İzleyiciler
17 Şubat 2020 Pazartesi
DARIDERE'DE KAYBOLMAK. (15.02.2020)
DARIDERE'DE KAYBOLMAK. (15.02.2020)
Şimdi yazının başlığına bakıpta, hemen dağlarda kaybolduğumuzu sanmayın sakın. Kaybolduk derken, doğanın muhteşem güzelliği karşısında, ruhen kaybolmaktan bahsediyorum... Kazdağlarının en güzel köşelerinden, Darıdere'ye gelipte kaybolmayan mı var sanki. Buraya her mevsim geldim. Ve her gelişimde de aynı duygulardan; heyecan, mutluluk ve huzurdan başka bir şey hissetmedim...
Şimdi bugünü anlatmadan önce müsaade ederseniz, sizlere biraz geçen haftadan bahsetmek istiyorum... Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta yazı yazmadım, daha doğrusu yazamadım... Şimdi diyeceksiniz ki niye? Bende diyeceğimki işte eyle!... Şaka bi tarafa, geçen hafta dağlar yerine, tüm günümü aileme verip, muhteşem saatler geçirdim. Neler mi yaptık.
Ohooo!. Neler yapmadık ki. Sabahın erken saatlerinde sevgili kızım ve eşimi kolundan tuttuğum gibi Kazdağları'nın eteğine, Feronia'ya kahvaltıya götürdüm... Biz buranın, muhteşem şömine başı kahvaltısınıda, güleç yüzlü sahibesi Kader hanımın sohbetinide, çok severiz... Huzur bulur mutlu oluruz burada, ailece... Öğlene kadar burada vakit geçiriyoruz. Burasını mutlaka anlatmalıyım sizlere. Ama daha sonra... Her neyse saatler sonra ayrılıyoruz Feronia'dan... Biliyorsunuz artık, her sabah yolumuzu bekleyen dostlarımız var bizim... Mideler dolu, yüzlerimizde tebessüm, biniyoruz arabamıza ve ver elini bağevi... Çok sürmüyor geliyoruz kendi köyümüze. İniyoruz arabadan. Ve her zamanki bağırışmalı karşılama ve curcunalı kavuşma...
Alfa hav hav, Hera hev hev, ördekler vak vak, tavuklar gıd gıd gıd gıdak... Ve başlasın oynaşmalar... Bi süre vakit geçiriyoruz bizimkilerle. Sonrasında vedalaşıp buradanda ayrılıyoruz. Ama eve gitmiyoruz hemen. Bugün için başka bir planımız daha var, bizim...
İstikamet Güre deve güreşleri... Hayatımızda ilk kez böyle bir etkinliğin içerisindeyiz... Rengarenk develer, cazgırın yani modern tabirle sunucunun heyecan dolu manilerle süslenmiş takdimi, bizleri bambaşka dünyaya götürüyor, ruhumuz renkleniyor... Kızımın neşesi yerinde, eşimin yüzünde kocaman bir tebessüm. Ve günün sonunda evimize, ailece biraz yorgun ama müthiş bir huzur ve mutlulukla dönüyoruz... Ben hemen günümüze dair bişeyler yazma hazırlığına girişiyorum. Ama Hazan hanım; "Bugünümüzü yazma, bırak yaşadıklarımız bize kalsın" deyince, bende yazmaktan vazgeçiyorum...
İşte böyle kıymetli dostlarım. Öğrendiniz artık, sizlere geçen hafta neden yazamadığımı. Ama emin olun bu hafta Kazdağları'nın en şahane köşelerinden birini adımladım. Ve şimdi izninizle bugün ne gördüm, ne yaşadım onları anlatayım sizlere...
15.02.2020 Cumartesi...
Bugün dağlara Gömeç'ten Suat abi ile gideceğiz. Geçmiş yazılarımı okuyanlar bilir, Suat abi; şen şakrak, hayat dolu doğaya ve eşine aşık olmaktan başka kötü alışkanlığı olmayan birisidir. Onu içindirki taa Gömeç'ten kalkıp geliyor Akçay'a. Saat 10'da buluşuyor, vuruyoruz Altınoluk yoluna... Yol boyunca her telden, çoğunluklada bugün gideceğimiz parkurdan sohbet ede ede Narlı köyüne geliyoruz. Buradan itibaren yollar bozuluyor, hızımız düşüyor, taşlı çakıllı, çukur yollarda atlaya zıplaya ilerliyoruz. Ama ormana kavuşmanın heyecanı ile kalp atışlarımız hızlanıyor... Tam 13 km sonra ormanın derinliklerine, Darıdere'ye ulaşıyoruz...
İniyoruz büyük bir heyecanla aracımızdan... Hava durumu yağmurlu göstermesine rağmen yağış yok. Varolan sadece tatlı bir serinlikle, yüzümüze vuran çiselti ve birde kuş cıvıltıları...
Saat 11;30. Geçiriyoruz tozlukları botlarımızın üzerine, kuşanıyoruz çantamızı ve vuruyoruz ayağa bulaşmayan su birikintili, çamurlu yollara...
KİM İSTEMEZKİ...
Çamuru bırak, tabiata bak... Şu her yerden boynunu uzatan, doğayı kızıl renkli yaprakları ile süsleyen meşelerede bi bakıverin hele... Şimdi sizlere soruyorum kim istemez böyle bir yolda yürümeyi, kendini dinleyip, kendi şarkısını söylemeyi. Baştan aşağı huzur kokulu bu yollarda yürümeyi, kim istemez, kim...
İşte yürüyoruz böyle bir yolda. Ve biraz ileride ikiye ayrılan yolun sağından giriyor, özel bir firmaya ait tesislerin yanıbaşından geçiyoruz. Ormanın tam orta yerinde koca bir tesis. Binalar, müştemilatlar vs vs... Kim ruhsat vermiş bunlara. Bu arazi kimindir, devletinmidir yoksa şahıs malımıdır, bilmiyorum. Ama bildiğim bişey varki biz el birliği ile ülkemizin yaşamsal varlıklarını yok etmeye and içmişiz. Ne diyeyim. Üzgünüm, üzgünüz...
Tesis boyunca uzanan yolda yürümeye devam ediyoruz. Karşımıza minik bir akarsu çıkıyor. Yaz mevsiminde cılızlaşan şimdilerde coşkunlaşan bir akarsu. Su boyunca biraz yukarılara doğru yürüyüp, dar ve sığ bir yerden karşıya geçiyoruz... Dere solumuzda devam ediyoruz, yürümeye. Sık sık boylu boyunca devrilmiş veya tam orta yerinden kırılmış ağaçlarla karşılaşıyoruz... Anlaşılan kış çok çetin geçmiş buralarda... Yağan kar, yağmur ve sert rüzgarlar...
YÜZÜLESİ TRAVERTENLER...
Hava nem yüklü. Karşıki tepeler sis içinde ve biz tamda o tarafa doğru yürüyoruz. Ve işte geliyoruz travertenlere... Travertende ne derseniz, bende derimki size Pamukkale aklınıza gelsin. Ama öyle beyazından değil. Çünkü travertenler renk ve şekil olarak farklılık gösterebiliyor. Burada olduğu gibi. Şimdi size birde bilimsel tanımını vereyim isterseniz. Traverten; Kalsiyum biokarbonatlı yer altı sularının mağara boşluklarında veya yeryüzüne çıktıkları yerlerde içlerindeki kalsiyum karbonatın çökelmesi sonucu oluşan kimyasal tortul bir taştır. (http://www.cografya.gen.tr/sozluk/traverten.htm)
İşte bizim travertenlerin tam orta yerinden kıvrılarak geliyor, Darıdere'nin coşkun suları. Ve içinde yüzülesi büvetleri. Temmuzun tam ortasında bu büvetlerde yüzmek nede güzel olur bilirmisiniz. Ama gelmediyseniz eğer buralara, yahutta gelipte girmediyseniz bu kutsal sulara nereden bileceksiniz... Nereden bileceksiniz ki buz gibi bu köpüklü suların, insanın aklını başından alıp yeniden doğmuş gibi yaptığını...
Daha yolumuzun başındayız. Bugün doğaçlama yürüyeceğiz. Onun içindirki fazla oyalanmıyoruz travertenlerde ve koyuluyoruz yine ancak masallarda olur dedirten yollara... Karaçamlar, meşeler. Ve bakın şu birbirlerine sıkıca sokulmuş göknarlara. Karşılarında çırılçıplak kalmış meşelere karşı nasıl da mağrurlar...
Gülümseyip geçiyoruz göknarları. Yükseliyoruz hafiften. Rakım arttıkça yol kenarlarında kar birikintileri görmeye başlıyoruz.
Bu arada nasılda mutluyuz bir bilseniz. Ne önümüze çıkan küçük derecikler, nede zaman zaman bizi üşüten rüzgar bu mutluluğumuza gölge olamıyor...
VAROLTEPE...
Darıdere şelalesine gitme niyetindeyiz ama yerini tam olarak hatırlamıyoruz. Buralarda bir yerde olmalı ama nerede... Tırmanıyoruz sisli tepeye doğru ve geliyoruz Varol tepeye. Evet burasını çok iyi hatırlıyoruz. Şimdi sisli olsada şahane bir kanyon manzarası vardır buranın... Seyrine doyamayacağınız, baktıkça sizi içine alan, alıpta kanatlandırıp uçuran bir manzara... Bizde uçmak istiyor, beş dakika sessizlik molası diyoruz...
Bu arada yolumuzun üzerinde olupta, derin kanyon nedeniyle yanına inemediğimiz irili ufaklı bir çok çağlayandan da bahsetmeliyim sizlere. Özellikle suyun fazla olduğu bu mevsimlerde oluşan, yazları ise göremeyeceğiniz olağanüstü bu güzelliklere şahit olmak, bizleri son derece mutlu ediyor. Her birisi ayrı bi güzel. Ama içlerinden bir tanesi varki dakikalarca gözümü alamadım ondan...
SÖZÜMÜZ OLSUN...
Kayaların arasından geliyor ve bir mağara oluşumunun üzerinden tül perdesi gibi aşağıya süzülüyor... Nasıl bir davetkar anlatamam. Aslında bugünkü geziyi kesip, tüm zamanı; onun yanına varmak ve ona dokunmak için harcamak işten bile değil... Uzun uzadıya seyreyliyoruz onu. Ve Suat abiyle bir dahaki gelişimizde oraya inmek için sözleşip, şimdilik yolumuza revan oluyoruz...
Yürüdükçe yürüyoruz. Sohbet koyu. Yolumuz renk cümbüşü içinde. Artık bize dere boyunca kestane ve çınarlar eşlik ediyor... Kar birikintileri biraz daha fazlalaşıyor... Darıdere şelalesini geçmiş olmalıyız. Olsun, yinede çok mutluyuz. Artık yürüdüğümüz yol güzel olduğu kadar, bize yabancılaşıyor... Döneceğiz. Ama önce mola vermeli, ateş yakıp, sıcak bişeyler içmeliyiz...
MOLA...
Saat 13;45. Yakıyoruz hemen yolun kenarında ateşimizi... Yanıbaşımızda oluk oluk akan su kaynağından, çaydanlığımızı doldurup, koyuyoruz üstüne. Arkamızda gürül gürül akan derenin sesi, önümüzde ateşin sıcaklığı ve bitmeyen sohbetler... Pek bişey yemiyoruz ama koca bi çaydanlığı bitiriyoruz... Neredeyse bir saattir buradayız. Ateşi söndürüp, düşüyoruz dönüş yoluna...
Yürüyoruz yine aynı şahane yollardan, içinde bulunduğumuz tabiatın güzelliğini sindire sindire... Kar birikintili yolları, gürültülü sesleri ile ak köpüklü çağlayanları bir bir geride bırakarak, kâh kızıl, kâh havanın griliğine uyum sağlamış toprak yolları aşıyoruz ama maalesef Darıdere şelale yol ayrımını bulamıyoruz... Vakit artık geç oluyor. Daha fazla oyalanmak istemiyor, adımlarımızı hızlandırıyoruz...
Saat 17;10. Nihayet geliyoruz aracımızı bıraktığımız yere... Ve bu haftada içimizdeki doğa hasretini dindirmenin hazzı ile arabamıza binip, yine taşlı çakıllı yollardan tıngır mıngır evimizin yolunu tutturuyoruz...
SON SÖZ...
Kazdağlarının her köşesini ayrı bir severim... Darıdere'yi ise kızımdan ötürü severim. Çünkü onunla ilk kampımızı burada yaptık. İlk zorlu doğa yürüyüşümüzü - ki onunla yürüdüğümüz o zamanki Gürleyik Şelalesi parkurunu herkes yürüyemez öyle- burada yürüdük. Ve tabi Darıdere'nin tabiatını, her yerinden kayasından, toprağından fışkıran sularını, hangi yöne yürüseniz size eşlik eden bitmez tükenmez derelerini, yüzülesi büvetlerini ve de gürleyen ak köpüklü çağlayanlarını hesaba katarsanız Darıdere'yi sevmemeniz mümkün değil... Bizde çok sevdik. O kadar sevdik ki burayı, önümüzdeki günlerde gündüzüyle birlikte gecesinide yaşamaya, yani burada kamp yapmaya karar verdik...
Bugün bizleri evlerimizde sabırla bekleyen eşlerimiz başta olmak üzere, yol arkadaşım Suat abiye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum....
Not; Bu yazıda kullanılan 48 adet fotoğraftan 10 ve 48'inci fotoğraf Suat Yalıç'a ait olup, diğer fotoğraf çekimlerinin tamamı bana aittir...
( http://muratinayakizleri.blogspot.com.tr/?m=1 )
Murat Turan - 2020
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sende mekanda görsellerinde anlatımında harika
YanıtlaSilSelvet İnci kardeşim benim, çook teşekkür ederim... Umarım birgün yolun düşerde bu taraflara, Kazdağlarının bu güzel köşelerini beraber gezer, görürüz...
SilAile yapınıza, eşinizle olan uyumunuza ifade gücünüze görselki gücünüze ve anlatımlardaki akıcılığinıza hayranın kardeşim
YanıtlaSilErgun Aydınlı bey, yazılarımı okuduğunuz ve bizleri mutlu eden güzel düşünceleriniz için çook teşekkür ederim. Sağolun varolun. Dilerimki hayat sizleride daima mutlu eder...
SilMukemmel
YanıtlaSilYıldırım Bakır bey, çok teşekkür eder, esenlikler dilerim...
SilMurat kardeşim sıkı takipcinim ama adımla yorum yapamıyorum.Sayfan açılıyor yorum yaparken isim bölümü saklanmış oluyor soyadım alıngaç.Mail ile sorunu bildirdim neden okuyucuların spam yiyor.Donüs yapılınca yazacağım sanada.bu arada yazın yine efsane.
YanıtlaSilDoğu Alıngaç bey, öncelikle sıkı takibine ve güzel yorumlarına çok teşekkür ediyorum. Spam olayına gelince işte durum ortada. Ne yazılarımın içeriği nede fotoğraflarımın hiç kimse için rahatsızlık oluşturacak nitelikte olmadığını görüyorsunuz. Sayfam deseniz reklamsız ticari kaygısı olmayan bir sayfa. Aklımıza gelen tek şey art niyetli kişilerin girişimleri... Yani bu işi bizde çözemedik...Bütün bu olumsuzluklara rağmen ısrarla sayfama girmeniz, yazılarımı okumanız ve yorum yapmanız benim için büyük moral ve motivasyon kaynağı olduğunu bilmelisiniz. Bunun için tekrar teşekkür ediyorum... Sağolun varolun, sağlıcakla kalın...
SilMurat bey hayat kısa aslında ve yaşanmadan cekip gidiyoruz.Cok şanslı bir durumdasınız.Ve evet haklısınız doğayı katleden umursamadan ranta açan bir idari olay var.Siz ve sizin gibiler çoğalırsa belki 2. yada 3. Kuşak evlatlarımız rahat eder.saygılarımla
YanıtlaSilSerdar Köstence bey, doğanın katledilişine dair bizim görüp yazdıklarımız insan olmanın gereğidir. Gün gelecek tonlarca paramız olacak ama ne nefes alacak hava nede içecek su bulamayacağız... Ee şimdi neye yarar elimizdeki para, pul, altın... Onun için elimiz tutarken, gözümüz görürken mücadele etmeli her fırsatta dile getirmeliyiz diye düşünüyorum. Bu konudaki hassasiyetiniz için bende sizlere çok teşekkür ediyor, saygılar bizden diyorum....
SilUzun süredir sizden mahrum kaldık Kayboldunuz.İnanın kardeşimi kaybetmiş kadar üzüldüm Çünkü yazılarınız bize hayal bile edemeyeceğimiz bilinmez diyarların kapılarını aralıyordu ve biz siz gezerken yanınızdan gizli misafir olarak yer alıyorduk spam olayına gelince Evet bazen sayfanız var bazen yok yorum yapmak istediğimiz zaman yorum bölümü kapalı sizinle uğraşanlar varsa allahlarından bulsunlar Çünkü bizim de kul hakkımıza giriyorlar.Bu arada kızınız ve Eşinizi de özlemişiz nazar değmesin
YanıtlaSilMeral Tercan hanım, inanın bende sizlerden uzak kalmak istemezdim. Ama durumu biliyorsunuz artık. Ben yazdım ama sizler okuyamadınız. Geriye yönelik yazılarımıda okumanızı arzu ederim. İlginize, takibinize ailem ile ilgili duygu ve temennilerinize çook teşekkür ediyorum... Sağlıcakla kalın...
SilMurat Bey ıs yerindeyim canım sıkıldı Dedim bir bakayım Bizim usta acaba geldi mi ?arkasından Murat'ın ayak izleri yazdım ve
YanıtlaSilHELE BAKINNNNNNNN KIMMMMM GELMISSSSSS
HOSSSSS GELMISSSSSSSSSS
Cevahir Ayberk hanım, hoşbulduk. Sizlerde hoşgeldiniz, safalar getirdiniz... İnanın bende sizlerin, sıkı takipçilerimin ismini görünce kırk yıllık dostumla karşılaşmış kadar seviniyorum... Umarım bundan sonra irtibatımız kopmaz... Sağlıcakla, mutlu ve takipte kalın...
SilUstam göz bebeğimiz başkentimiz güzel Ankara'dan selamlar olsun .Size ulaşmak zor ama ulaştıktan sonra da okumak anlamak aradaki ince dokunuşları yakalamak bakış açınızı herkese anlatmak istiyorum .Meyve veren ağaç taşlanır okuyucuların seni seviyor Yani yorum yapamasakta senin yanında olduğumuzu her zaman bilmen gerekiyor ve ben varlığınla Atatürkçü kimliğinde doğaya olan sevginle seninle gurur duyuyorum İyi ki varsın dostum
YanıtlaSilBaki Başkent bey, Selamınız başım gözüm üstüne. Tabiki biliyorum beni unutmadığınızı. Çünkü bende sizleri hiç unutmadım. Tanışmadan bir insanı tanımak mümkün mü. Evet mümkün. Ben takipçilerimin çoğunu hiç görmeden tanımıyorum. Ama hepside benim kırk yıllık dostum gibiler, tıpkı sizin gibi. Aslında geçtiğimiz yaz hepinizi Edremit'e davet edip hem tanışmak hemde dileyenle kamp, dileyenle kazdağlarında bir gezinti planlamıştım. Ama maalesef olmadı... Umarım bu yaz bunu gerçekleştirebiliriz... Ve diyorum ki Atatürkçü kimliğimle gurur duyuyorum
Silve iyiki sizleri tanımışım...
Eğitici ,bilgidolu, bir okadar eğlenceli ama daha çok insanı alıp götüren bir yazı olmuş yüreğinize sağlık olsun. Blogunuzu engellemeye çalışanlara da diyecek sözüm it ürür kervan yürür. Kal sağlıcakla güzel insan
YanıtlaSilŞeref Yılmaz bey, moral ve destek veren bu şahane yorum için çook teşekkür ediyorum... Sizde sağlıcakla ve mutlu kalın...
SilHergün blog bakıp yeni yazı varmı diye kontrol ediyordum.Belli bir zaman sonra pes ettim.Meral hanim söyleyince bir hosgeldin demek ve biz buradayiz takipteyiz demek istedim.Iyiki dondunuz dedirten bir anlatım ve uslup.Okumaktan zevk alınınca daha istiyoruz.Tebrikler arkadaşım
YanıtlaSilSaffet Alkoç bey, çook teşekkür ederim. Sizlerde hoşgeldiniz. Ne güzel sizleride yorum yapanların içinde görmek. Desteğiniz için Sağolun varolun...
SilMükemmel anlatım görsellikler için bir Alkışı hak ediyorsunuz. Tebrik ederim
YanıtlaSilCanan Tan hanım, mutlu eden yorumunuz için çook teşekkürler... Bir dahaki yazımda buluşuncaya kadar saygı ve sevgiyle mutlu kalın...
SilBlogunuzu şikayet eden insanlar hazımsız terbiyesiz ahlaksız ezik ve dengesiz insanlar. Ne vardı insanca yaşamayı öğrene Bilseydik yazıklar olsun diyorum Bundan sonra yazmayı birakmayacaginizi gitmeyeceğiniz de inanıyor mutlaka okumak için sizi kaybetsen bile bulmak için çaba göstereceğini bilmenizi istiyorum
YanıtlaSilSelim Gedikli bey, Allahlarından bulsun demekten başka çare yok... Sizlere ulaşabildiğim sürece hiç bir yere gitmeye niyetim yok. Gezilecek, görülecek ve yazılacak... Yakın desteğinize çook teşekkürler... Mutlu ve esen kalın...
SilHarika enfes.
YanıtlaSilNuray Çolakoğlu hanım, çook teşekkür ederim... Mutlu ve takipte kalın...
SilBirçok bloğu takip ediyorum ama okuyucularımızla aranızdaki samimiyet duygusal paslaşmalar başka bloklardan Hemen hemen yok gibi Belki de bu yüzdendir büyüğünüz olarak size söyleyebileceğim tek şey sakın vazgeçmeyin Bu arada sakin ve dingin aile yaşantınız çok dikkat çekici daha evvelki yazınızdan eşinizle olan muhabbet lerinizi biliyorum saygıdeğer hanımefendiye saygılarımı sunuyorum çünkü sizin arkanızda görünmeyen bir güç evladınız ise bu karanlık zamanlarda sizi kamçılayan kutsal varlık Ailenize ve size saygı duyuyorum muhabbetiniz her daim olsun
YanıtlaSilSefa Akdağ bey, blogum hakkındaki övgü ve düşüncelerinizin beni ziyadesiyle mutlu ettiğini bilmenizi isterim. Hem bloguma olan beğeni ve desteğiniz için hemde ailem ile ilgili güzel düşünce ve temennileriniz için bizlerde size çok teşekkür eder, sağlıklı ve mutlu günler dileriz...
SilMurat Usta nereye gitti Nereye kayboldun derken darıdere de kaybolmuş sunuz yazılarınız olmayabilir Veya siz yazmaya bilirsiniz ama yüreğimizde kalbimizde Aklımızdan ayrı bir yeriniz var yazılarınızı okumak Müthiş zevk veriyor yaşadığımız olaylar sizi yıldırmasın
YanıtlaSilAbbas Küçümen bey, güzel düşünceleriniz için çook teşekkür ediyorum... İnanın bende siz kıymetli takipçilerimi unutmadım. Yazdığım her yazıdan sonra yapılan yorumlarda insan bazen bazı isimleri görmek ister ya işte o isimlerden biride sizsiniz, bilesiniz... Sağlıcakla kalmanız dileğiyle...
SilDaha önceden de okuyordum sizi .sıkı takipçilerimizle ortak noktamiz ailenize olan düşkünlüğünüz Sevginiz ve bağlılığınız olmuştu. Bir bayan olarak Eşinize saygı duyuyorum ve inanmasına ve güvenmesi hem sizden hem de ondan kaynaklanıyor ki bu zaman diliminde yaşadığımız ortamda Bu aile birliği güzel ülkemizin çok daha güzel yerlere gelmesinde en önemli etken bence Keşke çoğala bilseniz
YanıtlaSilFatma Aslanburç hanım, güçlü aile birliği kavramını ülkemizin gelişimi ve ilerlemesi ile paralel değerlendirmenize aynen katılıyorum. Çok doğru bir tesbit... Bizleri de bu kategoride değerlendirmeniz ise onur verici. Bunun için sizlere sonsuz teşekkürlerimi sunuyor, mutlu günler diliyorum...
SilHoş geldin kalemi kuvvetli kadrajı muhteşem doğa sevgisi harika muhteşem insan
YanıtlaSilAdnan Polat Kaysan bey, Hoşbulduk. Ne muhteşem karşılama bu. Övgü dolu yorumunuza çook teşekkür ediyorum. Sağolun varolun, sağlıcakla kalın...
SilYaşadıklarınızı hissettiğiniz ölçüde kaleminiz ile ifade etmek bir insanın başına gelebilecek en güzel olaylardan birisi bence edebi yönü �ok kuvvetli Her İnsan bakar ama önemli olan görebilmek bunu anlatabilmek tir sevgilerle Bu arada Hoş geldiniz
YanıtlaSilFatih Sancak bey, elimden geldiğince gördüklerimin bana hissettirdiklerini aktarmaya çalışıyorum... Önemli olan yazıya dökülen bu hislerin siz kıymetli okuyucular tarafından değerlendirilip, güzel yorumlar ile geri dönmesidir... Hoşbulduk diyor, bu güzel yorumlarınız için çook teşekkür ediyorum...
SilÖncelikle bu kadar geniş bir aileye sahip olduğunuz için çok mutlu olasınız ben kendi adıma senin için çok sevindim Çünkü sizi okuyan ama okuduğu kadar anlayan ve bunu zamanını ayırıp iki satır da olsa ifade eden güzel bir kitleniz var ailenize yazılarınızı fotoğraflarınızı kazdağlarına Bizler de özlemişiz şimdi koşup ablama haber vermeliyim Hoş geldin Can
YanıtlaSilYağmur Aksu hanım, evet geniş ailemle çok mutluyum. Beni okumak kolay olmalı da sonrasında yorum yapabilmenin çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Bir kere dediğiniz gibi zaman ayıracaksınız, sonra ne yazacağınıza karar verceksiniz, öyle ya sayfalar dolusu yazı oku ama iki satırla bunu ifade et... İşte bütün bunlar için yorum yapan tüm dostlarıma çook teşekkür ediyorum... Bu arada bende sizleri özledim. Ve Hoş bulduk can....
SilMurat Bey Sizi devamlı okuyorum Fakat bu ilk yorumu tek bir cümle yazacağım
YanıtlaSilTURINKLERIN BABASI iyiki döndünüz
Zeliha Karakoç hanım, çook teşekkür ederim... Beni hem güldürdünüz hemde çook mutlu ettiniz... Lütfen takipte ve mutlu kalın...
SilTebrik ederim kaleminize ve ayaklarınıza sağlık her zamanki lezzetinde muhteşem bir yazı
YanıtlaSilMurat Akın bey, beğeni ve yorumunuza çok teşekkür ederim... Sizlerinde okuyan gözlerinize, zaman ayırıp yorum yapan yüreğinize sağlık...
SilRahmetli Anneannem derdi ki Allah kulunu sevindirmek istediğinde eşeğini kaybettirip buldurmak Muş Sakın yanlış anlamayın ama dönüşünüz e o kadar sevindim ki saçmalamış olabilirim eşinizle yavrunuz da uzun ömürler diliyorum size mutluluklar diliyorum hoş geldiniz
YanıtlaSilSare Deniz hanım, isterseniz ki saçmalamış olun. İşin özünde biliyorum ki kavuşmamıza çok sevindiniz ve emin olun bizlerde çok sevindik... Eşim ve kızım ile ilgili güzel dileklerinize çok teşekkür ederek, hoşbulduk diyorum...
SilAnkara'nin selamını alan can dost Yigidolar Diyarı Sivas'tan da bir selam alır değil mi Ne kadar özlemişiz yazılarınızı resimleri Duygularınızı özlerime inanamadım tarihe bakınca İkna oldum gelmişsiniz Hoş geldin Can dostum yazarken kelimelerin birbirine giriyor çok heyecanlandım Bir solukta okudum inşallah soluğumuz tükenmez hep okumaya devam ederiz yukarıda bir kardeşimiz ablama haber vereyim diyor Ben de bir koşu kardeşime haber vereyim Yağız Koş gel Murat ustanız geri gelmiş
YanıtlaSilYiğit Zeki Kılınç bey, ne demek bir Yiğido'dan selam almamak. Benim eşiminde bir Yiğido olduğunu belirtir, Yiğidolar diyarına kucak dolusu sevgi ve selamlarımı gönderiyorum... Bu şahane yorumunuz ve sadıkane blog takibiniz için çok teşekkür eder, mutlu günler dilerim...
SilMurat bey Allah sizi inandırsın Ben yazınızı rüyamda gördüm tekrardan gelmişsiniz ama çok kısa bir yazı yazmışsınız ne oldu diye düşünüyordum sayfayı bir bakayım dedim yazınızı okudum ve 2-3 saatten beri Yorum yapmaya çalışıyorum bir sıkıntı var düzelir diye umut ediyorum Saygılarımla
YanıtlaSilGülnihal Çepiç hanım, gördüğünüz rüyanın gerçek olması, sizin güzel yürekli bir insan olduğunuzu gösterir... Umarım bundan sonra hiç ayrılmayız... Yorum yapmadaki zorluk için üzgünüm, elimden bişey gelmiyor. Yinede arkadaşlarımız bir çözüm bulma adına araştırıyorlar... Bu güzel rüyayı zorda olsa bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim... Sevgiyle ve mutlu kalmanız dileğiyle...
SilMurat abi abim geldiğini söyleyince Nisan 1 şakası dedim.Vallada billada özledik ve merak ettim seni.Hayirlisi olsun abi.Yaziyi hemen okudum yorum yazmak için şimdi bi çay alıp kana kana tekrar okuyacağım.Bu arada yengemize sevgiler saygılar ellerinden öpüyorum.
YanıtlaSilYağız Kılınç kardeşim, eyvallah güzel yürekli Yiğido. Bende özledim ama işte biliyorsunuz hikayeyi... Bundan sonra beraberiz yeniden. Bu arada eşim Hazan hanımında selamlarını iletmek isterim... Kendine iyi bak ve esen kal.
SilNeden iyi ve güzel insanları hep üzerler anlamış değilim.Yazi ve fotoğraflar tam size yakışan şekilde tebrik ederim
YanıtlaSilÖzgür Atakan bey, bu güzel yorum için çok teşekkür ederim... Aslında bu blogu eşsiz yapan siz kıymetli okurlarımın yorumları ile yazıya dahil olmaları. Karşılıklı iletişim içinde olmamız... Desteğiniz ve aktif katılımınız için ayrıca teşekkür eder, mutlu günler dilerim...
YanıtlaSilCümleleri yutar gibi okuduğum tum blog yazılarınıza bir yenisini daha eklediniz.Tesekkur ederim
YanıtlaSilCan Kuzak bey, bu güzel yorum için çok teşekkür ederim. Sizler böyle okudukça, teşvik ettikçe ben daha çook yazarım... Bir dahaki yazıda buluşmak üzere sağlıcakla kalın....
SilBravo arkadaşım eline sağlık.
YanıtlaSilArif Cantürk bey, çook teşekkür ederim... Sizlerinde okuyan gözlerinize, beğenip yorum yapan yüreğinize sağlık...
SilHarika fotoğraflar yazının da fotoğraflardan kalır tarafı yok . Dogaya daha duyarli olmaliyiz deyip ormanin icine tesis yapilmasina uzun verirsek çocuklarımızın yüzüne nasıl bakacağız bilemiyorum.Ve yazınızdan anladığım kadarıyla aile çok önemli. Hem gözünüze hem elinize sağlık olsun tebrik ederim
YanıtlaSilSevilay Teke hanım, yazımı okuyup her yönüyle analiz edercesine yaptığınız irdeleyici yorum için çok teşekkür ederim. Sağolun varolun, takipte ve mutlu kalın...
Sil