İzleyiciler

7 Mayıs 2018 Pazartesi

BİR GÜNDE İKİ PARKUR (03.05.2018)

BİR GÜNDE İKİ PARKUR
(KAVURMACILAR KÖYÜNDEN İSMAİLUÇTU ŞELALESİ - NARLI KÖYÜNDEN BAŞDEĞİRMEN KÖPRÜSÜ) (03.05.2018)




Bugün, keşif günümüz. Ancak, bugün biz bilmediğimiz yerlerin değil, aksine daha önceden yürüdüğümüz ve bildiğimiz, farklı iki parkurun keşfini yapacağız. Ne için mi ? Çünkü, hafta sonu, Ordu ve İzmir'den gelecek doğaseverler için uygun parkur oluşturmaya çalışacağız.
Her zamanki gibi Ayvalık'tan gelen çekirdek keşif ekibi, beni sabah saat 08;10'da, Yasa Avm'nin önünden aldılar. Hiç beklemeden, birinci keşif rotamızın başlayacağı, Kavurmacılara doğru yola çıktık.

1'NCİ KEŞİF; KAVURMACILAR-İSMAİLUÇTU.
Saatler 08;42'i gösterirken, Kavurmacılar köyünde aracımızı bırakıp, önce biraz gezindik etrafta. Bu köyde pek yaşayan yok gibiydi. Bizi girişte bir keçi ve yanındaki oğlaklar karşıladı. Restore edilen, çok güzel bir kaç taş ev vardı, ama hayat belirtisi yoktu. İlk olarak, daha köye girerken dikkatimizi çeken, tarihi olmasada, bi hayli eski zamanda inşa edildiğini düşündüğüm, sadece minareden ibaret, yapının yanına gittik. Spiral şekilde, döne döne yukarı çıkan taş merdivenli minarenin, oldukça dar olan içinden, şerefe bölümüne çıktık. Manzara süper. Ağaçlardan oluşan yeşil ve mavi denizin tüm güzelliği, kuşbakışı ayaklarımızın altında.
Bugün çok yapılacak iş var, Erhan beyin aşağıdan sesli ikazı olmasa; Suat bey, Özgün hanım ve ben, gözlerimizin önündeki manzara karşısında büyülenmiş olarak, daha çook kalabilirdik. İstemeye istemeye, indik minareden ve yanında çeşme olan koca çınarin sağından, patika yola doğru, yürümeye başladık. Çok sürmedi ilk sürpriz. Hemen patikanın yanında, Kazdağına özgü endemik bir bitki olan "yüksük otunu" gördü-gösterdi Erhan bey.
Yürümeye devam ettik, orman sıklaşmış, yürüdüğümüz patika yol gittikçe daralmıştı. Tek sıra halinde yürüyorduk. Kuş sesleri, adeta bizlerin sohbetine eşlik ediyordu. Çok sürmedi, saat 09;50'de şelaleye geldik. Bu sefer şelalenin döküldüğü yere kadar indik. Su azdı ama, şelalenin döküldüğü yer, yinede bir adam boyu derinlikteydi. Hemen mayolarımızı giyip, buz gibi köpüklü suların içine, bırakıverdik kendimizi. Havada bugün ne sıcaktı. Suyun keyfini çıkardıktan sonra, soğumuş bedenlerimizi, güneşte ısınmış kayaların üzerine atıverdik.
Saat 11;20'yi gösteriyordu. Yeterdi bu kadar keyif, toplandık. Şelaleye indiğimiz noktadan çıkıp, aşağı doğru uzanan, kanyona doğru ilerledik biraz. Ürkütücü ama çok güzeldi. Çıktık yukarı doğru tekrar, şelaleden karşıya geçiş noktasını, tespit edecektik. Çok şaşırmıştım. Su o kadar azalmışki. Halbuki, Mart ayının ilk haftası buraya geldiğimizde, coşkun sular bize geçit vermemişti. Ve biz şelaleyi geçemediğimiz için geriye dönmek zorunda kalmıştık.
Neyse, burada keşif işimiz bitmişti, geldiğimiz yoldan düştük patika yola ve saatler 12;15'i gösterirken Kavurmacılar'dayız. Yaklaşık 6 km yol yürümüştük. Hava çok sıcak olmaya başladı. Çınar altındaki çeşmede elimizi, yüzümüzü yıkadık, suyumuzu içtik, mataralarımızı doldurduk. Biraz soluklandıktan sonra, arabamızla indik Güre sahile.

GÜRE SAHİLDE, NE YAPTIK?
Bugünün, farklı bir keşif günü olduğunu, söylemiştim. Cumartesi günü, Ordu'dan gelecek Doğa Sporları Derneğine (ORDOST) mensup doğaseverler için akşam yeme içme yeri tespit etme ve rezervasyonunu yapacaktık. Amacımız, uzaklardan gelen doğasever dostlarımızın, gerek doğada ve gerekse şehirde en iyi şekilde ağırlanmalarını sağlamaktı.
Bir çok yeri titizlikle dolaştık. Erhan bey ince eleyip sık dokuyup, uygun olan yeri Ordu'daki arkadaşlarla kararlaştırdıktan sonra, bizde acıktığımızı farkettik. Saat 13;20 olmuştu. Hemen bişeyler atıştırıp, İzmirden gelecek doğaseverlerin yürüyeceği ikinci parkurun keşfi için, düştük Narlı yollarına.

2'NCİ KEŞİF; NARLI-BAŞDEĞİRMEN KÖPRÜSÜ.
Saat 14;12. Narlı köy kahvehanesinin, ağaçlar altındaki masalarından birine, oturuverdik. Söyledik ikisi kekik, dört çay.
15 dakika sonra, kalktık ve düştük yollara.
Bu parkur için söylenecek pek bir şey yok, zeytinlikler arasından, düz ve sürekli rampa aşağı doğru inen, bir patika yol. Bu yolun, İdaultramaraton parkuru olması nedeniyle, benim için ayrı bir anlamı daha vardı tabiki.
Yol boyunca yine, Coğrafya Öğretmenimiz Erhan bey ve Biyoloji Öğretmenimiz Özgün hanımdan; Laden-Pamukla, Hayıt, Acı bakla, Sarı Kantaron, Kekik vb. daha bir çok bitki hakkında bilgiler aldık, aydınlandık.
Saat 15;25, Başdeğirmen Köprüsündeyiz. Yine hayal kırıklığı !.. Mıhlı çayındaki sular, ne kadarda azalmış.
Hava, o kadar sıcaktıki, Suat bey ile Erhan bey, hiç beklemeden, direkt kendilerini Mıhlı çayının buz gibi sularına, bırakıverdiler. Ben biraz kararsızdım. Bir süre, arkadaşlarımın fotoğraflarını çektim, ama yeter artık... Arkadaşlarım suyun içinde o kadar mutlularki ve su o kadar, davetkar ki...Nasıl oldu bilmiyorum, ama bir baktım köprünün altından geçmiş, kayaları tırmanmış, büvetin içinde sularla boğuşuyorum. Kolum-bacağım kayalara çarpıyor, ama hiç umursamıyorum. Çünkü, hiç çıkasım yok, suyun içinden...
Yeter artık bu kadar keyif. Dönüş zamanı. Geldiğimiz yoldan yürümeye başladık, sıcakta gittikçe artıyormuydu ne...Yolda birden bire, dikleşmişti sanki. Bu yolun ayarlarıyla birisimi oynadı, ne... Bugün yorulmadım, ama yorgun hissediyordum. Mutlu ama garip bir burukluk durumundayım. Ahh! bu havalar....
Saat 17;58, Narlı köyündeyiz. Katedilen mesafe, 6,5 km.
Tekrar köy kahvehanesindeyiz. Bu sefer söyledik buz gibi maden sularını, içimizdeki yangını söndürsün diye. Çok sürmedi, kalktık aracımıza bindik. İşimiz daha bitmemişti. İzmir grubunu Narlı'ya bıraktıktan sonra, araçlar yürüyüş bitiş noktasına giderek bekleyecekti. İşte biz, aracın tam olarak hangi yolu izleyeceği ve nerede bekleyeceğini tespit edecektik. Gerekli ölçümleri yaptık, notlarımızı aldık ve dönüşe geçtik. Mutlu ve huzurluyduk. En azından ben öyleydim. Daha şimdiden, yarınki gideceğim Ayvalık Doğa Festivali kapsamındaki, "Cunda Tabiat Parkı Yürüyüş Etkinliğinin" heyecanını, duyumsamaya başlamıştım.
Saat 19;00'u gösterirken, keşif arkadaşlarımla vedalaşıp, Akçay'da indim araçtan. Her zamanki gibi; doğanın bana vermiş olduğu tatlı bir sarhoşluk havasında, düştüm evimin yoluna...

Teşekkür; bugünü benimle paylaşan arkadaşlarıma, sonsuz teşekkürler...

Not; Bugünün anlamı farklı idi benim için. Bildiğimiz ama bilmiyormuş gibi yolları yeni bir bakış açısıyla yürümek, daha bir kaç ay önce yürüdüğümüz bu yoldaki bitkilerin, coşkun suların, kısa bir sürede nasıl bir değişim geçirdiğine şahit olmak, buz gibi şelale ve büvetlerde yüzmek ve tabiki dostlarla birlikte olmak açısından, bu günkü duble parkuru değerlendirme puanım;10/10
(Murat Turan-Akçay 2018)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder