İzleyiciler

14 Mayıs 2018 Pazartesi

AYVACIK UZUNALAN KÖY ORMANLARI; KEŞİF (10.05.2018)






AYVACIK UZUNALAN KÖY ORMANLARI; KEŞİF (10.05.2018)




Günlerden, KDSG keşif ekibi ile keşif günü. Yani bugün açıkcası; bizi ne bekliyor, ne ile karşılaşacağız, hangi yola gireceğiz, hangi yoldan çıkacağız, bizde bilmiyoruz.
Sabah buluşma noktamız Yasa' ya gittiğimde, Ayvalık'tan arkadaşlarımın, benden önce geldiklerini gördüm. Kısa bir selamlaşma sonrası, saat 07;47'de Çanakkale yönüne doğru, yola koyulduk. Bugün yolumuz, biraz daha uzundu. Ayvacık'a bağlı Uzunalan köyü ormanlarını, patikalarını arşınlayacaktık. Hava açık, çokta rahatsız etmeyen tatlı bir sıcaklık vardı. Trafik, Yeşilyurt köyünü geçene kadar gayet rahattı. Ama Yeşilyurt köyünden sonra, bu yolu bilenler bilir; bol virajı ve sürekli tırmanışı olan gidiş gelişli, iki şeritli bir yoldur. İşte tamda bu noktada, birdenbire önümüzde ikisi tır, tam beş araç beliriverdi. Uzun bir süre, önümüzde çok yavaş seyreden tırların arkasından gittikten sonra, Yeniçam, Çaltı köylerini gösteren tabelalardan sağa dönüp devam ettik. Sırası ile Çaltı köyü, Güzelköy ve Baharlar köyünün içinden geçip, saatler 08;54'ü gösterirken, keşif yürüyüşüne başlayacağımız, Uzunalan Köyüne geldik.

BU KÖYÜN İNSANI, MUTLU EDER MİSAFİRİ...
Arabamızı, müsait bir yere parkettikten sonra, köylülerin sıcak karşılaması ile karşılaştık. Ayaküstü beş dakikalık çok güzel ve samimi bir sohbetin arkasından, kuşandık çantalarımızı, düştük yola. Ama daha 50 m gitmeden, sağda çınarlar altında, büyük bir bahçe içinde, bir grup köylü kadınından bazıları bize hoşgeldin deyip, buyur ettiler yanlarına. Hemen çay getirdiler. Yüzlerinden hiç eksik etmedikleri tebessüm ve samimiyetle sohbet ettiler bizimle. Hepside neşeliydi ve pozitif enerji saçıyorlardı etraflarına. Köyde, öğlen saatlerinde verilecek bir hayır yemeğinin hazırlığı için toplandıklarını söyleyip, bizimde yemeğe kalmamızı istediler. Kendimizi sohbetten zor alıkoyup, saat 09;20'de ormana doğru başladık yürümeye. Hemen köy çıkışında, "Uzunalan Gençler Hatırası" çeşmesinde, suyumuzu içip mataralarımızı soğuk su ile tekrar doldurup devam ettik. Karşımıza Orman Yangın Koruma İstasyonu ve bu noktadanda ikiye ayrılan yol çıktı. Bu yolun solu Kazdağı Tatil Sitesine, sağı ise Tuztaşı köyüne gitmekteydi. Biz yolun sağından, köprüden geçip Tuztaşı yönünden gitmeye karar verdik. Ve rampa yukarı yaklaşık bir km asfalt yolda yürüdükten sonra, tepede "Tuztaşı" yazan tabeladan sola, orman içine, patika yola döndük. Yol sürekli bir tırmanış içeren, ayak altından sürekli kayan taşlı-çakıllı, orman içinde, enfes güzellikte bir parkurdu. Tahminen 4-5 km sürekli, ama tatlı bir tırmanış sonrası, yine dipleri yemyeşil, büyük yapraklı eğrelti otlarıyla kaplı, Karaçam ağırlıklı orman yolundan inmeye başladık.

BAHARDA, ORMAN...
Ve yürüdükçe, bahar mevsiminin güzellikleri ve telaşı içinde bulduk kendimizi. Öyleki, sağımız solumuz; çoook uzaklardan bile bize göz kırpan, güneşin altında parlayan mor-lila rengiyle gönlümüzü ferahlatan, arıları ve kelebekleri etrafında pervane eden sayısız "deve dikenleriyle" doluydu. Yine, hiçte acele etmeden ilerleyen kaplumbağa kardeşe ve binbir telaş içinde, boylarından büyük gübreyi önlerinde yuvarlayan "gübre böceklerine" rastladık yolda. Attığımız her adımda, kulaklarımızda ezgisel bir tat bırakan, kuş seslerini hiç söylemiyorum bile. Hele, dere kenarına inmiş, yanlarında taylarıyla "yılkı at'larını." Anlatılmaz, yaşanır misali. Müthişşşş...

ÇÖP KONTEYNIRI...
Gördüklerimizi, belleğimize-yüreğimize sindire sindire yürürken; yabani tabiatın tam kalbinde, işgalci insanların yaptığı ve yaşadığı Kazdağı Tatil Sitesinin yanından geçtik. Ve saatler 12;45'i gösterirken soğuk suları, piknik masası ve dinlenme tahtı olan çeşme başında mola verdik. Hatta çöp konteynırı bile vardı, burada. Burada çöp konteynırı görmek, belkide beni en çok mutlu eden şey oldu. Yedik içtik, hatta bazı arkadaşlar şekerleme bile yaptı. Ve saat 14;30'u gösterirken toplandık, yola revan olduk.

BUZ GİBİ SULARINA GİRMEDEN OLMAZ!.
Mola yerinden, daha 15-20 adım atmıştıkki, oda ne. Şahane bir büvet. Yazık oldu, mola süremiz bitmişti. Hevesimiz içimizde, sağımızda derenin çağıldayan sesi, yürümeye devam ettik. Ama Suat bey çocuk gibi, illa biryerde suya girelim diye, tutturmuştu, yol boyunca. İçine girilebilecek bir büvet bakınarak, ilerlemeye devam ettik. Ve eh işte, içine girilebilecek, bir yer bulundu sonunda. Çok derin değildi, ama buz gibi sularıyla serinlemeye yeterdide artardı bile. Hemen Suat bey ile Erhan bey, kendilerini bırakıverdiler suyun içine. Açıkçası, bugün benim pek keyfim yoktu, suyun tadını çıkaracak. Bende, Özgün hanım gibi ayaklarımı sokuverdim, derenin berrak ve buz gibi sularına. Rengarenk "kız böcekleri", suyun üzerinde ahenkle dans ediyor, dere şırıl şırıl akıyor, Suat bey ise neşeyle, "harika! harika!" diye, söylenip duruyordu...

Saat 16;05 ve arabadayı bıraktığımız yerdeyiz. Sabah sohbet ettiğimiz Köyün ihtiyarları, yine sıcak karşıladı bizi. "Biraz sohbet edelim, sonra gidersiniz!" dediler. Kıramadık, beş dakika tahta banklara oturduk, sohbet ettik ve vedalaştık.

GPS = ERHAN
Erhan bey arabanın direksiyonunu, biraz önce yürüyerek geldiğimiz yöne kırdı. Tuztaşı köyüne gitmeyi planlıyordu ve daha yoldayken orman içi yollarla, Adatepebaşı köyüne çıkmayı düşündüğünü, söyledi. Önce Tuztaşı köyünde araçtan inmeden kısa bir attıktan sonra, Adatepebaşı köyüne varabilme ümidiyle, orman yoluna dalıverdik. Elimizde hernekadar Gps cihazıda olsa, defalarca çıkmaz dağ yollarına girdik, çıktık, kaybolduk, ama nihayetinde yolumuzu bulduk. Adatepebaşı köyüne yaklaştıkça, yollar bizede tanıdık gelmeye başlamıştı. Çünkü daha önce yürümüştük buraları. Saat 17;51. Geldik Adatepebaşı köyüne. Kaybolduk ama iyiki bu yoldan geldik diyorum, gördüklerim karşısında. Tabiatın içinde olmak güzel, be kardeşim... Aman, sakın bu yazımı okuyupta, bu yollara girmeye kalkmasın kimse. Eğer illaki gireceklersede, yanlarına mutlaka, bir Gps vede Erhan bey almalarını tavsiye ederim.

Saat 18;25'de Akçay'da, arkadaşlarımla vedalaşarak ayrıldım. Benim için yine farklı ve çok güzel bir gün olmuştu. Bugünümü benimle paylaşan, dört arkadaşıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Not; Bugün ormanın ta kendisini; bitkisi, böceği ve diğer hayvanlarıyla içimde hissettiren, yöre köylülerinin insana mutluluk ve enerji veren misafirperverlikleriyle, çok kolay ama eğlenceli, bu parkurun beni etkilemesine göre değerlendirme puanım;10/9

(Murat Turan-Akçay 2018)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder