook teşekkür ediyorum. Sağolun varolun, Umarım daha nice gezi ve yazılarda birlikte oluruz...

      Sil
  22. Yıldırım Bakır20 Şubat 2019 12:32

    Tebrik ederim Doğa dostu olmak insan olmanın en büyük erdemidir diye düşünüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldırım Bakır bey, anlamlı güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Tamamen aynı düşüncedeyim...

      Sil
  23. Durmuş Gökçen20 Şubat 2019 12:34

    Murat kardeşim ağacın yola devrilip evime girme gelme bana zarar vereceksin düşüncesini dile getirmeniz beni derinden etkiledi yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Durmuş Gökçen bey, Beğeninize çok teşekkür ederim. Emin olun ağacın yola devrildiğini gördüğümde aynen yazıda belirttiğim gibi hissettim ve bende çok etkilendim...

      Sil
  24. Adnan Polat kaysan20 Şubat 2019 12:36

    Her zaman söyleyeceğim bir cümle var okumuş olduğum bloggerlardan farklısınız sadece gördüklerinizi değil hissettiklerinizi de anlatmanız size eşlik etmemizi sağlıyor tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adnan Polat Kaysan bey, beni okuduğunuz blogger'lardan farklı bir konuma koymanıza, beğenmenize çook teşekkür ederim. Daha nice gezilerde bana eşlik etmeniz dileğiyle, esen kalın...

      Sil
  25. Yağız Zeki Kılınç20 Şubat 2019 12:38

    Murat bey kardeşime okutturdum blogunuzu abi neden daha önce okumadım diye hayıflandı. aile boyu takipteyiz sizi ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yağız Zeki Kılınç bey,evet kardeşinizin yorumunu gördüm. Çok sevindim. Takip ve beğeniniz için ailenize sonsuz teşekkürlerimi sunar, esenlikler dilerim...

      Sil
  26. Hasan Hüseyin Çelik20 Şubat 2019 12:39

    Örnek gösterilecek bir insansınız tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan Hüseyin Çelik bey, onur verici yorumunuza çook teşekkür ederim. Sağolun varolun...

      Sil
  27. Murat Bey blogunuzu daki paylaşımları okumaya başlamadan evvel Niye bir çay ya bir kahve alıyorum bilemiyorum oldukça Keyif veren duygulara hitap eden insanı alıp götüren bir diliniz var Çok teşekkür ederim kendi adıma

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahar Soylu hanım, yazılarımı keyifle okumanız, okumaya başlamadan önce çayı kahveyi buna ortak etmeniz ne büyük bir mutluluk. Asıl bunun için ben size çook teşekkür ediyorum... Her daim keyfinizin yerinde olması dileğiyle...

      Sil
  28. Songül Aslı Derman20 Şubat 2019 12:44

    Murat ustam öyle bir anlatmisinizki at kayasini hazan kardeşim elinde terlik kapuda bekler hale gelecek:)bu arada fincanlarda şahane. Eşiniz oldukça zevkli biri

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Songül Aslı Derman hanım, genelde yazılarımı yayınlamadan önce Hazan hanıma bir kez okuttururum. İnanın oda At Kayasına olan sevgi cümlelerimi okudukça "vallahi kıskanacağım ama, konuya komşuya kıskandığım şeyin bir kayalık olduğunu nasıl izah ederim onu bilmiyorum" diye kahkahalarla gülüp durdu. Galiba dediğiniz gibi sonunda eline terliği alacak;) Bu güzel yorumunuz için ben, fincanlar için ise eşim adına çook teşekkür eder, mutlu günler dilerim...

      Sil
  29. Bravo.tebrik ederim müthiş bir anlatım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ziya Kurt bey, takdir eden harika yorumunuz için çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  30. Murat Bey ağaçların kesilmesi konusunda tamamen sizin yanınızdayım yaşlı ağaçların kesilmesi ile beraber seyreltilme yapılabilir ama burada gördüğüm kadarıyla koca bir alanda bulunan Tüm Ağaçlar kesilmiş Yazıktır Günahtır Ayıptır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşe Karaman hanım, haklısınız. Diyecek bişey bulamıyorum artık... Destekleyen yorumlarınıza teşekkür etmekten başka...

      Sil
  31. Şahin Ağırbaş20 Şubat 2019 12:48

    Eskiden insanlar Bir Dikili Ağacım Yok diye serzenişte bulunurken şimdi dikine ağaçların kesilmesi katledilmesi insanı ne derecede mutlu edebilir o aradaki canlıların yuvalarından ekmek hangi vicdana sığar Sonuna kadar yanındayım arkadaşım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahin Ağırbaş bey, destekleyen yorumunuz için çook teşekkür ederim. Sağolun varolun...

      Sil
  32. Harikasınız.Iyiki varsiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arif Cantürk bey, çok sağolun. İyiki sizlerde varsınız... Harika olan sizlersiniz...

      Sil
  33. Tuğce Bayındır20 Şubat 2019 12:59

    Tebrik ederim aynı lezzet ve güzellikte başka bir paylaşım.basarilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuğçe Bayındır hanım, yazılarımdan aynı tadı alıp mutlu olmanızın, benide çok mutlu ettiğini bilmelisiniz. Tebrik ve başarı dilekleriniz için çook teşekkürler...

      Sil
  34. Mehtap Gümüş20 Şubat 2019 13:00

    Karların içinde bara çıka bir yürüyüş bizim için hayal sadece. Antalyadan sevgiler saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehtap Gümüş hanım, hayaller gerçekleştirmek içindir. Umarım sizlerde bir gün bu güzellikleri yaşarsınız... Sevgi ve saygılar bizden gelsin...

      Sil
  35. Kardeşim ben zaten İnsanların kendilerine ait olmayan bu ağaçları neden kestiklerini anlayamıyorum dağın başındaki iki ağacın insanlara ne zararı olabilir köylüler zaten ihtiyacı olduğu zaman evlerine odun yakacak olarak kesiyorlar ki bunlarda yaşta ağaçlardır diye düşünüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinan Zeybek bey, bir doğasever olarak size katılmamak elde değil. Bu anlamlı yorumunuza çook teşekkürler...

      Sil
  36. Rüştü Sevigen20 Şubat 2019 13:12

    Tebrik ederim.Basarilariniz daim olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rüştü Sevigen bey, Tebrik ve temennilerinize çook teşekkür ederim...

      Sil
  37. Alis harikalar diyarında gibi bir blog tebrikler arkadaşım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali Balkan bey, muhteşem bir yakıştırma ve mutlu edici bir yorum... Beğeninize çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  38. Gülnihal Çepic20 Şubat 2019 15:17

    Murat Bey sizi bir gün kazdağlarında gezerken görüyoruz diğer gün Ayvalık'ta şehir turunda geçmiş yazılarınızda Kıbrıs Gökçeada Mersin gezdiğiniz yerlerde daha farklı yerlere düşünüyor musunuz sayenizde Türkiye turu yapıyoruz Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülnihal Çepiç hanım, evet tabiki başka yerleri düşünüyorum. Mesela bu hafta sonu bir şehrimizde, olağanüstü bir doğa,şehir gezimiz olacak... İlginize çook teşekkür eder, buluşuncaya dek mutlu kalmanızı dilerim...

      Sil
  39. Murat Bey sanırım bir erkek için en paha biçilmez şeydir eşinin güler yüzle uğurlaması ve yine özlemle karşılaması inanıyorum ki dağlarda adım attığınız her noktada evinize dönme özlemi de oluşuyor dur Ne mutlu size ne mutlu bize kolay gelsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gökmen Genç bey, kesinlikle bu konuda çok şanslı olduğumu biliyorum. Bende beni okuyan, takip eden tüm evli dostlarıma sonsuz mutluluk, bekar kardeşlerime ise kendilerini tamamlayan ve tam anlayan bir eşle karşılaşmalarını diliyorum...

      Sil
  40. Kasım Turanlı20 Şubat 2019 15:21

    Eskiden atalarımız yuva yıkanın yuvası olmaz derdi Sanırım bu ağaçları katlederek oradaki ekolojik dengeyi bozarak canlıların yuvalarını yıkıyoruz hayrı olur mu zannetmiyorum. O yüzden düşüncelerinize katılıyorum zaruri olmadığı sürece ağaç kesimi olmamalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasım Turanlı bey, yaptığınız anlamlı güzel yorumla vermiş olduğunuz desteğinize, çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  41. Murat Ustam paylaşımlarınız ve paylaşımlarınız daki mesajlar ve üstüne üstük fotoğraflar kesinlikle çok anlamlı ve çok güzel emeğinize yüreğinize dizlerinizi sağlık olsun tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bekir Sancar bey, beğeninize, güzel temenniler içeren yorumunuza çook teşekkür ederim. Sağolun, varolun, esen kalın...

      Sil
  42. Yine enfes bir yazı tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yiğit Ateş bey, harika yorumunuz için çook teşekkürler...

      Sil
  43. Murat Bey fincanda kahvenin sunumu da çok güzel ama bence güzel olan sizin birbirinize duyduğunuz sevgi bağlılık ve kendi özel hayatlarımızı duymuş olduğunuz saygı o sınırlara riayet etmeniz ve bunun neticesinde sizin bizlere ulaşmanızı sağlayan bu güzel paylaşımlar. Inanıyorum ki eşiniz sizin sınırlarınız ihlal etse gitmenize izin vermese biz sizden mahrum kalırız o yüzden size teşekkür ama hazır hanıma çok çok çok çok çok teşekkür

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selma Kopan hanım, öncelikle çok anlamlı ve onure edici yorumunuz için çook teşekkür ederim. Bizleri görmeden, tanımadan yapmış olduğunuz tahlil ve tespitler olağanüstü...Eşimin de sizlere çok teşekkür ettiğini bildirir, yüzünüzden gülümsemenin hiç eksik olmamasını dileriz...

      Sil
  44. Sevcan Albayrak20 Şubat 2019 15:29

    Tam baharı müjdeleyen Cemreler düşmüşken tekrardan o karları görmek şok edici başarılar dilerim ve ağaç kesilmesi zorunlu olmadığı sürece cinayet işlemek de eş değerdedir diye düşünüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevcan Albayrak hanım, inanın bir gün içinde, hem kışı hemde baharı yaşamak muhteşem bir olay. Umarım böyle bir günü yaşarsınız. Ağaçlar konusundaki düşüncelerinize ise katılmamak mümkün değil. Bu yorumunuz için çok teşekkür eder esenlikler dilerim...

      Sil
  45. Murat Ustam Bahar Geldi Bahar karlardan uzak durun uşüdük öyle bir anlatmışsınız ki aynı zamanda İmren dik:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet Kaynak bey, açıkçası bende karı kışı sevmem. Ama doğayı sevince her haliyle kabul etmek zorunda kalıyorsunuz... Bu güzel yorum için çok teşekkürler...

      Sil
  46. Özgecan Korkmaz20 Şubat 2019 15:31

    Içimizdeki sevginin sıcaklığıyla kutuplara dahi gitseniz üşünmezsiniz diye değerlendiriyorum öylesine içten samimi duygusalsınız ki sizi okumamak elde değil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özgecan Korkmaz hanım, çook teşekkür ederim. Çok onure edici bir yorum. Sağolun varolun, hep takipte ve neşe ile kalın...

      Sil
  47. Saygıdeğer Ustam, gençliğimin reklamlarından biri slogan olarak "Ağzı olan konuşuyor" ibaresini kullanırdı bunu sizi uyarlamamız gerekirse eğer siz yüreğinizde duygularınızla hislerinizle o güzel mutlu eviniz ve yuvanızla saygınlığınızla efendiliğinizle Atatürkçü kimliğinizle geleceğe umut veren sözcüklerinizle konuşuyorsunuz. Sizi tanıdığıma son derece memnunum sevgiler saygılar bu arada kazanımın fincanlarına bittim diyebilirim mutlaka alacağım adresi aldım Bernardo:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esin Aldemir hanım, ne kadar güzel bir yorum yapmışsınız. Benim için kıymetli olan bu yorumunuz için çok teşekkür eder, bende sizleri tanıdığım için çook memnun olduğumu belirtmek isterim... Sağolun varolun... Umarım yeni alacağınız kahve fincanları ile kırk yıl hatırlık nice kahveler içersiniz...

      Sil
  48. Artık Fotoğraflarımıza tek kelime edemeyecek haldeyim. yazılar mı fotoğrafları uygun yazılıyor fotoğraflar mı yazılara uygun çekiliyor algılayamıyorum .Artık böylesine büyük bir örtüşme büyük bir Usta'nın elinden çıkar diye söyleyebiliyorum. Sevgi ve saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toprak Uskun hanım, emin olun daha fotoğrafı çekerken yazıyıda kafamda yazmaya başlıyorum. Yani her şey o anda ne oluyorsa olup, doğaçlama gelişiyor. Bana vermiş olduğunuz Ustalık payesi için ise çook teşekkür etmekle birlikte,yazı ve fotoğraf konusunda henüz bir amatör olduğumu bir kez daha vurgulamak isterim... Desteğiniz için size minnettarım. Sağolun varolun, mutlu kalın...

      Sil
  49. Cevahir Ayberk21 Şubat 2019 12:27

    Ustam bu paylaşmanız da sevgisinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor aslında ağaçların kesilmesine Doğanın dengesini bozacak bir yaklaşım olduğunu insanlar elbet bir gün anlayacaklar ve size hak verecekler Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevahir Ayberk hanım, doğayı ve beni destekleyen anlamlı güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Her şeyin daha güzel olması dileğiyle esen kalın...

      Sil
  50. Füsun Çamlık21 Şubat 2019 12:29

    Yüreğine sağlık kardeşim Başarılar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Füsun Çamlık hanım, güzel yorumunuz için çook teşekkürler. Bir dahaki yazımda buluşuncaya dek mutlu ve esen kalın...

      Sil
  51. Murat Bey umarım en kısa zamanda at kayasında sizi görürüz ve yine muhteşem bir paylaşıma imza atarsınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Can Kuzak bey, beğeniniz ve temenniniz için çok teşekkür ederim. En kısa sürede beni At Kayası'nın zirvesinde göreceğinizden emin olabilirsiniz...

      Sil
  52. Egemen Saygın21 Şubat 2019 12:33

    Murat Bey İnsanlar kendilerine ait olmayan şeyler hakkında çok çabuk karar verirler kendi bahçelerindeki bir tane ağacın bir Dalı kırılsa olay olur Ama orman katliamı konusunda Bananecilik hat safhada tüm düşüncelerinize katılıyorum tebrik ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Egemen Saygın bey, anlamlı mesajlar veren güzel yorumunuza ve desteğinize çook teşekkür ediyorum. Sağlıcakla, mutlu kalmanız dileğiyle...

      Sil
  53. Yine duygusal bir paylaşım yine enfes anlatım.harikasiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birsen Kara hanım, beğeninize çook teşekkür ederim. Harika olan yorumları ile beni destekleyen, teşvik eden sizlersiniz. Sağolun varolun...

      Sil
  54. Abbas Küçümen21 Şubat 2019 12:39

    Eşinizle muhabbetinizin bir ömür boyu sürmesi dileğiyle paylaşım her zamanki güzellikte.Fotigraflar ise tek kelime ile muhteşem

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abbas Küçümen bey, öncelikle eşimle ilgili olan güzel temenninize çook teşekkür ediyorum. Yazımı beğeniniz ise ayrı bir mutluluk kaynağı. Sağolun varolun, hep takipte kalın...

      Sil
  55. Eşinizin zevkine bayıldım.Bernardo sitesinden baktım biraz pahalı ama yakışır yani.Mutlulugunuz katlanarak büyüsün.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kumsal Güneş hanım, güzel dilekleriniz için çook teşekkür ediyorum. Sizlerde daima mutlu ve neşe ile kalın...

      Sil
  56. Murat Bey Hatay'dan Selamlar sevgiler kar resimlerini görünce inanın içim ürperdi Askerliğimi yaptığım zaman Erzurum'da görmüş olduğum Karlar aklıma geldi eskiye götürdünüz beni yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baran Ocaklı bey, yaklaşık 6 yıl önce Hatay'ı gezemesemde İskenderun'u tanıma fırsatı bulmuştum. Doyasıya gezilesi çok güzel bir memleketiniz var. Erzurum'u ve kışınıda bilirim. Çünkü tam 3 yıl yaşadım orada. Ama buraların karı ve kışı asla Erzurum gibi olamaz... Anılarımızı hatırlatan bu güzel yorumunuz için bende sizlere çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  57. Dilruba Öksüztepe21 Şubat 2019 13:31

    Ustam benim ailem geniş 7 erkek kardeşim var ben en sonuncu evlat olarak dünyaya gelmişim babam doğumumda birlikte bahçemize ir İncir Ağacı dikmiş kızımın dikili bir ağacı olsun istemiş Biz bununla büyüdük şimdi kesilen ağaçları gördüğüm zaman hep Yüreğim burkulur Yaradanım insana akıl fikir vermiş bunu kullanmak için düzgün insan olmak lazım ağaçların neden kesin değil de belli esasında ama Mevlam onlara bir gün mutlaka doğruyu gösterecektir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilruba Öksüztepe hanım, ne güzel geniş bir aileniz varmış. Tabir yerinde ise sırtınız asla yere gelmez. Elleri öpülesi babanızın da ne kadar engin gönlü ve ileri görüşü varmış. İşte gerçek evlat ve vatan severlik. Anlamlı kendinizden katarak yapmış olduğunuz bu yorumunuz için size çook teşekkür ediyorum. Sağlıcakla mutlu kalmanız dileğiyle...

      Sil
  58. Sevgili Murat Turan, At Kayası yürüyüşünü birlikte yaptık. Paylaşımında ki fotoğraflar, akıcı diliniz ve tasvirleriniz müthiş. İyi yemek yapmak için nasıl sevginin de katılması gerekirse, siz de sevginizi, yüreğinizi ve en samimi duygularınızı katmışsınız. Ancak içeriğin bütününe bakarsak sizi üzdüğümüz (bize fark ettirmeseniz de) anlaşılıyor. İDA DAK Derneğimizin üyesiyim ve beş yılı aşkın bir süredir yürüyüşlere katılmaya çalışıyorum. Dernekte gerek sevgimle , gerekse abiliğimle bir yerimin, bir ağırlığımın olduğunu düşünüyorum. Yönetici olmamama rağmen, sizin zirve yapamadan dönmenizin üzüntüsü beni de üzdü. Keşke duygunuzu son molada paylaşsaydınız. Rehberimiz Seyfi Bey, yöneticimiz ve artçımız Sarper Bey, ben ve bir kaç kişi zirve yapalımdan yanaydık. İletişim ve empati'yi ders olarak yıllarca anlatan ben, malesef sizinle iyi bir iletişim kuramamışım ve sizi üzmüşüz. derneğimizin, ilk At Kaya yürüyüşüne, sizi özel olarak ben davet edeceğim ve sizinle yeniden yürümekten büyük zevk alacağımı bilmenizi isterim. Bu arada paylaşımınızda tek kare fotoğrafınızın olmaması da gözümden kaçmadı. oysa yürüyüşte bir kaç fotoğrafınızı çekmiştim ve "fotoğraf çekenin fotoğrafı olmaz" demiştim. kendi fotoğrafınızı koymadan başkalarınınkini paylaşmak da ayrı bir mentalite, ayrı bir özveri galiba. Size selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  59. Savcı Ricaloğlu bey, öncelikle İda Dağcılık Kulübü ile yürümenin bana büyük mutluluk vermesi yanında, sizin gibi değerli dostlarıda kazandırdığını söylemeliyim... Evet yazımda da belirttiğim gibi At Kayası ile benim geçmişten gelen farklı bir durumumuz söz konusu. Bu benim doğaya olan koşulsuz sevgimden kaynaklanıyor olsa gerek. Ama bu sevgim ne olursa olsun, zor koşullarda arkadaşlarımın hayatını riske edecek bir durum varsa eğer, her zaman geri adım atarım ve çoğunluğun kararlarına uyarım... Üzülmeye gerek yok. Olsun, yine gideriz. Ve umarım dediğiniz gibi siz dostlarla olur bu gidiş... Son olarak yürüyüş boyunca bana göstermiş olduğunuz yakınlık, dostluk ve güleryüze, uzun uzadıya yapmış olduğunuz bu muhteşem yoruma çook teşekkür ediyor, sağlıcakla daha nice etkinliklerde yan yana yürüyebilmeyi diliyorum. Saygılarımla, esen kalın...

    YanıtlaSil