İzleyiciler

9 Aralık 2018 Pazar

KAZDAĞLARI KİRSEALANI KEŞİF YÜRÜYÜŞÜ (06.12.2018)


KAZDAĞLARI  KİRSEALANI KEŞİF YÜRÜYÜŞÜ (06.12.2018)

Perşembe günleri bizim grubun keşif günüdür.
Uzun bir aradan sonra ilk kez bir keşif yürüyüşüne katılacağım. Bundaki en büyük etken gidilecek bölgeye ayrı bir sempati duymamdı.
Kazdağlarının bir başka cennet köşesi, binbir pınarlı, sonbaharlar ülkesi, Kirsealanı'nın bilinmeyen derinliklerinde kaybolacaktık bugün...

Daha önceleri söyledim mi bilmiyorum ama sabahları kızımı okula ben bırakır, akşamlarıda alırım. Ama bugün bir sorunumuz vardı. Etkinlik için buluşma saati bana uymuyordu. Arkadaşlarımla konuşarak biraz onların, birazda kızımın fedakârlığı ile buluşma saatini ayarlıyoruz. Ve her zamankinden 15 dakika daha erken uyanıyor kızım... Kahvaltımızı yapıyor, çıkıyoruz birlikte evden. Önce onu okula bırakıyor, sonra buluşma yerine doğru devam ediyorum...

Saat 08;15. Zeytinli köyündeyim. Alışkanlıkla buraya, ben hep köy diyorum ama aslında burası şimdilerde, mahalle statüsünde. Hemde ne mahalle; marketler, pastane, fırın, doktor muayenehaneleri, eczane, düğün salonu yani ne ararsanız var bu mahallede. Zeytin ve zeytinyağı dükkânlarını hiç söylemiyorum bile...

Lafı uzatmayalım, aracımı uygun bir yere parkediyor, eşyalarımla birlikte arkadaşlarımın aracına geçiyorum... Araçta tam beş kişi, hiç durmadan çıkıyoruz yola... Kısa bir süre sonra Mehmetalan köyüne geliyoruz. Köyün ara sokaklarından, iniyoruz dereye doğru ve köprüden geçip, Akaleos kamping yönüne devam ediyoruz.

Yolumuz toprak, taş karışımı, etrafı çam ve zeytin ağaçları ile iç ferahlatıcı bir yol. Defalarca yürüdüğümüz bu yolun her karışını çok iyi biliyoruz. Ama bizim yürüyüşe başlayacağımız yer, ormanın çok daha derinlikleri olacak... Ve yaklaşık 10 km sonra geliyoruz, Kirsealanı'na. Bizi ulu çınarlar karşılıyor. Köprüden geçip ağaçların arasına bırakıyoruz aracımızı...


HAVA ÇOK SOĞUK...
Arabanın kapısını açar açmaz, yüzümüze acı bir soğuk çarpıyor. İniyoruz arabadan. Hava çok soğuk ve rüzgarlı. Yüzümüze, var gücüyle çarpan, varla yok arası kar tanecikleri heyecanlandırıyor bizi. Çantalarımızı alıyor, tozluklarımızı giyiyoruz. Ben yürürken üzerimdeki bir kat giysiyi çıkarmayı planlarken, şimdi onun üzerine rüzgarlığımı da giymek zorunda kalıyorum...






Saat 09;00. Başlıyoruz yürümeye. Her yerde sonbahardan kalma, sarı turuncu yapraklar var. Ağaçlar çırıl çıplak. Uğuldayan rüzgâr, karlı buz tanelerini yüzümüze yüzümüze vuruyor. Ellerimiz yüzümüz buz kesiyor adeta. Solumuzda akan coşkun ve berrak dere ise hem güzelliği hemde gürül gürül sesi ile ben buradayım diyor... Evet, hava çook soğuk ama, doğa her koşulda tüm güzelliğini bize sunuyordu. Hava ne kadar soğuk olursa olsun kayalardan, çeşmelerden akan pınarlardan su içmeyi, hiç ihmal etmiyoruz. Yürüdüğümüz yol, dökülmüş çınar yapraklarıyla rengarenk...




SONBAHAR'DAN KIŞ'A....
Ama bir süre sonra yerdeki çınar yapraklarının da beyaza büründüğünü görünce anlıyoruz ki yükseklerde bi hayli kar vardı. Hele koca çınarın yanıbaşındaki çeşmeye geldiğimizde, artık beyaz örtü, somut olarak karşımızda duruyordu. Bu çeşmeyi severim. Çünkü geçen yıl eşimle yaptığım yürüyüşte, burada yemek molası vermiştik. Zaman nasılda akıp gidiyor...




KAR BİZE EĞLENCE, YA DİĞER CANLILARA?..
Yolumuz hafifte olsa tırmanışlıydı. Yükseldikçe rüzgarın ve soğuğun şiddeti, dahada artar olmuştu. Ağaçlar ve yollar ise gitgide beyaza bürünüyordu. Artık yürürken, geride ayak izlerimizi bırakıyorduk. Açıkçası, bugün bu kadarını beklemiyorduk. Büyük bir sürprizdi bizim için. Görüntü gittikçe güzelleşiyor, durmadan fotoğraflar çekiyorduk. Ama bizim için güzel olan şey, acaba başka canlılar için ne ifade ediyordu. Hiç düşündünüz mü bunu...


Çünkü kar ve kış, soğuk demek, fakir fukara için darlık, kedi ile köpeğin, kurt ile kuşun açlıkla mücadelesi demektir. Kar bazı kişiler için eğlence iken, bazı canlılar için hayatta kalma çabası demektir...

MADALYONUN DİĞER YÜZÜ...
Ama tabiki bir de madalyonun, diğer yüzü vardı. Doğanın bu kara ihtiyacı var. Kar demek, su demek. Su demek, hayat demektir... Şimdi diyeceksiniz ki bu ne yaman çelişki... Ama hayat, işte bu kadar gerçek...



Olsun, yinede biz dört mevsimi tadında yaşayan güzel ülkemizle, ne kadar gurur duysak azdır. Yanılıyormuyum ! Ne kasırga biliriz, ne tufan, ne de tusunami. Her mevsimi, bütün güzelliği ile yaşarız. Memleketimizin her köşesi, ayrı bir cennettir. Tıpkı şu anda burası gibi...





Artık karlar ülkesindeyiz. Devasa göknarlar elleri ve kollarıyla öyle yakalamış ki kar tanelerini, dantelden gelinlik giyer gibi olmuşlar. Yapraksız dal budak ağaçlarda boş durmamış, herbiri kendisini beyaza bulamış... Hani, ilkokulda kış manzarası resmi yapardık da sonra ağaçların dallarına, pamuklar yapıştırırdık ya. Hah, işte tam da öyle bir görüntü ile karşı karşıyayız...


İşte biz böyle bir yolda, yürümeye çalışıyoruz. Fotoğraf çekmekten, eldiven giymeye fırsat bulamasamda, ellerimi hissetmesemde, her şey olağanüstü güzeldi... Yıllarca Erzurum, Bitlis, Kars, Sarıkamış bölgelerinde yaşamış biri olarak, soğuğu pek sevmediğimi söylemeliyim...

KAYBOLAN ARABA...
Bitlis'te öyle bir kar yağardı ki günler sürer ve kar kalınlığı, kırsalda metreleri bulurdu. Bir gün hiç unutmam sabah kalktık, eşimle bir yere gideceğiz. Çıktık sokağa, araba yok. Her yer bembeyaz. İlginç olan sokak bomboş görünüyor. Akşamdan epey bi kar yağmıştı. Tabi hemen durumu anladık. El yordamıyla arabanın yerini tespit ettikten sonra, yaklaşık bir saatte arabayı, kürekle zor çıkartmıştım karın altından...

Yani şimdi sizlere anlattığım ve bizi mutluluktan çıldırtan 5-10 santimlik bu kar, doğuda yağan karın yanında, "pamuk şekeri" gibiydi... Ama olsun yine de bizi mutlu etmeye yetmişti...


KAR, DOĞANIN RÖNTGEN FİLMİDİR...
Ha birde şunu söylemeliyim ki karda, gizli saklı hiç bişey olmuyor. Kar bize yabani hayat ile iç içe olduğumuz mesajlarınıda veriyor. Mesela, tahminen yaklaşık yarım saat önce bize doğru bir ayının yürüdüğünü görüyoruz, ayak izlerinden. "Neden kış uykusuna yatmadın ayı kardeş!" diye soracak halimiz yok. Keyfi nasıl isterse, kafasına göre takılan bir ayı işte... Yine bir kaç domuzun yol kenarındaki toprağı karıştırarak, yiyecek bişeyler aradığını görüyoruz...
Söylemiştim size, burada hayat her koşulda devam ediyor...





Yürüyoruz, nisbeten inişteyiz. Zaten kar yavaş yavaş azalıyor ve yerini bildik tanıdık sonbahar renkleri alıyor... Rüzgar yine deli gibi esmeye başlıyor. Ürkütücü bir uğultu... Bir ara korkuyorum, başımıza ağaçlardan dal düşecek diye... Karaçamlar, kızılçamlar, pelitler... Yavaş yavaş bitki örtüsü değişiyor...


KARAR ZAMANI...
Saat 13:00. Elimizdeki kayıtlı rotanın sonuna geliyoruz. Gps'e göre aracımız çok yakın ama şuan takip ettiğimiz yol, bizi aracımızdan gittikçe uzaklaştırıyor... Ya bu yolu takip edecektik, yada sağımızdan direkt tepe aşağı inişe geçecektik...



Deyim yerindeyse, bodoslama inmeye başlıyoruz tepeden. Çok kısa süren bir patikanın sonunda, bir dere yatağına çıkıyoruz. Yosun tutmuş taş ve kayaların arasından, belli belirsiz su akıyor. Bu akarsu yatağı, belliki aşırı yağışlarda canlanıyor. Kırılmış dal ve budaklar, kaygan kayalar, çukurları dolduran kurumuş yapraklar... Adımlarımızı çok dikkatli atmalıyız. Düşe kalka iniyoruz...





ATEŞ, YEMEK, SOHBET...
Saat 13;45. Koca bir çınarın dibindeyiz. Hala dere yatağındayız. Ne kadar sonra yola çıkarız, bilmiyoruz. Yorgunuz ve en önemlisi, burada rüzgar yok... Eee... Yemek molası için buradan daha mı iyi yer bulacağız....

Hemen çıkartılıyor çantalardan, çıra ve kuru odunlar. Yakılıyor ateş. Çevreden topladığımız kuru dal parçaları ile ateşi harlandırıp, sokuluyoruz yanına. Bişeyler atıştırırken, sohbet etmeyi ihmal etmiyoruz... Yukarıları, bembeyaz karı, kurdu ,kuşu, yerel yönetimlerin çevre hakkındaki yaptıklarından, yatırımlarından konuşuyoruz...


Saat 15;20. Uzun bir mola oluyor bizim için. Ve ateşi söndürüyor, çıkıyoruz yola. Daha doğrusu, dere yatağından inmeye devam ediyoruz.




ASIRLIK ÇINARLAR...
İnanamıyoruz, beş dakika sonra tekrar orman yolundayız. Düz yola indiğimiz için sevinçliyiz. Bu yol, sabah araçla geçtiğimiz yoldu. Çok sürmüyor aracımızı görüyoruz. Ama dikkatimizi, hemen solumuzda yapraklarını tamamen dökmüş, devasa bir çınar ağacı çekiyor. Dayanamayıp hemen iniyoruz yanıbaşına. Bu tür devasa bir çok çınar görmeme rağmen, her defasında hayretler içinde kalır, hemen fotoğraflarını çekerim. Kaç asırlık olduğunu bilmiyorum ama şuan resmen, bu tarihin içindeydim...




GÜNÜN DEVAMI VAR...
Saat 15;45. Yaklaşık 17 km.lik yürüyüşün ardından, aracımızı bıraktığımız yerdeyiz. Oyalanmadan, biniyoruz aracımıza. Erhan bey, sürpriz bir şelale ziyaretinden bahsedip, aracın yönünü farklı bir yoldan, dağa doğru çeviriyor. Yükseldikçe, doğaya tekrar kar hakim oluyor. Yollar, yatağına sığmayıp taşan sulardan, dereye dönmüş durumda. Zaman zaman arabadan iniyor, araç sudan geçtikten sonra tekrar biniyoruz...




BİR GELİN GİBİ...
Saklı şelaleye geldiğimizde bir araç ve yanında, üç kişi görüyoruz. Ateş yakmış, yiyip içip keyif yapıyorlar. Ama biz önce şelaleyi görmek istiyoruz. Bu şelaleye, yazın "Vallah Şelalesi'ne" giderken de uğramış, çok sevmiştik. O zamanlar kayalar arasında kendini saklamış, minicik, sessiz, şirinmi şirin bir şelalecikti. Halbuki şimdi gürül gürül sesini ve beyaz karlar içinden kendini bırakan ak köpüklü sularını, taa yoldan duyuyor ve görüyorduk. Yanına, kar ve buzla kaplı kayaları tırmanarak çıkmak tehlikeli de olsa, biz bunun için gelmiştik. Heyecanla, bir çırpıda çıktık kayaların arasından. Ve bizi muhteşem görüntüsü ile öyle bir karşılıyor ki. Bir gelin gibi nazlı, bir ak sakallı dede gibi mistik... Üzerimize sıçrattığı kar gibi beyaz sularıyla, aklımızı başımızdan alıyor. Burada huzur var, yüzümüzde gülümseme, yüreğimizde coşku... Sorarım size! Bu duyguları aynı anda, ne hissettirebilir size...


 
İniyoruz şelaleden... Biraz ileride ateş yakıp, keyif yapan arkadaşların ısrarları ile sokuluyoruz yanlarına. Hemen ateşe biraz daha odun atılıp, harlanıyor. Izgara ve masa üzerinde ne varsa, bizede ikram ediliyor. Sanki evlerine misafir olmuşuz gibi ne varsa önümüze koyup, ısrarla yememizi istiyorlar. Benim yurdumun insanı böyledir işte. Onun ruhunda vardır, elinde ne varsa bölüşmek... Çünkü onlar Kuvayı Milliyecilerin torunlarıydı....




ÜÇ MEVSİM BİR ARADA...
Saat 16;50. Hem şelale hem misafirperver dostlarımızla vedalaşıp, ayrılıyoruz. İndikçe kar yerini yeşile, turuncuya bırakıyor. Güneş batmak üzere. Araçta seyir halinde ve sohbet içindeyiz. Bi süre sonra, bir virajı döner dönmez gözümüze çarpan üç renk tabiat karşısında, biran şaşkınlık yaşıyoruz. Hemen duruyor, fotoğraf çekmeye başlıyoruz. Sizce de ilginç değilmi? Hemen önümüzde yeşil deryası içinde bahardan bir kesit, ortada turuncuya çalan renkleriyle sonbahar ve hemen sonrasında ise bembeyaz tepeleriyle kış mevsimi... Burası Kazdağları ve yorum sizin...


Bitmedi buda kapanış manzaramız olsun. Batan güneşin kızıllığını, bulutlara yansıtması... Muhteşem değil mi ?...

Gün boyu, mutlu olacak o kadar çok şey gördük ki umarım bunları sizlere doğru yansıtabilmişimdir... Emin olun bu güzellikleri tam anlamıyla anlatmak çok, ama çook zor...

Saat 17;50. Zeytinli'deyiz. Vedalaşıp, ayrılıyorum arkadaşlarımdan... Biran önce, evime gitmek istiyorum. Galiba bugün her zamankinden daha çok özledim, sıcak evimi...


SON SÖZ...
Keşif yürüyüşleri belirsizdir, sınırsızdır, sürprizlere açıktır. Ne zaman ne olacağını, ne ile karşılaşacağını bilemez, kestiremezsin. İşte bugün böyle bir gün yaşadık. Açıkçası kar beklemiyorduk, ama muhteşem bir kış şöleni yaşadık. Bu kadar soğuk ve rüzgarda beklemiyorduk. Ama manzaranın sarhoşluğu karşısında üşümeyi de unuttuk. Bizim minik saklı şelalenin, gürül gürül ak köpüklerini etrafa saçarken görüp şaşırdık. Mutluluk ve huzur bulduk. Herkes payına düşen mutluluktan bir parça aldı, koydu yüreğinin bir kenarına... Sevdikleriyle paylaşmak üzere...
Yediğim içtiğim benim, beni mutlu eden gördüklerim sevdiklerimin olsun...

Bugünü beraber yürüyüp, beraber yaşadığım, ayak izlerimizin birbirine karıştığı yanımdaki yol arkadaşlarıma, sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum...

Sürprizlerle dolu bugünkü parkuru değerlendirme puanım;10/10

Not: Bu yazıda kullanılan toplam 49 adet fotoğraftan 48 adedi bana, 1'inci fotoğraf ise Erhan Çifçi'ye ait çekimlerdir.


                                  Murat Turan-Akçay 2018

97 yorum:

  1. Kemal Ali Türk9 Aralık 2018 15:03

    Muhteşem doğa resimleri ve bir yazı elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kemal Ali Türk bey, çok teşekkür ederim. Sizin de okuyan gözlerinize, yorum yapan yüreğinize sağlık...

      Sil
  2. Nuray Çolakoğlu9 Aralık 2018 15:05

    Harika bayıldım pamuk şekerlerine tebriklerrrrrr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nuray Çolakoğlu hanım, çook teşekkür ederim...

      Sil
  3. Bir günde dört mevsim.Enfes bir olay.Başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl Can bey, gün içinde birden fazla mevsimi yaşamak gerçektende, çok enterasan ve güzel bir olay. Güzel temenninize çok teşekkürler...

      Sil
  4. Ayşegül Dağıstanlı9 Aralık 2018 15:21

    Bakıp gören gözlerinize sağlık. TEBRİKLER

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşegül Dağıstanlı hanım, çook teşekkür ederim...

      Sil
  5. Hazan gelir; yaprak düşer dalından
    Güz biter

    Ayaz gelir; kar buz yağar ardından
    Köz biter

    Mevsim mevsime döner 
    Bir baharın ardından,
    Sıcaklar da tükenir
    Yaz biter

    Sonra bakarsın ki;
    Gün geçmiş, Ömür bitmiş 
    Tohum gibi toprağa düşmüş insan
    İçinden de nice “eyvah” geçer ama

    Söz biter.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yağmur Aksu hanım, Bedirhan Gökçe'nin çok anlamlı harika dizeleri bunlar... Umarım ömrünüz "eyvahsız" sağlıklı ve mutlulukla geçer...

      Sil
  6. Özgür Atakan9 Aralık 2018 15:55

    Eşinizle olan paylaşım da yazı yaşadık şimdi mevsim karakış.
    Çok güzel yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özgür Atakan bey, her mevsimin ayrı bir güzelliği var. Beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  7. Orada olup kara yatıp bende iz bırakmayı ne kadar çok isterdim.Her fotoğrafla zenginleşen okunmaya doyamadığımız yazılar.Eksik olmayın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sare Deniz hanım, sizde eksik olmayın. Her şey gönlünüzce olsun...

      Sil
  8. Karları görünce çocukluğum geldi aklıma kızaklarda kaydığım zamanlar sobada pişen kestaneler bu duyguları tekrar yaşattığınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selim Hızal bey, İnsanın bazen geçmişe ait mutlu olduğu anıları hatırlaması ne büyük bir hazdır, bilirim. Bende bu güzel yorumunuz için sizlere çok teşekkür ediyorum...

      Sil
  9. Vuslat Canetli9 Aralık 2018 20:19

    Şelalenin geline ak sakallı dedeye benzetildiği bölüm muhteşem olamaz böyle bir şey :)tebrikler harikasınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vuslat Canetli hanım, güzel yorumunuza çook teşekkürler. Bazen o anda ne hissediyorsam aynen onu yazıyorum. Harika olan sizlersiniz, sağolun varolun...

      Sil
  10. Yıldırım Bakır9 Aralık 2018 20:33

    Bakınca o dağlarda kar olsaydım demek geçti içimden tebrikler dostum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldırım Bakır bey, beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  11. Bu blog bir başka.Fotoğraflar muhteşem o kadrajın önünde olmak var .Tebrikler başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saffet Alkoç bey, beğeni ve övgünüze çok teşekkürler. Umarım bir gün o kadrajın önünde sizde olursunuz... Sağlıcakla kalın...

      Sil
  12. Gülçin Aydın9 Aralık 2018 21:05

    Tebrik ederim.Oldukça başarılı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülçin Aydın hanım, beğeni ve takdir içeren yorumunuza çook teşekkürler...

      Sil
  13. Ne güzeş hem baharı hem kışı aynı anda yaşayabilmek bunuda bize sunabilmek .Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canan Sevimli hanım, evet kesinlikle haklısınız, aynı günde hem baharı hemde kışı yaşamak gerçektende muhteşem. Beğeniniz için ben sizlere teşekkür ederim...

      Sil
  14. Ergun Aydınlı9 Aralık 2018 21:26

    Ustam kalemine sağlık.Ne güzel bir vatanımız var.Her ne kadar Kuvaiye ruhunu kaybetmiş gibi görünsekte (ne acı) yudum toprağı eşsiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ergun Aydınlı bey, Kesinlikle şu konuda haklısınız ki "Vatanımızın her bir köşesi ayrı bir güzelliğe sahip." Beğeninize ve güzel yorumunuza çook teşekkür ediyorum....

      Sil
  15. Tebrik ederim.Ömür geçirmek için güzel yerler .Şanslı kesimdensiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatma Arslan hanım, bizde kendimizi şanslı hissediyoruz. Teşekkür ederim...

      Sil
  16. Meryem Çalışkan10 Aralık 2018 08:26

    Mutlu olmamak imkansız doğaya ile başbaşa iken .Zaten o yüzden kaçış başladı.Tebrik ederim.Okurken içinde kayboluyor insan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meryem Çalışkan hanım, doğanın kıymetini bilerek buralara gelmek önemli. Yoksa emin olun çok sürmez ormanlarıda çevirirler küçük şehirciklere.... Beğeninize çok teşekkürler...

      Sil
  17. Kasım Turanlı10 Aralık 2018 08:32

    Karda oynamak çocukken tek eğlencemizdi şimdi yapan kar trafik demek eziyet demek üşümek demek.Biz büyüdük ve kirlettik dünyayı. Tebrikler yine güzel bir paylaşım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasım Turanlı bey, çocukken kış mevsiminde her şeye rağmen kar tek eğlencemizdi. Kayardık, kardan adam yapar, kar topu oynardık. Karda oynarken hep güldüğümüzü hatırlıyorum. Bulunduğumuz şartların kıymetini bilir hiç şikayet etmezdik. Şimdi şartlar değişti. Kar büyük şehirlerde eziyet, küçük yerleşim yerlerinden kaçış, kar turizminin yapıldığı yerlerde ise para oldu... Yani bana göre kar Uludağ'da para, Kazdağlarında ise doğallık-masumiyet demektir. Ve ben onun için burayı seviyorum... Beğeninize ve güzel yorumunuza çok teşekkürler...

      Sil
  18. Alihan Saygılı10 Aralık 2018 09:59

    Tebrik ederim.mükemmel görsel bir paylaşım yazım diliniz zaten muhteşem

    YanıtlaSil
  19. Alihan Saygılı bey, Mutlu ve teşvik eden güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  20. Tebrik ediyorum yine eşsiz bir doğa ve anlatım.Çok başarılı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayhan Sorken bey, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...

      Sil
  21. Tuna Bayraktar10 Aralık 2018 12:45

    Doğuda yaşanan kış mevsimi zorluk demek batıdaki kış ise zevki sefa.Çok önemli bir noktaya değinmişsiniz.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuna Bayraktar bey, ben her şeyi iki tarafından düşünmeye çalışırım. Vurguladığım nokta aslında çok önemliydi. Ve siz de kayıtsız kalmayıp bunu dile getirmişsiniz. Hem bunun, hemde destekleyen güzel yorumlarımız için çok teşekkür ederim...

      Sil
  22. Emeğinize sağlık. TEBRİK EDERİM

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sönmez Ufuk bey, çok teşekkür eder, esenlikler dilerim...

      Sil
  23. Yazım uslubunuzun tiryakisi oldum.Emeğinize kaleminize kuvvet.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serdar Özel bey, gurur verici yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazı üslubumun gelişmesinde en büyük pay siz değerli okuyucularımın olduğunu söylemeliyim. Ve tabiki Dilek hocamın çok kıymetli yorumlarını ayrıca belirtmemek, nankörlük olur. Bunun için sizin nezdinizde tüm okuyucularıma sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum...

      Sil
  24. Kıvanç KUTAL10 Aralık 2018 13:42

    Her mevsim ayrı güzellikte.Yaşadığımız her anın değerini bilmeliyiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıvanç Kutal bey, kesinlikle haklısınız. Yaşadığımız zamanın kıymetini bilmeli ve en verimli şekilde değerlendirmeliyiz. Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...

      Sil
  25. Songül Batıcak10 Aralık 2018 15:28

    Kar resimleri muhteşemmmm güzel .yüreğine sağlık kardeşim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Songül Batıcak hanım, beğeninize ve samimi, güzel yorumunuza çook teşekkür ederim...

      Sil
  26. Dilruba Öksüztepe10 Aralık 2018 15:32

    Üstadım; bu yazıda beni en çok etkileyen evine sıcak yuvana bir an evvel dönme isteğin oldu.Yaradanım evindeki tadı tuzu mutluluğu bozmasın.Baba olmak kolay değil tabi anne olmakta.Önce evlatlarımız geliyor.Bahtı güzel olsun yavrumuzun.Her zamanki gibi şahane bir paylaşım.En güzele ematesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilruba Öksüztepe hanım, artık siz bizim sevimli yan komşumuz, iyiliğimiz için uğraşan can dostumuz, arkadaşımız gibisiniz. Yorumlarınız o kadar içten ve samimi ki eşimle birlikte sizin her yorumunuzu tekrar tekrar okuyor, mutlu oluyoruz. Eğer bir gün bu blog sona ererse eşimle birlikte sizinle olan dostluğumuzun devam etmesini diler, esenlikler dileriz...

      Sil
  27. Bu kadar enfes lezzette bir anlatım için yaşadığın her günün anlamını değerini bilmek gerek.Her paylaşım ve yazı başka bir dünyaya açılan pencere.Tebrikler ustam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baki Başkent hocam, güzel yorumunuza çook teşekkür ederim. Sağolun, varolun sağlıcakla kalın...

      Sil
  28. Doğanın dengesi o kadar bozuldu ki yazı kışı baharı karıştırır olduk.Ben hala bir önceki yazının etkisinde kaldım.Yüreğinize sağlık. Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaan Sorgu bey, maalesef küresel ısınmaya bağlı olarak doğanın dengesinin bozulduğu bir gerçek. Yazılarımı beğenmenize, güzel yorumlarınıza çook teşekkür ediyorum... Sağlıcakla takipte kalın...

      Sil
  29. Şeref Karaman10 Aralık 2018 15:39

    Tebrikler başarılar dostum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şeref Karaman bey, beğeninize çook teşekkür ederim...

      Sil
  30. Mehtap Gümüş10 Aralık 2018 15:41

    Ağız tadınız bozulmadan ömür boyu mutluluklar dilerim.Sağlıklı huzurlu zamanlarınız olsun.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehtap Gümüş hanım, güzel temenninize çook teşekkür ediyorum. Bizde sizlere sağlıklı, mutlu yıllar dileriz ...

      Sil
  31. Suna Kırkpınar10 Aralık 2018 15:43

    Yazı efsane resimler şahane.Okuyucunuzla bütünleşen bir blog tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Suna Kırkpınar hanım, beğeninize çook teşekkürler. Okuyucularımın samimi yaklaşım ve yorumları ile varız, umarım varolmaya da devam ederiz. Sağlıcakla takipte kalın...

      Sil
  32. Duygu yüklü bir insansınız. Bunu kaleme aşmayı çok güzel başarıyorsunuz tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevilay Teke hanım, duygusal bir yapım olduğu doğrudur. Beğeninize ve takdirinize çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  33. Başarılar dilerim herzamanki gibi müthiş olmuş resimler harika.kadrajınıza müthiş sahipsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gökmen Genç bey, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Bu blogdan sonra fotoğrafçılıkla ilgili ilmi eğitim almak, şart oldu. İnsanı teşvik eden bu yorumlardan sonra, fotoğraf çekimlerinide layıkıyla yapmak gerek, bence..

      Sil
  34. Kerem Açıkgöz10 Aralık 2018 15:51

    Kardan adam olamadan olan kara kar demiyoruz Murat abi.Ama fotoğraflardan aldım ekran görüntüsü yaptım .Helal et.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kerem Açıkgöz kardeşim,fotoğraflardan istediğini alabilirsin. Helâl olsun. Kardan adam konusunda hemfikiriz...

      Sil
  35. Mustafa Kemal Çelik10 Aralık 2018 16:52

    Şampiyon belli 2. Kim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mustafa Kemal Çelik bey, çook teşekkür ederim...

      Sil
  36. Serpil Kavaklı10 Aralık 2018 16:56

    Yazılar çok güzel ama hayatınızdan endişe ediyorum o dağlarda mazallah bişey gelse başınıza.Dualarımdasınız.Eşiniz ve evladınızla mutlu bir hayatınız olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serpil Kavaklı hanım, dostane düşünceleriniz için çook teşekkür ederim. Sağolun varolun. Eşim ve kızımın sevgi ve saygılarını lütfen kabul edin... Sağlıcakla kalın...

      Sil
  37. Türkiyenin her bir yeri güzel.4 mevsimi yaşayabiliyoruz kıymetini bilmek lazım.Elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oktay Sezgin bey, haklısınız güzel yurdumuzun kıymetini bilmeliyiz. Beğeninize çok teşekkür ederim...

      Sil
  38. Muhammet Emre Aydın11 Aralık 2018 14:05

    Tebrikler arkadaşım.Kurdun kuşun ağacın her canlının yaşamaya hakkı var bu dünyada .Onlara zarar vermeden yapılan her şeye razıyım ben.Aç kalmasınlar.Kazdağlarında ki rüzgar enerji çalışmaları dursun cankılar doğal ortamında yaşasın istiyorum.Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhammet Emre Aydın bey, kesinlikle sizinle aynı fikirdeyim. Ama bu konuda her fırsatta insanları bilgilendirmeli ve bilinçlendirmeliyiz... Bu konudaki güzel yorumunuz için çok
      teşekkür eder, esenlikler dilerim.

      Sil
  39. Yorum yapamıyorum .Dün çok uğraştım bakalım bu olacak mı.Tebrikler paylaşım çok güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aydan Kavruk hanım, malesef iki gündür benimde çözemediğim teknik bir sorun yaşıyorum. Konu tamamen google firmasının hizmet sunumu ile alakalı. Güzel yorumunuz ve anlayışınız için teşekkür ediyorum...

      Sil
  40. Füsun Çamlık11 Aralık 2018 14:09

    Başarılar diliyorum.Fotoğraf ve yazı ço uyumlu emek verdiğiniz önem gösterdiğiniz çok anlaşılır.Duygusal ve duyarlı bir paylaşım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Füsun Çamlık hanım, beğeni ve başarı temenninize çook teşekkür ediyorum... Sağlıcakla kalın...

      Sil
  41. Kalemşör dostum;hayatından kesitler atmışsın yazının içine.Bu bütünleşmek demektir bende yaşadım gördüm hatta çile çektim" hamdım piştim oldum" demenin Murat'çalışıyorum halidir.
    Zaten bu yazıların bu duygusallıkta kaleme kapıda dökülebilmesi insanın özünü yakalamasına bir yerde özünün yanmasına bağlı değil mi ? Yorum kısmında adımı görünce katkılarım dile getirilince mutlu oldum.Bir nebze varsa payım bahtiyarım.
    Şelaleyi tasvir etmendeki ustalık sana neden bu kadar değer verdiğimin neden değer verdiğimin bir satıra sığmış hali.
    Dalga dalga gelen bir birikim söz konusu ve bunu anlatmandaki ustalık gittikçe daha göze kulağa geliyor.Gülsüm Hazan canımla yaptığım gezilerde ki duygusallık daha bir çarpıcı değinmeden geçemeyeceğim.Koşar adım eve dönme isteğin, içinde mutlu olmanla bağdaşık bunuda yakaladım.Anladım ben seni dostum ve adına çok mutluyum.
    Bu kez Hasan Hüseyin Ustamızın şiiri olsun.Kalemin yüreğine emanet.
    Bir kar yağıyor yüreğimize 
    Ayaz gecelerde gökyüzünde yıldızlar
    Ah etme,gönlümde bir isyan
    Uzaklarda ulaşılamayan sevdalar.

    Bir kar yağıyor yüreğimize 
    Her taraf soğuk,nefesimiz kesiliyor
    Başımızda kavak yelleri … 
    Dudaklarımız tir tir titriyor.

    Bir kar yağıyor yüreğimize 
    Gözlerde yarına dair ümitler … 
    Dillerde hüzünlü aşk şarkıları
    Yanaklarda hala sıcak buseler …

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saygıdeğer Dilek Kapusuz hocam, son zamanlardaki yazılarımın içeriğinin sunumunda kesinlikle sizin tavsiye ve yönlendirmelerinizin büyük etkisi olduğunu belirtmeliyim. Yaptığınız yorum cümlelerinizin herbirisi bana rehber olmuştur. Zaten yazılarımdaki gelişimi en iyi siz görüyor ve biliyorsunuz. Bunun için size minnettarım. Ama haklısınız duygusallık eşim ile olan yazılarda daha farklı boyutlarda seyrediyor. Eee, o kadarda olsun değilmi hocam... Mutluluğumuzla mutlu olacak kadar içten dostluğunuza, nakış dokur gibi öğreten bilgeliğinize ve her defasında günlerce dilimize dolanan güzel şiir paylaşımlarınıza çook teşekkür eder, sonsuz saygıyla şükranlarımı sunarım... Gölgeniz üzerimden eksik olmasın, sağlıcakla kalın...

      Sil
  42. Tebrik ediyorum.Yazılarınızı foroğraflarla süsleyip paylaşım şöleni yaşatıyorsunuz.Ne mutlu bize.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Melike Açar hanım, öncelikle güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Sizlerden gelen bu harika yorumların ışığında, umarım mutlu olacağınız daha bir çok yazılar üretiriz....

      Sil
  43. Mutlu olmak için çok ufak tefek şeyler yeterli aslında.Yorgun argın bir şekilde gidilecek sevgi dolu bir yuva buna en somut örnek.Bitlis maceranız güldürdü beni.Dışarı çıkınca arabanın olmaması yüzünüzdeki şaşkınlık görüşmeye değer idi bence .Göknarlar daki karın görüntüsü nefes kesici.Paylaşım ise tartışmasız yüreğiniz gibi.Yuvamızdaki mutluluğun sonsuz olması tek dileğim siz açısından sonuç bizide çok sevindiriyor böyle güzeş paylaşımların kaynağı belli çünkü.Saygılar sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esin Aldemir hanım, aslında mutluluk ne para, ne pul istiyor. Biraz sevgi, biraz güleryüzden başka. Ve içinde merhametli bir eş ve şirin bir kızı olan sıcacık bir evide varsa, bir insan daha ne isterki... Bitlis şimdi anılarda kaldı... o zamanlar daha otuz bile olmamıştı yaşımız. Zaman geçiyor yani. Bu saatten sonra, mutlu olmaktan başka bir derdimiz olamaz bizim. İçten dostane yorumlarınıza, desteğinize çook teşekkür ediyorum. Bu blogun bize kazandırdığı en büyük ödül, sizin gibi görünmeyen dostların varlığı oldu... Sağolun varolun, sağlıcakla kalın...

      Sil
  44. İlksin Çelik11 Aralık 2018 15:02

    Murat bey siz çok yaşayın emi.Daha dün Aras'ımla kar temalı bir çalışma yaptık evde pamuk aradık.Bugün aynı davranışı okuyunca zaman geçse değişmeyen şeyler var dedirttiniz bana.Paylaşım yine sizin enfes anlatımınızla içinde olduğumuz yaşadığımız bir yazı.Tüm güzellikler eşiniz kızınız ve sizin olsun.Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlksin Çelik hanım, öncelikle Aras'ı gözlerinden öpüyorum. Bazı değerlerin yıllar geçsede hep aynı kalması ne kadar güzel. Buna bende çok sevindim. Güzel temennilerinize çook teşekkür ediyor, bizde ailece size sonsuz mutluluklar diliyoruz...

      Sil
  45. Dostum yine efsane bir paylaşım.Kral geri döndü dedirten türden.Kalemine sağlık. Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kenan Ortak bey, onurlandıran yorumunuza çook teşekkür ederim. Sağolun varolun...

      Sil
  46. Zeki Yağız Kılıç11 Aralık 2018 15:10

    Hem göze hem kulağa hem duygulara hitap eden bir blog yazarısınız bu çok anlaşılır.Tebrik ediyorum başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeki Yağız Kılıç bey, Siz okurlarımın memnumiyeti doğrultusunda, en az yazı kadar fotoğraf çekimine ve çekilenler içinden seçim yapılarak konuya uygun yerlere yerleştirilmesinede önem veriyorum. Bu konudaki beğeni ve güzel temennilerinize çok teşekkür eder, esenlikler dilerim....

      Sil
  47. Yağmur okumam gereken bir blog dediğinde çok iyi kavrayamamıştım.Yine ablamın bir bildiği var dedim yanımamışım.Bir önceki paylaşımınız da hafızama kazınan eşinizin güleç yüzü oldu ve azmi.Sizin yanınızda yer alması her türlü zorluğa rağmen tebessümü eksik olamayan koca yürekli insan dedim kendi kendime.Bu paylaşımında ise sıcak yuvası ile özgürlüğün timsali dağlar arasında mekik dokuyan bir ADAM gördüm.Mutluluğunuz sevginiz daim olsun.Bu arada resim öğretmeniyim müthiş bir görsel zekanız var tebrik ederim.fotoğraflar enfes.

    YanıtlaSil
  48. Toprak Uskun hanım, sanırım Yağmur Aksu'dan bahsediyoruz. Öncelikle ablanıza ve ona inanarak yazılarımı okuyup beni mutlu eden, onurlandıran bu yorumunuz için size, yürekten teşekkür ediyorum... Kıymetli hocam, eşimle birlikte bizde sizlere sağlıklı,sevgi dolu, mutlu günler diliyoruz...

    YanıtlaSil
  49. Dost neredesin?Endişe içindeyim

    YanıtlaSil
  50. Murat ustam cidden merak içindeyiz. Bir haber lütfen:((((((

    YanıtlaSil
  51. Kalemşör dostum iyi haberlerinizi bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  52. Kerem Açıkgöz24 Aralık 2018 21:30

    Abi yoksun 18 gün geçti hayrolsun

    YanıtlaSil
  53. Benim kıymetli dostlarım, arkadaşlarım... Her şeyden önce sizleri habersiz bırakarak endişelendirdiğim için çok çok özür diliyorum... Affedin beni. Sağlık durumum iyi. Sadece bir süre ara verilmesi gerekiyordu. Hepsi bu... Ama merak etmeyin boş durmadım. Son gezime ait yazımı, bu akşam yayınlıyorum... Görüşmek üzere sağolun, varolun, hoşçakalın...

    YanıtlaSil