![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/1.jpg)
KOZAK YAYLASI - ARZU YOLU (29.12.2018)
Bu hafta nasıl geçti anlayamadım. Gecem gündüzüme karıştı. Pazar günü Çanakkale Karakol Dağlarında yürümüş gece geç saatlerde eve gelebilmiştim. Ve sonrasında, 2-3 gün ayakta geçirilen gripal enfeksiyona bağlı, halsizlik ve geceleri uykusuzluk... Dinlenmeye fırsat bulamıyordum. Öyle ki sabahları kızımı okula bırakır bırakmaz, eve gidince biraz yatacağım diyorum, ama nerdeee. Daha eve gelir gelmez ya bir tamirat usta işi çıkıyor, yada banka, pazar alış verişi. Yani mutlaka bişey çıkıyor ve böylelikle benim dinlenme işide, suya düşüyordu... Ve bu kadar işin arasına sokuşturulan, çivi çiviyi söker misali spor salonu çalışmaları derken, cuma günü İzmir'den gelen acı haber ile günlük hayatın hızına yetişemiyor, hepten kopuyordum... Hemen apar topar İzmir'e gidiyorum...
Evet, şimdi ne acı haberi dediğinizi duyar gibiyim. Kıymetli dostlarım; çok sevdiğim kuzenim Arzu Turan'ı gencecik yaşta kaybetmiştik... Üzgünüm demek, ne kadar yeterlidir bilemiyorum ama içim sızlıyor ve gerçekten çook üzgünüm...
29.12.2018 Cumartesi...
Dün İzmir'de kuzenimi toprağa verdik. Onun için gece geç saatlerde evime dönebiliyorum... Bugün yapılacak etkinliğe, daha önceden katılacağımı bildirdiğim için de kendimi, gitme mecburiyetinde hissediyorum ...
Gece geç yatmama rağmen sabah 05;30'da uyanıyor, erkenden çıkıyorum evden... Hava çok soğuk, arabanın camları buz tutmuş. Sıcak su dökerek camları buzlardan temizliyor, koyuluyorum yola. Burhaniye ve Gömeç'ten iki arkadaşı daha alıp, Ayvalık'tan gelecek arkadaşlarla buluşmak üzere, Kozak sapağına devam ediyoruz...
Saat 06;50. Kozak sapağındayız. Arkadaşlarımız gelmiş bizi bekliyor... Hemen malzemelerimizle birlikte diğer araca geçiyoruz... Hava soğuk ve karanlık. Ben ise hem yorgun hem üzgünüm. Arabaya biner binmez kısa bir selamlaşma sonrası, susuyorum... Arkadaşlarım durmadan konuşuyorlar. Konuşmalara kulağım çoğunlukla kapalı, ne konuşuyorlar bilmiyorum... Bir iki köyde duruldu, bişeyler alındı ve kahvaltı için yönümüz Yukarıbey nahiyesine çevrildi... Benim yemeye niyetim yok ama arkadaşlarım burada, nohutlu börek yiyecekler...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/13.jpg)
Erhan bey, şu an Bergama'ya çok yakın olduğumuzu ve orada da harika bir kahvaltıcı olduğundan bahsedince, istikametimiz belli oluyor... Dedim ya ben kahvaltı yapmayacağım. Zaten benim börekle, simitle yani hamur işleriyle pek işim olmazdı... Arkadaşlarımız için Bergama'ya gidiyoruz. Hava hala karanlık...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/17.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/18.jpg)
Saatler 07;45'i gösterirken, Erhan beyin öve öve bitiremediği "Yenigün Kahvaltı Salonu'ndan" içeri giriyoruz... Yaşlı bir amca karşılıyor bizi. Salaş mı salaş, küçücük bir yer... Bizden başka kimse yok. Oturur oturmaz masamız süratle bal, kaymak, yumurta, tulum ve sıcacık bir bardak sütle donatılıyor. Bilirim kimileri süt kokusunu pek sevmez ama kaynamış süt kokusu benim hep iştahımı açmıştır. Masayı görünce dayanamıyorum. Bir kahvaltıda ben istiyorum. Bu benim ikinci kahvaltım olmasına rağmen, önüme konan ne varsa silip süpürüyorum... Bu kahvaltı, beni biraz mutlu ediyor...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/21.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/23.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/25.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/26.jpg)
Saat 08;55. Yürüyüşe başlayacağımız, Kozak Zirve Kafenin önüne geliyoruz. Araçtan inip yürüyüş kıyafetlerimizi giyiyor ve sırt çantalarımızı alıyoruz... Hiç oyalanmıyor, Zirve Kafenin ahşap çitlerinin yanından, vuruyoruz çamlar içindeki orman yoluna. Bu bir keşif yürüyüşü olacak. Yani bizi neyin beklediğini bilmeden, daha önce başka bir grup tarafından yürünen bir parkuru arşınlayacağız...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/29.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/30.jpg)
BUZ TUTMUŞ SU BİRİKİNTİLERİ...
Hava oldukça soğuk. Yürüdüğümüz toprak yol, oldukça düzgün ve ıslak görünümlü bir yol. Ama çamurlu değil. Çünkü normal şartlarda çamurlu olması gereken yol, soğuktan donarak sertleşmiş durumda. Zaten ilerledikçe, karşımıza çıkan su birikintilerinin de buz tutmuş olduğunu görüyoruz... Buz tutmuş bu su birikintilerinin üzerinde yürümek, çocukken en sevdiğim şeylerden birisiydi. Şimdi de öyle. Bu buz tabakasının üzerinde yürürken atılan her adımda kırılan buz ve çıkan çatırtılı çuturtulu ses, bana çok eğlenceli gelirdi. Bence hala eğlenceli... Şimdiki çocukların eğlence anlayışı ile karşılaştırılınca, ne kadar basit, doğal, zararsız ve ekonomik değilmi...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/35.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/36.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/37.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/38.jpg)
Yürüdüğümüz bu kahverengi yoldan, yeşil renklerin ardına bakınca ise tepelerde parlayan bembeyaz kar, manzarayı tamamlıyordu. Oluşan renk harmonisi pek iç açıcıydı... Eh daha ne isteyelim, belliki bugün görseli yüksek, huzur verici bir yolda yürüyeceğiz...
AH! KUZEN...
Ama kuzenimi aklımdan bir türlü çıkaramıyorum. Tam da güzel bir orman yolu, karlı tepeler, çatırdayan buz birikintileri ile dikkatim dağıldı derken, ömrünün baharında gülen yüzü ile bizi bırakıp giden Arzu, hep gözümün önüne geliyordu.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/44.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/46.jpg)
BİRİ BANA, TOPLU AĞAÇ KESİMLERİNİ İZAH EDEBİLİR Mİ ?...
Klasik laf vardır; "ölenle ölünmez, hayat devam ediyor" diye.... İşte bende yürüyorum. Ama hep arkada yürüyorum. Anlatılmaz bir ruh haliyle, hem kendimle hesaplaşıyor, hem de ilgimi çeken güzel yerlerin fotoğraflarını çekmeye çalışıyorum. Ve birdenbire karşımda gördüğüm çıplak orman arazisi ile irkiliyorum. Bazı bölgelerde ağaçlar tamamiyle kesilmiş, ağaç gövdeleri ise boylu boyunca öylece yatıyordu. Daha önceleri de bu konuya değinmiştim. Adı ister seyreltme, ister gençleştirme olsun ben toplu ağaç kesilmesine kesinlikle karşıyım. Bana göre bu bir katliamdır. Lütfen biri bana, mantıklı bir şekilde açıklasın. Ağaçta olsa bir canlı grubunun hayatına, son veriyorsunuz. Ölüm bu kadar basit mi... Ekolojik dengelerin bozulmasına hiç değinmiyorum bile...
Yürüdüğüm ormanın üzerimde oluşturduğu, özgürlük ve huzur hissinin, tamda ruhuma ilaç olacağı sırada, toplu ağaç kesimi daha doğrusu katliam yapılan bölgeye girmemle, ruh halim tekrar tepetaklak oluyor... Elden ne gelir ki...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/52.jpg)
Bir süre sonra, tek tükde olsa kulaklarımıza gelen kuş sesleri, yüzümüzde tebessüm oluşturuyor. Bu arada güneş iyiden iyiye yüzünü göstererek, hem manzaramıza ışık hemde sırtımıza sıcaklık veriyor...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/56.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/57.jpg)
YÜKSELEN YOL VE GÖRSELLİK....
Sürekli bir tırmanış içindeyiz. Tırmandıkça yolumuzun görseliğide yükseliyordu. İşte tam da böyle bir manzaranın karşısında duruyoruz şimdi. Fıstık çam ormanlarının içinde Yukarıbey yani Kozak, daha arkada ise dumanlı başı ve karlı tepeleri ile Madra dağ silsilesi duruyordu. Hani, Madra dağlarında da az yürümemiştik. İşte tam karşımızda duruyor sevgili Gölcük yaylası, şu sağ tarafta görünen karla kaplı tepe ise Maya Tepe....
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/61.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/64.jpg)
Yollarda çok olmasada, yer yer kar vardı. Geçtiğimiz günlerde yağan bembeyaz kar, hala kıyıda köşede bize eşlik ediyordu. Favori rengim mavi de olsa, beyaz rengi de çok severim... Renklerin, insanların ruh hali üzerine etkilerine inanırmısınız bilmem ama ben inanırım. Çünkü masumiyetin rengi olarak kabul edilen "Beyaz Renk", beni çok rahatlatır ve mutlu eder...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/68.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/69.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/70.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/71.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/72.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/73.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/74.jpg)
BİRİ ŞU KOÇU TUTSUN...
Bu ruh haliyle yürürken, havlayan köpek sesleriyle kendimize geliyoruz. İleride bir koyun sürüsü görmemizle, bir yaylaya geldiğimizi anlıyoruz. Biraz daha yaklaşınca, biri yaygaracı diğeri oyuncu iki köpek havlayarak bize doğru koşmaya başlıyorlar. Tam köpekleri seveceğiz, ileriden gelen ses ile dikkatimizi o tarafa çeviriyoruz... Çitlerin arkasından bize doğru, "Sizi bana Allah mı gönderdi ! " diye, can havliyle bağıran adama çeviriyoruz. Ortada garip bir durum olduğu belliydi. Adam çitlerin içinde, koyunlar ise dışarıdaydı. Bize eliyle 15-20 başlık sürünün içindeki dev gibi koçu göstererek, gergin ve yalvarır bir ses tonuyla;
-Allah için şu koçu tutun, ama arka ayağından tutun ! diyor. Biz bir anlam veremesek te, Suat bey lafı ikiletmeden hemen öne atılıp, önce arka bacağından sonra boynuzlarından kavrıyor. Ama koçta, hani koç. Öyle böyle değil. Mübarek, boğa sanki. Adamın ikazı ile hemen Erhan bey yardıma koşuyor. Ve koç zapt-ı rapta alınıyor. Bunun üzerine sığındığı çitlerin arkasından, elinde kalınca bir ip ile çıkıp gelen adam, hemen koçu boynuzlarından bir ağaca bağlıyor. Bağlayınca adam öyle bir rahatlıyor ki birbiri ardına koça saydırmaya başlıyor. Adamı biz sakinleştirmeye çalışırken o bir taraftan koçun onu sürüye yaklaştırmayıp, kovaladığını, neredeyse onu öldüreceğini binbir küfür eşliğinde, nefes almadan anlatıp duruyordu... Zor sakinleştiryoruz. Ama o yine bir taraftan koçu ağılına hapsetmek, koyunlardan ayrı tutarak cezalandırmaktan, hatta kasaba satmaktan dem vurup duruyordu...
Biz kim olduğunu, kaç hayvanı olduğunu, yayla hakkında çeşitli sorular sorup, konuyu değiştirmeye çalışıyoruz. Ama nafile adamın sakinleşeceği yok. Koça takmış, belliki koçta ona... Allah sonlarını hayır etsin...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/80.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/81.jpg)
Adamı kendi haline bırakıp, çitlerin içinden meleşen kuzuların ağılına yöneliyoruz. Kuzuların hepsi bir kaç haftalık. Daha sırada, doğum yapacak bir çok koyun olduğunu öğreniyoruz. Ve bilin bakalım, bütün bu kuzuların babası kim? Evet bildiniz! Az önce hapse mahkum olan, Koç Efendi. Ee şimdi soruyorum size!. Sürüsünü koruyan koç mu haklı, yoksa adam mı !...
Bu arada bu yaylanın adını söylemeliyim sanırım. Güvem Yaylası. Ama ben burasını, sahibine başkaldıran ve sindiren bir koçun yaylası olarak hatırlayacağım hep...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/87.jpg)
Gitmeliyiz artık. Yarım saattir buradayız. Buradan Yangın Gözetleme Kulesine çıkacağız.
Yaylanın içine doğru yürüyüp sağdan tepeye doğru kıvrılan yola giriyoruz. Çok sürmüyor, saatler 12;40'ı gösterirken 900 rakımlı kuleye varıyoruz. Kule etrafı tel çitlerle çevrilmiş, bir bahçe içinde, temiz ve bakımlı görünüyor. Beş dakika soluklanıp, inişe geçiyoruz. İnerken de ateş için önümüze çıkan kuru odunları kucaklıyoruz. Yemek molasını yaylada, çeşme başında vermeyi düşünüyoruz.
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/91.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/92.jpg)
Saat 13;25. Çeşme başında yakıyoruz ateşimizi. Hareket halindeyken üşümesek te şimdi üşüyor, sokuluyoruz ateşe doğru. Yiyor içiyoruz. Biraz sonra yanımıza koçun gazabından kurtardığımız adam geliyor. Daha sakinleşmiş olduğunu görüyor, başlıyoruz sohbete. Midilli göçmeni ve 74 yaşında olduğunu, burada çobanlık yaptığını öğreniyoruz. Fazla kalmıyor ayrılıyor yanımızdan. Bi süre sonra bizde toparlanıyoruz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/95.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/97.jpg)
Saatler 14;45'i gösterirken, koyunların sitemkâr bakışları altında, ayrılıyoruz yayladan. Bizde mahçubuz açıkçası. Sonuçta koçun yakalanmasına, yardım ve yataklık etmiştik. Yangın havuzunun hemen yanından rampa aşağı, başlıyoruz yürümeye...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/100.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/101.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/102.jpg)
Yolumuzun solundaki yemyeşil bebek çamlarla, dere yatağındaki yapraklarını dökmüş çınarların oluşturduğu tezatlığı görüyor, değişik düşüncelere dalıyorum yine...
Gençlik ve yaşlılık... Ölüm ve yaşam... Ne garip! Daha dün toprağa verdiğimiz, Arzu kızımızın yanında yatan kabristan komşusu da aynı gün hayata veda etmişti. Ama bir farkla! O tam geride 102 yıl bırakmış, bizim Arzu kızımız ise 44 yıl... Bu işi anlamak ve çözmek mümkün değil...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/107.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/108.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/109.jpg)
Yürüyoruz. Yolumuz sürprizlerle dolu. Meselâ burada, kırmızı kuşburnu çalılarıyla karşılaşmak, şaşırtıyor beni. Ama sürprizin büyüğünü, tam tepemizdeki ağaçların arasından dikkatle bize bakan, yılkı atları yapıyor. Hiç kıpırdamıyor, bir süre öylece bize bakıyorlar. Burası onların evi. Sanki, gitmemizi bekliyorlar...
At asalet demektir. At eski Türkler'de hayatın bir parçası, olmazsa olmaz değerlerinden birisi olup, atın ne kadar önemli olduğu, "At, Avrat, Silah" söylemi ile vurgulanmıştır. Bu söyleme kadınlarımız şimdi belki kızacak ama ben yüzlerce yıl öncesinden bahsediyorum. Tabiki şimdiki zamanda kadınlarımız, tartışmasız baş tacımızdır...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/113.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/114.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/115.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/117.jpg)
Ve dalıyoruz dev fıstık çamlarının içine... Çok sürmüyor en fazla 200 metre sonra, ağaçların arasından araba seslerini duyuyoruz. Anlaşılan, ana yolun yanına kadar gelmişiz. Keskin bir virajla sağa dönüp, tekrar ormanın içine dalıyoruz. Bu yol çamlar içinde, hafif tırmanışlı görseli harika bir yol... Rampanın sonunda ağaçlar altında bir düzlüğe çıkıyoruz. İçine soba kurulmuş ve dumanı tüten bir kaç çadır görüyoruz. Yanına yaklaşınca öten horoz ve diğer hayvanlardan buranın bir "saya" olduğunu anlıyoruz. Çadırlardan birinin içinden, ağlayan bir çocuk ve televizyon sesi geliyor. Dışarıda kimsecikler yok, bizi farketmiyorlar, bizde rahatsız etmeden geçip gidiyoruz... Yaşam bazı insanlar için çook zor...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/120.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/121.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/122.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/123.jpg)
Dev çamların arasından hafif bir rampayı aşınca, karşımıza tekrar karayolu çıkıyor. Ve araçların yoğun gürültüsü kulaklarımızda, bir süre karayoluna paralel yürüyoruz. Kızılçamlar içindeyiz ve önümüze başka bir toprak yol çıkıyor. Evet çıktığımız bu yol, sabah yürümeye başladığımız kahverengi yoldu. Zirve Kafenin biraz aşağısında biryerdeydik...
Saatler 16;40'ı gösterirken, 21 km.lik bir yürüyüş sonrası aracımızın yanına geliyoruz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/127.jpg)
Diğer arkadaşlarımı bilmem ama benim için kolay ama görseli yüksek, iç hesaplaşmalı ama anlamlı bir yol olmuştu. İç hesaplaşmalı diyorum çünkü Arzu Turan aklımdan hiç çıkmamıştı, anlamlı diyorum çünkü yürüdüğüm bu yolun, "Arzu Yolu" olarak anılmasını istiyorum. Ve bunu grup arkadaşlarımla paylaştığımda, hepside saygıyla kabul ettiklerini belirtiyorlar...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/130.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/131.jpg)
Çantalarımızı arabaya bırakıyor, giriyoruz Kozak Zirve Kafeye. Buranın bahçeside çok güzel, ağaçlar yazılarla dillendirilmiş... Bu kafeyi belki başka zaman, uzun uzadıya anlatırım sizlere. Ama şimdi hava çok soğuk ve biz sıcak bişeyler içip ısınmak istiyoruz. Oturuyoruz sobanın başına, geliyor çiçek ıhlamurlarımız. Sıcaktan yüzümüz kızarıyor, bedenlerimiz gevşiyor. Hiç kalkasım yok, bıraksalar uyuyacağım...
Saat 17;00. Sıcak sobanın yanından kalkıp, buz gibi arabaya geçiyoruz, istemeye istemeye. Ama gitmeliyiz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/136.jpg)
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/137.jpg)
Kozak sapağında Ayvalık grubu ile vedalaşıp devam ediyoruz. Sabah gelirken aldığım arkadaşları da aynı yerlerde indirip, iyi temennilerle ayrılıyoruz...
![](file:///storage/emulated/0/Android/data/com.samsung.android.app.notes/files/share/0/clipdata_190101_132836_767/142.jpg)
Bugünkü yürüyüş bir keşif yürüyüşüydü. Keşif yürüyüşleri genelde maceralı ve keyifli olur. Ama açıkçası bugün benim keyiften ziyade, kendi kendimle konuştuğum, arkadaşlarıma fazla hissettirmemek için özel bir çaba harcadığım bir yürüyüş oldu. Parkur kesinlikle tekrar gelinecek kadar güzeldi. Ama kafa rahat değildi. Aklımda, fikrimde hep kuzen vardı. Bu yola onun adını vermek, biraz olsun beni rahatlatmıştı. "Arzu Yolu." Kesinlikle buraya bir daha gelecektim. Işıklar içinde uyu kuzen. Melekler yardımcın olsun....
"Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak,
Kimbilir nerede, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak
Taht misali o musalla taşında... C.S.Tarancı"
Bu yürüyüşü planlayan Erhan bey başta olmak üzere, KDSG keşif ekibi arkadaşlarıma, sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum...
"Arzu Yolu" olarak yürüdüğüm bu parkuru değerlendirme puanım;10/10
Not: Bu yazıda kullanılan toplam 55 adet fotoğraftan, kuzenin fotoğrafı hariç 54 adet fotoğrafın çekimi bana aittir.
Murat Turan - Akçay 2018
Başınız sağolsun. Mekânı cennet olsun.
YanıtlaSilSekim Hızal bey, teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilYazının içindeki acıyı elle tutulabilir hale getirmişsiniz.Allah rahmet eylesin.
YanıtlaSilÖzgür Atakan bey, teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilNe kadar temiz bir yüzü ve gülüşü var.Mekani cennet olsun.Melekler yoldaşı olsun.Acınızı paylaşıyorum
YanıtlaSilSare Deniz hanım, çok sağolun, dostlar sağolsun...
SilArzu kızımızın mekanı cennet olsun.Yakınlarına sabırlar diliyorum.Anlatımınla ölümsüzleştirdin ustam.
YanıtlaSilBaki Başkent hocam, çok teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilGüzel yazınızı okudum.Acınızı derinden hissediyorum erken ve zamansız kayıplar beni hep çok etkilemiştir.Enfes diliniz icin bir kere daha teşekkürler.
YanıtlaSilSemiramis Rokluman hanım,haklısınız zamansız gidişler acıdır. Güzel yorumunuza ben teşekkür ederim...
SilBaşınız sağolsun kardeşim.
YanıtlaSilAlihan Saygılı bey, teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilArzu üniversiteden arkadaşımdı. Canayakın, dost, güleryüzlü ama hep yardımsever kime olursa... öyle üzgünüm öyle keyifsizim ki sözün tükendiği, kalemimizin dönmediği anlar maalesef. Cennet mekanda ışıklar ve nurlar içinde uyu canım arkadaşım. Sizlere de ailesi olarak başsağlığı dilerim.
YanıtlaSilÖzgüry. bey, Arzu'nun arkadaşından onu anlatan yorum almak çok anlamlı oldu.Çok teşekkür ederim, sizler sağolun...
SilYazınızı dört gözle beklerken okuduklarım üzdü beni.Mekanı cennet olsun.Işıklar içinde uyusun.
YanıtlaSilGülçin Aydın hanım, hayat bazen neşe bazen hüzünlü günler sunar insana. Benim için hüzün zamanı. Taziye dileklerinize çok teşekkür ederim..
SilMurat abi heem güldürdün hem üzdüm beni.Ablama allah'tan rahmet yakınlarına sabır diliyorum.
YanıtlaSilKerem Açıkgöz kardeşim, teşekkür ederim, sizler sağolun...
SilCanım kardeşim uzun bir ara verdin tam geldin diye sevinirken bu aldığımız acı haber üzdü olsun.Yakınlarına sabır Arzu kızımıza rahmet diliyoeu.Paylaşım her açıdan kusursuz.Başın sağolsun
YanıtlaSilEsin Aldemir hanım, dostane ve candan yorumunuza çok teşekkür ederim. Sizler sağolun...
SilIyi bir takipçinizim ama yorun ilk defa yapıyorum .Başınız sağolsun. Yakınlarına ailesine sabırlar versin allahım
YanıtlaSilMehmet Cemol bey, çok teşekkür ederim, sizler sağolun...
SilBu zaman iyilerin zamanı değil rabbine şaşırıyor bazen.Sabırlar diliyorum. Ama yazi her zamanki gibi siper
YanıtlaSilKenan Ortak bey,genç ölümler çok acı. Ama elden bişey gelmiyor. Taziyenize çok teşekkür ederim...
SilHeyecanla okumaya başlandığım yazıyı gözyaşları ile bitirdim. Duygusallığınız had safhada .kelime kelime yansımış tebrikler.
YanıtlaSilAyşegül Dağıstanlı hanım, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...
SilÜzdünüz bizi üstad.Başın sağolsun
YanıtlaSilKemal Ali Türk bey, çok teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilYazı tarzınıza duygusal yapınıza dilinize türkçenize hayranım. Tebrikler
YanıtlaSilCanan Sevimli hanım, takdir edici güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...
SilBasın sağolsun dost.Paylaşım muhteşem
YanıtlaSilHasan Hüseyin Çelik bey, çok teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilÖlümde yaşam kadar gerçek ve kaçınılmaz sadece çok genç kardeşimiz. BAŞINIZ SAĞOLSUN
YanıtlaSilErgun Aydınlı bey, teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilBu dünyada iyiler barınamıyor.Mekanı cennet olsun ışıklar arasında uyusun.
YanıtlaSilSerdar Özel bey, evet garip ama sanki iyiler erken gidiyor... Taziye dileğinize çok teşekkürler...
SilYakınlarına ailesine sabır diliyorum.Anlatımınız müthiş. Yaşıyor insan her anı doya doya.Tebrij ederim
YanıtlaSilMehtap Gümüş hanım, taziye dileğinize, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...
SilBAŞINIZ SAĞOLSUN kardeşim ve her zamanki gibi harika bir paylaşım.başarılar dilerim
YanıtlaSilSaffet Alkoç bey, çok teşekkürler, dostlar sağolsun...
SilYakından takip ettiğim farklılıgınızı her yazıda daha anlaşır ķıldığıniz bir blogger siniz.Tebrikler
YanıtlaSilSermet Farezli bey, çok teşekkür ederim...
SilBasın sağolsun kardeşim.Yola kızımızın adını vermen ne kadar güzel engin bir yüreğin olduğunu gösteriyor. Kalite tesadüfî değil. Bravo
YanıtlaSilSüleyman Karık bey, taziye dileğinize çok teşekkür ederim. Hüzünle yürüdüğüm o yola, cennete giden kuzenimin ismini vermek; hem beni rahatlatmak hemde bu yürüyüşe anlam kazandırmak açısından çok önemliydi. Kalite siz değerli takipçilerin güzel paylaşımları ile ortaya çıkıyor...
SilAdaşımın mekanı cennet olsun.Yakınlarına sabır versin rabbim
YanıtlaSilArzu Sancak hanım, çok teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilÖncellikle yeni yıl size huzur sağlık ve mutluluk getirsin.Arzu kıza inanılmaz üzüldüm ailesine sabır diliyorum.Arada verdiğiniz mesajlarda gözümden kaçmadı.Her türlü ağaç kesimine karşıyım bende.Sizde iyiki varsınız.
YanıtlaSilİlksin Çelik hanım, taziyenize ve yeni yıl dileğinize çok teşekkür ederim. Bende size ailenizle birlikte gönlünüzden geçen her dileğin gerçekleşeceği bir yıl diliyorum. Aras'ı öpüyor, esenlikler diliyorum...
Sil"Acı ölüm, genç ölüm,
YanıtlaSilBu nasıl gitmek gülüm..."
Çok üzgünüm. Kuşlar bile kuzeninizin yasını tutuyordu adeta. İyi bakmalıyız, kendimize ve sevdiklerimize...
Erhan Çiftçi bey, parkur ve paylaştığınız duygularınız için çok teşekkür ederim...
SilÜstadim sizde bilirsiniz ki;Ölüm bir son değil başlangıçtır. Ölen de yok olmaz. Allah sevdiği kullarını yanına alırmış. Merhumun mekânı cennet olsun, Allah’ım sizlere de sabırlar versin, başınız sağolsun.
YanıtlaSilPaylaşım için ayrıca tebrikler he zamanki tad ve lezzette.
Dilruba Öksüztepe hanım, teselli eden güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. İyiki varsınız sağolun varolun...
SilGüzel günde nasıl yanınızdaysak kötü gününüzde de her zaman yanınızdayız, başınız sağolsun… :(((((
YanıtlaSilSerpil Kavaklı hanım, çok teşekkür ederim. Yorumlarınızla yüreğimize dokunuyorsunuz. Sağolun varolun...
SilMerakla beklediğim yazı ziyadesiyle üzdü beni.
YanıtlaSilSevapları günahlarından çok olsun, inşallah mekanı cennet olsun başınız sağolsun…
Kasım Turanlı bey, taziye dileklerinize çok teşekkür ederim. Sizler sağolun...
SilHayatın acı gerçekleri gelir bir gün vurur ummadığımız bir anda, acınızı içten paylaşıyoruz ruhuna dua ediyoruz başınız sağolsun...
YanıtlaSilYağmur Aksu hanım, ölüm kaçınılmaz bir gerçek ama genç yaşta olunca daha üzücü oluyor. İçten yaptığınız taziye yorumunuza çok teşekkür ederim. Sizler sağolun...
SilAcınızı paylaşıyorum.Yine görsel ve edebi bir şölen paylaşımınız. Tebrikler
YanıtlaSilSönmez Ufuk bey, çok teşekkür ederim...
SilBaşarılar dilerim
YanıtlaSilBekir Sercan bey, teşekkür ederim. ..
SilBaşınız sağolsun kardeşim sabırlar dilerim.
YanıtlaSilFunda Karadağ hanım, çok teşekkür ederim. Dostlar sağolsun...
SilUstam başınız sağolsun:((
YanıtlaSilCumhur Başkent bey, çok teşekkür ederim. Sizler sağolun...
SilDostum başın sağolsun.Ölumun yaşlısı genco olmuyor maalesef. Sabırlar dilerim
YanıtlaSilGülnihal Çepiç hanım, çok teşekkür ediyorum. Dostlar sağolsun...
SilBaşınız sağolsun mekanı cennet olsun.Yakinlarina sabırlar versin
YanıtlaSilZeki Yağız Kılınç bey, çok teşekkürler. İyiki varsınız, sağolun varolun...
SilÇok üzüldüm arkadaşım. Çok gençmiş kardeşimiz. Başınız sağolsun
YanıtlaSilAsıl Can bey, çok teşekkür ederim. Evet maalesef geçn yaşta kaybettik kuzeni. Sizler sağolun...
SilÖlüm de yaşam gibi biz insanlar için doğadaki tüm canlılar doğup yaşayıp ölüp giriyoruz .Önemli olan güzel birisin bırakabilmek. Bu kardeşimiz zoru başarmış Mekanı cennet olsun.
YanıtlaSilDavut Kalender bey, evet kuzenim;çalıştığı iş yerinde, mahallesinde, arkadaşları ve akrabaları arasında sonsuza dek anılacak çok güzel isim bıraktı. Tek tesellimiz budur...
SilMurat Bey bu yazımızda acaba yine hangi güzellikleri o güzel dilinizle edebi yaklaşımınız La Bize soracaksınız diye düşünürken hayatın acı gerçeği ile harmanlanmış bir yazı ile karşılaştık Mekanı cennet olsun Allah yakınlarına sabır versin
YanıtlaSilMelike Açar hanım, hayat öyle bir akıyor ki yarın ne ile karşılaşabileceğimizi şimdiden kestirmek imkansız. Bu yazımda kuzeni anmasam yazının ruhuda olmazdı.Taziye dilekleriniz için çok teşekkürler...
SilBaşınız sağ olsun genç arkadaşımızın Mekanı cennet olsun yürüdüğünüz yolla ismini vermek de çok naif bir düşünce olmuş hem yazınız için hem bu düşünceniz için tebrik ederim
YanıtlaSilBahar Soylu hanım, teselli eden taziye dileklerinize çok teşekkür ederim. Dostlar sağolsun.
SilDoğuma ne kadar seviniyorsak ölüm de bir o kadar üzüyor insanı bir de genç olunca bu dünyada yapacak daha çok güzel şeyler olduğunu düşününce daha da üzülüyor insan yüzündeki Gülümsemesi bile etrafını aydınlatan bir insanın bu kadar çabuk aramızdan ayrılması sizi olduğu kadar bizi de üzdü inanın. Mekanı cennet olsun.
YanıtlaSilToprak Uskun hanım, içten samimi yorumunuza çok teşekkür ederim. Gerçekten sizinde bizim kadar üzüldüğünüze inanıyorum...Sağolun varolun...
SilSöyleyebileceğim tek şey Arzu kızımızın ölümü bile yazıdaki güzelliği gölgeliyememiş .Tebrik ederim .Başınız sağ olsun
YanıtlaSilAydan Kavruk hanım, çok teşekkür ederim. Sizler sağolun...
SilBaşın sağ olsun dostum Mekanı cennet olsun Geride kalanlara Rabb'im sabırlar versin.
YanıtlaSilFüsun Çamlık hanım, insanı ferahlatan taziye yorumunuza çok teşekkür ederim, dostlar sağolsun...
SilBlogunuzu okumanın hem görsellik hem anlatınız daki edebi farklılık hem de duyarlı olduğunuz noktaların tamamı ile insani duygular içermesi mükemmel bir olay ve bu sizi farklı kılıyor .Tebrik ederim Başınız sağ olsun.
YanıtlaSilGökmen Genç bey, güzel yorumunuza ve taziyenize çok teşekkür ederim...
SilBaşınız sağ olsun
YanıtlaSilSelda Karsak hanım, çok teşekkür ederim...Sizler sağolun...
SilMurat Bey ben sizin sessiz takipçilerinizdenim ama bu yazıdaki duyarlılığınız beni çok etkiledi Arzu kızımıza Allah'tan rahmet kalanlara sabırlar diliyorum .Başınız sağ olsun ve sizi okumak farklı duygulara itiyor insanı tebrik ederim.
YanıtlaSilTarık Sayaç bey, yazılarım hakkımdaki güzel düşünceleriniz ve baş sağlığı dilekleriniz için çok teşekkür ederim....
SilYoğun iş ortamından dolayı bir süredir giremediğim blogunuzu okuduğum anda çok şey kaçırdığım anladım .Başınız sağ olsun kardeşimizin mekanı cennet olsun sabırlar diliyorum.
YanıtlaSilDoğu Alıngac bey, baş sağlığı temenniniz için çok teşekkür ederim. Sizler sağolun varolun...
SilBaşınız sağolsun yazı oldukça başarılı tebrik ederim
YanıtlaSilYıldırım Bakır bey, çok teşekkür ederim, sizler sağolun...
SilHüzün ve mutluluğun harmanlandığı bir yazı olmuş başarılar dilerim kardeşimize rahmet size sabırlar dilerim
YanıtlaSilFatma Arslan hanım, bu blogun en önemli özelliği gezerken gezdiğimiz yerlere duygularımızın da izini bırakmak. Ve bu izlerin siz okuyucular tarafından takip edilmesi ve dile getirilmesi ise işin en güzel yanı... İyi günde kötü günde. İyiki varsınız, sağolun varolun..
SilMurat Üstadım Başınız sağ olsun Bu hastalık böyle bir şey vücuda girdiğinde çıkmak bilmiyor ben Hem annemi hem babamı bu hastalıktan kaybettim Ne kadar acı verici olduğunu etrafında ne kadar üzdüğünü Ben kadar Bu hastalığı yaşayanlar bilir o yüzden Başınız sağ olsun Mekanı cennet olsun
YanıtlaSilMeryem Çalışkan hanım, öncelikle çok teşekkür ederim. Sağolun varolun. Sizlerinde başı sağolsun, mekanları cennet olsun. Evet bu hastalığı yaşayanlar ve aileleri bilir. Ama elden bişey gelmiyor. Bu gün bende, yarın sende...Yani er geç herkesin başında...
SilAcıtasyon içermeden bir ölüm ancak bu kadar güzel anlatılır, bu kadar güzel anılabilir di sizi bu konuda tebrik ediyorum .Duygulara dokunarak ama incitmeden üzmeden ifade edebilmek müthiş duygusal bir yapıya sahip olmayı gerektirir Dilek hocamızın yarenliklerinden biriyim sizi farklı kılması ne kadar doğru bir tespit alnınız da öpüyor. Başarılarınızın devamını diliyorum
YanıtlaSilFirdevs Kurşun hanım, öncelikle övgü dolu yorumunuza çok teşekkür ediyor, Dilek hocama saygılarımı sunuyorum. Dilek hocamın yarenliğinden böyle bir yorum almak, benim için onurdur. Gelecek yazılarımdada görüşmek ümidiyle, saygı ve sevgiyle esen kalın...
SilIki gündür sayfanın açılmaması gibi bir sorunla karşılaştık ama okunması gereken bir yazıya ulaşmak zor olurmuş bunun en somut örneğisiniz tebrik ediyorum Arzu kardesimize Allah'tan rahmet diliyorum.
YanıtlaSilSevgi Tutsak hanım, taziye dileğinize ve bloguma yakın ilginize çok teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın...
SilBu sefer dağlara ayak izlerine değil de Arzu kızımızın ismini bırakmışsın Tebrik ederim kardeşim okuyunca tüylerim diken diken oldu .Ne güzel bir yüreğin var ne kadar duyarlı bir hissiyatın var. Başın sağ olsun
YanıtlaSilSinan Zeybek bey, önce taziye dilekleriniz, sonra benim hakkımdaki güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim. Sağolun varolun...
SilÖlüm bile bu kadar güzel olmalı bence. Tebrik ederim
YanıtlaSilSedef Alnıaçık hanım, çok teşekkür ederim....
SilMurat Ustam Ben de çok samimi bir arkadaşıma yeni kaybettim bu hastalıktan gerçekten çok acı vereceğim çok zor Allah geride kalanlara sabır versin
YanıtlaSilCevahir Ayberk hanım, hastalık süreci çok acı verici hem hasta hemde yakınları için. Taziye dileklerinize çok teşekkür ederim...
SilMurat abi başın sağolsun.Mekani cennet olsun.Çok üzüldüm inan:(((((
YanıtlaSilSerpil Sapan, abim benim çok teşekkür ederim. Biliyorum seninde çok üzüldüğünü. Sağol varol...
SilKalemşör dostum; ölüm öyle bir acı verir ki insana izi yoktur .Ama bir yara gibi can yakar ta derinlerdedir. Kimse bilmez acının nereden kaynaklandığını ama dağlarda dağlar. Hani demiş ya şair Bir Ayrılık Bir hasretlik bir ölüm diye ...Ayrılığın hasretin çaresi oluyor ama ölümün maalesef ;giden bir daha geri gelmiyor eşimi ve oğlumu bir trafik kazasında kaybettim .O zaman benim için hayat durmuştu veda edebilme şansı dahi bulamamıştım .En azından veda etme şansınız oldu. Ailesine ve sana teselli olur mu bilemem o kadar duygusal bir yapın var ki onu yazılarına çok güzel nakşediyorsun ki okuyunca anlıyor insan senin bedenine yerleşiyor seninle bakıyor senin de görüyor senin de yürüyor seninle özgürleşiyor o yüzden bu kadar farklı tutulan bu kadar cok sevilmen...Yazını okuduktan sonra yorumları da okuyorum sana geri dönüşleri görünce oğluma geri dönülmüş gibi çok seviniyorum Bu yüzden ayrı tutuyorum swni... Ölüm kaçınılmaz sadece hayatında habersiz ölümler olmasın. O sıcacık gülümsemesiyle seni hayata bağlayan eşine sımsıkı sarılı olur mu ?Çünkü odur seni ayakta tutan geleceğe güvenle bakmanızı sağlayan...Karşılıksız menfaatsiz seven ve yine görüyorum ki eşinle birbirinizi çok iyi tamamlıyorsunuz mutluluğunuz hiç ama hiç bozulmasın evladınla eşinle sana uzun ömürler diliyorum Yüreğin her zamanki gibi kalemini emanet...
YanıtlaSilSessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Saygıdeğer Dilek Kapusuz hocam, Bu sefer yaptığınız yorumu okuyunca, derinden sarsıldım. Haklısınız ölümün çaresi yok. Yeterki zamansız olmasın. Sizin yorumlarınızı, eşimde merakla bekler ve okur. İnanın bu sefer o da çok etkilendi. Yorumu okudu ve hiç bir şey demeden geldi ve bana sarıldı... Sizi görmeden, tanımadan ailece çok seviyoruz, Dilek hocam. Bunu bilmenizi istedim.... Gölgeniz ve dostluğunuz üzerimizden hiç eksik olmasın... Saygılarımla....
YanıtlaSilKara gün Dostu
.........
.........
göz gözü görmez olmuş
tek bir ışık bile yok
yürek bir yaralı şahindir
döner boşlukta
belki bir şiir
belki bir şiir kırıntısı
çalar kapımızı umutsuz karanlıkta
yoklar yüreğimizi
eğilir yaramıza
dağıtır korkumuzu
ve karşı tepelerden
gürül gürül bir kalk borusu...H.H.K.
Bazen insanın kendini kalabalıkta gibi hissetmesi vardır ya iste o duyguyu alıp götürdü benden bu yazı. Yalnızlık serin ve yağmurlu bir havada tek başına oturmuş yem yeşil tepelerin ardından yavaş yavaş doğan bir güneş gibi, taze serin havayı içine çekmek gibi bir şey iste. Sanırım hep içimde olan bir özlemi belirtim.Imrenetek okudum hayalini kurdugum bir yaşam ve siz bunu gün yüzüne çıkardınız.banada hâlâ ümit var sanırım
YanıtlaSilRüştü Sevigen bey, umarım özlemini çektiğiniz hayatı en kısa sürede yakalama fırsatı bulursunuz...
YanıtlaSil