İzleyiciler

11 Mart 2019 Pazartesi

SARIKIZ (09.03.2019)


SARIKIZ (09.03.2019)

Rivayet odur ki o iftiraya uğramış, bir erendir. Kazdağlarının güzeller güzeli kaz çobanıdır. Edremit'in kent sembolü, Kazdağları'nın 1726 rakımlı tepesinin adıdır... Sarıkız, biz doğa severler için tutku, Türkmenler için kutsallığın simgesidir...

Evet, sanırım anladınız artık. Bugün uzun zamandır, büyük bir sabırla beklediğim Sarıkız'a gideceğiz. Onu geçen yıl ziyaret ettiğimden beri, aklımdan çıkaramamıştım... İsterseniz konuyu dağıtmadan, buyrun önce güne nasıl başlamışız, onu anlatayım. Sonra nasıl bir parkurda yürümüşüz, Sarıkız'a nasıl kavuşmuşuz, neler hissetmişiz biraz dertleşelim olurmu...

Bugün günlerden cumartesi... Yarın Burhaniye Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu'nun doğa sever gençlerine "yol abiliği" yapacağız. Ama bugün büyük piyango ikramiyesi gibi son anda Sarıkız faaliyeti ortaya çıkıyor...

Eh, siz bendeki heyecanı düşünün artık. Ağzım kulaklarımda, hemen çantamı hazırlamaya başlıyorum. Çantamı olduğu gibi boşaltıp, özenle ve tek tek malzemelerimi tekrar yerleştiriyorum. Öyle bir çanta hazırlıyorum ki görende yatıya gidiyorum, sanır... Bu kadar abartacak ne var, sakin ol biraz, dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız.
Evet, haklısınız. Sarıkız'a hiç tırmanmamış, tırmanıpta Sarıkız'ın ruhunu ruhunda hissetmemiş sizler, nereden bileceksiniz benim heyecanımı ve de içimde kopan fırtınaları...

Sabah oldukça uykumu almış olarak kalkıyorum... Uzun uzadıya anlatmayacağım bu sabahı sizlere. Ama bana yaptığı lezzet ötesi peynirli omleti önüme koyarken, sıfır yağ kullandığını belirterek, içim rahat yememi sağlayan, sevgili eşimden bahsetmezsem olmaz sanırım. Çünkü güne enerji ile başlamamı sağlayan onun güler yüzü ile kahvaltımı yapıyor ve çıkıyorum evden...


Saat 09;00. Zeytinli'deyim. Arabamı parkediyorum güç bela arka sokaklarda bir yere. Unutmuşum, bugün buranın pazarı olduğunu. Ama bugün burayı da anlatmayacağım sizlere. Erhan bey ile meydanda buluşup, hiç oyalanmadan düşüyoruz yola... Evet bugün sadece iki kişiyiz. İki doğa tutkunu...


Mehmetalan köyünden geçip, saatler 09;30'u gösterirken Milli Park Yalama Giriş Kapısına geliyoruz. Burada gerekli evrakları doldurup, giriş ücretini ödedikten sonra giriyoruz Milli Parkın içine... Hava güneşli, sıcakmı sıcak... Yukarı doğru tırmandıkça hava sıcaklığı 1-2 derece daha artıyor. Evet yanlış duymadınız. Rakım yükseldikçe sıcaklık artıyor. Şimdi bu nasıl oluyor dediğinizi duyuyorum tabi ki. Bu olaya coğrafyacı arkadaşlarımız "sıcaklık terselmesi" diyor. Ama hayır, konuyu dağıtmayacağım... Konuyu merak eden, araştırıp öğrensin. Çünkü bugün günlerden Sarıkız...


BAŞ SELAMI...
Kıvrıla kıvrıla Kızılçamlarla kaplı orman yolunda ilerliyoruz. Ve "Kapı Seyir Noktasını" biraz geçe yol kenarında zınk diye duruyoruz. Sağımızda bembeyaz pamuksu bulut kümeleri bizi arabamızdan indiriyor. 1300 rakımdayız. Derin kanyonlar ve sivri tepeler bulutlar içinde kaybolmuş durumda. Şu bulutlar içinden başını uzatan tepeye de bir bakıverin... Beyaz bulutlarla sarmaş dolaş olmuş, ne kadarda mutlu... Görünce çakıyor baş selamını bize ve bizdende alıyor kucak dolusu sevgisini... Ama gitmeliyiz, bekleyenimiz var...



ADAM BOYU...
Artık yol kenarları karla kaplı. Yol kenarları diyorum, çünkü iş makinaları yolu açmış. Ama gittikçe yol kenarlarından, buralara bu kış ne kadar çok kar yağdığını anlıyoruz... Ben diyeyim adam boyu, siz deyin araba boyu. Ama iyiki de yağmış... En son ne zaman bu kadar çok kar yağdı, kim bilir... Ama yıllarca yağmadığı kesindi...

Yol gittikçe çamurlu hal alıyor. Güneş ise parlaklığı ve sıcaklığı ile öyle davetkar ki daha fazla araba ile gitmek istemiyor, iniyoruz araçtan...
Saat 10;20. Başlıyoruz yürümeye. Yolda insanlar görüyoruz. Bir başka yürüyüş grubu. Selamlaşıp geçiyoruz...


Bir süre çamurlu yolda yürüyor, sonra solumuzdan kar yığınlarının içine vuruyoruz. İş makinası tarafından oluşturulmuş küçük kar tepeciğini aşıp, düşüyoruz uçsuz bucaksız beyaz çöle. Evet, güneşin parlak ışınları tepemizde, gözümüzü kamaştıran bu sonsuz beyazlıkta kendimizi biran çölde gibi hissediyoruz...


Yürüyoruz çokta batmadan ama karın çıkardığı kırt, kırt sesleri kulağımızda. Sarıkıza kavuşacak olmanın heyecanı ile çok konuşmuyoruz. Gökyüzü maviliğinin içinden, yeryüzüne dokunurcasına uzanan bulutlara doğru, mutlu ama yavaş adımlarla yürüyoruz... Her adımda onun dönemini, yaşadıklarını, nasıl mitselleştiğini düşünüyoruz. Kâh hüzün, kâh huzurla doluyor yüreğimiz...




İşte uzaklarda, beyazların ve tek tük ağaçların ötesinde, beyaz gelinlikler içinde, siyah yazmalı sarı saçlı kız, orada bizi bekliyor... Adımlarımızı hızlandırmak yerine, duruyor bir süre seyre dalıyoruz Sarıkız'ı... Kuzeye bakan sol yamacı metrelerce kar altında, arkası bembeyaz bulutlar içinde. Başı ise dumanlı. Belli ki onunda bizi göresi gelmiş... Adını yazıyoruz sağa sola. Adım adım, yavaşça ilerliyoruz ona doğru...

Sevgi aceleye gelmez, sevgi emek ister. Sevgi hoyratlığa gelmez. Sevgi şevkat, sevgi ruh, sevgi yürek ister... Kimine göre Mecnun'un Leyla'sı, Kerem'in Aslı'sıdır sevgi... Ve bana göre tabiatı ve tabiatın içindeki her canlı ve cansızı koşulsuz sevebilmektir aslolan...


İşte bembeyaz kollarındayız, az kaldı kavuşmamıza. Başında bulutlar harelenmiş, kollarını açmış bizi bekliyor...



Saat 11;30. Ve kavuşma anı... Ahh! Sarıkız... Tam 10 ay olmuş ayrı düşeli... Sarılıyoruz ruhen ve oturuyoruz yanıbaşına...


Başlıyoruz içten içe dertleşmeye... Ama maalesef buranın ruhunu, Sarıkız'ı, geçmişte olduğu gibi şimdi de anlayamayanlar var... Evet buraya geldiğimizde Sarıkız'ın tepesindeki gürültücü insanların davranışları bizi bi hayli rahatsız ediyor. Sarıkız'la içselleşemiyor, rahatça dertleşemiyoruz... Başucunda biraz oturup, ayrılıyoruz hüzünle... Biz ona bir daha geleceğimize dair söz, oda bize küçük bir parçasını veriyor emaneten...


Emaneten aldığımız taş parçasına başka zaman açıklık getirmek üzere, müsaade ederseniz biraz Sarıkız efsanesinden bahsedeyim sizlere. Bu efsane ile ilgili bir çok söylence olmasına rağmen, benim en çok hoşuma giden şekliyle aktaracağım sizlere...

Sarıkız'ın başına gelenler; yüz güzelliğini yürek güzelliğine tercih eden insanların iftirası, insanların elde edemedikleri şeyleri yok etme hırsı, cahillik ve baskıcı toplum geleneklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor, aslında... Buyrun bakalım nasıl olmuş...

" Rivayet ola ki bir zamanlar Kavurmacılar köyünde, sarı saçları ile güzelmi güzel bir kız yaşarmış. Ama günlerden bir gün baba, kızını köyde yanlız başına bırakarak, hac ibadeti için kutsal topraklara gidiyor. Tabi bütün köyün delikanlıları Sarıkız'ı n peşinde. Ama o bir türlü yüz vermez, sabahtan akşama kadar kaz'larının peşinde koşturur dururmuş. Tabi hal böyle oluncada kızın adını kötüye çıkarıyorlar... Ve aylar sonra baba köye geri döndüğünde kızının kötü yola düştüğünü ve köyün namusunu temizlemesini söylerler. Köylünün dedikodu ve baskısına dayanamayan baba ne yapsın peki. Almış yanına güzeller güzeli Sarı Kızını, katmış yanına üç beş kaz ve içi kan ağlaya ağlaya götürmüş dağların tepesine. Kurda kuşa yem olsun diye... Gel zaman git zaman dağlarda başı dara düşenlere yardım eden bir sarıkız lafı etrafta dönmeye başlamış. Tabiki anlamış baba güzel kızının yaşadığını. Hemen vurmuş kendini dağ yoluna, almış soluğu kızını bıraktığı tepede. Kızını görünce, sevinçle sarılmışlar birbirlerine... Su istemiş baba, Sarıkız hemen uzatmış kolunu taa denize, aldığı suyu uzatmış babasına. Bunu gören baba, kızının ermiş olduğunu anlamış. Eren olduğu ortaya çıkan Sarıkız, birden karabulutlara karışıp yok olunca, baba büyük bir üzüntü ile dolaşır olmuş dağlarda... Ve şimdilerde Sarıkız Türbesi'nin bulunduğu tepenin tam batı yönündeki Kartaltepe'de ölmüş. Ve köylüler babanın öldüğü buraya bir türbe yaparak, bu tepenin adını da Baba Tepe olarak anar olmuşlar....
İşte günümüzde civar köylerde yaşayan Türkmenler, her yıl Ağustos ayında Sarıkızı ve babasını anmak için buralara çıkarlar... "







Saat 11;50. İniyoruz zirveden. Beyaz karlar üzerinde yürüyoruz, geldiğimiz gibi aheste aheste... Duruyor, son bir kez ona doğru bakıyoruz... Garip bir etkileşim yaşıyoruz uzaktan uzağa. Onun yanına ismimizi yazıp, içimizde bilinmeyen bir mutluluk ve hafiflik hissiyle tekrar düşüyoruz beyaz çöle...


Önce karlar içindeki küçük ağaçları ve karlar altına gömülmüş Milli Park tanıtım levhalarını arkamızda bırakıp çıkıyoruz uçsuz bucaksız beyazlığa...

Buraya kadar gelmişken 1774 rakımlı Karataş'ada çıkmalıyız diyoruz. Ve hatta Baba Tepe'ye... Ama ne yazık ki Baba Tepe bir askeri bölge içinde kalıyor ve bizim girmemiz mümkün değil... Başka bir zamana diyor, yönümüzü ve aklımızı Karataş'a çeviriyoruz... Uzaktanda olsa onu daha şimdiden görüyoruz...




Önce, karlar içinde taş duvarları görünen Kaz Avlusu denilen yerden geçiyoruz. Sonra yolda böceklerle karşılaşıyor, kanadından bıraktığı tüyü ile ben buraların kuşuyum diyen Şahin'in selamını alıyoruz...




KARATAŞ TEPE...
Saat 12;35. Ve çok sürmüyor önümüzde, adı gibi kara kayalıkları ile karşılıyor Karataş bizi... Kayalıkların arasında can bulmaya çalışan küçük çam ağaçlarının içinden tırmanıyoruz tepesine. Ve hiç soluklanmadan, çıkıyoruz kara kayaların üzerindeki, zirve taşına. Dikiyoruz gözlerimizi önce tepesi bulutlu sıra sıra vadilere ve tepelere.

Sonra çeviriyoruz başımızı karlar içinde ki alacalı bulacalı, başındaki küresi ile Babatepe'ye. Açıyor kollarımızı Sarıkız'dan aldığımız selamı iletiyoruz ona...

İniyoruz zirve taşından. Ama hemen ayrılmıyoruz yanından. Çöküyoruz dibine, sessizce atıyoruz ağzımıza bir iki lokma bişey. Ve terimiz daha soğumadan kalkıp vedalaşıyoruz Karataş'la...





AH! ÇOCUKLUK YILLARI...
Düşüyoruz yine beyaz çöllere ve çıkıyoruz çamurlu yollara. Yürüyoruz etrafımızda metrelerce kar, çamurlu yollarda. Önümüze kar kütleleri çıkıyor, dayanamıyor Erhan bey elindeki sopa ile kar kütlelerine vurarak kar taneciklerini havaya sıçramaya çalışıyor. Çocukluk anılarımız akıllara geliyor, konuşuyoruz birazda geçmişe dair... Önümüze yine devasa kar yığınları çıkıyor, hayretler içinde kalıyoruz. Bu arada hava gittikçe ısınıyor sanki. Bastığımız toprak eriyen karlardan, çamur deryasına dönüyor. Ama nihayet aracımıza ulaşıyoruz. İkimizde sonsuz mutlulukla aracımıza binip, düşüyoruz dönüş yoluna...



Dönüş yolumuzun görseli şahane, sürekli arabadan inip fotoğraf çekme arzusu uyandırıyor insanın içinde. Ama vakit çok sınırlı. Saat, akşamın beşinden önce terketmeliyiz Milli Parkı. Arabadan inmeden fotoğraf çekmeye başlıyoruz. Doyamıyoruz buralara. Geliyoruz Tozlu Yaylası civarında bir çeşme başına. Karlar içinde saklamış kendini. Ama biz daha önceden tanıyoruz onu, hemen buluyoruz yerini. İçiyoruz buz gibi sularından...


MERHABA BAHAR...
İçimiz ferahlamış olarak, düşüyoruz tekrar yola. Çok sürmüyor, 900'lü rakımlara indiğimizde birden bire bahar karşılıyor bizi. Berrak ve masmavi gökyüzü ve yeşil çamlar yapraksız ağaçlarla bir günde ikinci mevsimi yaşamanın heyecanı doluyor içimize. Niyetimiz hemen gitmek değil tabiki. Hemen terketmeyeceğiz bu güzel ormanları...


AYIDERESİ...
Geliyoruz "Ayıderesi" yoluna, iniyoruz araçtan. Yaklaşık beş kilometre mesafedeki Ayıderesi Mevkii'ne gidip dönmeyi planlıyoruz. Saatler 14;30'u gösteriyor. Saat beşe kadar, gidip dönmeliyiz. Kısa bir muhakeme yapıyor, hızlı tempo ile gidip gelmeye karar veriyoruz...
Hiç oyalanmadan kuşanıyoruz sırt çantamızı ve vuruyoruz Kızılçamlarla süslenmiş orman yoluna.

Daha yürüyüşe yeni başlamıştık ki karşımızdan bize doğru gelen bir araba duruveriyor yanımızda. Pencereyi indirip, biraz ürkmüş birazda kötü bir haber verir edasıyla;
"-Abi sizi ne kadar ilgilendirir bilmiyoruz ama ileride ayı sesi duyduk, onu için geri dönüyoruz. Haberiniz olsun" demezler mi... Bulundukları mevkiinin Ayıderesi olduğunu, dolayısıyla burada ayı sesi duymalarının gayet doğal olduğunu belirterek onları sakinleştirip, uğurluyoruz. Arkasından Erhan bey ile birbirimize bakıp, "Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın" diyor, eşsiz güzellikteki yolun akışına bırakıyoruz kendimizi...


İyikide bırakıyoruz. Çünkü daha yolun başından beri binbir çeşit ötüşleri ile kuşlar, çağıl çağıl sesleri ile dereler ve kendisini göremediğimiz irili ufaklı bir çok şelalerin gürül gürül sesleri ile bambaşka bir dünyanın içine giriyoruz...



Yolumuzun görseli o kadar güzel ve değişken ki. Bir bakıyoruz yemyeşil çamların içinde yürüyoruz, bir bakıyoruz yüksek kayaların gölgesinden. Ya baharda sonbahar tadı veren yapraklarını dökmüş meşe ağaçlarının arasında yürümeye ne demeli...


Ve sağımızdaki mor renkli muhteşem dağ silsilesine. Bir bakıverin şu mor dağlara. Fotoğraf karesine sığdıramadığım şu muhteşem güzelliğe. O mor renklerin aslında yapraklarını dökmüş meşe ağaçları olduğunu söylesem. Ve bu meşelerin bir kaç ay sonra baharın rengi yeşil renge bürüneceğini ve sonrasında bizlere, sarı turuncu yaprakları ile gönlümüzü ısıtan sonbaharı yaşatacağını söylesem... Ve hatta şimdi sizlere o morluklar içinde muhteşem büyüklükte bir şelale olduğunu söylesem.... İnanılır gibi değil, değil mi!...


Yolumuz sürprizlerle dolu. Her yerden su ve kuş sesi geliyor... Şu yolun kenarındaki simsiyah kayalara bakın. Ağlıyor mu, yoksa pınar olmuş çağlıyor mu, bilemiyorsunuz... Belli ki birileri göz yaşıda olsa, bu kayanın suyu içilsin diye, bir bardak iliştirmiş kayanın çıkıntısına...


Ve işte şimdide yolumuza, dimdik ayakta duruşu ile öldüğünü kabullenemeyen bir ağaç çıkıyor... İçi çoktannn çürümüş, dalları kurumuş. Yıkılması an meselesi... Çaresiz, bilmiyor ki topraktan geldi, toprağa gidecek...

KIRILMIŞ KAŞIKLA PİLAV YENİR Mİ...
Şimdi diyeceksinizki hem zamanımız sınırlı diyorsun, hemde yollarda oyalanıp duruyorsun... "Şimdi kapanacak kapılar, kalacaksınız Milli Parkta mahsur. İşte o zaman görürsünüz Ayıderesi'nide, kırılmış kaşıkla pilav yemeyide" dediğinizi duyar gibiyim. Hayır dostlarım, emin olun oyalanmıyoruz. Öyle bir yürüyoruz ki sanki koşuyoruz. Ama çevremize de kayıtsız kalmıyoruz tabiki. Işık hızıyla tarıyoruz çevremizi ve alel acele fotoğraflar çekiyoruz, sizlerde görün diye...
Tamam, tamam haklısınız. Hem saadede, hemde Ayıderesi'ne gelelim artık...


DENSİZLER...
Saat 15;30 Neredeyse geldik Ayıderesi'ne. Geldik diyorum, ama silah sesleri ile olduğumuz yerde kalakalıyoruz hemen. Kimbilir hangi densiz, yine neye veya nereye sallayıp duruyor... Bir vadi boşluğunda sayılırız. Silah sesi o kadar gür geliyor ki, kimbilir ormanın asıl sahipleri nasıl paniklemişlerdir... Tabi bizde, kaza kurşununa kurban gitmek istemiyoruz. Hemen düdüklerimizi çıkartıp yüksek sesle öttürerek, silah atanlara karşı varlığımızı duyurmaya çalışıyoruz. Nihayet duruyor silah sesleri ve bizde varıyoruz Ayıderesi mevkiine. Bizi ellerinde silahları ile üç beş kişi karşılıyor. Ve daha merhaba demeden, neden Milli Parkta silah attıklarını, bu davranışlarının yanlış ve yasak olduğu söylemine giriyor Erhan bey. Neyse ki karşı tarafta, yaptıklarının hatalı olduğunu kabullenip özür diliyorlar...





Evet siz demeden ben diyeyim zamanımız kısıtlı. Burada geçirilecek vakti 15 dakika olarak belirleyip, muhteşem manzaranın keyfine varmaya çalışıyoruz. Bir köprü var altından coşkun sular akan, yolları birleştiren... Dere boyunca yapraklarını dökmüş çınarlar ve onları sarıp sarmalayan yemyeşil sarmaşıklar... Yazın mutlaka buraya gelinmeli diyoruz. Gelip çınarların altında uyumalı, soğuk sularından içip, büvetlerinde vücudumuzu arındırmalıyız diyoruz...





Haydi Abbas, vakit tamam... Gitme zamanı. Dönerken muhteşem manzaraların büyüsüne kapılmadan daha hızlı yürümemiz gerektiği konusunda Erhan bey ile karşılıklı mutabakat sağlayıp çıkıyoruz yola... Nasıl bir yürüyoruz anlatamam. Koşuyormuyuz, yürüyormuyuz belli değil. Ama yine de hareket halinde de olsa üç beş fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyoruz. Hatta durup bir kaç saniyelik ötüşen kuşların seslerini bile kayda alıyoruz... Yok yok biz iflah olmaz doğa vurgunlarıyız... Bilmem ki bu işin sonu nereye varacak. Daha bu sabah Hazan hanım şakayla karışık, vay başıma gelenler önce At Kayası şimdide Sarıkız demeye başladı bile. Bilmiyor ki ben bu dağların taşına toprağına, ağacına kuşuna, suyuna havasına topyekün gönlümü kaptırmışım...

Saatler 16;50'yi gösterirken Milli Park kapısındaydık. Kapı görevlisine iyi temennilerle el sallayıp çıktık kapıdan. Ve büyük bir huzur ve mutlulukla düştük dönüş yoluna...


SON SÖZ...
Bugün plansız ve anlık gelişen bir doğa macerası yaşadık... Plansız dediysem daha bir gün öncesinden adı konulmuştu bu doğa yürüyüşünün. Ve gönlümüzden, Dünya Kadınlar Günü nedeni ile bu yürüyüşü kadınlara ithaf etmek geçmişti. Bunun için önemliydi bugünkü Sarıkız ziyaretimiz... Ve bir kez daha tüm dünya kadınlarının, erkeğin önünde veya arkasında değil tamda yanında özgür ve eşit bir birey olarak, Kadınlar Günü'nü kutluyorum...

Bugünü planlayıp yol arkadaşı olarak yanımda yer alan Erhan beye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugün beni benden alan Mecnun misali beyaz çölleri aşarak zirvesine tırmandığım Sarıkız'dan, 1774 rakımlı Karataş'a kadar ki kış yolculuğumu, asla unutmayacağım... Metrelerce karın duvar yaptığı çamurlu yollarını, karlar içinde kaybolmuş Güreli Jandarma Çavuşun hayrat çeşmesinin buz gibi sularını unutmayacağım. Beyaz karlar içinden çıkıp, baharı yaşayan binbir çeşit kuş sesinin su sesine karıştığı, mor dağlarıyla Ayıderesi'ni de hiç unutmayacağım... Bu hisleri bana yaşatan ve toplamda 20 kilometrelik rüya gibi bu yolu değerlendirme puanım; 10/10.

Not: Bu yazıda kullanılan toplam 58 adet fotoğraftan 1, 5, 15, 16, 28, 50 ve 58. fotoğraflar Erhan Çiftçi'ye, diğer çekimler ise bana aittir.

Murat Turan - Akçay 2019

122 yorum:

  1. Coğrafya Kaderdir... ( İbni Haldun )
    Bir dağın başında, coğrafya ile kültürü, kadın haklarıyla fotoğraf tutkusunu harmanlamayı başardık. Daha yolun başında sıcaklık terselmesiyle varlığını hissettiren doğa olayları, 1,5 metrelik buzun üzerinde yürürken, bulutları tepeden seyrederken, bitki örtüsü yükseldikçe renkten renge girerken her anımızda bizi büyüledi. Sarıkız'ı kış sonu görmek de varmış. Bu güzel günü yanımda yaşadığınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erhan Çiftçi bey, hem coğrafi bilgiler hemde rehberliğiniz için tekrar teşekkür ediyorum. Benim için unutulmaz güzel bir gündü... Sağolun varolun...

      Sil
  2. Atakan Özgür12 Mart 2019 08:13

    Nefis bir anlatımla enfes fotoğraflarla Yeni bir güne başlamak çok güzel Teşekkür ederim Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Atakan Özgür bey, yakın ilgi, takip ve güzel yorumunuz için ben sizlere çok teşekkür ederim...

      Sil
  3. Yiğit Zeki Kılınç12 Mart 2019 08:14

    Murat kardeşim Öyle bir anlatmışsın ki Sarıkız ulaşılmaz sevgili olmuş benim bile hayallerimi süslemeye başladı tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yiğit Zeki Kılınç bey, eminim sizlerde bu coğrafyaya gelseniz ve efsanelerin peşinde koştursanız anlattıklarımın az bile olduğunu görürdünüz. Umarım bir gün oda olur. Güzel yorum ve tebrik için çook teşekkür ederim...

      Sil
  4. Canan sevimli12 Mart 2019 08:16

    Murat Bey bu kadar güzel bir yazıyı doğayı fotoğrafları Biz kadınlara Armağan etmeniz beni çok mutlu etti her ne kadar ülkemizde kadın erkek eşitliği sadece cümlelerde bir günde anılıyor olsa da Ben samimiyetinize inanıyorum Ne de olsa saygıdeğer bir eşiniz ve çok sevimli soyadım gibi bir kızınız var bu duyarlılığınız tüm beyefendilere örnek olmalı yeni şahane olmuş fotoğraflar kelimelerle anlatılmaz Tebrik ederim mükemmel

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canan Sevimli hanım, öncelikle samimi güzel yorumlarınız için çook teşekkür ediyorum. Haklısınız kadına verilen değer "bir gün ve kuru kuruya kutlama sözleri ile" sınırlı kalmamalı. Ama emin olun kadına bir gün değil 365 gün değer veren, ben ve benim gibi bir çok erkek olduğuna inanıyorum. Bu belkide mektebi ve öğretmeni olmayan insanın kendi vicdanını terbiye etme meselesidir. Kimbilir...

      Sil
  5. Toprak Uskun12 Mart 2019 08:18

    Bu anlamlı günü fotoğraflarınızla ve muhteşem bir yazıyla sunmanız beni de ziyadesiyle mutlu etti kar Çölü benzettiniz yüreğinizdeki o güzel duyguların kelimelere yansıması olarak değerlendiriyorum Sarıkız Bir Efsane olabilir ama bana göre Siz de bloggerlar içerisinde efsanesiniz Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toprak Uskun hanım, her yazımda beni olağan üstü cümlelerle takdir etmeniz ve onurlandırmanızın beni son derece mutlu ettiğini bilmenizi isterim. Bence efsane olan; bana güvenen, destek veren sizlersiniz. Sağolun varolun. Daima mutlu ve hep yanımda kalmanız dileğiyle çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  6. Murat Ustam aile içindeki mutluluğunuzu dağlara yansıtmanız doğa ile bütünleşmeniz orada yaşayan canlılara ses olmanız Bunların hepsi bir bütün içerisinde altın tepside bize son oluyor ne mutlu ki size rast geldim harika bir insansınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kenan Ortak bey, yorumlarınızla yazılarıma yön, bana ise güç veriyorsunuz. Onun için diyorum ki harika olan sizlersiniz. Bunun için sizlere çook teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum...

      Sil
  7. Nuray Çolakoğlu12 Mart 2019 08:22

    Murat Bey cuma günleri çok severim hafta sonu geliyor tatile giriyoruz diye Büyükşehir çalışmaya hayatı yoruyor insanı ,şimdi sorarlarsa en çok sevdiğim gün diye beni hayallerimi kavuşturan bilmediğim diyarlara götüren salı günlerinin olduğunu söyleyebilirim .Bir günde 2 Mevsimi aynı anda yaşayabilmek sizin sayenizde oluyor Sağ olun var olun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nuray Çolakoğlu hanım, evet genelde tüm çalışanların en sevdiği gün cuma'dır. Sizlere anlamlı ve sevebileceğiniz bir gün daha kazandırdıysam ne mutlu bana. Gönül isterdiki tüm günleri size sevdireyim de günleriniz bayram seyran içinde geçsin.;) Ama bu tabiki çok zor. Yinede yoğun bir döneme giriyoruz. Yani farklı günlerde de paylaşımlarımızın olacağını müjdelemek isterim. Yakın ilgimize ve güzel yorumlarınıza çook teşekkür ediyor, mutlu günler diliyorum...

      Sil
  8. Songül Aslı Derman12 Mart 2019 08:26

    Murat Bey dünya Emekçi kadınlar gününde sarıkız efsanesi paylaşmanız toplumdaki yozlaşmanın nelerle sonuçlanabilecek nin Somut bir kanıtı sanırım böylesine anlamlı bir günde böylesine bir paylaşım bilinçli olarak mı yapıldı onu düşünüyorum kadınlarımız günümüzde de maalesef ezilen hor görülen şiddete maruz kalan eli öpülesi varlıklardır eşe sevgiliye atılan bir tokat bile ne kadar Can acıtır onu düşüne Bilseler eşlerini ya da sevgililerini bir anne olduklarını unutma salar kendi annelerine duydukları saygıyı veya sevgilin bir nebze sini etrafındaki kadınlara Hissettir elbiseler Dünya çok daha güzel bir yer olabilir bence oradaki Dağlar ağaçlar ve canlılar buna tanıklık edecektir Bundan sonra benim hayatımda kadınlar gününde Sarı kızın yeri bir başka olacak saygı ve sevgilerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Songül Aslı Derman hanım, öncelikle herşeyin temelinde sevgi ve saygının yattığını kabul etmeliyiz. Yazının içinde de belirttiğim gibi kusur aramak yerine koşulsuz sevebilirsek herşeyi ve başta da kendimizi, işte o zaman ne kadına şiddet kalır nede nefret. Ben kız kardeşlerimle büyüdüm ve şimdi ise hayatımda kızım var. Yani siz ne düşünüyorsanız eşitlik üzerine, emin olun bende aynısını düşünüyorumdur. Sevgi ve saygılar bizden diyerek, bu güzel yorum için çook teşekkürler...

      Sil
  9. Oktay Şenocak12 Mart 2019 08:27

    Tebrik ederim kardeşim muhteşem bir yazı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oktay Şenocak bey, güzel yorumunuz için çook teşekkür ederim...

      Sil
  10. Vuslat Canetli12 Mart 2019 08:31

    Benim de diyeceğim odur ki yazan elleriniz dert görmesin kendi adıma günümü kutladığınız için çok teşekkür ederim bu muhteşem yazıyla da süslediginiz için ayrıca teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vuslat Canetli hanım, çook teşekkür ederim. Sizinde okuyan gözlerinize, yorum yapan ellerinize sağlık. Sembolikte olsa bu yazıyı kadınlarımıza ithaf etmekten onur duyduğumu bilmenizi ister, mutlu günler dilerim...

      Sil
  11. Enfes bir yazı harika fotoğraflar tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murat Akın bey, beğeni ve tebrikinize çook teşekkür ederim...

      Sil
  12. Adnan Polat kaysan12 Mart 2019 08:35

    Kar çölü benzetmeniz muhteşem bir edebi dil kullanma sanatıdır tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adnan Polat Kaysan bey, onur veren güzel yorumunuza çook teşekkür ediyorum... Sağolun varolun...

      Sil
  13. Selim Hızal12 Mart 2019 09:03

    "Sevgi aceleye gelmez, sevgi emek ister. Sevgi hoyratlığa gelmez. Sevgi şevkat, sevgi ruh, sevgi yürek ister... Kimine göre Mecnun'un Leyla'sı, Kerem'in Aslı'sıdır sevgi... Ve bana göre tabiatı ve tabiatın içindeki her canlı ve cansızı koşulsuz sevebilmektir aslolan..."
    Alnından öpüyorum kardeşim bu cümlelerden sonra söylenecek söz yok.Harikasın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selim Hızal bey, çook teşekkür ediyor, saygı ile selamlıyorum sizi. Harika olan yorumları ile beni destekleyen sizlersiniz. Sağolun varolun...

      Sil
  14. Erhan beye hak verdim o dağlarda çocuk olmak o mutluluğu yaşamak.Ben olsaydım karların içinde yuvarlanır dururdum.Kara hasret yaşıyoruz sayenizde resimlerle avunuyoruz.Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl Can bey, beğeni ve tebrikiniz için çook teşekkürler. Keşke kış bitmeden buralara bir gelebilseydiniz, gelipte Kazdağlarının hem kışını hem baharını aynı günde yaşayabilseydiniz... Umarım seneye...

      Sil
  15. Kerem Açıkgöz12 Mart 2019 09:10

    Murat abi adamların abi sizi ne kadar ilgilendiriyor bilmiyoruz ama ilerde ayı var sözü ne koptum abi gözlerimden yaş geldi allah inandırsın.Ayideresi orası yavru ceylan çıkacak değilya yazarken bile gülüyorum.Allahta seni güldürsün abi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kerem Açıkgöz kardeşim, hiç sorma bende o bölümü yazarken, gülmekten kendimi alıkoyamadım. Garip olan, adamlar birde arabanın içinde iken ayı sesini duyup kaçıyorlar... Ama haklısın onlar Ayıdere'sinde karşılarına Ceylan çıksın diye bekliyorlar. Buda çok komik;) Kardeşim güzel yorumların ve sende beni güldürdüğün için çook teşekkür ediyorum...Sağlıcakla kal...

      Sil
  16. Alihan Saygılı12 Mart 2019 09:18

    Sarıkız ve Karataş sadece hayallerimizi de yer alacak muhteşem bir tabiat harikaları.Efsane günümüz kadınlarının yasadıgı sorunların mitsellestirilmis hali.Emeginize sağlık. Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alihan Saygılı bey, hiçte hayallerinizde kalmasın. Belki sizde birgün buraları görme şansı yakalarsınız. Kimbilir... Güzel yorumunuz için çook teşekkürler....

      Sil
  17. Gülnihal Çepic12 Mart 2019 09:28

    Murat kardeşim hadi at kayası isimden dolayı zararsız gibi ama SARIKIZ SEVDASI bence sizin icim tehlike içeriyor.Hazan kardeşim serzenişlerinde haklı hemde kadınlar gününde evdeki yavuklunu burak sarıkıza git :)Bence eve alınmasanız yeridir.Hazan kardeşime sevgiler size kınamalar gönderiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülnihal Çepiç hanım, valla haklısınız. At Kayası neyse de, Sarıkız biraz problem olacağa benziyor.;) Hazan hanımında sevgi ve saygılarını iletir, esprili ve içten yaptığınız yorumlara çook teşekkür ederim...

      Sil
  18. Baki Başkent12 Mart 2019 09:33

    Ustam paylaşımı okurken gözlerim doldu büyük usta Hasan Hüseyin geldi aklıma ve nundan sonra her aklıma geldiğinde birlikte anılacaksın.Yuregine kalemine emeğine dizlerine duygularına sağlık olsun.Sen eksilme hayatımızdan.
    "bir oğlum olacak adı temmuz
    karataşın göbeğinde aşk
    karataşın göbeğinde barış
    karataş çatladı çatlayacak
    bende bitmeyen kavga
    onda yeniden başlayacak "

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baki Başkent bey, çook sevdiğim bir şiirdir. Temennim odur ki sizlerde eksilmeyin hayatımdan... Paylaşım ve güzel yorumunuz için çook teşekkür ediyorum.

      Sil
  19. Dilruba öksüztepe12 Mart 2019 09:40

    Murat Ustam dünyaya gelen her canlının kaçınılmaz sonu dur bölüm O yüzden yazan ki Her canlı ölümü tadacaktır O ağaç çok etkiledi beni vaktini tamamlamış ama ölüme direnmesi yıkılmamak için hayatta kalma çabaları .Allah'ımın vardır bir bildiği nasılki doğumu bize bahşettiği ise ölümü de daha sonraki ahiret güzellikleri yaşayabilmek için bize bahşetti. Hz Ali'nin bir sözü vardır öldükten sonra da yaşamak için iyi bir nam bırakın. Tıpkı sizin yaptığınız gibi benim gözümde ölümsüzlüğe adım atan Ender insanlardan birisiniz.Hazan kardeşimle ve güzel kızımızla uzun ömürlerin olsun ustam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilruba Öksüztepe hanım, her zaman anlamlı ve güzel yorumlarınızla hem güzel mesajlar veriyor, hemde yazılarımı çok iyi tahlil ediyorsunuz. Öncelikle bunun için sizlere çook teşekkür ediyorum. İkincisi beni bir kardeş ve dost yerine koyup yüceltmeniz ise ayrı bir onur kaynağı olduğunu bilmelisiniz. Hazan hanımında sevgi ve selamlarını iletir, sağlıklı ve mutlu günlerin sizin olmasını dilerim...

      Sil
  20. Esin Aldemir12 Mart 2019 09:47

    Murat ustam bu anlamlı günde sembolik olarak yapılan bu yürüyüş tam isabet olmuş bence.Sarıkız yıllar öncesinde yasamız bu duyguları tıpkı şimdi bizlerin yaşadığı gibi.Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ''ün YUCE TÜRK MILLETI diye seslendiği bir ırkın evlatlarıyız en azından ona layık olabilmek için kadınlarımıza sevgi ve saygı ile yaklaşmalıyız.
    "Adam olmadan öncе insan olabilmеnin еn tеmеl unsurudur kadın. Çoğu zaman dеğil, hеr zaman hеr gözün nuru, hayatın can damarıdır."
    Size olan sevgim ve saygım gün geçtikçe katlanarak artıyor.Hazan hanıma sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esin Aldemir hanım, ne kadar güzel ifade etmişsiniz kadına verilen değeri; "insan olabilmenin en temel unsurudur" diyerek. Sizin gibi düşünen, muhakeme eden, ilerici, kararlı ve güçlü kadınlar var olduğu sürece eminim ki erkeklerde sizlerin nezdinde tüm kadınlara saygı ile yaklaşacaklardır...
      Bu vesile ile Sarıkız'dan tüm kadınlara selam olsun diyelim bir kez daha... Ve bu güzel yorum için sonsuz teşekkürler gelsin size....

      Sil
  21. Serdar Özel12 Mart 2019 09:49

    Murat bey fotoğraflarınız beni hep en çok etkileyen olmuştu ama paylaşımınizdaki duygusallığınız bu sefer ön plana çıktı.Yureginize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serdar Özel bey, bu sefer sizi yazı içeriği ile de etkileyebilmiş olmam beni mutlu etti. Sizlerin de yazan ellerinize, okuyan gözlerinize sağlık... Sağolun varolun...

      Sil
  22. Sönmez Ufuk12 Mart 2019 09:50

    Tebrik ediyorum.BASARILAR DILERIM

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sönmez Ufuk bey, tebrik ve beğeninize çook teşekkür ederim...

      Sil
  23. Semra Kocamaz12 Mart 2019 09:53

    Duyarlı sevecen saygılı bir yapınız var.Paylasimlarinizda bile eşinizden HAZAN HANIM diye bahsetmeniz anlamlı.
    Sarıkız efsanesi yüzyıllar öncesinde bile değer görmeyen karalanmaya çok müsait kadınların kaderi sanırım.
    Tebrik ederim.Bir sonraki paylaşımı özlemle bekliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Semra Kocamaz hanım, sanırım öncelikle, onurlandıran iltifatlarınız için sizlere çook teşekkür etmeliyim... Kaderci bir Kadın olmak yerine, kendi kaderini tayin eden kadınların çoğunlukta olacağı bir gelecek temennisiyle, mutlu günler sizinle olsun....

      Sil
  24. Kumsal Güneş12 Mart 2019 09:54

    Okumaya doyamadım.3 kere tekrarladım.Tenrik ederim resimler enfes.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kumsal Güneş hanım, çook teşekkürler... Tekrar tekrar okumanız onur verici...

      Sil
  25. Yıldırım Bakır12 Mart 2019 09:57

    Bir erkek olarak utandım.Siddet duygusu dağlarda bile var.Neden diyecekseniz silah talimi yapan zavallılar .hadi siz, düdüklerle uyardınız ya orada yaşayan canlilar.Dilerim o ayılarla karşılaşırlar birgün. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldırım Bakır bey, evet bende bir gün Ayılarla karşılaşmalarını dilerim ama bu caniler bu defada bütün mermileri o Ayının üzerine boşaltırlar. O yüzden bence Allaha havale edelim en iyisi... ilginize ve bu duyarlı yorumunuza çook teşekkürler...

      Sil
  26. Murat bey sarıkızdan o taşı neden aldınız merak ettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sare Deniz hanım, buradaki inanışa göre buradan dilek tutarak küçücük bir taş parçası alıyorsunuz ve dileğiniz olduğunda getirip mutlaka yerine koyuyorsunuz... Sadece bir inanış... Yorum için teşekkürler....

      Sil
  27. Ergun Aydınlı12 Mart 2019 10:09

    İşte uzaklarda, beyazların ve tek tük ağaçların ötesinde, beyaz gelinlikler içinde, siyah yazmalı sarı saçlı kız, orada bizi bekliyor... Adımlarımızı hızlandırmak yerine, duruyor bir süre seyre dalıyoruz Sarıkız'ı... Kuzeye bakan sol yamacı metrelerce kar altında, arkası bembeyaz bulutlar içinde. Başı ise dumanlı. Belli ki onunda bizi göresi gelmiş...
    Bu nasıl bir hissiyattır kardeşim okuyunca benim bile o dağa tirmanasim geldi. Ellerine sağlık.Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ergun Aydınlı bey, çook teşekkür ederim. Bu sefer ki yazım gerçekten derin bir hissiyatla yazıldı. Tebrik ve desteğinize çook teşekkürler...

      Sil
  28. Muhammet Emre Aydın12 Mart 2019 10:12

    Tebrik ederim mükemmel ötesi bir paylaşım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhammet Emre Aydın bey, harika yorumunuza çook teşekkürler...

      Sil
  29. Yağız Zeki Kılınç12 Mart 2019 10:15

    Bizim buralarin havasi var Kaz dağlarında adam boyu kar.Ama bahar erken gelmiş onuda kıskandım Murat kardeşim biz hala karakışla mücadele içindeyiz. Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yağız Zeki Kılınç bey, evet buralarda kar 1250 metrelerde var. Ama sanırım Sivas'ın soğuğuda, karıda tartışılmayacak kadar çoktur. Ve dediğiniz gibi biz, şehir içinde tişörtle gezmeye başladık sayılır... Beğeni ve bu yorum için çok teşekkür ediyorum...

      Sil
  30. Mehtap Gümüş12 Mart 2019 10:17

    Tebrik eder günümüzü böylesine güzel bir paylaşımla kutladığınız için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehtap Gümüş hanım, bende bu yorumunuz için sizlere çook teşekkür eder, mutlu günler dilerim...

      Sil
  31. Doğu Alıngaç12 Mart 2019 10:23

    Murat bey böylesi güzel yerleri gidip görüp hayatınız pahasına gezip bize naklettiğiniz için teşekkür ederim. Gerek kendi doğasındaki canlılarla yani ayılar domuzlar gerekse en vahşi yaratık olarak biz insanlarla silahla atış yapanlar örnek olarak vermek gerekirse.Basarilar diyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğu Alıngaç bey, beğeninize ve başarı dileklerinize çook teşekkür ediyorum. Evet vahşi doğada hayvanlar bazen tehlikeli olsada, en büyük tehlike yine insanlar olsa gerek...

      Sil
  32. Abbas küçümen12 Mart 2019 12:23

    Etkilendim duygulandım sevginin ne kadar değerli olduğunu unutmamak gerekiyor haklısın Sevgi emek ister ama günümüz zamanında sevgiler çok çabuk harcanıyor kadınlarımıza gereken değer verilmiyor doğayı sevmek insanı sevmek kadar kutsal bunda unutmamalıyız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abbas Küçümen bey, sevgiyi vurgulayan harika yorum. Bencede en değerli şey sevgiye dair duygularımız. Bu duygudan yoksunsak, bizde yokuz demektir... Bu yorum için çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  33. Bekir Sancar12 Mart 2019 12:25

    Tebrik ederim yine muhteşem bir paylaşım sizi okumak kadar Sizi anlamakta çok değerli benim için sevgi sevgi dolu bir hayatınız olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bekir Sancar bey, kıymetli bu yorumunuz için çook teşekkürler. Sizinde hayatınızdan sevgi ve mutluluk hiç eksik olmasın... Sağolun varolun...

      Sil
  34. Baran Ocaklı12 Mart 2019 12:26

    İyi ki bloğunuzu rastladım Ve sizi okuyorum Kıyıda köşede kalmış insanı duyguların ne kadar önemli olduğunu hatırlatan aynı zamanda bunu gezdiğiniz gördüğünüz yerleri bizlerle paylaşan mükemmel bir blog tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baran Ocaklı bey, blogu beğendiğinize ve yazılarımdan yaptığınız güzel çıkarımlara çook teşekkür ediyorum... Umarım daha nice yazılarda birlikte oluruz...

      Sil
  35. Tuğçe Bayındır12 Mart 2019 12:27

    Murat Bey arkadaşınızla yapmış olduğunuz gezi bence sizin biraz daha fazla yalnız kalıp Duygularınızı daha ön plana çıkarttığınız bir gezi Bu yüzden daha içten ve daha samimi geldi bana Başarılarınızın devamını dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuğçe Bayındır hanım, kesinlikle haklısınız. Doğayı anlamak için bazen onunla başabaşa kalmalı, onu dinlemeli ve belkide konuşmalı onunla. Kalabalık grup yürüyüşlerinde maalesef bunların hiçbirini yapamıyorsunuz. Ve pek tabi bu gezimde de sadece iki kişi olmamız duygularımızı daha iyi hissetmemizi sağladı. Başarı dileklerinize çook teşekkürler....

      Sil
  36. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle okumaya başladım ve iyi ki de o tavsiye dinledim şu anda bu muhteşem yazıdan Mahrum kalacaktım Sarı kızın selamını Karataş'a iletmeniz ne kadar ince bir duygu günümüz zamanında insan insana selam vermiyor Ne acı başarılarınız daim olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali Balta bey, öncelikle bu blogu size tavsiye eden arkadaşınıza ve bu güzel yorum için size çook teşekkür ediyorum. Maalesef çağımızda artık gerçek dostluk ve arkadaşlıklar çok azaldı. Aynı apartmanda oturan insanların birbirine selam vermemesini bile kanıksamaya başladık neredeyse. Ama ne demiş Üstün Dökmen hocamız;

      "Yola çıkınca her sabah,
      bulutlara selam ver.
      taşlara, kuşlara,
      atlara, otlara,
      insanlara selam ver.
      ne görürsen selam ver.
      sonra çıkarıp cebinden aynanı,
      bir selamda kendine ver."

      Sil
  37. Sinan Zeybek12 Mart 2019 12:29

    Tebrik ederim Harika bir yazı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinan Zeybek bey, çook teşekkür ederim...

      Sil
  38. Sevgi Tutsak12 Mart 2019 12:30

    Etrafımda gördüğüm herkese blogunuzu tavsiye ediyorum okuyan Arkadaşlarımdan da çok güzel geriye dönüşler yaşıyorum yani mahçup oluyorum Çok teşekkür ederim kolaylıklar diliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgi Tutsak hanım, sizleri mahçup etmediğim için çok mutlu oldum. Güzel yorumunuz ve temennileriniz için çook teşekkür ediyorum. Sağolun varolun...

      Sil
  39. Paylaşımları okuduktan sonra mutlaka yorumları okuyorum Çok hoş güzel tespitler var Sizi anlayan insanlarla bütünleşen blogunuz ayrıcalıklı Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet Turan bey, bu bloğun ayrıcalığı okuyucu kitlesinin kalitesinden kaynaklanıyor. Yakın ilginize ve bu güzel yorumlarla desteğinize çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  40. Şeref Kahraman12 Mart 2019 12:35

    Keşke Bizlerde ölümü bir türlü kabullenemeyen ağaç gibi zalimlere hainlere direne bilsek Keşke bizim de başımız öyle dik olabilse hayatımızda olumsuz giden şeyler var ama bir nebze olsun blogunuz mutluluk veriyor tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şeref Kahraman bey, umarım hayatınızda her ne olumsuzluk var ise tez zamanda düzelir. Ve çook mutlu günleriniz olur. Bu yorum için ise ayrıca çok teşekkür ederim...

      Sil
  41. Suna Kırkpınar12 Mart 2019 12:36

    Ben kendi adıma böylesine bir günde bizi hatırla manası bir günümüzü kutlamak adına Böylesi bir gezi yapmanızı ve bunu bizimle paylaşmanızı canı gönülden kutluyorum Teşekkürler başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Suna Kırkpınar hanım, rica ederim. Böyle bir gün vesilesi ile Kadın'ın fanatik cinsiyet ayrımcılığına karşı olması gerektiği yeri vurgulamaya çalıştım... Başarı dilekleriniz için bende sizlere teşekkür ederim...

      Sil
  42. Ulubey Kanyonu ndaki cam teras dan sonra o dağlarda dolaşmanız gayet normal geldi tebrik ederim Büyük cesaret

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birsen Kara hanım, beğeni ve takdirinize çook teşekkürler...

      Sil
  43. Tebrikler ve günümüzü kutladığımız ve kadına gereken değerin verilmesi adına paylaşımınız için tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selma Kopan hanım, rica ediyorum. Dilerim Kadının sadece bir günü değil, 365 günü olsun...

      Sil
  44. Yiğit Ateş12 Mart 2019 12:49

    Emeğinize sağlık tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yiğit Ateş bey, bu güzel yorum ile beni desteklediğiniz için çook teşekkürler...

      Sil
  45. Seher Kabalak12 Mart 2019 12:51

    En çok sevgim blok bu blok harikasınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seher Kabalak hanım, harikasınız. Mutluluğun formülü sevgi sözcüğü. Mutlu eden bu yorumunuz için çook teşekkürler...

      Sil
  46. Fırat bakış12 Mart 2019 13:19

    Duyarlı ve bir o kadar da günümüz insanına mesajlar veren Oldukça güzel ve takip edilmeye değer bir blok tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fırat Bakış bey, anlamlı yorumlarınız ve beğeniniz için çook teşekkür ederim...

      Sil
  47. Mehmet ilgeç12 Mart 2019 13:23

    Yine şaşırmıyorum nefis bir paylaşımda birlikteyiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet İlgeç bey, sağolun varolun. Umarım nice gezi yazılarda daha birlikte oluruz...

      Sil
  48. Şeref Aslanbaş12 Mart 2019 14:47

    Her paylaşımınızı sindire sindire okuyorum cümle aralarını takılıp bazen geriye dönüşler yaşıyorum özenerek yazılmış olduğunu Anlamak mümkün değil yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şeref Aslanbaş bey, çook teşekkür ederim. Kesinlikle zamanla yarışırcasına saatlerce yazılan yazı ve sonra sizin gibi tekrar tekrar okunarak kontroller, düzeltmeler, fotoğraf seçimi ve yerleştirmeler. Ve belkide yinede gözden kaçan hatalar. Artık onun içinde affınıza sığınıyorum...

      Sil
  49. Sevcan Albayrak12 Mart 2019 14:48

    Tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevcan Albayrak hanım, çook teşekkür ederim...

      Sil
  50. Özgecan Korkmaz12 Mart 2019 16:24

    Hem kış hem bahar yaşanıyor.Guzel memleketim .Almanyadan sevgiler. Sayenizde ozlem gönderiyoruz varolun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özgecan Korkmaz hanım, bizdende gurbet Almanya'ya selam olsun... Sizlerde sağolun varolun, daima mutlu kalın...

      Sil
  51. Fatih Sancak12 Mart 2019 16:25

    Bravo azminize.tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatih Sancak bey, beğeninize çook teşekkür ederim...

      Sil
  52. Durmuş Gökçen13 Mart 2019 08:23

    Öncelikle tebrik ediyorum okumaya başladığımız zaman bırakmaya asla istemediğiniz bir bloğa sahipsiniz .Sadece gördüklerinizi değil gördüğünüz şeyleri duygularınızla bütün değiştirip yazıya dökmeniz bizim de bu duyguları yaşamamıza sebep oluyor başarılar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Durmuş Gökçen bey, umarım bundan sonrada gezi yazılarımı okumayı hiç bırakmazsınız. Beğeninize ve başarı dileklerinize çook teşekkür ediyorum...

      Sil
  53. Fatma Arslan13 Mart 2019 08:26

    Murat Bey kuşların sesleri Çağıl Çağıl akan dereler diyorsunuz bunları yaşayabildiğiniz için şanslı kategoridesiniz. Biz büyük şehirlerde beton yığınlarının arasında nefes almaya çalışıyoruz ve sayenizde gözlerimiz bayram ediyor .Sağ olun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatma Arslan hanım, umarım birgün sizleri buralarda ağırlar, sizlerede cıvıl cıvıl kuşların, çağıl çağıl derelerin ve şelalelerin seslerini dinletiriz... Beğeni ve takibiniz için sizler sağolun varolun, mutlu kalın...

      Sil
  54. Saffet Alkoç13 Mart 2019 08:29

    Tan kazdağlarında artık gidilecek bir yer kalmadı derken karşımıza sarı kızla Karataş'ta çıkıyorsunuz efsane mutlaka gerçek temellere dayalı diye düşünüyorum ve yıllar öncesinde bile kadınlarımızın böyle su zulümlerle karşılaşmış olması üzüyor insanı .Gerçi şimdi de çok farklı değil iki kız babası olarak hayata endişe ile bakıyorum ve sizi çok iyi anlıyorum evladınızlan ve eşiniz hanımefendi ile mutluluklar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saffet Alkoç bey, Kazdağları bitermi hiç, daha gidilmedik, keşfedilmedik çook yer var... Geleceğe ümitle bakalım, çocuklarımız bizim geleceğimiz. Kızlarımızın bahtı açık ömürleri uzun olması dileğiyle ailem ile ilgili temennilerinize çook teşekkür eder, esenlikler dilerim...

      Sil
  55. Cevahir Ayberk13 Mart 2019 08:31

    Her paylaşımınızı başka bir şey öğreniyoruz Eşinizin yapmış olduğu lezzet Ötesi peynirli omletin sırrını merak ediyorum ve ayrıca Sarıkız dan alınan Taş Dilek tutmak için miydi böylesine inançlarınız var mı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevahir Ayberk hanım, ben yiyeceklerimde zencefil, zerdeçal, çörek otu ve kekik gibi baharatları severim. Yağ asla yemem. Birde işin içinde sevgi olunca o omletin tadına doyum olmaz... Sarıkız'dan alınan taş dediğiniz gibi buradaki bir inanışa göre dilek içindi. Asla böylesine inançlarım yoktur ama nedense bu sefer içimden almak geldi... Yorumlarınız ve ilgi ile takibiniz için çook teşekkür eder, esenlikler dilerim...

      Sil
  56. Tebrikler.Ben sizden sizin ağzınızdan tarihi dokusu olan yerleri dinlemek istiyorum mesela bir Anıtkabir gezisi olabilir veya Sakarya Savaşı veya Çanakkale Milli duyguları ifade etme gücünün çok yüksek olduğuna inanıyorum Mümkünse ve kırmaz sınız sevinirim tabi imkanlar dahilinde

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahar Soylu hanım, beğeni ve güveninize çook teşekkürler. Bir kaç gün içinde bir doğa yürüyüşü yazımız daha olacak. Sonra söz sizin istediğiniz bir yeri gezip yazacağım... Takipte ve mutlu kalın.

      Sil
  57. Yılda Bir defa da olsa günümüzün hatırlanması hoş bir olay sembolik de olsa yüreklere su serpiyor Ama geri kalan 364 günde yaşadığımız sıkıntıları biz biliriz ama sizin bunun Naif düşünceniz çok güzel Teşekkür ederim kadına gereken değerini verileceği günlerin gelmesi umuduyla başarılar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Melike Açar hanım, umarım özgür ve eşit bireyler olarak daima yanımızda varolursunuz. Mutlu günlerin sizin olması dileğiyle, başarı dileklerinize çook teşekkür ederim....

      Sil
  58. Sevilay Teke13 Mart 2019 08:37

    Harika fotoğraflar yazının da fotoğraflardan kalır tarafı yok Hem gözünüze hem elinize sağlık olsun tebrik ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevilay Teke hanım, Beğeninize çook teşekkür ederim. Sizler sağolun varolun, daima mutlu kalın...

      Sil
  59. Bravo arkadaşım eline sağlık.

    YanıtlaSil
  60. Başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Can Kuzak bey, başarı dilekleriniz için çook teşekkürler...

      Sil
  61. Arif Cantürk13 Mart 2019 08:42

    Türk milletinin en çok önem verdiği diline doladı At avrat silah üçlemesinin avrat ve silah kısmına çok iyi göndermeler yapmışsınız maalesef ne kadını mıza gereken değer veriyoruz nedir silahı nerede kullanacağımızı biliyoruz Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arif Cantürk bey, kadına verilen değer ve silah kullanma konusunda çok haklısınız. Ama sizler ve bizler sayesinde umarım hem kadına değer verenlerin sayısı artacak, hemde silahlara el sürülmeyecektir. Bu anlamlı yorumunuz için çook teşekkür ederim...

      Sil