Bu hafta sonu biz Turinkler için, biraz hareketli ama eğlenceli geçti.
Cumartesi günü, İzmir Aliağa'da akraba ziyareti, pazar günü dönüşte, sabah Dikili turu ve nefis bir kahve molası, öğlenden sonra ise KDSG ile Cunda adasında, kısa bir doğa yürüyüşü ve akabinde muhteşem bir koyda yüzme.
Ben burada, Cunda'daki yüzme etkinliğini anlatacağım.
Saatler 13;15'i gösterirken, Cunda'ya geldik. Arabamızı uygun bir yere parkedip, ada merkezine doğru yürüyorduk ki Erhan bey telefon ile arayıp nerede olduğumuzu sordu. KDSG'nin Ayvalık'tan buluşma noktası Batı Büfe olacaktı. Ben, Cunda'da olduğumuzu, buradan etkinliğe katılacağımızı söyledim.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_180613_161615_450/8.jpg)
Ve saatler 14;00'ı gösterirken iki araç ile arkadaşlarımız geldi ve üçüncü araç olarak takıldık arkalarına. Pateriça tarafına doğru, kısa bir asfalt yol, sonrasında ise düzgün sayılabilecek tozlu topraklı bir yoldan ilerledik. Yolculuk boyunca deniz, pürüzsüz, çarşaf gibi olabildiğince mavi ve yeşil renkleriyle sağımızda kalıyordu. Yer yer otomobil ve motosikletler ile denize girmek üzere gelip, deniz kenarında konuşlanan insanlar vardı. Bir süre sonra, Ramo'nun yeri denilen bir plaj işletmesinin, biraz ilerisine araçları parkettik. Ve saatler 14;15'i gösterirken Kuyulukoya doğru, kısa makilik bitki örtülü araziden, yürümeye başladık. Toplam 11 kişiydik. Yaklaşık 2 km yol yürüdük, sohbet ederek. Farkına varmadan kısmen tırmanmışız. Küçük bir tepecikte buluyoruz kendimizi. Ve yarım ay şeklindeki, muhteşem rengiyle Kuyulukoy'u tam karşımızda buluyoruz.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_180613_161615_450/13.jpg)
Gördüğüm manzara karşısında; biraz sevinçten, biraz heyecandan olda gerek göğüs kafesim sıkışıyor, kalbimin atışları hızlanıyor. Deniz beni her zaman heyecanlandırmış, yüreğimin atışlarını hızlandırmıştır. Deniz benim için özgürlüktür. Deniz, "kendimle hesaplaştığım, ruhumu onardığım, kafamı boşalttığım, hüzünlerimi gömdüğüm, sevinçlerimi yaşadığım, günahlarımdan arındığım, başka boyuttaki bir dünyadır," benim için...
Ve saatler 14;43'ü gösterirken indik Kuyulukoy'a. Yarım ay'ın tam merkezindeyiz. Çevremizde, hiç gölgelik yapacak ağaç ve bitki örtüsü olmamasından dem vururken bazı arkadaşlar, ben direkt denize odaklandım.
Önce, kolumdaki yaranın enfekte olmaması için ilaç sürüp, kapattım. Arkasından önce ayaklarım, sonra bacaklarım derken, dalıverdim berrak turkuaz renkli denize. Ne kadar kulaç attım, bilmiyorum ama, durduğumda koyun çıkışına yakın buldum kendimi. Hava güneşli, denizin sıcaklığı yüzme için idealdi. Koyun içerisinde biraz sağa, biraz sola, sonra kayalıklara derken, tekrar kıyıya doğru kulaçlarımı atarak, arkadaşlarımın yanına geldim. Beş on dakikalık molanın ardından, Kuyulukoy'u baştan başa yeniden kulaçlamak üzere, bir daha atlayıverdik, su dünyasının içine. Bu arada, kolumdaki koruyucu bandaj çözülüp, çoktan denizin derinliklerinde kaybolmuştu. Yara hafif hafif sızlıyordu, denizin tuzlu suyunda ama, hiç umurumda bile değildi...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_180613_161615_450/23.jpg)
Erhan beyin aksiyon kamerası ile su altı fotoğrafları çekildik, Suat beyin keşfettiği ve muhteşem bir yer olarak tanımladığı, kayalıklar arasındaki "saklı mekana" yüzerek gidip, keşifler yaptık. Yüzdük, daldık, yüzdük...
Denizden çıkmak istemiyordum, ama maalesef her şeyin bir sonu var...
HER ŞEYİN BİR SONU VARDIR...
Saat 17;15. Kuyulukoy'a elveda dedik. Geldiğimiz yoldan, araçlarımızı bıraktığımız yere geldik. Burada da, deniz kenarının insan ve araçlarla dolu olduğunu gördük. Yazın buralarda, "iğne atsan yere düşmez" düşüncesi ile arkadaşlarımızla vedalaştık. Bu arada Alev hanımın kestiği, karpuzdan da yemeyi, ihmal etmedik tabiki....
Ve saat 18;00. Önce tozlu, sonra kısa bir asfalt yol sonrası, Cunda'yı terkettik.
Bu etkinliğe, kızım ve eşimde katılmışlardı. Değişik ama güzel bir gün olmuştu, bizim için.
Mutluyduk, evimizin yolunu tutturduğumuzda.
Bu etkinlikte, beraber olduğumuz tüm arkadaşlarımıza, teşekkürü borç biliriz...
(Murat Turan-Akçay 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder