"Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı. N.H."
Bugün tam 98 yıl önce milletimizin yazgısının yazıldığı, emperyalist devletlere karşı milletçe topyekün varoluş ve bağımsızlık mücadelesi verip zaferle taçlandırdığımız Büyük Taarruzun yıldönümü. Aradan yüzyılda geçse tarihini bilmeyen, kahramanlarına sahip çıkmayan milletler er yada geç yozlaşmaya, yıkılıp yok olmaya mahkumdurlar...
Ben bir yurtseverim ve aynı zamanda bir doğa sever. Yurdumun her köşesi dağı, ormanı, denizi bana cennetten bir köşeymiş gibi gelir. Vatan toprağını, bayrağımı canımdan aziz bilir, gerekirse uğrunda atalarımız gibi can veririm... Onun içindir ki kuş cıvıltılı dağlarda, gürül gürül akan derelerin yanıbaşında, çiçekli tepelerin patikalarında özgürce yürürken bastığım toprağı tanır, bu vatanı kanları pahasına bize armağan eden aziz şehitlerimizi ve Mustafa Kemal'i aklımdan hiç çıkarmam...
Tıpkı bugün gibi...
29.08.2020, Cumartesi...
Yarın Zafer Bayramını dağlarda, Gömeç Atatürk Kayalıklarının zirvesinde kutlamak istiyorum...
Konuyu bir kaç arkadaşıma açıyorum ama her biri farklı programları olduğunu belirterek, benimle gelemeyeceklerini söylüyorlar. Olsun ben yinede tek başına da olsa gitmeye kararlıyım...
Ailece akşam yemeği için masa başındayız. Sağdan soldan derken, konu benim yarın tek başıma tırmanacağım Atatürk Kayalıklarına geliyor. Eşim haliyle endişelerini dile getirirken kızım birden bire araya girerek; "Hayır anne, babam yanlız gitmiyor, çünkü bende onunla gideceğim" deyiveriyor. Önce, üçümüzde birbirimize bakakalıyoruz biran öylece. Sonra, "Kızım sen ne diyorsun, ciddimisin bu söylediğinde" diyorum ona. "Tabiki ciddiyim baba, 30 Ağustos Zafer Bayramı hiç yanlız kutlanırmı! Hem yol arkadaşı olurum sana" deyince, bende "Peki" deyiveriyorum ona... Mutluyum, gururluyum...
30.08.2020, Pazar...
Sabah makul bir saatte kalkıyoruz. Gece deliksiz uyumuşum. Dün gün boyu tek başına Madra dağının yaylalarını gezmiş, (yazısı pek yakında) arkasından da köpeklerimle biraz koşmuş ve denize gitmiştim. Amma yorulmuşum arkadaş... Ama isterseniz düne dair yaşanmışlıklara fazla değinmeden, bugüne gelelim. Nasıl olsa dünüde bugün gibi, sizlere uzun uzadıya anlatacağım...
Her neyse sabah kalkıyoruz, ailece oturuyoruz kahvaltı sofrasına. Neşe içinde şahane bir kahvaltı yapıyoruz. Ama artık çıkmalıyız evden. Çünkü yollarımızı bekleyen dostlarımız var bizim. Programımıza göre önce köye uğrayıp, hayvanların yem ve sularını vermeliyiz. Öylede yapıyoruz ve neredeyse saat 11'e kadar oyalanıyoruz bağevinde...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/31.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/33.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/35.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/39.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/41.jpg)
Yol boyunca güneş hep tepemizde. Sağımızda solumuzda bol miktarda ağaç olmasına rağmen, toprak olan yolumuz ağaç gölgesinden mahrum ama biz kararlı adımlarla yürüyoruz.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/44.jpg)
Ha bu arada kızım ikide birde; şu anda Atatürk'ün neresindeyiz, saçına geldik mi, anlına geldikmi diye sorup duruyor bana... Bende ona sabırlı ol, birazdan saçından tırmanıp alnına, burnundan çenesine kadar Atamızın yüzünde gezinip duracağız, merak etme sen diyorum...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/48.jpg)
Gittikçe daralan patika yollardan geçip, kayalıklara tırmanmadan önceki son çeşmeye geliyoruz... Su içip, şişelerimizi dolduracağız. Ama daha çeşmeye adımımızı atar atmaz büyükçe bir yılanın, ayaklarımızın dibinden akıp kuru çınar yapraklarının arasında kaybolduğunu görüyoruz. Ne ben ne de kızım hiç bozuntuya vermeden çeşmeden içiyoruz sularımızı. Ve bu arada diyorum ki kızıma; "Yılandan korkmadın mı hiç." Şöyle bir yüzüme baktıktan sonra; " Tabiki korktum baba. Ama sana belli etmek istemedim. Çünkü bu kızda her şeyde korkuyor demenden daha çok korktum" deyince bastım kahkahayı. Çünkü bende korktuğum halde ona belli etmemeye çalışmıştım...
Bak kızım korkusuzluk Allah'a mahsustur. Her insan korkabilir. Bu işte kadını erkeği olmaz, diyorum. Ve sonra korku demişken ona kurtuluş savaşımızdaki kahraman kadınlardan; istiklal harbinin timsali Erzurumlu Nene Hatun'dan, elinde tüfeği arkasında 300 kişilik birliği ile düşmana kan kusturan Kara Fatma'dan, Kuvayı Milliye ile birlikte Yunanlıların canına okuyan Gördesli Makbule'den, kar, yağmur, çamur, soğuk demeden İnebolu'dan cepheye mühimmat taşıyan Halime Çavuş'tan bahsediyorum biraz...
Mutlu oluyor kadın kahramanlarımızın yaptıklarını duyunca. Hadi bakalım diyorum. Suyumuzu içtik, serinledik, sohbetimizide ettik. Yolcu yolunda gerek...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/55.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/56.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/57.jpg)
Nihayet geliyoruz kayalığın tırmanış yapacağımız yerine. Tam burada şahane incir ağaçları var. Tabi dururmuyuz. Şimdi incirin tam zamanı. Tırmanıştan önce Ata'mızın bize ikramı olarak kabul edip, başlıyoruz ballı sarı incirleri ardı ardına mideye indirmeye. Ve daha üçüncü inciri dalından koparmış tam ağzıma götürüyordum ki bir homurtu sesi ile kalakalıyorum. Kızıma bakıyorum, oda bana bakarak "baba bu seste ne", diyor. Ben sakince bi taraftan incir yerken, muhtemelen domuz diyorum, kızıma. "Eee" diyor. "Ne yapacağız. " Yapacak bişey yok, sessizce tüyeceğiz diyorum.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/61.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/62.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/64.jpg)
Kısa kısa su molaları veriyoruz. Kızım olağan üstü bir performansla yürüyüp-tırmanıyor. Kayalık, yapısı gereği makilik ve bodur pelit ağaçlarla kaplı. Onların arasından kol ve bacaklarımızı çizdirmeden yürümek, büyük bir maharet istiyor. Ama biz her şeye rağmen o kadar mutluyuz ki.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/67.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/68.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/69.jpg)
"Kaşlardayız" şuan. İlayda burada biraz oturmak istiyor. Sonra kalkıyor batonuyla tam karşımızda yükselen kayalıkları göstererek orası neresi diyor. Yani Atatürk'ün hangi uvzu demek istiyor. Burnu diyorum. Birazdan göz çukurlarının üzerinden geçip burun'a çıkacağımızı ve bayrağımızıda orada dalgalandıracağımızı söylüyorum. Hedefi görmek onu heyecanlandırıyor. Hadi hemen gidelim deyip, düşüveriyor önüme...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/72.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/74.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/75.jpg)
Ve sonra ikimizde al bayraklı, Atatürk'lü tişörtlerimizi giyip başlıyoruz kayalardan zirveye doğru tırmanmaya. İlk ulaştığımız yer zirvenin hemen üç beş metre altında, kayaların içindeki çatlaklara kök salıp da hayata tutunan bir pelit ağacı. Ne zaman gelsem buraya, bu tepe bayraksız olamaz deyipte yanımda getirdiğim bayrağı hemen bu ağaca asarım. Şimdiki üzerinde bulunan bayrağıda, en son ocak 2020'de getirip asmıştım. Bunca geçen zamana rağmen, al bayrağımızın hala dalgalanıyor olduğunu görmek, ne büyük bir keyif benim için, bilemezsiniz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/78.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/79.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/80.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/82.jpg)
"Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım."
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/90.jpg)
MİRALAY REŞAT BEY. SÖZÜM SÖZ!..
"İnönü ve Sakarya muharebelerinde de büyük başarılar göstermiş ve Mustafa Kemal'in 1'nci Dünya Savaşından beri tanıdığı ve en güvendiği kumandanlardan Miralay Reşat bey büyük taarruzda 57. Tümenin kumandanlığına getirilip, Çiğiltepe'yi düşmandan temizlemesi emrediliyor. Çiğiltepe ki taarruzun Dumlupınar'a ve hatta İzmir'e kadar uzanan tüm yolların önünde ki en büyük stratejik engel, taaruzun başarılması için alınması muhakkak olan kanlı tepe...
Taarruz bütün hızıyla devam ediyor. Yunan ordusu her cephede gerisin geri püskürtülüyor ama bir türlü Çiğiltepe'den sökülüp atılamıyor.
Çünkü, Yunan generali Trikopis'de bu tepenin önemini çok iyi biliyormuş. Ve onun içindir ki üstün ateş gücüyle donatılmış kuvvetlerini çoktan bu tepeye yığmış.
Miralay Reşat bey Çiğiltepe'yi kuşatmış, kıtaların önünde taaruz üstüne taarruz ediyor. Ama çaresiz, bir türlü tepeyi ele geçiremiyor...
Tarih 27 Ağustos 1922. Büyük Taarruzun ikinci gününün sabahı. Saat 10;30. Mustafa Kemal telefonla cepheyi arıyor. Ve Miralay Reşat Bey’e;
"Umumi vaziyete tesir ediyorsunuz, harekâtınızın yavaşlığı bütün harekâtı geciktirmektedir. Reşat Bey, bu tepeyi ne zaman alacaksınız? ''
"Kumandanım tepeye düşman bir tümen yığmış direniyorlar. Ama alacağız kumandanım, mutlaka alacağız.'' Sözüm söz ki yarım saat içinde alacağız. ''
Bu konuşmanın üzerine, tepeye ardı ardına hücumlar yapılıyor. Ve yarım saat gelip geçiyor…
Ama Çiğiltepe alınamıyor...
Miralay Reşat Bey şerefli bir askerdi. "Verdiğim sözü yerine getiremediğim için yaşayamam" diyerek beylik tabancasıyla intihar ediyor...
Saat 11;00. Mustafa Kemal yine tefondadır.
"Reşat Bey’i istiyorum.''
''Komutanım Reşat Bey size bir mesaj bırakarak intihar etti. Okuyorum, komutanım: “Size verdiğim sözü tutamadığımdan dolayı artık yaşayamazdım, kumandanım.”
Bu konuşma üzerine Mustafa Kemal’in gözlerinden yaşlar boşanır ve ''Allah rahmet eylesin, Reşat Bey büyük bir vatanseverdir'' der.
Miralay Reşad Bey’in ölümünden kısa bir süre sonra Çiğiltepe alındı. Mustafa Kemal'in “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emri ile taarruz büyük bir zaferle, düşmanın denize dökülmesi ile sonuçlandı.
İşte kızım, eğerki bu onurlu kahramanlarımız olmasa idi, belkide şu üzerinde bağımsız ve hür olarak yaşadığımız bu topraklar, bizim olmayacaktı. 30 Ağustos Zaferi, bağımsızlık yolundaki en büyük zaferimizdir. Bu zaferle yurdumuzu parçalanmaktan kurtarıp tam bağımsız, laik ve özgür bir vatan olarak bizlere armağan eden ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarıdır. Vatanları uğruna canlarını feda eden şehitlerimize minnet boçluyuz. Sakın unutma ki;
"Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır.
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır."
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/129.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/130.jpg)
Uzunca bir sohbetten sonra, artık dönüş için kalkıyoruz ayağa. Büyük bir huzurla iniyoruz zirveden. Dönüşümüz Kocaçınar üzerinden olacak. Çenenin hemen altından oldukça dik ve kaygan bir zeminden başlıyoruz inmeye. Adımlarımızı yavaş ve dikkatli atıyoruz. Bu arada durmadan sohbet ediyor, aklımıza ne gelirse konuşup duruyoruz. Tehlikeli olduğunu düşündüğüm yerlerde duraksıyor, arkamdan gelen kızımın inmesini bekliyorum. Gururla söylemeliyim ki hiç bir yerde yardım istemedi benden, aksine elinden gelen tüm gayreti göstererek bana uyum sağlamaya çalıştı.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/133.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/134.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/136.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/138.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/139.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/140.jpg)
Artık yolumuz nisbeten düz, toprak orman yolu. Hava sıcak mı sıcak. Her yerimizden ter fışkırıyor. Bugün kaç litre su içtik bilmiyoruz. Ama yinede neşemiz yerinde, güle oynaya yürüyoruz. Yol boyunca karşımıza çıkan köpeklere, atlara selam vere vere, her çeşmeden su içe içe birde bakmışız arabamızın yanındayız...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_200901_090535_260/144.jpg)
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!"
Milletimin varoluş mücadelesine giden yolda, şanlı tarihimizin sayfalarına 30 Ağustos Zafer bayramınıda ekleyen, yurdumuzun kurtarıcı ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, ruhları şad olsun, diyorum.
Ve bugünün önemini idrak ederek yanımda yürüyen kızımın, o güzel yüreğinden öpüyor ve çook teşekkür ediyorum...
Not; İnsan figürü olmayan tüm manzara veya doğa fotoğraflarını alıp kullanmak serbesttir...
( http://muratinayakizleri.blogspot.com.tr/?m=1 )
Murat Turan - 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder